in ,

Hak Ettiği Değeri Görememiş 10 Klasik Distopya Eseri

Salgınlar, savaşlar derken karanlık gelecek tasvirleri artık burnumuzun tam dibinde. İşte ülkemizde hak ettiği değeri bulamamış 10 distopya eseri!

Geri Planda Kalmış 10 Distopya Klasiği
- Reklam -
- Reklam -

Distopya türü geleceğimize dair olası felaket senaryolarını göstermekle kalmıyor, aynı zamanda bilinçli davranmamız için uyarıda da bulunuyor. Çoğu zaman bilimkurgu edebiyatıyla birlikte anılan distopya türene ait bugüne dek birçok kitap yayımlandı. Bazıları tüm dünyada bilinen eserler haline gelirken bazıları daha geri planda kalmış önemli kurgular içeriyordu.

İşte bu listemizde sizlere geri planda kaldığını düşündüğümüz ancak mutlaka göz atılması gerektiğine inandığımız 10 kitaptan bahsedeceğiz. Elbette bu eserlerden bazılarının baskıları ne yazık ki tükenmiş durumda. Yine de sahaflar hâlâ iyi bir alternatif.

Koronavirüs salgını, savaşlar, diktatörlükler derken tüm dünyanın bir çeşit distopyanın içinde olduğu şu günlerde, sizlere ülkemizde hak ettiği değeri görmediğine inandığımız bazı bilimkurgu romanlarını önereceğiz.

- Reklam -

İşte Ülkemizde Değeri Bilinmeyen 10 Distopya Romanı

1. Gökdelen – J.G. Ballard

Gökdelen - J.G. Ballard distopya

Bilimkurguda “yeni dalga” akımının öncülerinden olan J.G. Ballard, tüketim çılgınlığı ve teknoloji arasında sıkışıp kalarak yozlaşan insanları bir gökdelen ekseninde alegorik bir anlatımla ortaya koyuyor.

İnsanlara her istediğini veren bir gökdelen düşünün. Eviniz, işiniz, yaşamsal ihtiyaçlarınızı karşılayacağınız dükkânlar, sosyal aktivitelerinizi özgürce gerçekleştirebileceğiniz alanlar ve hatta daha fazlası, her şey bu gökdelenin içinde. Çok mecbur kalmadıkça gökdelen dışına dahi çıkmıyorsunuz. Yeterince korkutucu mu? Ballard’ın yarattığı karakterler için hiç de değil.

Her gün gözümüzün önünde olan ve bizim için sadece ifade ettiği anlamı taşıyan şeyleri Ballard alır ve ustaca işler. Ortaya ise ürkütücü şeyler çıkar. İşte bu kitap da tam olarak bu kurala uyuyor. Betondan bir yapı hiç bu kadar korkutucu olmamıştı.

İngiliz yazar Ballard’ın 1975’te kaleme aldığı Gökdelen, 2011 yılında Sel Yayıncılık tarafından Türkçeye kazandırıldı. Dost Körpe’nin çevirisiyle çıkan kitabın 2015 yılında yayımlanan bir de sinema filmi bulunuyor. Sitemizde bulunan incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

“Gökdelen sakinleri ışıkları söndürülmüş bir hayvanat bahçesinde bir arada yatan yaratıklar gibiydiler; arada sırada kısa süreliğine birbirlerine vahşice saldırıyorlardı.”

2. Maymun ve Öz – Aldous Huxley

Maymun ve Öz - Aldous Huxley

Daha çok Cesur Yeni Dünya romanıyla tanınan Huxley bu kitabında, yaşayabileceğimiz muhtemel bir 3. Dünya Savaşı’nın sonuçlarına eğiliyor ve çıkarımlarını bir grup bilim insanının gözünden etkileyici bir anlatı ile bizimle paylaşıyor.

Dünya Savaşı, dünyanın hemen her yerinde yıkıma yol açmıştır ve bunun sonucunda milyarlarca insan dolaylı ya da doğrudan, bu savaştan etkilenmiştir. Yeni Zelandalı bir grup bilim insanı bir keşif gezisi düzenler. Dünyanın öteki ucuna, Amerika’ya bir yolculuk gerçekleştirilir.

1948 yılında Aldous Huxley tarafından kaleme alınan roman 2004 yılında, Süreyya Evren çevirisiyle İthaki Yayınları’ndan çıktı. Günümüzde baskısı bulunmayan kitap sahaflardan temin edilebiliyor.

“Politika alanında bir teorinin eşdeğeri, mükemmel disipline sahip bir ordu devletidir; bir sonenin veya resmin eşdeğeri ise diktatörlükle yönetilen bir polis devletidir.”

3. Efendi Uyanıyor – H.G. Wells

Efendi Uyanıyor - H.G. Wells distopya

Bilimkurgunun babalarından biri olarak anılan Wells’in bu distopyasında 203 yıllık bir uykunun ardından kendini 21. yüzyılın karmaşık ve tehlikeli dünyasında bulan Graham’ın öyküsü anlatılıyor.

Graham 19. yy.’da uyuyor ve gözlerini 21. yy.’da açıyor. Wells’in ustaca anlatımıyla uyandığı dünyayı en ince ayrıntısına dek öğrenebiliyoruz. Bir kaos ve savaş ortamına gözlerini açıyor Graham. Uyanışı çevresindeki insanlar başta olmak üzere tüm dünyayı şaşkına çeviriyor. Hiç kimse uyanmasını beklemediği için, bu olay çok garip karşılanıyor, herkesin eli ayağı birbirine dolaşıyor. Graham’ın uyandığını duyan insan kalabalığı her geçen saniye artıyor, Graham ise şaşkın.

“Edebiyat tarihinin ilk distopyası” cümlesiyle 2010 yılında Maya Kitap tarafından basılan kitabın çevirisi Egemen Yılgür’e ait. 1899 yılında Wells’in yazdığı bu roman diğer kitaplarına oranla biraz geri planda kalmış olsa da, hem edebi açıdan hem de işlediği tema açısından diğerleriyle aynı kaliteye sahip.

“Gelecek elimizdeydi. Onu biz hazırlıyorduk. Hiçbirimiz gelecekle ilgili en ufak bir endişe duymadık. Ve işte şimdi…”

4. Yer Açın! Yer Açın! – Harry Harrison

Yer Açın! Yer Açın! - Harry Harrison distopya

1999 yılının dünyasında New York’a konuk oluyoruz. Yeni bir milenyuma girmeye ramak kalmışken insanlar arasındaki kast sistemi de kendini iyice belli etmiştir. Nüfus yoğunluğu ve kaynakların yetersizliği gibi temalara yoğunlaşan Harrison’dan kült bir polisiye/bilimkurgu.

Yalnızca zengin insanların gereken tüm ihtiyaçlarını giderebildiği, kendilerine ait evlerde yaşayabildiği, fakirlerin ise dışarılarda yatıp kalktığı, bir evi metrekare hesabı bölüp o şekilde yaşadığı bir gelecektir bu. Yani içinde bulunduğumuz dünya düzeninin, böylesine bir ortamda dahi devam ettiğini, güçlünün her daim güçlü olduğunu vurguluyor Harrison. Bir anlamda kapitalizm eleştirisi yapıyor.

Harry Harrison tarafından 1966 yılında kaleme alınan roman, 1996’da İrma Dolanoğulu Çimen tarafından çevrilmiş ve Metis Bilimkurgu dizisi kapsamında basılmıştır. Günümüzde baskısı bulunmayan kitabı bulmak ancak sahaflar aracılığıyla mümkündür. Sitemizde bulunan incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

1973 yılında “Soylent Green” ismiyle sinemaya da uyarlanan roman buna rağmen oldukça geri planda kalmış ve özellikle ülkemizde adından yeterince söz ettirememiştir.

“Dünya cehenneme gitmiş durumda -gitmekte değil- onu oraya itmekten de hepimiz sorumluyuz.”

5. Gelecekbilim Kongresi – Stanislaw Lem

Gelecekbilim Kongresi - Stanislaw Lem

Lem’in en meşhur kahramanlarından Ijon Tichy’nin başrolde olduğu bu romanda 2039 yılının dünyasına yolculuk yapıyoruz. Birçok şeyin yapaylaştığı ve insanların zihinlerinin kontrol altına alındığı bir gelecek portresi resmediyor yazar ve bunu mizahi bir dille aktarıyor.

İlk bakışta her şey cennet gibidir. Sınırlar kalkmıştır, refah düzeyi bir hayli yükselmiştir. Gerçeğin, birbiriyle örtüşen sonsuz sayıdaki hayal katmanlarının ardında yer aldığı bu gelecek tasvirinde tüm insanlar kendi hayal dünyalarında yaşıyorlardır. Peki insanların mutluluktan uçtuğu dünya bir rüya mıdır?

Stanislaw Lem’in 1971 yılında yazdığı roman, Fatma Taşkent’in çevirisiyle 1999 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Günümüzde baskısı bulunmayan kitabı yakın bir zamanda Alfa Yayınları’nın basması bekleniyor. Sitemizde bulunan incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

2013 yılında “The Congress” adıyla sinemaya uyarlansa da kitapla aralarındaki farkın bir hayli fazla olması sebebiyle çok fazla bilinen ve izlenen bir film olmamıştır.

“Demek bu saf ve temiz dünyada da kokuşmuşluk yaşanıyormuş ve her şey göründüğü kadar mükemmel değilmiş.”

- Reklam -

6. Swastika Geceleri – Katharine Burdekin

Swastika Geceleri - Katharine Burdekin

Henüz 2. Dünya Savaşı başlamamışken yazılan bu distopyada Hitler’in egemenliğindeki dünya düzeni anlatılıyor. 27. Yüzyıl’da geçen romanda yazar Katharine Burdekin çok önemli tespitlerde bulunuyor ve ürkütücü bir gelecek resmediyor.

Faşist ve diktatör lider Adolf Hitler’in ölümünden önce kaleme alınan Swastika Geceleri, okuruna Nazi egemenliğindeki bir dünya tasviri sunuyor. 27. Yüzyıl’ın dünyasında geçen anlatıda Hitler’in kurduğu imparatorluk Almanya’nın sınırlarını aşmış ve dünyaya yayılmıştır. Yalnızca işin siyasi boyutunda değil, dinler bazında da bir devrim yaşanmış ve ortaya çıkan bu yeni dünyadaki yeni dinin adı “Hitler” olmuştur. Hitler’i kutsal sayan insanlar, ona olan bağlılıklarını tapınarak göstermektedirler. Geriye kalan bütün dinler ise zamanla ortadan kaldırılmıştır.

1937’de yazılsa da 1985 yılında yazarın gerçek ismiyle basılan kitap 2015’te Türkçeye çevrilmiştir. Encore Yayıncılık tarafından yayımlanan kitabın çevirmeni ise Mehtap Gün Ayral’dır. Sitemizde bulunan inceleme için buraya tıklayabilirsiniz.

“Düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde onur da yoktur.”

7. Otomatik Piyano – Kurt Vonnegut Jr.

Otomatik Piyano

Dünya Savaşı’nı da geride bırakan insanlar kendilerini değersiz görmeye başlar. Makineler ve robotların bütün üretimi ele geçirdiği bir gelecekte sadece çok yüksek zekaya sahip insanlar iş bulabilmektedir. Savaşı yaşamış yazar Vonnegut’tan keskin eleştirilerle dolu bir distopya.

Eser, belirsiz bir gelecekte geçer. İnsanların yapabileceği her türlü işin artık makineler/robotlar tarafından yapıldığı bir gelecek portresiyle karşı karşıyayız. Sadece çok yüksek zekaya sahip insanların iş bulabildiği, geriye kalanın ise umutsuzluk içinde evlerinde oturduğu ve çalışamaz hale geldiği bu düzende makinelerin kontrolünde bir dünya tasviri görmekteyiz. Herhangi bir meşguliyetleri olmayan insanlar ise bir boşluk içindedirler.

Metis Yayınları tarafından, Metis Bilimkurgu dizisi kapsamında 1997 yılında yayımlanan kitabın çevirmeni İrma Dolanoğlu Çimen’dir. Vonnegut’un 1952’de kaleme aldığı roman yazarın diğer eserlerine oranla daha az bilinmesine rağmen distopya edebiyatı için adeta bir klasiktir. Kısa bir süre April Yayıncılık tarafından yeniden basılan kitap şu anda yine bir baskı sorunuyla karşı karşıyadır ve sahaflar haricinde bulunması biraz zordur.

Otomatik Piyano incelemesi için buraya tıklayabilirsiniz.

“Makineler Amerika’nın işini Amerikalılar’dan şimdiye kadar yaptığından çok daha iyi yapıyordu. Daha çok insana, daha az fiyatla, daha az iyi mallar sunuluyordu, bunun fevkalade ve son derece tatmin edici bir şey olduğunu kim inkar edebilirdi?”

8. Rossum’un Evrensel Robotları – Karel Capek

Rossum’un Evrensel Robotları - Karel Capek

Robotların her alanda kullanıldığı, insanlar tarafından hor görüldüğü ve robotların da bu durumu hoş karşılamadıkları bir gelecek tablosu. Sonra ne mi olur? Karel Capek tarafından kaleme alınan bu öykü bir roman değil, tiyatro metni. Tam 100 yıl önce yayımlanan dev bir eser.

Bir ön oyun olmak üzere toplamda 4 oyundan oluşan ve 1920’de yazılan eser bir sonraki yıl da sahnelenmiştir. 3 perdelik ana oyuna geçmeden önce okuduğumuz “ön oyun”da Rossum’un Evrensel Robotları ismindeki fabrikaya konuk oluyoruz. Dünya genelinde robot sayısı bir hayli artmıştır ve insanlara oranla çok daha güçlü olan robot işçiler birçok alanda insanlara hizmet etmektedirler. Robotların Rossum tarafından yaratılma gerekçeleri de tam olarak budur zaten. Gelecekte tüm mesleklerde robot işçilerin çalıştığı bu sıra dışı gelecek tasviriyle Capek inanılmaz bir hiciv resmetmeyi başarıyor. Kimi kısımlarda insanlığı yerden yere vuruyor, kimi kısımlarda ise usulca insanlığın hedeflerini belirlemeyi ihmal etmiyor.

Karel Capek’in “robot” kelimesini literatüre armağan ettiği kitabı 1921’de yayımlandı.. Elips Yayınları’nın Patricia Öztürk çevirisiyle 2013 yılında yayımladığı kitap çok fazla okura ulaşamamış distopik kitaplardan biridir.

“İnsanlar gibi olmak istiyorsanız öldürmek ve hükmetmek zorundasınız. Tarihi okuyun! İnsan kitaplarını okuyun! Eğer insan olmak istiyorsanız hükmetmek ve öldürmek zorundasınız!”

Kitabın sitemizde bulunan incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

9. Biz – Yevgeni Zamyatin

Biz - Yevgeni Zamyatin

Birey olmayı unutmuş, sistemin kölesi olmuş insanlar. İsimleri dahi yok. Numaralarla adlandırılıyorlar. İnsanların kendilerine ait bir özelinin dahi kalmadığı, ürkütücü bir gelecek tablosu.

Romanda D-503 adlı karakterin ağzından öğreniyoruz tüm yaşananları. Aynı zamanda Entegral adındaki bir projenin de ’denek’i konumundadır D-503, amaç diğer gezegenlerdeki canlıları da Tek Devlet egemenliği altına almak. Numaralı her bir kişinin genel adı ise “Biz”. Bazı şeylerin farkına varıp uyanan D-503’ün BİZ’likten çıkarak BEN olma yolculuğu. Çalkantılı aşk yaşamını da günlüklerinde gözler önüne seriyor D-503. Kendi içinde yaşadığı çatışmalar çok güzel yansıtılmış.

1924 yılında Rus yazar Yevgeni Zamyatin tarafından kaleme alınan roman distopya edebiyatında “Kara Dörtleme” olarak bilinen listenin içinde yer alsa da, Türkiye’de diğerlerine oranla daha az biliniyor. İthaki Yayınları’nın 2012’de yayımladığı kitabın telif hakkı bulunmadığından birçok yayınevinden okumak mümkün. İthaki’den çıkan baskının çevirmenleri ise Serdar Arıkan ve Fatma Arıkan.

“Bilgi de neymiş! Bilgi dediğin sizin korkaklığınızdır. Doğru olan nedir ki? Siz sonsuzluğu bir duvarla sınırlamaya çalışıyorsunuz. Evet! Gözleriniz kapalı olarak bakınız. Evet!”

10. Mevki Uygarlığı – Robert Sheckley

Mevki Uygarlığı - Robert Sheckley

Dünyada herhangi bir suç işlemiş kişilerin Omega isimli gezegene gönderilmeleri gibi ilginç bir konudan yola çıkan romanda çoğunluğun iyiliği için azınlık feda ediliyor. Robert Sheckley’nin bu fikir ekseninde yazdığı öyküde farklı bir gezegende ütopya oluşturma hayalleri yerle bir oluyor.

Dünya üzerinde suç işleyen kişilerin, farklı bir güneş sisteminde yer alan Omega adlı gezegene gönderilmesi ile başlıyor hikaye. 402 gözlerini açtığında, önceki yaşamına dair hayal meyal görüntülerle birlikte kendisini bir uzay gemisinde bulur. Güvenlik kendisine kısa bir sonra iniş yapacakları bilgisini verir ve onu muallakta bırakarak yanından ayrılır.

1960 yılında Robert Sheckley tarafından yazılan kitabı Türkiye’de Metis Yayınları yayımlamıştır. 1995 yılında Belma Aksun’un çevirisiyle çıkan kitabın günümüzde güncel bir baskısı bulunmuyor. Sitemizde bulunan incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

“Hiç kuşkum yok ki, yok olmakta olan tüm toplumlar sonuna dek sürekli oldukları hayalini yaşatırlar.”

Sizlerin geri planda kaldığını düşündüğünüz distopya eserleri hangileri? Kayıp Rıhtım Forum’da önerilerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz.


* 2000’li Yıllardan Geleceği Tahmin Eden 9 Bilimkurgu Filmi

Bahri Doğukan Şahin

1995, Erzurum. Küçük yaşlarımdan itibaren fantastik şeylere merakım vardı. Bunun önünü açan ve bugünkü ben olmamı sağlayan Pokemon, Digimon, Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi gibi serilere minnettarım. Zamanla bu ilgi bilimkurguya kaydı. Sinemaya ve sürpriz yumurtalara olan ilgim de azımsanmayacak boyutta. Şu sıralar amatör haberci ruhumu profesyonel boyuta taşımak uğruna çabalıyor, Kayıp Rıhtım ve Bilimkurgu Kulübü gibi platformlarda yazmaya devam ediyorum.

5 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Blackheart Blackheart dedi ki:

    Metis’in bilimkurgu kitapları çok daha ilginç görünüyor.

  2. Avatar for alper alper dedi ki:

    Ben Ballard’ın dilimizde yayımlanmış tüm kitapları için "hak ettiği değeri " görmediği düşüncesindeyim.

  3. Avatar for DenaroForbin DenaroForbin dedi ki:

    Kesinlikle!

    Dünyada da ülkemizde de bilimkurgudan dışlanan bir yazar. Ama daha çok ülkemizde aslında.

    Üstelik edebi dil olarak zengindir Ballard. Misal bir Asimov romanı bilimkurgusal unsurlar olarak çok daha zengin olabilir ama edebi haz olarak Ballard’a yetişemez. Bunu Lem için de söylemek mümkün hatta.

    Öykülerine ayrı, romanlarına ayrı hayranım Ballard’ın. Umarım daha çok okunur da henüz basılmamış eserlerini görebiliriz…

  4. Avatar for alper alper dedi ki:

    Bu içerik yayınlandıktan yaklaşık 6 ay sonra basılmış kitap.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

J.K. Rowling Bağış

J.K. Rowling, Koronavirüs Semptonlarını Nasıl Atlattığını Açıkladı

Ant-Man 3 Rick and Morty

Ant-Man 3 Senaryo Ekibine Rick and Morty Takviyesi