in , ,

Atlantis’in Gerçek Rakipleri: Sulara Gömülmüş 5 Batık Kent

Batık şehirler, tarihin derinliklerinde saklanan gizemli hikâyeleriyle keşfedilmeyi bekliyor. Sulara gömülen bu kentler, Atlantis efsanesini aratmıyor.

Batik Sehirler Sulara Gomulu Kayip Kentler
- Reklam -
- Reklam -

Batık şehirler, geçmişin izlerini suyun derinliklerinde saklayan gizemli zaman kapsülleridir. Doğal afetler, yükselen su seviyeleri ve insan müdahalesiyle sulara gömülen bu kentler, tarihin sessiz tanıkları olarak varlıklarını sürdürüyor.

Efsanevi Atlantis bir yana, dünya genelinde keşfedilen bu gerçek batık şehirler, geçmişle bugün arasında köprü kuruyor. Bir zamanlar dünyanın farklı bölgelerinden insanların üzerinde yaşadığı bu kentler, artık sular altında keşfedilmeyi bekliyor.

Su altındaki bu kentler, yalnızca taş ve toprak kalıntılarından ibaret değil; her biri kendi döneminin kültürünü, ticaretini ve günlük yaşamını da barındırıyor. Arkeologlar ve dalgıçlar, bu batık şehirlerde yaptıkları keşiflerle geçmişin sır perdesini aralarken, kaybolmuş medeniyetlerin hikayelerini gün yüzüne çıkarıyor. Gelin, sulara gömülen ve tarihe iz bırakan bu kentlerden bazılarına birlikte göz atalım.

- Reklam -

İşte Bazı Göz Alıcı Batık Şehirler

1. Baiae, İtalya

Bir zamanlar eski Romalıların parti kenti olan Baiae; rahatlatıcı kaplıcaları, hoş havası ve süslü binalarıyla ünlüydü. Julius Caesar ve Nero’nun burada lüks yazlık evleri vardı ve Roma İmparator Hadrianus 138 yılında bu şehirde ölmüştü.

Batık Kentler Baiae

Baiae’nin sular altına gömülmesine neden olan şey, ünlü kaplıcaları da yaratan volkanik faaliyetti. Şehir, Napoli yakınlarındaki bir süper yanardağ olan Campi Flegrei’nin (Phelgraean Tarlaları) üzerine inşa edilmişti. Zamanla zemin seviyesi yavaş yavaş -dört ila altı metre kadar- alçalarak şehrin büyük bir kısmını su altında bıraktı.

Baiae’nin su altında kalan kısmı yerel yetkililer tarafından 2002 yılında Deniz Koruma Alanı olarak belirlendi. Bu da sadece lisanslı dalgıçların, yerel bir rehber eşliğinde kalıntıları keşfe çıkabileceği anlamına geliyor.

2. Thonis-Heracleion, Mısır

Efsanelerde sıkça adı geçen Thonis-Heracleion’un, Yunan kahraman Herkül’ün Mısır’a ilk ayak bastığı yer olduğu ve Truva Savaşı’ndan önce Paris ve Helen’in ziyaret ettiği yer olduğu düşünülüyor. Thonis, şehrin Mısır’daki orijinal ismi iken Heracleion, Herkül’ün onuruna verilmiş Yunanca ismi olarak kayıtlara geçiyor.

Thonis-Heracleion Mısır

Nil Nehri’nin batı ağzında yer alan Thonis-Heracleion, zengin bir liman kentiydi. Akdeniz’in dört bir yanından gelen mallar, 60 gemi enkazı ve 700’den fazla çapanın keşfedilmesiyle kanıtlanan bu karmaşık kanal ağından geçiyordu.

Su altı şehrinden çıkarılan en etkileyici eserlerden biri ise Saïs Kararnamesi. Stela olarak bilinen iki metre yüksekliğindeki bu siyah taş levha üzerinde M.Ö. 4. yüzyılın başlarına tarihlenen hiyeroglifler kazılı ve dönemin Mısır vergi sisteminin önemli ayrıntılarını ortaya koymanın yanı sıra bu levha, Thonis-Heracleion’un tek bir şehir olduğunu doğrulamakta.

3. Derwent, İngiltere

Derbyshire’daki Derwent köyü, Ladybower Baraj Gölü’nü oluşturmak için kasıtlı olarak su altında bırakılmıştı. Derby, Leicester, Nottingham ve Sheffield gibi şehirler 20. yüzyılın ortalarında büyümeye devam ettikçe artan nüfusları daha fazla su kaynağına ihtiyaç duydu. Bunun için bir baraj inşa edilmesi gerekiyordu.

Derwent - Sulara Gömülü Köy

Başlangıçta plan, vadinin daha yukarısına Howden ve Derwent adında iki baraj gölü inşa etmek ve böylece köyü korumaktı. Ancak bunların yeterli olmayacağı kısa sürede anlaşıldı ve bu nedenle üçüncü bir baraj gölü daha gerekti. Çalışmalar 1935 yılında başladı ve 1945 yılına gelindiğinde Derwent köyü tamamen su altında kalmıştı.

- Reklam -

Özellikle sıcak yaz aylarında Ladybower Baraj Gölü’nün su seviyesi, Derwent’in kalıntılarının bir kez daha görülebileceği ve ziyaretçilerin molozların arasında dolaşabileceği seviyelere dek düşebiliyor.

4. Villa Epecuén, Arjantin

Göl kenarındaki Villa Epecuén tesisi, 2009 yılında yeniden ortaya çıkmadan önce yaklaşık 25 yıl boyunca serin suların altında saklı kaldı. 1920 yılında bir tuz gölü olan Epecuén Gölü kıyısında kurulan tesis, gölün iyileştirici özelliklere sahip olduğu söylenen sularında yıkanmak isteyen turistleri kendine çekiyordu.

Villa Epecuén Batık Şehir

Göl doğal olarak dönem dönem taşar ve kururdu ancak 1980’i takip eden birkaç yıl boyunca bölge alışılmadık miktarda büyük yağışlar aldı ve su seviyesi yükselmeye başladı. Bu durumun yarattığı tehdide karşı koruma sağlamak için kemerli bir duvar inşa edildi.

Ancak Kasım 1985’te yaşanan bir fırtına gölün taşmasına, duvarın yıkılmasına ve kasabanın 10 metrelik aşındırıcı tuzlu suyun altında kalmasına neden oldu. Su seviyesi 2009 yılından bu yana çekilmekte ve Villa Epecuén yavaş yavaş ikinci kez gün yüzüne çıkmakta.

5. Port Royal, Jamaika

Port Royal bugünlerde sakin bir balıkçı köyü olarak biliniyor. Ancak 17. yüzyıldaki altın çağında korsan nüfusu yüzünden “dünyanın en kötü şehri” olarak bilinmekteydi.

Port Royal - Batık Kent

Yeni Dünya’da (köle ticareti de dahil olmak üzere) önemli bir ticaret merkezi olan Port Royal hızla büyümüştü. 1662’de kayıtlı 740 sakini vardı ancak 1692’de bu sayının 6500 ila 10.000 arasında olduğu tahmin ediliyor. Bu nüfus genellikle dört kat yüksekliğinde tuğla ya da ahşap evlerde yaşıyordu.

7 Haziran 1692’de öğleye 20 dakika kala Port Royal güçlü bir depremle sarsıldı ve hemen ardından bir tsunami meydana geldi. Kasabanın yaklaşık üçte ikisi, kıyı şeridindeki depolardan başlayıp iç kesimlere doğru ilerleyerek suyun altına gömüldü. O gün 2.000 kişinin öldüğü ve çok daha fazlasının yaralandığı düşünülüyor.

Bölgedeki korunmuş kalıntılara ve yüzlerce batık gemiye tüplü dalış yapmak mümkün olsa da öncesinde yerel makamlardan izin alınması gerekiyor.

Batık şehirler hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda veya Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizleri Google News ve WhatsApp’tan takip edebilirsiniz.

Kaynak: BBC

M. Yusuf Kaba

2002 yılında İstanbul'da doğdum. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenim hayatıma devam ediyorum. İlgi alanlarım arasında kitaplar, animasyon yapımları ve oyunlar yer alıyor. Aynı zamanda amatör olarak fotoğrafçılıkla uğraşıyorum.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bambi: The Reckoning Filminden Yeni Fragman

Bambi Korku Evrenine Giriş Yapıyor: İşte The Reckoning’den Yeni Fragman

The Dinner Table Detective Animesinden Yeni Fragman

Madhouse’ın Yeni Animesi The Dinner Table Detective’den Yeni Fragman