Mahallemizin dost canlısı Örümcek Adam’ına Sony Pictures etiketiyle 2002 yılında çıkan ilk filminden beri büyük bir sevgi besliyoruz. Birçoğumuzun çocukluğunda önemli bir yer edinen Spider-Man isimli bu ilk büyük bütçeli süper kahraman film serisinin devamında da hayranların bir kısmını sevindiren bir kısmını da sinirlendiren birçok film çekildi.
Spider-Man: Far from Home’un çıkmasına bu kadar yaklaştığımız sırada biz de önceki filmleri baştan sona gözden geçirelim istedik. 5 Temmuz’da Amerika’dan uzakta geçecek yeni macerasını izleyeceğimiz Peter Parker’ın altısı live action, biri animasyon olan önceki filmlerinin iyi ve kötü yanlarını ortaya koyarak sizin için sıraladık.
-
SPIDER-MAN 3 (2007)
IMDb: 6.2
Spider-Man 2’nin sonunda Mary Jane’le ilişkisini, kariyerini ve kahramanlık sorumluluklarını kontrol etmeyi öğrenen ve hayatını düzene sokan Peter Parker için yeni bir film oldukça umut vaat ediyordu. Bu düzeni bozmak için ortaya çıkan New Goblin, Sandman ve Venom gibi zengin karakter hacmine rağmen; üçüncü film aradan geçen 12 yılın ardından hala en kötü Spider-Man filmi olarak yerini koruyor. Bu kötü ünün büyük bir kısmının da Tobey Maguire’ın sokakta emo saçıyla yaptığı sokak dansından geldiği de artık bir sır değil. Hatta bu muhteşem(!) dans aynı zamanda ilk serinin de sonunu getirmiş bile olabilir.
Korkunç bazı hatıralara rağmen Sandman’in dağılmakta olan ellerinin kızının kolyesini tutamadığı sahne hala izleyenleri yaralamayı başarıyor. Fakat ne yazık ki bu maharetli dokunuşlar filmde oldukça az kullanılmış durumda. Kirsten Dunst’ın tüm güzelliğiyle canlandırdığı Mary Jane’in seri boyunca üçüncü kez kaçırıldığı düşünüldüğünde artık hem sinematik evrenin hem de Peter Parker’ın yorulduğunu söylemek yanlış olmaz. Serinin yorulması ve kendini taşıyamaz hale gelmesi Venom gibi çizgi roman evreninde büyük ses getirmiş bir karakterin beyazperdeye taşınmasını etkisiz –hatta negatif- hale getirmeyi bile başardı. Birçok kötü karakterin yanı sıra; seriye George ve Gwen Stacy de dahil edilmeye çalışılınca Spider-Man 3’ün sinematik evrendeki en kötü film basamağında yeri sabitlenmiş oldu.
-
THE AMAZING SPIDER-MAN 2 (2014)
IMDb: 6.6
Yeni bir serinin ikinci ayağı olan bu filmde aradan geçen yıllara rağmen Spider-Man 3 ile benzer hataların yapıldığını görüyoruz. Yine çok fazla karakter ve çok fazla olayla karşılaştığımız fakat bütünlükten uzak bir hikâye izlediğimiz The Amazing Spider-Man 2’de karşımıza iki kötü çıkıyor; Jamie Foxx’un Electro’su ve Dane DeHaan’in Harry Osborn’ü –diğer bir adıyla Green Goblin’i. Üzerine güzeller güzeli Emma Stone’un canlandırdığı Gwen Stacy’nin babasının ölümüyle boğuşurken gelen ani ölümü de eklenince filmin olaylarla fazlasıyla meşgul olduğunu söyleyebiliriz.
Filmin birçok noktada ana konudan koptuğunu görmek mümkün. Harry Osborn’un Oscorp şirketinin yasadışı deneylerini keşfettiği sırada; Zalim Altılı gibi diğer büyük filmlerin ve Sony Sinematik Evreni’nin temelinin atıldığını görüyoruz. Fakat bu sahnelerin hem filmle uzaktan yakından alakası yok hem de bu deneylerden ortaya çıkan başka hiçbir karakterin filmi hala gelmedi. Tüm bunlara rağmen iki başrol Andrew Garfield ve Emma Stone’un film çekilirken sevgili olmaları doğal bir kimya yaratmıştı. Bu nedenle de filmin sonundaki can sıkıcı sahne –ve bu sahnenin doğallığı- buruk bir anı olarak hepimizin aklında yer edinmiş durumda.
-
THE AMAZING SPIDER-MAN (2012)
IMDb: 7.0
Spider-Man 3 hakkında oluşmuş tüm kötü yorumlara rağmen; seyirci yeni filmler izlemeye açtı ve ilk iki filmin başarısı sayesinde üçüncü film de oldukça iyi bir gişe yapmıştı. Üçüncü filmin yönetmeni Sam Raimi ve oyuncu kadrosu yeni bir filme hazırlanıyorken Sony’nin sıkı yapım süreci herkesi yıldırdı. Bunun sonucunda da Raimi ve oyuncular seriden ayrılmaya karar verince; Sony de başına “Amazing” eklediği yeni bir seri ortaya atmak zorunda kaldı. İlk seri Peter Parker’ın orijin hikayesini anlatmakta –damardan çıkan ağlar hariç- oldukça başarılı olsa da; yeni serinin yönetmeni Marc Webb bu hikâyeyi tekrar anlatmak gibi bir hataya düştü.
Andrew Garfield’ın karizmasından mı kaynaklanıyor bilemiyoruz ama; Peter Parker’ın zorbalığa uğrayan bir inekten sorumluluklarını kavramaya başlamış espritüel bir süper kahramana dönüşmesi seyirciye yeterince hissettirilemedi diyebiliriz. Yazılan her şeye rağmen yeni serinin ilk filminin keyifli bir izleme serüveni sunduğunu kabul etmekte fayda var. Genel olarak Marc Webb’in aksiyon sahnelerini ve çizgi romandan kaynaklanan detayları oldukça başarılı kullandığını, fakat biraz fazla tekrara düştüğünü söyleyebiliriz.
-
SPIDER-MAN (2002)
IMDb: 7.3
Takvimler 1900’leri bırakıp 2000’i göstermeye başladığında, sinema yeni fikir ve karakterlere açtı. Çizgi romanlar daha önce de film senaryoları olarak kullanılmıştı fakat aralarında büyük başarı gösteren iş yok denecek kadar azdı. X-Men serisi ortaya çıktığında Marvel’ın en çok sevilen karakterlerinden biri olan Spider-Man’in de bir serisi olması gerektiği anlaşılmıştı. Bir anda üst üste rekorlar kırmaya başlayan ve 2002’nin en çok konuşulan işlerinden biri haline gelen film süper kahramanlara sinemada da büyük bir yer açmış oldu. Yönetmen Sam Raimi’nin büyük bir tutkuyla çektiği film, Peter’ın attığı ilk ağdan baş döndürücü baş aşağı öpüşmeye kadar, büyük ses getirdi.
Bunların da ötesinde bu film bize Tobey Maguire’ın utangaç Peter Parker’ını ve J. K. Simmons’ın Jonah Jameson’ını vermiş oldu. Bu iki karakter seri boyunca büyük ses getirmiş olsalar da; bugünlerde Tobey’nin Spider-Man tiplemesinin süper kahramanımızı tek bir çizgi üzerinden ilerlettiği ve gelişmeyi başaramamış bir karaktere sürüklediği eleştirileri yükseliyor. Spider-Man’in kendine özgü mizah anlayışına rağmen film karakterlere ve seyirciye karanlık olaylar yaşatmaktan korkmuyordu. Hatta çok alışık olmadığımız şekilde yapım, Yeşil Goblin’in yaptığı saldırılarda izleyiciye kan göstermekten de çekinmemişti. Genç izleyiciler özellikle yeni filmlerin de etkisiyle bu ilk büyük bütçeli Spider-Man filmini beğenmeyebilir fakat filmin beyazperde camiasında büyük bir yeri olduğu da kaçınılmaz bir gerçek.
-
SPIDER-MAN: HOMECOMING (2017)
IMDb: 7.5
Amazing Spider-Man 2’nin yarattığı hayal kırıklığı gittikçe büyürken Sony; Marvel’dan özenerek yaratmaya çalıştığı kendi evrenini tekrar masaya yatırmak zorunda kaldı. Takvimler 2015’i gösterdiğinde tarihin en çok ses getiren sinema anlaşmalarından biri yapıldı. Ağkafa ait olduğu yere, Marvel sinematik evrenine giriş yaptı! Anlaşmaya göre Sony Spider-Man’in haklarını elinde tutacaktı fakat Marvel onu kendi filmlerinde kullanabilecekti.
Genç Peter Parker’ımızı Captain America: Civil War filmindeki büyük dövüş sahnesinde gördükten sonra sıra artık solo filmindeydi. 2017’de çıkan film; Iron Man’in liseli süper kahramanı genç ve tecrübesiz olması nedeniyle geri tutmaya çalışırken Peter’ın Vulture isimli kötüye karşı gizli bir mücadele vermesini konu alıyor. Film önceki serilerden farklı bir şey yaparak karakterimizin şu anki gelişimine yol açan orijin hikayesine değinmemeyi tercih etti. Her ne kadar bu karar bazı hayranları üzse de 15 yıldır önceki filmleri defalarca izlediğimiz düşünüldüğünde gayet anlaşılabilir bir karar. Dolasıyla bu karar karakterin Civil War’da göründüğünde zaten güçlerini almış olmasına ve kendi solo filminde de Ben Amca’nın ölümü gibi büyük olayları göremememize yol açtı.
Bu radikal kararların ışığında Jon Watts filmde 1980’lerin gençlik filmlerine göndermeler yapan vintage bir hava da yarattı. Filmin aksiyon sahneleri diğer Spider-Man filmleri gibi belki yıllar sonra hatırlanmayacak ama Tom Holland’ın yıllardır oynamak istediği bu rolde gösterdiği performans ve Michael Keaton’ın yarattığı kötü adam figürü filmi bu zamana kadar çekilmiş en başarılı üç Spider-Man filminden biri yaptı. Tüm bunların ardında da genç Holland’ın Marvel sinematik evreninde geçireceği uzun bir sürecin ve belki de Sony’nin hala çekemediği Zalim Altılı filminin de önü açılmış oldu.
-
SPIDER-MAN: INTO THE SPIDER-VERSE (2018)
IMDb: 8.5
Geçtiğimiz aralık ayında vizyona giren animasyon filmi Sony’nin Spider-Man 2’den sonra yaptığı en başarılı Spider-Man filmi olma özelliği taşıyor. Klasik süper kahraman filmlerinin gelişim aşamaları üzerine bir de klasik Spider-Man orijinini anlatmak yerine Sony; yepyeni bir yol seçti ve Peter Parker’ın dışında bir Spider-Man ile çoklu evrene giriş yapmayı tercih etti. Peter Parker’ın öldüğü bir evrende yeni örümcek güçlerini edinen Miles Morales’e Kingpin’le mücadelesinde yardım etmek amacıyla farklı evrenlerden örümcek gücüne sahip karakterler genç kahramanın evrenine geçiş yapmıştı.
Filmin senaristleri Phil Lord ve Rodney Rothman çizgi romanlardan yola çıkarak beyazperde için yepyeni bir kurgu inşa ederken; Spider-Man’in popüler kültürdeki yerine fazlasıyla özen gösterdiler. Öyle ki filmin içindeki ve hatta after credits sahnesindeki espriler bize bu iki yazarın Spider-Man kültüne ne kadar hâkim olduğunu çok iyi gösteriyor. Bugüne kadar çekilmiş en komik ve sürükleyici Spider-Man filmi olmasının yanı sıra farklı evrenden gelen orta yaşlı Peter Parker’ın da göstermeye çalıştığı gibi herkes Spider-Man olabilir, çünkü Spider-Man herkes gibidir.
Nicholas Cage’in seslendirdiği muhteşem Spider-Man Noir karakterinden anime dünyasından fırlamış Peni Parker’a, alternatif bir evrende ortaya çıkan Spider-Gwen’den aşırı absürt anlar yaşatan Spider-Ham’e kadar Spider-Man: Into the Spider-Verse izleyicilerine muhteşem komedi unsurları ve tartışmasız bir kalite sunuyor. Filmde kullanan çizgi roman tarzı görseller ve oluşturulan aile draması da Spider-Man mizahı ve kültü dışında bizi içine çeken diğer unsurlar. Diğer kahramanların da bu tarz filmlerinin bir an önce gelmesi dileğiyle en iyi ikinci Spider-Man filmi hakkında yazdıklarımızı sonlandırıyoruz ve listenin zirvesine geçiyoruz.
-
SPIDER-MAN 2 (2004)
IMDb: 7.3
Değerlendirme puanları ikinci ve üçüncü sıradaki yapımlardan az olsa da; Spider-Man 2’nin her 90’lar çocuğu için çok büyük bir yeri olduğunu söylemek zorundayız. Ayrıca bu film sadece en iyi Spider-Man filmi değil, tüm zamanların en iyi süper kahraman filmlerinden biri. İlk filmin sonunda Ben Amca’nın ölümüyle hırslanan ve sorumluluklarını kavramayı öğrenen süper kahramanımız sayesinde New York artık güvende olsa da; Peter’ın üniversite problemleri ve Mary Jane’in başka bir adamla evlenecek olması nedeniyle örümceğimizin kafası oldukça karışık. Tüm bunların üzerine Parker’ın profesörü Otto Octavius’un Doctor Octopus’a dönüşmesi kahramanımızı büyük bir karmaşaya itmişti.
Aradan geçen 15 yılda film hakkında söylenebilecek her şeyin söylendiğini düşünmek yanıltıcı olmaz. Yine de Tobey Maguire’ın bu filmde Peter’ın acısını, gönül yarısını ve mizahını bu kadar içselleştirerek; kariyerinin en iyi işini ortaya koyduğunu söylememiz gerek. Sam Raimi’nin ilk filme gelen eleştirilerden sonra bu filmde çizgi romanlara daha fazla gönderme yapması da sıkı hayranların eleştiri getirmesini zorlaştırmıştı. Ayrıca filmde süper güçlerin getirdiği sorumluluk ve tuzakların hem Peter hem Otto etrafında mükemmel şekilde işlendiğine tanıklık etmemiz de yapımı öne taşıyan bir nokta. Bize bir aksiyon fırtınası yaşatan ünlü tren mücadelesi ise mahallenin dost canlısı kahramanımızın güçlerini ana seride en iyi gösteren yapımın Spider-Man 2 olmasını sağlıyor. J. K. Simmons’un muhteşem Jonah Jameson performansı da toplama eklendiğinde film, birinci sıradaki yerini sağlamlaştırıyor.
Sizin için en sevilen kahramanlardan biri olan Spider-Man’in filmlerini en kötüden en iyiye sıraladık. Bu sıralamanın screenrant.com’un yazısı ışığında Türkçeleştirildiğini ve herkesin sıralama konusunda kendi fikirlerinin olabileceğini de belirtiyoruz. Örneğin bu yazıyı yazan bendeniz için en iyi Spider-Man filmi geçtiğimiz yıl çıkan Spider-Man: Into the Spider-Verse’tür fakat biz bu yazıyı yazarken genel kanılardan yola çıkmaya karar verdik.
Marvel etiketiyle çıkacak ikinci film Spider-Man: Far from Home’a bu kadar az kalmışken evrenle ilgili her türlü sohbete açığız. Peki sizce en iyi ve en kötü Spider-Man filmleri hangileri? Listemize ne kadar katılıyorsunuz? Yorumlarda belirtin.
Hala en iyi bu.
https://www.youtube.com/watch?v=DZGN9fZvQhcAmazing serisi sanki daha kaliteliydi. Tom Holland genç Peter Parker’a yakışıyor olsa da, ilk filmi iyi değildi bana göre. Far from Home’dan ümitliyim.
Bu animasyonu çok severdim Müziği hala çok iyi. Bir de eskiden Ice Man ve Firestar’la oda arkadaşı olduğu bir çizgi dizi vardı. O da fena değildi.
Spider-man 2 ise benim için gelmiş geçmiş en iyi Spidey filmi. Hatta yazıda da dendiği gibi en iyi süper kahraman filmlerinden biri. Peter Parker’ın tam bir kaybeden olduğunu çok çok iyi yansıtmıştı. JJ ve Doktor Ahtapot da çok başarılıydı. Tek gıcık olduğum yanı zırt pırt maskesini çıkarmasıydı.
Eline sağlık Oğuzhan.
Sam Raimi’nin ilk iki filmde ama özellikle 2. Filmde kullandıÄı B Movie tarzı sahne geçiÅlerinin ve karakterlerin ekranı terk ediÅlerinin çizgi roman havası vermekte nasıl etkili olduÄunun hiç takdir edilmediÄini düÅünüyorum ben de.
02:18’de baÅlayan Åu “ucuzluk” harika:
Tam da Tarantino’nun yakalamaya çalıÅtıÄı Åey bu ve Sam Raimi bunu çizgi roman etkisi uyandırmak için kullanmıÅ.
Bugün hala gönderme yapılan birçok ikonik Spider-Man sahnesi de bu filmlerden geliyor. Bugün bakınca birçok hatası olduÄu görülebilir ancak o zamana kadar yapılmıŠhangi süper kahraman filmiyle kıyaslayıp bu iki filme kötü denilebilir? Tersine, The Dark Knight’a giden bir yol açıldıysa bu iki filmin sertliÄi ve dramatikliÄi sayesindedir. Bugünün neslinin kıyaslayabileceÄi bir sürü yeni film var, bu filmler onlara eski göründüÄü için kötü gibi gelebilir. Fakat bu filmlerinin neslinin bu filmleri kötülemesini hiç anlayamam. O zamana kadar yapılmıŠen büyük Spider-Man filmiydi bunlar ve kötü bulanların filmleri daha sonra açıp tekrar izlemediklerini sanıyorum. Kentin ekonomik karakterinin bir faktör olduÄu ve derinlik saÄladıÄı ender süper kahraman iÅlerinden birisi.
GeniÅ açı sahnelerin arkasında çalan büyük orkestral müziklerin kullanımı da filmi iyice devleÅtiriyor.
Çok teşekkürler