in ,

Mevsim Yenice Öneriyor: Kayıp Rıhtım Okurları İçin 5 Kitap

Mevsim Yenice son dönemlerde okuyup etkilendiği kitaplardan oluşan bir listeyi Kayıp Rıhtım okurlarıyla paylaşıyor.

mevsim yenice kitap önerileri
- Reklam -
- Reklam -

Son yıllarda Türkçe öykü denince akla ilk gelen çağdaş yazarlarımızdan birisi olan Mevsim Yenice, karantina günlerinde okuduğu kitaplar hakkında konuştu. 2017 yılında Tekme Tokatlı Şehir Rehberi ve 2019’da Bilinmeyen Sular ile okurun karşısına geçen yazar, aynı zamanda altKitap ekibinin de bir parçası.

Mevsim Yenice Son Zamanlarda Ne Okudu?

Hiç / Carmen Laforet

Hiç / Carmen Laforet

Büyük büyük şeyler olmuyor romanda. Ama tam öncesinde İspanya iç savaşı olmuş zaten daha ne olsun. Ve hemen ardından bir evin içinde birlikte yaşamak zorunda kalan geniş bir aileyi anlatıyor Hiç. Bu aile kendi kendini zor geçindirirken bir de başlarına başkahramanımız Andrea geliyor. Barselona’daki babaannesinin, dayılarının, teyzesinin hep birlikte yaşadıkları her manada tükenmiş bir eve gönderilen bir öksüz Andrea. Hikâyeyi de onun bakış açısından dinliyoruz.

- Reklam -

Tüm karakterlerin psikolojisini açıkça kavrayabilmek, iyiliğin içinde kötülüğün de barınmasına şahit olabilmek çok değerliydi. Andrea’nın çocukluktan ergenliğe geçişindeki çaba, evin içindeki konumu, etrafındaki arkadaşlarının evlerine baktıkça hissettiği yoksunluk duygusunun üzerinden gelip geçen bir yel gibi olması, abartılı olmadan, çok derinden bir şeylerin yıkılıp tekrar inşa edilecek olması beni çok etkiledi.

Franco İspanyasını da okuyacağımı düşünmüştüm romana başlarken. Kendimce bir beklentiydi bu aslında. Ama o dönemin tüm bir hayata, yaşayışa, evin içinde kalana, insanın özünde kalana (en çok da buna) odaklanarak anlatılması çok daha vurucuydu.

En Uzağından Unutuşun / Patrick Modiano

En Uzağından Unutuşun / Patrick Modiano

Konuşmayı çok sevmeyen, sadece yettiği kadarını anlatan hatta sustuğu kadarıyla bir şeyler anlatmaya çalışan bir yol arkadaşı gibiydi En Uzağından Unutuşun. Bu kadar az anlatmasına rağmen ortada büyük bir maharet olmalı ki, ben Paris ve İngiltere bölümlerinde uyudukları her odayı, yastıktaki eter kokusunu, Dante Kafe’nin içindeki tilt makinasının sesini, oturdukları masanın tepesindeki aydınlatmayı, sigara dumanını, Jaqualine’nin öksürük sesini, Paris soğuğunu, İngiltere’nin güneşli havasını, sokakları, hepsini çok net resmedebildim zihnimde.

Başkahramanımızın aradan geçen onca yıla rağmen belleğinde yalnızca o büyüme sancısı döneminden, ilk ergenlikte karşılaştığı ve çok kısa süre yol arkadaşlığı yaptığı ama muhtemelen de “kim olduğunu ve olacağını” bulmak adına en sağlam temeli attığı o kısa kesiti hiç unutmaması beni çok etkiledi. Daha doğrusu annesin babasının yüzünün bile silikleşmesi ama o kısa sürecin hafızasında daha diri kalması. Bir fotoğraf sahnesi gibi geldi bana. Yollarını bulmaya, tutunmaya çalışan iki gencin, balıksırtı örgü kazak ve ince deri montla Paris ayazında çekilmiş siyah beyaz bir fotoğraf karesi kaldı romandan kafamda.

Kötü Geçmişler / Muhammed S. El-Azab

Kötü Geçmişler / Muhammed S. El-Azab

- Reklam -

Kötü Geçmişler kısacık bir roman. Tanrı anlatıcısı bir tek kişiye anlatıyor romanı, baş kahramanına. Bu yönden başından beri dikkatimi çekti anlatım, daha doğrusu bu tip anlatımın avantaj ve dezavantajlarını yakalayıp durdum metinde.

Hislerimi tam olarak nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum ama samimiyetle kitabın bitmesine 20 sayfa kala, kitap hakkında ne düşündüğümden hâlâ tam olarak emin değildim. Ama sonra “İnsanı Onurlandırmak” bölümünde anlatım o kadar güzelleşti ki, “yaptın, kapadın, çıktın” tipi anlatımın kuvveti, yaşanılan her anın bir saniye sonra artık mazi olarak önümüze düştüğünün hissini öyle güzel verdi ki, -hem de cenaze gibi çarpıcı bir bölümle- karakterin tüm basiretsizliğini, güçsüzlüğünü ve tüm bunların onun ayıplanacak bir parçası değil de sadece bir parçası olduğunu, insan olduğunu anlattı, hatırlattı. Beni benimle karşılaştıran metinleri bu yüzden seviyorum. Arap edebiyatının genç kuşak temsilcilerinden Muhammed S. El Azab ile tanıştığıma memnun olduğum bir eser oldu.

Sağım Solum Önüm Arkam / Yeşim Erdem

Sağım Solum Önüm Arkam / Yeşim Erdem

80 darbesi dönemini kadın bakış açısından okuyabildiğimiz bir roman Sağım Solum Önüm Arkam. Roman Filedelfiya Mahallesi olarak bilinen Manisa Alaşehir’de bir kasabada başlıyor, 2005 yılına kadar uzanıyor. Çok karakterli yapısına rağmen karakterlerin tek tek ayrışmasını epey güçlü buldum. Yazarın 500 sayfalık bir kitapta sonuna dek dil bütünlüğünü sağlaması, duru bir anlatımla ilgiyi hiç kaybettirmeden kurguyu devam ettirebilmesi harikaydı. Daha da önemlisi beni o kadar çok etkiledi ki, zaman zaman kitabı boğazımda koca bir düğümle kenara bıraktım.

Enigma / Antoni Casas Ros

Enigma / Antoni Casas Ros

Enigma’nın konusunu edebiyatın ta kendisi. Dört kahramanın ağzından, sıra sıra ve kısa anlatılar halinde ilerliyor roman. Karakterlerin hepsi birbirinden epey ayrı ama onları bir araya getiren ortak bir tutku var o da edebiyat. Sürükleyici, okuyucuyu yormayan Enigma, bölümleri içinde birçok esere ve yazara göz kırpıyor. Bu yönden ve sağlam kurgusuyla da okurların ilgisini çekeceğine inanıyorum.

İşte Mevsim Yenice son zamanlarda bu kitapları okudu. Peki sizin listede okuma fırsatı bulduğunuz eserler var mı? Yorumlarınızı ve kendi önerilerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilir, daha fazla kitap önerisi için buraya tıklayabilirsiniz.


* Mevsim Yenice: “Taş Gibi Sessiz Olabilmenin de Cesur Bir Yanı Var”

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

1 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Mazotci Mazotci dedi ki:

    Klasik eserleri o kadar çok seviyorum ki çağdaş yazarlara sıra gelmiyor.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

The Twilight Zone 2. sezon

The Twilight Zone 2. Sezon Kadrosu Şekilleniyor

After Life 3. Sezon

After Life 3. Sezon ile Final Yapacak