15 Ocak 1902’de Selânik’te dünyaya gelen Nâzım Hikmet, Selanik’in son valisi Hikmet Bey’in ve ilk kadın ressamlarımızdan Celile Hanım’ın oğludur. Şair, ismini mevlevi şairi olan büyükbabası Nâzım Paşa’dan alır. Orta öğrenimini Galatasaray ve Nişantaşı Sultanilerinde görür, 1915 yılında girdiği Bahriye Mektebi’nden de hastalığı neticesinde ayrılmak zorunda kalır ve ardından Ankara Hükûmeti’nin görevlendirmesiyle arkadaşı Vâlâ Nurettin ile birlikte Bolu’da öğretmenlik yapar.
Toplumcu gerçekçi şiirin öncüsü olan şair, Moskova’da bulunduğu yıllarda Mayakovski’nin sanat görüşünü benimser, bunun sonucunda şiirde ölçü ve uyağı bırakır. “835 Satır” kitabını yayımlandığında Ahmet Haşim ve Yakup Kadri gibi şairler ondan övgüyle söz eder. Kendisini izleyen genç şairler de onun etkisiyle serbest şiire yönelmiş olup 1936’ya kadar yayımlanan kitaplarıyla Cumhuriyet Dönemi şiirinin değerlerini kökten sarsar.
3 Haziran 1963’te Moskova’da, sürgündeyken yaşamını yitirir.
Ölümünün 57. yılında Nâzım Hikmet Ran’ı kendisine ait ve onu anlatan eserlerle anmak istiyoruz.
Bütün Şiirleri / Nâzım Hikmet (Yapı Kredi Yayınları)
Sanatçıları tanımanın en iyi yolu, sanıyoruz yarattığı eserleri tüketmekten geçiyor. Tüm şiirlerinin toplandığı bu özel basımı bu yüzden listenin başına koyduk.
Piraye’ye Mektuplar / Nâzım Hikmet (Yapı Kredi Yayınları)
“Güzel günler her şeye rağmen kapımızı çalmaktadır sevgilim. Bu hasret kıyamete kadar sürmeyecek.” satırları gibi nicesini okuyacağınız bu eserde, Nâzım’ın cezaevi yıllarında eşi Piraye’ye yazdığı mektupları bulacaksınız.
Nâzım’ın Cep Defterlerinde – Kavga, Aşk ve Şiir Notları (1937-1942) (Yapı Kredi Yayınları)
Listenin bana göre favori eseri olmakla beraber belki de en ağır ve çaresiz hissettiren kitapları. Nâzım’ın hapishanede tuttuğu cep defterlerinin tıpkı basımıyla; Nâzım’ın para hesaplarını, bunalımlarını, grafik çalışmalarını bulacaksınız. Bu tıpkı basımla gelen gerçekçilik sizi boğacak ölçüde nefessiz bırakıyor.
Bahtiyar Ol Nâzım / Vera Tulyakova Hikmet (Yapı Kredi Yayınları)
“Şoförle aramızda çok komik bir konuşma geçti. ‘Yoldaş, siz Nâzım Hikmet misiniz?’ diye sordu bana. ‘Evet,’ dedim. Bu sefer: ‘Kimin evleneceğini,’ sordu. ‘Ben,’ deyince de kederle: ‘Aman, Hikmet yoldaş, onca yıl hapiste yattığınızı okumuştum. Mahpusluktan bıkmadınız mı?’ demesin mi? ‘Alışmışım bir kere kardeş. Ne yaparsın işte, alışkanlık!’ dedim.”
Nâzım’ın son eşi Vera’nın, tanışma hikâyelerinden tutun da Nâzım’ın yeryüzündeki son gününe kadar anılarını yazdığı bu kitap, benim okurken en çok keyif aldığım ve en hüzünlendiğim eser oldu. Kitapta Nâzım’ın çocuk ruhunu, hafif oburluğunu, arkadaşlarıyla yaptığı şiir hakkındaki şiddetli tartışmaları ve daha fazlasını bulacaksınız.
Nâzım Hikmet’le 3.5 Yıl / Orhan Kemal (Everest Yayınları)
Yukarıda bahsettiğimiz neşeli anılara, bu eserde daha fazla rastlayacaksınız. Nâzım’ın şiir yazarken aşırı tevazu gösterirken sandık yaparken eserini yerlere göklere çıkaramayışına güleceksiniz. Hele şairin, hapishanede kendisine hediye gelen tavşanı çok sevip arkadaşlarının yataklarına koyduğu için yediği azarları okuyunca kahkaha dahi atabilirsiniz.
Kemal’den Piraye’ye Mektuplar / Kemal Tahir (İthaki Yayınları)
Aslında Kemal Tahir’in Nâzım’ın eşine yazdığı bu eserin bence en değerli noktası, kitapta Nâzım Hikmet’in resimlerinin yer bulması. Şairin gerçekten çok başarılı plastik sanat eserleri için dahi kitap edinilmeli diye düşünüyorum.
Büyük İnsanlık – Kendi Sesinden Şiirler / Nâzım Hikmet (Yapı Kredi Yayınları)
Nâzım Hikmet’in pek çok sanata karşı ilgisi vardı ama şiirde ahengin, hitabetin üzerine oldukça kafa yoruyordu. Şairlerin kendi sesinden şiirler dinlemek söz konusu eserle ilgili yüzlerce kapı açıyor bana kalırsa, görmediğimizi aşikar kılıyor.
Sevdalı Bulut / Nâzım Hikmet (Yapı Kredi Yayınları)
Başarılı sanatçıların çoğu çocuklara ait sanatlara el atmadan duramamış, belki çocuğunuz belki kendiniz için kütüphanenize katmanız gerekenlerden.
Nâzım / Can Dündar (Can Yayınları)
Belgesel kitaplar hem akıcı hem kısa olmasıyla bahsettiği insanları daha akılda kalıcı biçimde resmediyorlar. Belki tüm bu eserler yerine seçiminiz, başka bir yazardan Nâzım’ı tanımaktır?
Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni / Genco Erkal’ın Sesinden Nâzım Hikmet Şiirleri (Yapı Kredi Yayınları)
Nâzım Hikmet’i Genco Erkal’dan dinlemenin tadı hep başka. Hoş, Genco Erkal’dan ne dinlesek tadı bambaşka olur.
Ek Olarak:
Nâzım Oratoryosu
Eseri Fazıl Say’ın babası Ahmet Say çok detaylı biçimde özetlediğinden aynen alıntılıyoruz. Belki sizin için Nâzım’ı tanımanın yolu bu oratoryo olacaktır:
Fazıl Say’ın “Nâzım” başlığı altında bestelediği eser, şarkıcıların ve şiir sunucusunun yanı sıra, geniş bir karma koronun ve senfonik orkestranın ifade olanaklarını kullanırken, kimi yerde usulca duyurulan lirik bir havayı, kimi yerde yüksek ses gürlüğüyle haykıran bir tok sözlülüğü içerir. Müzik, hem şiirlerin yoğun anlatım gücünü vurgulamayı üstlenmiş, hem de başlı başına duygusal yükselişi temsil etmiştir. “Nâzım”, opera, oratoryo gibi sahne müziklerine yakınlık göstermekte, ancak kuruluşu ve içeriğiyle onlardan ayrılmaktadır. Birbirine bağlı beş bölümden oluşan ve “özgür form” yapısıyla yaklaşık 70 dakika süren eser, makâmsal, tonal ve atonal tekniklerle genelde halk müziğimizin renklerinden yararlanmakta, şiirle müziğin görkemli bileşimini yansıtmaktadır.
Besteciye göre, şair olarak “Nâzım Hikmet” atmosferinin yaratılması ve onun müzikle bir portresinin çizilmesi, şiirlerdeki ifade derinliğini müzik diliyle anlatmaya bağlıdır. Şiirle müziğin sarmallığından kaynaklanacak atmosfer, yorumcuların içtenliğiyle yaratılabilir. Şiirlerdeki güçlü ifade özelliklerini duyarlılıkla dile getiren Genco Erkal, arkasında her an müziğin esintisini duyumsayacak, söylediği şarkılarla şiir ile melodiyi kaynaştıran Serenad Bağcan ise Fazıl Say’ın piyano eşliğiyle bütünleşecektir. Karma koronun ve senfonik orkestranın zengin ses rengi olanakları ise şiirsel ve müzikal anlamı bütünüyle birleştirecektir. Tıpkı Nâzım’ın mısralarındaki iç sesler ve yarım kafiye mayasının şiiri bütünlemesi gibi… Tıpkı coşkuyla kabaran ve gürül gürül akan bir şiirin sizi alıp sürüklemesi gibi…
Eserde seslendiricilerin anlatım olanakları, şiirlerin içerdiği anlam akışına göre değişik derecelerde kullanılmıştır. Kimi yerde bir kız çocuğu tek başına çıkıp bütün saflığı ve doğallığıyla seslenerek “Hiroşima” trajedisini anlatmakta, kimi yerde karma koro ve orkestra kadroları, görkemli ses gürlüğüyle hayatın çoksesliliğini dile getirmektedir. Bütün bu sesler içinde başrol, şiirleri sunan Genco Erkal’a verilmiştir. Çünkü bu tür müzik formlarında “söz”, eserin belkemiğidir.
Sizin önereceğiniz Nâzım Hikmet eserleri ya da onu konu alan çalışmalar var mı? Okuma listemizde yer alan kitaplarla ilgili yorumlarınız neler, Kayıp Rıhtım Forum’da önerilerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.
Bütün şiirleri olarak verilmiş ama yine de yazmadan geçmeyeyim istedim. Memleketimden İnsan Manzaraları ve Kuvayi Milliye şiirleri özellikle okunmalı.
Tam belediğim gibi ilk yorum Alper’den gelmiş.
Ben sadece okunmasını değil dinlenmesini de öneririm. Fazıl Say - Nazım Oratoryosu çok iyi bir çalışmadır. Kitaplar kadar evde olması gerektiğine inanırım.
Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
cahil,
hakim
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır…