Ensar Çırak
6. sezon bölümleri ile finale hazırlanan Vikings, ismiyle bile aklımızda savaş sahneleri, kalkan duvarlar ve balta canlandırıyor. Çekimlerinin İrlanda’da gerçekleştiği ve History Channel’da yayınlanan dizi ilk olarak 2013’te ekranlara gelmişti.
O zamandan bu yana da kendisini sevdirmeyi başaran ve kanal çapında büyük başarı elde eden Vikings, tarihle uyumu ve tam gaz aksiyon içerikli bölümleriyle hayranlarının kalbini çaldı. Her ne kadar dizinin büyük bir kısmı aksiyondan ibaret olsa da, hayranlarının üzmediği zamanlar da yok değil. Screen Rant sitesi, bundan yola çıkarak Vikings’in hayranlarının kalbini kırdığı sahneleri listelemiş.
Biz de Kayıp Rıhtım okuyucuları için bu listeyi aldık ve sıralamalarında kişisel görüş üzerine farklılıklar yaparak maddeleri biraz daha geliştirdik.
İşte Vikings Dizisinden En Duygusal Sahneler
10. İmparatorun Yardım Dilenmesi
Sırada İmparator Charles’ın kendisini desteklemesi için Rollo’ya dilenmesi var. Açıkçası imparatorun hayranı dışındakiler için pek dokunaklı bir sahne denemez. Hatırlayacaksanız, Ragnar öncülüğündeki Viking ordusunun Paris kuşatmasından sonra Rollo Paris’te kalmış ve Normandiya Dükü olmuştu. Saray ahalisi tarafından pek hoş karşılanmayan bu karar, Fransa İmparatoru Charles’ın iyice gözden düşmesine sebebiyet vermişti.
Bu durumun farkında olan İmparator Charles, çevresindeki dostlarının giderek azaldığı bir vakitte yardıma ve desteğe muhtaçtır. Bu destek için de dizinin bir bölümünde bir imparatordan hiç beklenmeyecek bir şekilde Rollo’ya adeta dilenir. Buradan imparatorun kendi yaşamına olan özgüvenini ve kontrolünü kaybettiğini görürüz.
9. Lagertha’nın Nasihati
Dizinin dördüncü sezonunda, Lagertha’yı üvey torunu Guthrum’la konuşurken görürüz. Lagertha, Paris kuşatması için ayrılmadan önce torununa birkaç nasihat verir. Merhum sevgilisi Kalf’ın mezarı önünde Guthrum’a, arkadaşlarını yakın tutmasını söyler. Çünkü kimileri yakın zamanda ölebilir, kimileri de ona ihanet edebilir. Lagertha’nın bu sözleri, evlenecekleri gün katlettiği sevgilisi Kalf’ın mezarı önünde söylemesi ise bizleri düşündürür.
8. Magnus’un Kabul Görmemesi
Mercia Kraliçesi Kwentrith’in gayri-meşru çocuğu Magnus, babası olarak bildiği Ragnar’a gitti. Ragnar ise bu iddiayı reddetti ve Magnus’u oğlu olarak kabul etmedi. Magnus’u daha sonra Aethelwulf’un karşısında, ona sarılırken gördük. Fakat Magnus, bir tokadı da Aethelwulf’dan yedi ve üstüne ölümle tehdit edildi.
Magnus’u dizide son olarak beşinci sezonda, Bjorn’ün Kattegat’a olan saldırısında gördük. Kuşatma esnasında, Ivar’ın koruması Beyaz Saç tarafından öldürülen Magnus, Vikings’e, “Odin benimle… Ben, Ragnar’ın oğluyum! Odin benimle ve siz beni öldüremezsiniz! Ben, Ragnar’ın oğluyum!” sözleriyle veda etti.
7. Torstein’in Ölümü
Dizinin kalp kıran ölümlerinden birisi de Torstein’in ölümüydü. Torstein, dizinin başında beri Ragnar’ın yanında yer alırken İngiltere’ye yelken açan ilk Viking akıncıları arasında o da vardı. Ragnar’ın yanı sıra Floki’yle de iyi arkadaş olan Torstein, dizideki ideal Viking savaşçılarından birisiydi.
Torstein’in üçüncü sezonda gelen ölümü ise trajik ama bir Viking savaşçısına yaraşır vaziyette oldu. İngiltere’ye düzenledikleri bir başka akında, önceki saldırıda kolunu kaybetmesine rağmen gözcülük için gönüllü olan Torstein, sağlam kalan kolunda kalkanla düşmanların karşısına çıkarak yiğitçe bir ölüm sergilemişti.
6. Ragnar’ın Kaybolan Sevgisi
Dizide yer alan bir başka üzücü olay da Ragnar’la Aslaug’un arasındaki aşkın giderek solmasıydı. Çocukların doğmasından sonra giderek belirginleşen aralarındaki bu soğukluk, dizinin bir sahnesinde kendisini iyice belli etmişti.
Ragnar sahnede, Paris’e düzenleyecekleri akına çocukları da götürmek istiyordu ama Aslaug çocuklar daha çok küçük oldukları için buna karşı çıkmıştı. Ragnar ise çocukların kendisiyle daha güvenli olacaklarını söylemişti. Dizi hayranlarına göre Ragnar ile Aslaug’un aralarındaki bu solan sevginin arkasında, birikmiş birçok kalp kırıklığı yatıyor.
5. Rollo’nun İhaneti
Vikings izleyicileri, her ne kadar güç olsa da, Rollo’nun insanlara sırtını dönen yapısıyla, er ya da geç bir noktada yüzleşmeleri gerekmiştir. Rollo’nun ihanete meyilli bu yapısı arkasında yıkım ve birçok kırık kalp bıraktı.
Dizinin üçüncü sezonunda yer alan ‘What Might Have Been’ adlı bölümde, Paris’e yeniden saldırmak isteyen Ragnar’ın karşısında bu sefer, Normandiya dükü olan ve imparatorun kızıyla evlenen Rollo vardı. Üvey kardeşinin, Vikinglerin saldırısını önlemek için yaptığı planlar Ragnar’ı çileden çıkartıp gemi direği yumruklatacak kadar öfke nöbeti geçirmesini başarmıştı.
Yine de, Rollo’nun asıl kimliğini dışarısından gizlemektense, erken bir aşamada açığa vurması daha iyi diye düşünebiliriz.
4. Gyda’nın Ölümü
Dizide yürek yakan ölümlerden ilki. Lagertha’yla Ragnar’ın tek kız çocukları Gyda, Kattegat’ta ortaya çıkan virüse yakalandığında, virüsten etkilenen birçok insan gibi hayatını kaybetti. Lagertha kızının cenazesinde güçlü bir ifade takınsa da içinin kan ağladığı belliydi.
Ragnar’ın, yaşamı boyunca karşılaşacağı tek evlat kaybının bu olduğunu düşündüğümüzde, Gyda’nın ölümü daha derinlikli bir anlam kazanıyor. Kızının ölümünü Kattegat’a geldiğinde öğrenen Ragnar ona şu sözlerle veda etti:
“Gyda, canım evladım, sen aslında ölmedin çünkü her zaman benim kalbimdesin. Derler ki bir baba oğullarını daha çok sevmelidir. Ama bir baba oğullarını kıskanabilir, kızı ise onun ancak yaşam ışığı olabilir.”
3. Athelstan’ın Ölümü
Sırada anısı Vikingerler için mazide kalmış eski bir dost var. Athelstan karşımıza dizinin erken bir aşamasında, Ragnar’ın kafilesinin İngiltere topraklarına ilk ayak basışında çıktı. İçindeki merak güdüsü, sürekli sorgulayan yapısı ve tutkusuyla Ragnar’ın ilgisini çekti ve aralarında derin bir arkadaşlık başladı.
Dizi boyunca iki karakter arasındaki ilişkinin boyutunun nasıl değiştiğini ve geliştiğini gördük. Bilgisiyle ve zekâsıyla Ragnar’ı her zaman büyüleyen Athelstan, dinginliğiyle de girdiği ortamlara huzur kattı. Ragnar üzerindeki etkisi bir zaman öyle bir boyuta ulaştı ki, onun Hıristiyanlığa inanmasını sağladı.
Lakin, Athelstan her ne kadar Ragnar’ın dostluğunu kazansa da Floki’yle suları hiçbir zaman barışmadı. Eski pagan inançlarına sıkı sıkıya bağlı Floki, Athelstan’a içten içe hep düşmanlık besledi. En nihayetinde Ragnar’ın dostunun ölümü, bir başka dostunun, Floki’nin elinden oldu.
Üçüncü sezonda gelen ölümü, tanrılardan uzun zamandır beklediği mesajın nihayet kendisine ulaşmasıyla, gözünü kan bürüyen Floki’nın kafasına baltayı geçirmesiyle oldu. Dizinin bizleri alttan alta hazırladığı ama yine de hüzne engel olamayan bu ölümden daha yürek yakıcı olanı ise Athelstan’ı gömen Ragnar’dı. Cesedi herkesten uzak bir yere taşıyan Ragnar’ın eski dostuna olan vedası bolca gözyaşı ve kalbinde açtığı yara oldu.
2. Ragnar’ın Önceye Dair Görüsü
‘What Might Have Been’ bölümünde yalnızca Rollo’nun entrikalarına maruz kalmadık. Bölümde daha başka, öyle bir sahne vardı ki yürekleri dağladı, gözleri doldurdu.
Viking ordusu, teknelerle Paris’in sularından geçerlerken, yolculuğun bir kısmında Ragnar’ın gözünde kendi geçmişine dair görüntüler canlanmıştı. Bjorn hala bir oğlan çocuğuydu, Gyda ile Athelstan yaşıyordu ve Lagertha’yla daha ayrılmamışlardı.
Bölümün adıyla da bağdaşan bu sahne Ragnar için, geçmişin arkada neler bıraktığı ve geleceğin nasıl daha farklı olacağına dair tanrılardan gelen bir mesajdı.
1. Ragnar Lothbrok’un Sonu
Sıra geldi gönüllerin efendisine ve efsanesinin sonuna. Vikings, adından da anlaşılacağı üzere, her ne kadar zamanında komşu topraklara ve İngilizlere kâbus olmuş Vikingleri temeline alsa da, Ragnar Lothbrok birçok izleyici için Vikings’i seyretme nedeniydi. Tarihten Ragnar’ı nasıl bir sonun beklediğini bilsek ve dizinin bizlere bu acı sonu vereceğini tahmin etsek de sanırım hiçbirimiz bu ölüme hazır değildik.
Bir çiftçi olarak başladığı bu yolda, İngiliz monarşisine ve Fransa İmparatoru’na topraklarını dar eden, karşısına çıkan tüm engelleri aşarak sonunda tüm İsveç’in kralı olan Ragnar, her zaman gönlümüzün baş tacı oldu.
Ancak her hikâyenin bir sonu vardır ve bu Ragnar Lothbrok’un hikâyesi için de geçerli. Ragnar, son İngiltere yolculuğuna çıkarken hepimizin bildiği o adam olarak çıkmamıştı. Gözlerinde bir şeylerin eksik olduğu, başkalaşmış, sanki bildiği sonu kabullenen birisiydi. Bir avuç kör, topalla çıktığı yolculuğunda son durağı Kral Aelle oldu. Nihai olarak, Ragnar Lothbrok’un sonu tarihtekiyle birebir şekilde, yılanlarla dolu bir çukura atılarak oldu.
Ancak Ragnar çukura atılmadan önce bekletildiği kafesteki şu son tiradıyla ölümünün ötesine geçmeyi başardı:
“Odin’in ziyafet hazırladığını bilmek beni bahtiyar ediyor. Yakında bükülü boynuzlardan içki içeceğim. Valhalla’ya giren bu kahramanın arkasından ağıt yakılmayacak! Odin’in salonuna korkuyla girmeyeceğim. Oğullarımı orada bana katılmaları için bekleyeceğim. Katıldıklarında ise, onların zafer öykülerini zevkle dinleyeceğim. Beni Aesir karşılayacak! Ölümümde benden özür bulamayacaksınız. Beni eve çağıran valkyriler, hoş geldiniz!”
Sizin için Vikings dizideki en üzücü sahne bunlardan hangisiydi? Ya da listede yer almayan ama daha çok üzen bir sahne var mıydı? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizlerle paylaşabilirsiniz.
Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.