Booker başta olmak üzere pek çok saygın ödülün sahibi olan Amerikalı kurgu yazarı George Saunders ile yapılan söyleşiyi sizler için Türkçeleştirdik.
The Guardian gazetesi; Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı, İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte ve Arafta gibi eserlerin sevilen yazarı George Saunders ile kitaplar üzerine bir sohbet gerçekleştirdi. Yazar bu söyleşide şu sıralar okuduğu kitaplardan ilham kaynaklarına, hayatını değiştiren eserlerden onu en çok güldüren metinlere dair soruları yanıtladı.
Sizler için çevirdik, iyi okumalar dileriz.
George Saunders Röportajı
Şu sıralar okuduğum kitap
Cervantes’ten Don Kişot’u okuyorum. Daha önce de okumuştum ama bu sefer tadını çıkartarak uzun sürede bitireceğim. Ayrıca harika yazar Fiona Mozley’in Hot Stew’i ve Bir Noel Şarkısı’nı da okuyorum.
Hayatımı değiştiren kitap
Çok fazla olsa da Toni Morrison’un En Mavi Göz’ünü ilk okuyuşumdan bahsetmek zorunda hissediyorum. En Mavi Göz, beynimde Katolik bir çocukken çok aktif olan bir kısmı yeniden açtı. Bize öğretildiği gibi, insanlara İsa’nın gösterdiği kadar empatiyle yaklaşmamız gerekiyordu. Morrison’un kitaptaki duruşu o kadar adaletli, meraklı ve sevgi dolu ki gerçekten aslında hepimiz kardeşiz ve fiziki anlayışımız kısıtlı olduğu için bunun aksini düşünüyoruz gibi hissettim.
Eserlerimi en çok etkileyen kitap
İzak Babel’in tüm eserleri olabilir. Özellikle Kızıl Süvariler ve Çocukluk Öyküleri olarak anılan hikâyeleri. O öyküler dil olarak sıra dışı fakat yapıda klasik. Bu benim de öykündüğüm bir başarı. Bir öykünün formu güzelce oluşturulduktan sonra dili sadece bir şeyin hizmetinde gibi hissettiriyor. Kelimeler, yapmaları gereken işi daha iyi anlıyor gibi duruyor. Ayrıca, konu eserlerimin etkilenmesiyken Monty Python’dan bahsetmemek ayıp olur. İlk izleyişimde komedi ve gerçeğin bir ve aynı şey olduğunu öğrendim. Gerçekler geleneksel ve düz bir şekilde açıklanmak zorunda değiller ve büyük gerçekler açıklanamazlar da.
Hak ettiği ilgiyi görmediğini düşündüğüm bir kitap
Tam olarak “hak ettiği ilgiyi görmemek” nedir emin değilim ama bugünlerde hak ettiği kadar okunmayan bir kitap biliyorum: Nikolai Gogol’un Ölü Canlar’ı. Romanın toplumun geniş ölçeğiyle ilgili sorunları komediyle anlatması gerçek hayatın bir parçası gibi hissettiriyor. Özellikle de şu Daha- Anca-Post-Trump günlerde. Dram neredeyse yok, varsa da nevrotik dram var; insanlar kendi başlarını yakıyor. Kitapta insanlığın düşmanı tembellik ve cahillik. Gogol’un gerçek hayattan farkıysa karakterlerin içten içe de olsa agresif niyetler taşımaması.
Keşke ben yazsaydım dediğim kitap
Bir Noel Şarkısı en sevdiğim kitap. Birkaç sene önce dersini vermiştim ve duygusallıkla suçlanmasını bekliyordum. Öğrencilerimse kitabın mükemmel yapısından büyülenmişlerdi. Bir Noel Şarkısı benim için gerçeklikten çok ilham verici gibi hissettiriyor. Benim için bir romanın ulaşabileceği en yüksek seviye de bu: İlham vermek.
İlk okuma anım
Şikago’da, teyzemin The Poky Little Puppy’yi okuduğunu hatırlıyorum. Küçüklere Altın Kitaplar serisinin diğer parçalarını da. Gerçek dünyayla öykülerin dünyası arasındaki bağım ilk kez orada kurulmuştu; gerçek dünyayı idealize etmek ve abartmanın onu kutlama şekli olduğunu ilk o an fark etmiştim.
Beni güldüren son kitap
Daha önce de bahsi geçen Don Kişot. Okuyordum, gülmeye başladım, eşim bu kadar komik ne var diye sordu, sesli okudum, kısa süre sonra ikimiz de gözümüzde yaşlarla kahkaha atıyorduk. Bir kitabın bunu yapabiliyor olması muazzam. Cervantes bunu hem de basit şakalarla değil de üstü kapalı mizahla, anlamını çıkartmayı bize bırakarak başarıyor. Yani komediyi üçümüz, ben, eşim ve 400 yıldır ölü olan Cervantes, birlikte çalışarak yarattık.
Hatırlanmak istediğim kitap
Yukarıda bahsettiğim sebeplerden ötürü Ölü Canlar’ın yazarı olarak hatırlanmak isterdim. Gelgelelim, dünya sert ve kısa bir odak süresi var. Kitaplar, film ve televizyon uğruna ihmal ediliyor. Hatırlanacağımı pek düşünmüyorum.
Söyleşi hakkındaki yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynak: The Guardian
Çeviri için teşekkürler @Mehmet_Cakici. Ellerinize sağlık. Saunders’ın yazı dünyasına pek giremese de beslendiği kaynaklar açısından güzel bir röportaj olmuş Guardian’ınki.
Saunders’ı çok severim. DeliDolu Yayınları sağ olsun dilimize bir çok kitabını kazandırdı. Bir okur olarak ve yazmaya hevesli biri olarak bende yaratıcılığı tetikleyici etkiler bırakıyor Saunders’ın metinleri.