in ,

Barış Müstecaplıoğlu ile Perg Efsaneleri Üzerine Söyleşi

Barış Müstecaplıoğlu ile Türk edebiyatının ilk fantastik roman serisi “Perg Efsaneleri” üzerine özel bir söyleşi gerçekleştirdik.

Barış Müstecaplıoğlu Perg Efsaneleri Söyleşi
- Reklam -
- Reklam -

Barış Müstecaplıoğlu imzalı Perg Efsaneleri serisi yeni baskıları ile X-Libris Kitap çatısı altında yeniden okurların beğenisine sunuluyor.

Türk edebiyatında fantastik türün öncüleri arasında anılan Perg Efsaneleri, yalnızca bir macera serisi değil, aynı zamanda toplumsal önyargılara karşı güçlü bir mesaj taşıyor. Barış Müstecaplıoğlu, tamamen özgün bir dünya kurgulayarak farklılıklara empatiyle yaklaşmanın önemini okurlarına aktarıyor.

Bu söyleşide, yazarın fantastik evren yaratma sürecindeki ilham kaynaklarından karakter tasarımlarına dek perde arkasından birçok ayrıntı öğreniyoruz. Müstecaplıoğlu, eserlerinin evrensel temalarla nasıl kalıcı bir etki bıraktığını anlatırken fantastik edebiyatın edebiyatımızdaki yerini de değerlendiriyor.

- Reklam -

Söyleşi: Deniz Altunay

Barış Müstecaplıoğlu ile Perg Efsaneleri Özel Söyleşisi

“Perg Efsaneleri” Türk edebiyatının ilk fantastik roman serisi. Bu serinin yazarı olarak yerli fantastik yazında ve fantastik okurunda ne gibi değişimler gözlemliyorsunuz?

Perg Efsaneleri ilk yayımlandığında yerli fantastik eserlere karşı yaygın bir önyargı vardı. Sosyal medyada, “Türkün biri fantastik roman yazmış, kahraman elfin adını Mehmet mi koydu?” gibi alaycı yorumlar görüyordum. Kitaplarım okundukça, yabancı yazarların kendi mitolojilerinden ilham aldıkları trol, elf, ejderha gibi unsurları kullanmadığım, tamamen kendi hayal gücümden doğan yepyeni ırklar, halklar, diyarlar yarattığım fark edildikçe bu önyargılar kırıldı.

Okullarda öğretmenler fantastik edebiyata genel olarak soğuk bakıyordu. Gençleri gerçeklerden uzaklaştıran bir tür kaçış edebiyatı olduğu sanılıyordu. Onlar da kitaplarımı okudukça, konuşmalarımı dinledikçe, Perg Efsaneleri’nin ve benzeri edebi eserlerin aslında fantastik metaforlarla gerçek dünyaya ait temaları işlediğini, hatta evrensel yaklaşımlarıyla okurda daha derin izler bırakabildiğini fark ettiler. Her geçen yıl daha fazla okulda kitaplarım bizzat öğretmenler tarafından tavsiye edilmeye, Türk Dili ve Edebiyatı derslerinde okutulmaya başlandı.

Perg Efsaneleri 1 / Korkak ve Canavar

Zaman içinde başka genç ve iyi yazarlar da bu türlerde eserler vermeye başladı. Eskiler ve yeniler bir araya gelip on iki sene önce Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği’ni, FABİSAD’ı kurduk. FABİSAD bünyesinde düzenlediğimiz yarışmaların ve seminerlerin de ülkemizde fantazyanın ve bilimkurgunun doğru anlaşılmasına, hak ettiği saygınlığı kazanmasına katkısı olduğunu düşünüyorum. Perg Efsaneleri’nin yirmi yılı aşın süredir hâlâ okunması, yeni baskılar yapması, yeni nesiller tarafından sevilmesi beni mutlu ediyor. Edebiyatımızda ve hayal gücümüzde kalıcı bir yeri olduğunu hissettiriyor.

Yaratım Süreci ve İlham Kaynakları

Serideki fantastik dünya muazzam. En küçük bir detay bile düşünülmüş. Bütün bunları kurgularken bir çıkış noktanız var mıydı?

TÜYAP Kitap Fuarı’nı ziyaret ettiğimde ya da büyük bir kitapçıya girdiğimde hep aynı şeyi hissediyorum. Günümüze gelene kadar o kadar çok kitap yazılmış ki tüm hayatımızı buna adasak, başka hiçbir şey yapmasak bile hepsini okumamız mümkün değil. Bu yüzden yazdığım her eserin bu kalabalığın içinde bir fark yaratmasını, okurlarıma yeni bir şey sunabilmesini önemsiyorum.

Serideki hayali diyarı yaratırken her detayına özendim, fantazya edebiyatına daha önce yazılanlardan farklı renkler katabilmek için dünyanın tüm kültürlerinden, mitolojilerinden faydalanmaya çalıştım. Son kitabım Yaratıcılık Kodu’nda bu süreci detaylarıyla anlatıyorum, burada birkaç cümleyle özetleyecek olursam, yaratıcılık bir şeyi yoktan var etmek anlamına gelmez, beynimiz bir bilgisayar gibi çalışır, dünyanın en güçlü bilgisayarına bile sahip olsanız, içine hiçbir veri ya da yazılım koymazsanız ondan herhangi bir çıktı elde edemezsiniz. Yaratıcı fikirler bulabilmek için de zihnimizi gerekli bilgilerle, deneyimlerle, gözlemlerle doldurmamız gerekir.

Ben de yazmaya başlamadan önce sayısız kaynak inceledim, edebiyatın her türünü okudum, doğa hakkında, farklı kültürler hakkında, hayvanlar hakkında, tarih hakkında derinleştim. Senelerce hayal kurup, gözlem yapıp, aklıma gelen tüm iyi fikirleri not ettim. Sonra zihnimdeki bu bilgileri farklı şekillerde birleştirip, kırıp, değiştirip yepyeni halklara, ırklara, fantastik yaratıklara ve hayali araçlara dönüştürdüm. Perg Efsaneleri ve onu takip eden Şamanlar Diyarı hakkında pek çok akademik tez yazıldı, bu tezlerin bazılarında eserlerimdeki fantastik unsurların anlatılması yüzlerce sayfa sürüyor. Hayatımın on yılını kaplayan, yorucu ama heyecan verici bir süreçti. Hayal edip kurguladığım her yeni hayvanın, bitkinin ya da ülkenin kalbimde özel bir yeri var.

Gerek ana karakterler gerek fantastik yaratıklar… Hepsi çok gerçek. Hani yolda yürürken karşımıza çıksalar yadırgamayacağız. Bunu başarmanın özel bir formülü var mı?

- Reklam -

Görsel sanatların bu kadar geliştiği bir çağda, edebiyatın insanlık için hâlâ bir anlamı varsa, o da hayal gücümüzü ve empati yeteneğimizi beslemesidir. Romanlar ve öyküler bize kendi düşlerimizi kurmak için alan bırakır. Aynı zamanda karakterlerin iç sesleri sayesinde olayları onların gözünden görmemizi, onlarla aynı duyguları hissetmemizi sağlar. Elbette bunun mümkün olması için yazarın bizimle bu bağı kurmayı başarması gerekir. Karakter tasarlamak edebi türden bağımsızdır, ister fantastik roman yazın ister bir polisiye ya da köy romanı, yarattığınız karakterlerin bir geçmişi, kendilerine has ayırt edici özellikleri, tutkuları, korkuları, güçlü ve zayıf yanları olmalı.

Sadece hayal gücü ile iyi bir fantastik roman yazamayız, kurgu, dil, tasvir gibi edebiyatın temel konularında da kendimizi geliştirmeliyiz. Ben fantazya ve bilimkurgu okuduğum gibi Yaşar Kemal, Murathan Mungan, Adalet Ağaoğlu gibi edebiyatımızın ustalarını, Dostoyevski, Tolstoy, Jean Paul Sartre, Virginia Woolf gibi dünya edebiyatın devlerini su içer gibi okurdum. Bir mekânı incelikle tasvir etmeyi, gerçekçi bir karakter yaratmayı bu ustalardan öğrendim.

Perg Efsaneleri 2 / Merderan’ın Sırrı - Barış Müstecaplıoğlu

Tek bir yazarı örnek alırsanız onun taklidi olursunuz, ama yüzlerce yazarın en iyi yaptığı şeyleri özümserseniz, bunları Yaratıcılık Kodu’nda anlattığım yöntemlerle birleştirip, kırıp, değiştirirseniz, kendinize özgü bir üslup oluşturabilirsiniz. Elbette gözlem yeteneği de önemli. Boğaziçi Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği okudum, ama yirmi beş yıldır insan kaynakları alanında çalışıyorum. Bu alana geçmek daha yirmi yaşıma gelmeden yaptığım, bilinçli bir seçimdi. Daha o yıllarda yazmayı hayatımın merkezine koymuştum, bu tutkumla bağdaşan bir işte çalışmak istedim. İnsan kaynaklarında çalışırken mesleğim gereği insanlar hakkında gözlem yapmam, onları dinlemem, onlar hakkında düşünmem gerekiyor. Bu da yazarlığımı, özellikle karakter yaratma yetkinliğimi geliştiriyor.

Bu seriyi tek bir cümleyle anlatmak isteseniz bu cümle ne olurdu?

Farklı yerlerde doğmuş olabiliriz, farklı şeylere inanabiliriz, farklı yaşam tarzlarını seçebiliriz, farklı görünebiliriz, ama bunların hiçbiri dost olmamıza, daha güzel ve daha adil bir dünya için birlikte mücadele etmemize engel değil.

Ötekileştirmeye Karşı Fantastik Bir Duruş

Bu seriyle ötekileştirme kavramına ciddi bir eleştiri getirdiğiniz söylenebilir. Siz de böyle düşünüyor musunuz? Seriyi kaleme alırken böyle bir amacınız var mıydı? Yolsa olaylar kendiliğinden mi gelişti?

Hem mesleğim gereği hem de yazar kimliğimle dünyanın pek çok farklı ülkesine gitme fırsatı buldum. Moğolistan’dan Fransa’ya, Hindistan’dan Güney Kore’ye, Amerika’dan Çin’e, otuza yakın ülkede bulundum. Tüm bu ülkelerde aynı şeyi gördüm, hangi milletten olursa olsun, nasıl bir kültürün içine doğarsa doğsun, tüm çocuklar belli bir yaşa kadar birbirinden farksız. Aynı şeylere gülüyor, aynı şeylerden korkuyor, aynı şeyleri seviyorlar.

Perg Efsaneleri Serisi Yeni Baskılar - Barış Müstecaplıoğlu

Sonra biz bu çocukların üzerine yetişkinlerin birbirlerine karşı önyargılarını boca ediyoruz. Yüzlerce yıl önce yaşanmış savaşlar ve acılar yüzünden, tanımadıkları kişilere ve milletlere karşı öfke ve nefret duymayı öğretiyoruz. Ben romanlarımı içimi acıtan, dert edindiğim ya da tam tersine beni heyecanlandıran, mutlu eden konular üzerine kurguluyorum. Böylece o kitabı yazmak benim için anlamlı bir yolculuğa dönüşüyor. Perg Efsaneleri’ni yazarken özellikle dert edindiğim konu ötekileştirmeydi. Gittiğim ülkelerde ve bizzat kendi ülkemizde gördüğüm önyargılar içimi acıtıyordu. Son yıllarda farklı olana ve farklı yaşayana karşı düşmanlığın dünya genelinde arttığını gördükçe, gençlerin Perg Efsaneleri’ndeki Korkak’la, Canavar’la, burfenlerle ve promlarla tanışmalarını, onlarla birlikte “farklı olanın gözünden bakma” deneyimi yaşamalarını daha da fazla istiyorum. Bunu yaparken düşlediğim diyarları keşfetmeleri, maceralar yaşamaları, sınırsızca hayal kurup eğlenmeleri ve “iyi ki bu kitapları okudum” demeleri en büyük arzum.


Barış Müstecaplıoğlu’nın Perg Efsaneleri serisi hakkındaki düşüncelerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizleri Google News’ten takip edebilirsiniz.

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Nsibidi Yazıtları: Nnedi Okorafor'un Ödüllü Serisi Türkçede

Nnedi Okorafor’un Ödüllü Fantastik Serisi Nsibidi Yazıtları Türkçede

Gökdoğan - Glenway Wescott kapak

Amerikalı Yazar Glenway Wescott’un Gökdoğan Novellası Türkçede