in ,

Işığın ve Gölgelerin Ressamı Rembrandt Hakkında Bilmediğiniz 16 Gerçek

Rembrandt kimdir? Dünyaca ünlü Hollandalı ressam hakkında neler biliyorsunuz? Usta sanatçı dikkat çekici hayatı ve eserleri ile hâlâ güncelliğini koruyor.

Rembrandt Kimdir? Hayatı Hakkında
- Reklam -

Rembrandt kimdir? Dünya tarihinin en önemli ressamlarından birisi hakkında neler biliyorsunuz? Sanatçının yaşamı, gözden kaçan yanları ve çok daha fazlası için en doğru yerdesiniz.

1642 yılında yaptığı tablosu The Night Watch ile adını duyuran Rembrandt, bunun dışında yüzlerce esere daha imza atmıştır. Fakat çizimleri kadar sanatçının kişisel hayatı da dikkat çekiyor. Hollandalıların Altın Çağ yaşadığı 17. yüzyıla tanıklık eden sanatçı, eserlerinde portrelere, manzaralara ve İncil ile klasik antik dönemlerden temalara yer veriyor.

Gece Devriyesi, Savurgan Oğul’un Dönüşü, Celile Denizi’nde Fırtına, Dr. Nicolaes Tulp’un Anatomi Dersi ve Yahudi Gelini gibi ünlü eserler altında imzası bulunan sanatçıyı yakından tanıma zamanı geldi.

- Reklam -

Peki adı yüzlerce yıl sonra bile övgü ile anılan bu çalışkan sanatçının yaşamında bilmemiz gereken hangi detaylar saklı?

Rembrandt Kimdir? Sanatçı Hakkında İlgi Çekici Bilgiler

1. “Rembrandt” Sanatçının Ne Soyadıydı, Ne de İlk Adı

Rembrandt Kimdir

Sanatçının tam adı esasen Rembrandt Harmenszoon van Rijn’dir. Ancak bu isim, hem telaffuz hem de akılda tutma açısından zor gelir. Sanatçının babasının adı Harmen olduğu için kendisi Harmen’ın oğlu anlamındaki Harmenszoon adını almıştır. Van Rijn ise ailesinin yaşadığı yeri belirtir, yani Ren Nehri’ni. Yani Rembrandt’ın tam adı; Ren’dan gelen Harmen’ın oğlu anlamına gelir. Bu nedenle sanatçının imzasında da belirsiz, telaffuz edilmeyen bir “d” harfinin olduğu da görülür. Rembrant olması gereken isim, 1633 yılında nihai olarak Rembrandt şeklinde kayıtlara geçmiştir.

2. Latin Monogramlarıyla Sanatçı Kimliğinin İlk İşaretlerini Verdi

Hollanda’daki Latin okulunda eğitim gören Rembrandt; burada din, mitoloji ve antik Roma eserleri üzerine çalıştı. Sınıf arkadaşlarıyla berber Latince konuşuyorlardı. Rembrandt’ın Latince adı da Rembrandus Hermanni Leydensis olarak uyarlanmıştır. Bu ad, sanatçının doğduğu, Hollanda’daki Leiden kentini belirtir. Yani, orijinal adında olduğu gibi Latince adı da Leidenlı Harmen’ın oğlu anlamına gelmektedir. Kariyerinin ilk zamanlarında Rembrandt, eserlerini RHL harflerinden oluşan Latin bir monogramla imzalardı. Kısa süre sonra ise bu imzayı RHL-van Rijn olarak değiştirdi. Sonra da yalnızca “Rembrant” ve adının son geldiği biçim olan “Rembrandt” şeklinde yazdı.

3. Sanat Simsarının Kuzeniyle Evlendi

Saskia van Uylenburgh

Rembrandt’ın sanat simsarı (eserlerini alıp satan) Hendrik van Uylenburgh adında bir adamdı. Sanatçıya varlıklı sanat müşterilerinden komisyon almada yardımcı oluyordu. Rembrandt, Uylenburgh’ların Amsterdam’daki evinde kalıyordu. Uylenburgh’un ona getirdiği topluluklardaki insanların portrelerini çiziyordu. 1634 yılında Rembrandt, Uylenburgh’un kuzeni (kimi kaynaklar, yeğeni olduğunu söylüyor) Saskia van Uylenburgh ile evlendi. Saskia zengin bir aileden geliyordu. Kendi serveti ve Rembrandt’ın artan geliriyle çift, kısa sürede Amsterdam’da daha güzel, gösterişli bir yere taşındı.

4. Rembrandt, Beş Çocuğunun Dördünden Daha Uzun Süre Yaşadı

Rembrandt hayatının çoğunu ölüm haberleri ile geçirdi. O ve eşi Saskia, dört çocuk sahibi oldular: Rumbartus, Cornelia, bir başka Cornelia ve Titus. Bu çocuklardan, ancak 1641 yılında doğan son çocuk Titus hayatta kalabildi.

Saskia, son çocuğunun doğumunda verem nedeniyle öldü. Yirmi yıl sonra Rembrandt’ın, yine Cornelia adında bir kızı oldu. Bu çocuk, evin hizmetçisi ve Rembrandt’ın sevgilisi Hendrickje Stoffels’tendi. Ne var ki genç kadın, doğumun üzerinden birkaç yıl sonra 1663 yılında muhtemelen vebadan hayata veda etti. Titus, 1668 yılında henüz 26 yaşındayken öldü. Oğlundan birkaç yıl sonra yaşamını yitiren Rembrandt, isimsiz bir mezara gömüldü.

5. Rembrandt’ın Hayatı ile İlgili Pek Çok Söylenti Dolanır

Araştırmacıların elinde pek az güncel nitelikli bilgi olduğundan Rembrandt’ın hayatı ile ilgili bilgiler, genelde söylentilerden ibaret kalmıştır. Doğru olmayan bilgiler, sıkça “gerçek” olarak yansıtılmıştır. Üstelik kitaplar ve İngiliz yapım Rembrandt (1936) gibi filmler, sanatçıyla ilgili yanlış bilinenleri katmerlemiştir. Bu yanlış bilgilerin arasında Rembrandt’ın yoksul bir aileden geldiği ve eğitimsiz olduğu yer alır. Oysa bunların hiçbiri doğru değildir.

the anatomy lesson of dr. nicolaes tulp

Rembrandt, saygın bir değirmencinin ve fırıncının dokuzuncu çocuğudur. Dahası, üniversite eğitimi almıştır. Pek çok biyografide yoksulluk içine doğduğu, okuma yazma bilmediği, cimri ve pasaklı olduğu ifade edilir. Söylentiye göre İsveç meclisinde çalışmıştır. Fakat sanat araştırmacıları, tüm bu söylenenlerin yanlış olduğunu ortaya koymuştur.

6. En Meşhur Eseri “The Night Watch” Hakkında da Söylentilerin Arkası Kesilmez

Rembrandt The Night Watch
“The Night Watch”

Bir başka sıkça tekrar edilen efsane de Rembrandt’ın sanat müşterilerinin, The Night Watch (Gece Devriyesi) adlı eserinden nefret ettiğidir. Öyle ki bu söylentiler, eserin değerini düşürmüştür. Metropolitan Sanat Müzesi’nden sanat tarihçisi Walter Liedtke bu iddiayı reddeder. Ona göre Rembrandt, tabloyu 1642 yılında teşhir etmesinin ardından Amsterdam yönetiminden ve diğer önemli müşterilerden komisyon almıştır. Bu olay, Rembrandt’ın iflas etmesine neden olmaktan ziyade eseri çağdaş döneminin en meşhur tablolarından biri hâline getirmiştir.

7. Rembrandt Büyük Bir Servet ve Başarı Kazanmıştı

Rembrandt’ın eşi Saskia varlıklı bir aileden gelmesine rağmen sanatçı, kendi eserleriyle yüklü bir miktar gelir elde etti. 1630’lardan itibaren Rembrandt, bir stüdyo kurarak zengin müşterilerinin portrelerini yaptı. Bunun yanı sıra sanat dersleri verdi. 1639 yılında şehirdeki üst düzey bir eve 13.000 guilder (Hollanda para birimi) vererek bugünkü Rembrandt Evi Müzesi’ni satın almış oldu.

8. Ancak Tüm Bu Serveti Kaybetti

1640’ların sonunda Rembrandt’ın aşırı harcamaları, nihayet sahip olduğu serveti tüketti. Sanatçı artık daha az kazanıyordu, çünkü portrelerinden daha az komisyon almaya başlamıştı. Bu sırada kötü yatırımlarla da birtakım maddi kayıplar yaşadı. Tablolarından bazıları hasar gördü veya denizde kayboldu. Sanatçı, ev kredisini ödeyemedi ve 1656’da borçlarını ödeyemeyeceğini resmen duyurdu. Ailesini (Titus, Hendrickje Stoffels ve kızları Cornelia’yı) Amsterdam’daki daha küçük bir eve taşıdı. Baskı makinesini sattı ve büyük sanat koleksiyonunu açık artırmaya verdi. Bu sırada Stoffels araya girdi ve Rembrandt’ın işlerini devraldı. Küçük bir sanat dükkânı açarak eşinin eserlerini sattı. Rembrandt böylelikle yeniden sanat eserleri üzerine odaklanmaya başladı.

- Reklam -

9. Ölmüş Evcil Maymununu da Resmettiği Söylenir

Arnold Houbraken (1660-1719), Rembrandt da dahil sanatçılar üzerine biyografiler kaleme alan Hollandalı bir ressamdır. Houbraken’ın anlattıklarına göre Rembrandt, bir aile portresi üzerine çalıştığı sırada evcil maymunu Puck ölmüştü. Bir sebeple sanatçı, aile tablosuna ölü hayvanını da iliştirmeye karar verdi. Aile, bu fikre sıcak bakmadı. Rembrandt’tan maymunu kaldırmasını ya da üzerini boyamasını istedi. Rembrandt, bu talebi inatla reddedince komisyonunu da kaybetmiş oldu. Bu maymunun resmedildiği hiçbir tablo bugüne dek bulunmamışsa da modern Rembrandt araştırmacıları, böyle bir hareketin tam da ona yakışacağını düşünüyor.

10. Bazı Eserlerinin Gerçekten Ona Ait Olup Olmadığı Hâlâ Kesin Değil

A Weeping Woman

1960’ların sonundan beri Rembrandt Araştırmaları Projesi’nın bir parçası olarak araştırmacılar, sanatçının eserlerinin gerçekten ona ait olup olmadığı üzerine çalışıyor. Bazı sanat tarihçilerine göre Rembrandt, binlerce çizim, boyama, karalama eseri ortaya koymuştu. Ancak diğerleri, eserlerinin çoğunun asistanları ve öğrencilerine ait olduğunu iddia ediyor. Dolayısıyla da bu eserlerin, Rembrandt Okulu’na verilmeleri gerektiğini düşünüyor. Rembrandt, A Weeping Woman eserindeki gibi tüm çizimlerine imza atmadığı için bu çalışmaların özgünlüğü üzerine araştırmacılar hemfikir olamıyor. 2015 yılında bir grup sanat tarihçisi ve düzenlemeciler, Saul ile David adlı eserin, öğrencileriyle ilgisi bulunmayan özgün bir Rembrandt eseri olduğunu buldu.

11. Rembrandt Hollanda’dan Hiç Ayrılmadı

Kimi tarihçiler Rembrandt’ın İtalya, İngiltere, İsveç gibi ülkelerde yaşadığını iddia ediyor. Ancak Rembrandt hayatının çoğunu Hollanda’da geçirdi. Tarihçiler, Rembrandt’ın güçlü gölge kullanımını, İtalyan hocalarından etkilenmesine başlıyor. Amsterdam’da yaşayan genç bir adam olarak Rembrandt, İtalya’da bulunmuş Hollandalı ressam Pieter Lastman ile çalışma fırsatı bulmuştu. Lastman, sanatçıya İtalyan ressam Caravaggio’nun tekniklerinden gösterdi.

12. Eğer Yakından Bakarsanız Rembrandt’ı Kolaylıkla Seçebilirsiniz

Rembrandt The Stoning of Saint Stephen

Rembrandt 90’dan fazla otoportre yapmıştır. Ama bunun yanı sıra kendi temsilini, başka portrelere de yerleştirmiştir. The Stoning of Saint Stephen (bilinen ilk eseri), Raising of the Cross (Haçın Yükselişi) gibi pek çok sanat eserinde kalabalık insanlar arasına kendi yüzünü de iliştirmiştir. Hatta The Night Watch’ta bile muhtemelen bir köşede gizlenmiş Rembrandt’ı bulmak mümkündür.

13. Rembrandt, Boyut Körlüğü (3 boyutlu algı yeteneğinin olmaması) Yaşamış Olabilir

2004’te Harvard Tıp Fakültesi’ndeki bir nörobiyolog, Rembrandt’ın boyut körü olduğunu ileri sürdü. Yani gözleri birbiriyle uyumlu çalışmıyordu. Bu nedenle de nesneleri ve mekânı üç boyutlu algılayamıyordu. The New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan bir makalede doktor, Rembrandt’ın yağlı boya eserlerinde ve otoportrelerinde tek yönlü şaşılık belirtileri olduğunu söylüyordu. Bu, sanatçının gözlerinin farklı biçimlerde gördüğü anlamına geliyordu. Eğer Rembrandt boyut körüyse derinlik algısındaki bu eksiklik nedeniyle her şeyi dümdüz görüyordu. Böylelikle insanları ve nesneleri 2 boyuttan çıkarıp yeniden yaratabiliyordu.

14. Algoritmalar Aracılığıyla Yüzlerce Yıl Sonra Yeni Bir Rembrandt Eseri Yapıldı

The Next Rembrandt

Makine temelli algoritmalar ve 3 boyutlu baskılar sayesinde Microsoft’tan bir grup bilim insanı ve mühendis, Hollanda kaynaklı bir reklam ajansıyla işbirliği kurdu. Ekip, yepyeni bir Rembrandt eseri yapmayı amaçlıyordu. Eserin adı da The Next Rembrandt olacaktı. Renk, geometri, boya ve yüz şekli gibi özel veri noktaları ve yönler kullanan ekip, Rembrandt’ın eserlerini canlandırmayı başardı. Böylelikle sanatçının dokusunu taşıyan yeni bir tabloya imza atıldı.

15. Amsterdam’da Sanatçının Yaşadığı ve Çalıştığı Yerleri Ziyaret Etmek Mümkün

Rembrandt’ın Amsterdam’da yirmi yıla yakın yaşadığı ve çalıştığı evi, bugün Rembrandt Evi Müzesi olarak biliniyor. 1606 yılında inşa edilen yapı, Rembrandt’ın gravürlerinden ve 17. yüzyıl mobilyalarından oluşan koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Koleksiyonu, Rembrandt’tan ilham alan sanatçılar sergiliyor. Müzede ayrıca gravür atölyeleri ve boya hazırlık gösterileri de düzenliyor.

16. Sanatçının “Christ in the Storm on the Sea of Galilee” Adlı Tablosu Müzeden Çalındı

1990 yılında iki hırsız, Boston’daki Isabella Stewart Gardner Müzesi’nden 13 parça sanat eseri çaldı. Bunların arasında Rembrandt’ın Christ in the Storm on the Sea of Galilee (Celile Denizi’nde Fırtına) adlı tablosu da vardı. Bugüne değin tabloların hiçbirine ulaşılamadı. Eserleri bulup getirene verilecek ödül de hâlâ geçerli.

Christ in the Storm on the Sea of Galilee

Sanatçıların hareketli yaşantılarına bakılırsa, sanat eseri ortaya koymak için bir o kadar renkli bir yaşantının süzgecinden geçmek gerekiyor demek ki, siz ne dersiniz? Rembrandt, sanatçının hayatı ve eserleri hakkında söyleyecek sözünüz varsa Kayıp Rıhtım Forum yorumları sizi bekliyor.

Kaynak: Mental Floss

Rabia Elif Özcan

1995 yılında, dünyaya ilk defa dokunduğundan bu yana okuyor gözlerim, ellerim, kulaklarım ve hislerim. En çok doğayı okuyorum, sonra müziği, renkleri; ve edebiyat okuyup çeviriler yapıyorum, başka gözlerin bakışlarına dokunabilmek için. Dimağımın heybesinde biriktirdiğim kelimelerden masallar fısıldıyorum. Hayatı satır aralarına katık ediyorum; yağmurlu gökte vicdanı arıyor, mum ışığında güneşi buluyorum. Sabah günümü aydın eden kahve kokuları gece gözüme uyku sürüyor. Küçücük bir kutuda azıcık yaşıyorum, yetinmekle doyuyorum.

1 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Nefrayto Nefrayto dedi ki:

    İlk kez 2000 'li yılların ortalarına doğru, o vakitlerde ülkemizde tv yayıncılığı yapan ve o dönem için inanılmaz kaliteli diziler - filmler - belgeseller - yapımlar gösteren, Cnbc-e kanalında yayınlanan “Alias” dizisinde haberdar olmuştum bu ressamdan :slightly_smiling_face: Sanırım bu ressamın bazı tablolarında da; aynen Rönesans devrindeki ressamların - heykeltıraşların - yazarların yapıtlarında olduğu gibi bazı bilgilerin gizlendiği üzerinden hareketle benim açımdan son derece ilgi çekici, hareketli, oyunculukları ve konusu çok iyi, izlerken büyük keyif aldığım bir dizide anlatılıyordu. O günden beridir severim kendilerini :stuck_out_tongue:

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Johnny Depp - Karayip Korsanları 6 - Geri Dönüş

Johnny Depp, ‘Doğru Proje Gelirse’ “Karayip Korsanları” Serisine Geri Dönme Fikrine Açık

Akdeniz Kıbrıs En Zengin Mezar

Tunç Çağı’ndan Kalma Altın ve Değerli Taşlarla Dolu: Akdeniz’in En Zengin İnsanlarına Ait Mezarlar Bulundu