Chilling Adventures of Sabrina 3. Sezon İncelemesi: Yeni Tanrılar, Aynı Hayal Kırıklıkları

Chilling Adventures of Sabrina 3. sezonu ile Netflix’teki yerini aldı. Spoiler içeren bir incelemeyle karşınızdayız. Geçen sezona dair son konuşmamızda üçüncü sezonla ilgili pek umudumun olmadığını belirtmiştim. Ama bu kadar kötüsünü de gerçekten beklemiyordum.

Sabrina dizi olarak onlarca yanlışının yanında cidden anlamlı denebilecek mesajlar da veriyordu. Evet, çok tutarsızdı ama ne kadar yersem de özellikle geçen sezonda çok doğru mesajlar vardı ve yer yer önemli meseleleri düşünmeye sizi zorluyordu da… Bu sezona gelince sanırım elimizde ciddi anlamda dizinin elle tutulur bir yanı olmadığını görüyoruz.

Önceki bölümlerde Lilith cehennemin başına geçmiş, şeytan hapsedilmiş ve Tanrı-Kul/Baba-Kız ekseninde çok ciddi eleştirilerde bulunulmuştu. Sabrina’nın şeytanın kızı olması dahi tek başına çok önemli bir ters köşeydi. Prudence ve Blackwood’un baba kız ilişkileri de dizinin mesajını destekler nitelikteydi. İnsan ya da cadı hayatının tüm önemli rollerinde erkeklerin olmasına hatta tanrıların dahi erkek tasvir edilmelerine birçok atıf vardı.

Bir önceki incelememizde oyunculukları ve hikâyeyi detaylı biçimde konuştuk. Sabrina’ya henüz başladıysanız ya da daha detaylı bir görüşe sahip olmak istiyorsanız ona da göz atmanızı baştan önermek istiyorum.

Bu sezonda ne oluyor derseniz Lucifer hapsedildikten sonra Pagan Tanrılar ortaya çıkıyor ve dünyanın sonunu getirmeye çalışıyorlar. Tüm fantastik eserlerde bitmek bilmeyen dünyayı kurtarma çabaları elbette burada da devam ediyor ama zaten Sabrina’nın olayı bu. Her sezon dünyayı bir biçimde kurtarıyor. Bu sezona ek olarak zamanı bükme ve yeni tanrı arayışları da eklenmiş, o kadar.

Lilith’in Önlenemez Düşüşü

Lilith en son cehennemin başına geçmişti ama hemen geri indi. Lilith’in güç anlamında cadılara bir şey veremeyeceği görüldü ki canlandıran Michelle Gomez kraliçeliğe sahiden çok yakışıyordu.

Kendisinin tahttan inmesiyle önceki bölümlerdeki feminist imgeler ve Lilith’in karakteri de anlamını yitirdi. Sabrina yine bir biçimde cehennemin hükümdarı oldu. Oysa ilk sezondaki kötülüğe yemin etmemekte ısrarcıydı ve sahiden de hiç cehennem hükümdarı olacak hamur kendisinde yoktu.

Lucifer desek geçen sezon da çok çabuk yenilmişti. Bu sezon da olgun bir baba olarak sanki Sabrina ile aralarında o kadar kötü olay geçmemiş gibi tahtını pek çabuk verdi. Sahiden kötülük tarafı bu kadar az güven vermek zorunda mı dizide? Şahsen ben dizideki cehennemden zerre korkmadım, içinde olsaydım sadece birkaç başıboş takılıyor cehennemde derdim. Ha ama değinmeden geçmemeli; her sezonda olduğu gibi bu sezonda da kostüm tasarımı, müzik seçimi ve sanat yönetmenliği oldukça başarılı.

Paganlık Sanki Daha Sevgi Doluydu

Şeytanın yokluğunda paganlar dünyayı ele geçirmeye çalışıyorlar. Ancak dizide paganizm üzerinde şimdiye dek hiç durulmamıştı. Büyük Tanrı Pan bile hiç işlenmemişti. Delirtme gücü hakkında çok fazla gönderme oldu ama bu gücü doğru dürüst kullanılmadı. Sadece paganlardan bazıları doğa sevgisi üzerine durdular ki onlar da içler acısıydı. Kucaklayıcılıktan ziyade yıkım üzerineydi.

Diziye yeni dahil olanlardan aslen Shakespeare’in oyun karakterlerinden biri olan Caliban da birkaç hile hurda yaptı. Sonra Sabrina ile beraber cehennem kralı olma çekişmelerine girdi. Bir ara aralarında bir şeyler olacak sandık. Ancak sonra o da söndü gitti. Oysa işlense enfes bir karakter olabilirdi. Fakat zaten ergen Sabrina her sezon ayrı bir aşk macerasına koştuğu için üstüne düşen hiçbir şeyi yapmıyordu.

Sabrina’yı canlandıran Kiernan Shipka’nın performansı bu defa göze batıyordu. Artık az biraz büyüse ve sürekli âşık olmasa, ponpon kızlıkla cehennemi de beraber yürütmese bir derece daha iyi olurdu sanki. Sabrina’nın bilmiş çocuk tavırları ve bakire kalmaktaki ısrarı karakteri düşürmeye başladı.

Dizide karakterin masumiyetini bir hayli sığ biçimde sağlamaya çalıştıklarını düşünüyorum. Bunun yanında tüm karakterler çoğu zaman kombinezonla gezmeyi de ihmal etmiyor. Dizi tüm bu yönleriyle genç edebiyatının çirkinliğine ve kötü çocuk saf kız meselelerine hizmet etmeye devam ediyor.

Paganlar ve Caliban’ın yanında isim olarak pek çok yazar, şair ve ressamın ismi de geçiyor. Charles Baudelaire ve Caravaggio bunlardan yalnızca ikisi. Ama tabii işlenmiyorlar hatta Dante’nin Cehennem’i dahi dizide yer bulamıyor. Geçen sezonda mitolojiye, dinler tarihine tatmin edici değinmeler vardı. Bu sezon da o da gitmiş.

Chilling Adventures of Sabrina 3. Sezon Sonrası İzlemeye Devam mı?

Chilling Adventures of Sabrina 3. sezon cadıların yeni tanrılarını bulmasıyla –ki bu tanrı için yeterince bilgi verilmiyor- son buluyor. Bir yandan da cehennemin hükümdarı Sabrina ve liseli Sabrina ayrılıyor ki bu muhtemelen sonraki sezonda son bulacak. Bunun zamanda ve kişilerde tahribata yol açtığı söylenecek, Caliban bir biçimde yeniden diziye girecek, üst kurgu metinlerini yine yer bulacak. Anlayacağınız yineler, yenidenler bitmek bilmeyecek. Karakterler güçsüz olacak ve epik bir cadı hikâyesi için yetersiz kalacak.

Geçen sezon yazdığım şu yorum aynen bu sezonda da yerini buluyor: Kadınlar güçlü iddiasıyla gelen bir dizi için rol alan kadınlar da size güç anlamında güven vermiyor. Sabrina bakire, iyi kalpli kız olmaktan (en kötü, en cinsiyetçi klişe) nedense hiç kurtulamıyor. Ayrıca dizide anlam veremediğiniz tematik bölümler başlarda çok fazla oluyor ve son bir yahut iki bölümde her şey hemen çözülüyor. Sezon finalleri de çok yüksek bitmiyor, diğer sezon için çok da heyecan duymuyorsunuz.

Roberto Aguirre-Sacasa’nın kaleme aldığı, yönetmen koltuğunda Lee Toland Krieger’in oturduğu dizi oyuncu seçimiyle hep göz doldurdu ama artık Miranda Otto, Lucy Davis, Ross Lynch, Michelle Gomez kadrosu için bile izlenecek dizi değil diyor insan. Yine de dizinin 4. sezon onayını çoktan aldığını belirtelim.

3. sezonu izledikten sonra görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizlerle paylaşabilirsiniz. Sizin yeni sezondan beklentileriniz neler? Hâlâ umut var mı?

---

* Dracula 1. Sezon İncelemesi: İyi Dizi İzlemeyi Unutmuşken Çıkagelen Vampir