in ,

The War and Us: Savaşın Kâbuslarını Başarıyla Yansıtan Tablo

İki savaş görmüş ve yalnızca birisinden sağ çıkabilmiş Leh ressam Edward Okuń’u ve “The War and Us” tablosunun hikâyesini anlatıyoruz.

The War and Us
- Reklam -
- Reklam -

Leh ressam Edward Okuń‘un, savaşın kâbuslarını oldukça zarif bir stilde yansıtan tablosu The War and Us (Wojna i my)’dan gözlerinizi alamıyorsanız yalnız değilsiniz. Bu sefer karşınıza iki savaş görmüş ve yalnızca birinden sağ olarak çıkabilmiş, başarılı bir ressam ve onun etkileyici tablosuyla çıkıyoruz.

1872’de Polonya’nın aristokrat ailelerinden birinde doğan Edward Okuń, sanat ve resim eğitimine Polonya’da başlamıştır. Ardından Paris, Münih ve Macaristan’da aldığı derslerle zenginleştirip, sonra da Roma’ya yerleşmiş tutkulu bir ressamdır. Bir süre İtalya’yı gezen ve ilham alan Okun, sonunda ülkesine dönmüş. Varşova Güzel Sanatlar Okulu’nda önce öğretmen, sonra da rektör olarak görev yapmıştır. 1944’teki Varşova Ayaklanması’ndan sonra Skierniewice’ye yerleşmiş ve 1945’te orada hayatını kaybetmiştir.

Edward Okun ve esi
Edward Okuń’dan, kendisinin ve eşinin bir otoportresi.

Sanatı

Edward Okuń sanatını, Belçikalı mimar Victor Horta tarafından temelleri atılan, Alphonse Mucha, Gustave Klimt ve Antonio Gaudi gibi değerli sanatçıların eserleriyle genişleyen Art Nouveau (Yeni Sanat) akımı doğrultusunda şekillendirmiştir. 19. yüzyılda Japon sanat anlayışının keşfinden ilham alan bu akım, kimono desenlerine benzeyen kıvrımlı ve akışkan çizgileri, geometrik bir perspektif gözetilmeden düzenlenen kompozisyonları ve uyumlu renkleri bir araya getirmesiyle, o devrin “stil karnavalı” olarak adlandırılmıştır. Yine de The War and Us’a kısa bir bakış atmak bile bu akımdan çıkan eserlerin estetik olarak ne denli göze hitap edebildiğini ortaya koyar.

- Reklam -

The War and Us Tablosu

the war and us tablo
The War and Us

Tablonun merkezinde yer alan üç karakter içerisinde ilk göze çarpanlar siyahlara bürünmüş bir şekilde yürüyen adam ve kadındır. Okuń’un otoportresinden de anlaşılacağı üzere bu tabloda başrol oynayan adam bizzat kendisidir. Viktoryen tarzda çizdiği kadın figürleriyle bezediği diğer tabloları için model aldığı kişinin karısı olması vesilesiyle yapılacak ufak bir karşılaştırmayla da yanındaki kadının karısı olduğu sonucuna varabiliriz. Yanlarında, neredeyse sinsi bir ifadeyle onları takip eden, çıplak ayaklı yaşlı kadının da -bu konuda pek fazla kaynak olmasa da- savaşın kişileştirilmiş hali olduğu düşünülüyor. Adam yanındaki kadını peleriniyle sarmış durumdadır ve elinde uçları kırmızı -belki de kanla ıslanmış- beyaz çiçekler tutmaktadır.

Bu noktada yapılabilecek yorum ise adamın -yani Okun’un- karısını ve masumiyeti simgeleyen -ama kanla ıslanmış- beyaz çiçekleri, yanlarındaki kadından ve arkalarındaki rengarenk kâbustan korumak istediğidir. Ancak bundan haberleri yokmuş gibi görünseler de arkalarında birbirini ısıran ve kelebek kanatlarıyla süslenmiş ejderha/yılanların oluşturduğu kaos tarafından çoktan yutulmuş haldedirler. Savaşın beraberinde getirdiği -son derece renkli ve ilgi çekici bir biçimde resmedilmiş olsalar da bakanda huzursuzluk yaratan – kötülükler etraflarını sarmıştır.

- Reklam -

Arkada planda, ejderhaların ve yılan gövdelerinin oluşturduğu, kelebek kanatlarıyla süslenmiş yığın Art Nouveau akımında adet olduğu üzere son derece zarif ve neredeyse dekoratif görünen süslemeler şeklinde resmetmiştir. Yine ejderhaların yarattığı kıvrımlı görüntü de Art Nouveau eserlerde sıkça karşılaştığımız bir görüntüdür.

Sanatçının bu tablo dışındaki eserlerine de göz atmanızı öneririm. Tıpkı bu tablo gibi hayal gücüyle dopdolu eserlerle karşılaşacaksınız. Fakat çok fazla eser bulamazsanız şaşırmayın. Çünkü maalesef Okun’un eserlerinden birçoğunun da, Varşova’nın yerle bir edilmesi sırasında hasar gördüğü ya da kaybolduğu düşülmektedir. Tıpkı The War and Us’ta resmettiği (ve neredeyse kehanet ettiği) gibi Okun da maalesef sanatıyla ve sevdikleriyle beraber savaşın karmaşası tarafından yutulmuştur.

Edward Okuń ve tablosu hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Beyza Taşdelen

1996 yılının Ekim ayında İstanbul’da doğdum. Sainte Pulchérie Fransız Lisesi’nde başladığım eğitim hayatımı Galatasaray üniversitesi Karşılaştırmalı Dilbilim bölümünde sürdürmekteyim. Fantastikle Harry Potter sayesinde tanışıp, okuma sevgisi kazanmış çocuklardanım. Aktif olarak Kayıp Rıhtım’da yer almaya ve irili ufaklı yazılar yazmaya devam ediyorum.

1 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for wifhty_zet wifhty_zet dedi ki:

    İlk bakışta mavi kısmı bir kelebeğin simetrisi gibi görmüştüm. Tablo çok güzel ama sanırım renklerinden dolayı "savaş"ı adında taşıyacak kadar karamsar bir tablo olduğunu düşünmüyorum.

    Savaş, ölüm ve umutsuzluk gibi olumsuz duyguların bu şekilde iyiyi çağrıştıran renklerle resmedilmesi beni tatmin etmiyor. Kasvet hissedemiyorum bu tabloda.

    Aslen kötü olan unsurların ışıl ışıl, iyi gibi gösterildiği bir hiciv tablosu olsaydı çok etkileyici olduğunu düşünürdüm.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Mandy

Korku Sinemasında Kadına Bakış III: Yıldızsız ve İncil Karası

Can Yayınları

Can Yayınları, Coelho’nun Kitabındaki Hatalı ‘Kürdistan’ Çevirisi Nedeniyle Eseri Toplatıyor