in ,

Federico Fellini Kimdir? Hayalin İçindeki Gerçekliğin Usta Yönetmeni Hakkında Her Şey

Federico Fellini kimdir? İtalyan yönetmeni doğumunun 100. yılında, sanatçının hayatı ve eserleri hakkında konuşarak anıyoruz.

Federico Fellini
- Reklam -
- Reklam -

Paradoksal dünyamızın sürrealist yönetmeni Federico Fellini kimdir? Doğumunun 100. yılında, İtalyan yönetmenin gerçeklik ve hayal dünyası arasındaki çizgisinde biraz dolaşmaya ne dersiniz?

“Görünüşünüz, yalnızca kalpten bakabildiğinizde berraklaşır.
Dışarı bakanlar düş kurar, içe bakanlar uyanış yaşar.”
– Carl Gustav Jung

Maestro Fefe!

Sinema kariyeri boyunca 4 defa En İyi Yabancı Film Oscar’ı, Cannes Film Festivali “Hayat Boyu Başarı” ve Dünyanın En İyi Yönetmeni gibi büyük ödüllerin sahibi olan Federico Fellini, ilerleyen yıllarda filmlerinde büyük yer tutacak olan Rimini’de dünyaya geldi. Çocukluğunu Roma’da geçirip, 10 yaşında evden kaçarak hayatının en önemli bölümünü sirklerde yaşadı. Önemli olmasının nedeni bu dönemlerini sinemasına yansıtmasıdır. Hukuk Fakültesi’ne başlamasına rağmen onun yolunda sanatın ışığı vardı. Böylece gazeteci olma hayaliyle Roma’ya gelerek başlayan yolculuk; karikatürler çizerek, öyküler yazarak, radyolarda çalışarak geçerken o yıllarda açmış olduğu “Komik Surat Dükkânı” sayesinde oraya çok sık gelmekte olan Roberto Rossellini ile tanıştı. Böylece kendini senaryo gruplarının içinde yazarlık yaparken buldu. Roma, Açık Şehir’in senaryosunda Rossellini ile beraber çalışarak sinemaya ilk adımını attı. Bir varyete grubuyla İtalya’yı dolaştığı yıllardan anılarıyla Varyete Işıkları’nı kaleme aldı.

- Reklam -

“Bir kere filmleri sevmeye başlayınca, sadece yazılı kağıtlarla yetinemedim ve yönetmeye karar verdim.”

Federico Fellini kimdir

Kendini arayan insanları filmlerine konu edinen Federico Fellini, seyirciyi başka bir boyuta taşıyor. Bu boyutta bize gerçeği gösteriyor. İtalyan Yeni Gerçekçiliği akımının yönetmenlerinden olsa da temsilcilerinden olamamıştır. Çünkü onun gerçeklik algısı hayal ile iç içedir. Anılarla fantazilerle harmanlanmıştır. Gerçekleri, toplumsal olaylar ve siyasetle dümdüz aktarılarak görmemiz gerektiği gibi bir mantık zaten olamaz. Bize en yakın gerçek zihnimizin oluşturduğu görüntülerdir. Bu varoluşsal gerçeklik sorgulamasında onu daha fazla düşünmeye teşvik eden kişi ise Jung’tır. Düş benzeri gördüğü halüsinasyonları not almaya başlar ve bu Fellini’nin filmlerinde karşımıza çıkar.

“Jung gibi ben de güçlü bir biçimde imgelemde yaşıyorum.”

Rüyaların, anıların, geçmişin ve hayallerin, olasılıkların bir yansıması olan imgeleme Fellini’nin sinemadaki benliğinin derin dilidir. Gerçeği seyircinin bulmasını ister ve hayal gücümüzü kullanmamızı sağlayacak imgelemler kullanır. Birçok eleştirmen onun anlaşılmaz filmler yaptığını söyler ama bu gayet açıktır.

“Gerçek asla basit değildir.”

Varoluş Sorgulaması

Sürreal bir havayla bize sunduğu filmlerde varoluşu sorgulamamızı ister. Kendi dünyamızı anlamadan yaşarken bu sorgulama bir film aracılığıyla bize ışık tutacaktır. Ara sıra odak noktamızı ve konumumuzu değiştirip olaylara başka açılardan bakmak önemlidir. Bu bizi bir kafeste tutsak edip, şaşkınlık yaratıp, çöküşler yaşatsa bile bunu denemeliyiz. İşte bu aşamada sinema sanatsal ifadenin tek aracıdır. Modern zamanlardaki insanlar için halüsinasyon nüfuz edebilen tek sanat biçimidir. Özgün kültürel aktarımın bir aracıdır. Sinema duygularımızı ve fantazilerimizi özgürleştirir.

Toplumu aynı kültürel, siyasal, toplumsal değerlere indirgemeye çalışanlara karşı Fellini, bağımsız ve marjinal kabul edilmiş sınıfları kahramanlaştırıp diğerlerinin dünyasına karşı koymuştur. Bunu Amarcord filminde net bir şekilde görebiliriz. “Hatırlıyorum” anlamına gelen Amarcord, Fellini’nin çocukluğuna, Rimini’ye götürür bizi. Sinema kariyerinde en önemli filmlerinden biri olan bu film, Bernardo Bertolucci ve Marco Bellocchio gibi İtalyan yönetmenlerin faşizme lanet okuduğu yılların modasını takip eder. Film şöyle açılır:

- Reklam -

“Eğer karahindibalar geldiyse, kıştan kurtulduk demektir.”

Amarcord
Amarcord

Rimini sokaklarında gördüğümüz birçok Fellini hatıraları diğer filmlerinde de karşımıza çıkar. Sirkler, savaş sonrası Roma, Mussolini’nin faşist rejimi, yok edilmesi gereken mitler, idealize edilmiş kavramların ruh sağlığımızı tehdit edişi ve rüyalar, rüyalar, rüyalar… Hepsi gerçeküstü bir aktarım ve metaforlarla derinliğimize iner. Özellikle rüya sahnelerindeki sessizlik ya da kimi zaman sabitleşen rüzgârın uğultulu sesi bize kederi, güzelliği, nostaljiyi ve gizemi yaşatır.

Birçok filmi siyah beyaz olan Fellini bunu tercih etmekteki sebebini şu sözlerle dile getirir:

“Bir denizi siyah beyaz olarak fotoğraflarsanız, seyirci kendi denizinin mavisini, o siyah beyaz fotoğraflanmış denize atfedecek bu yüzden onun gözünde gerçekten deniz olacaktır. Eğer renkli fotoğraflarsanız, o denize seyirci tarafından kabul edilmeyecek bir mavi vermiş olabilirsiniz, seyirci onu kendi mavisi olarak tanımlamayacaktır.”

Bu bakış açısı ile siyah beyaz filmlere nasıl baktığımın farkına vardım. Fellini size sadece bir film değil var oluşun tüm güzelliklerini sunuyor.

“Denizlerimiz var, güneş içinde;
Ağaçlarımız var, yaprak içinde;
Sabah akşam gider gider geliriz;
Denizlerimizle ağaçlarımız arasında,
Yokluk içinde.”

Satyricon filminde geçen bu Orhan Veli şiiriyle devam ederken, Antik Roma’nın bilimkurgulaştırılmasından bahsedelim. Fellini tür olarak bilimkurguyu belirlemiştir. Çünkü gelecekte olduğu gibi geçmişte de bilimkurgu olabilir. Bu film Neron’un zamanına bir geri dönüş gezisi olduğuna göre bu da bilinmeyen bir boyuta gidildiği anlamına gelir. Antik Roma’daki aşırılık (yemek yeme-seks) Fellini’nin gözünden tarihsel bir gerçekliğe dayanmadan gerçeküstü bir bakışla anlatılırken, eğer masum gözlerle bakıyorsak her şeyi kutsal görerek izleriz.

Federico Fellini Satyricon
Satyricon

Federico Fellini: Sürrealizm, Deneysellik ve Kişisellik

Rönesans dediğimizde aklımıza nasıl Leonardo ve Michelangelo geliyorsa bu yüzyılımız için de Federico Fellini öyledir. Onun bakış açısı gerçeklikle mücadele ederken kullandığımız dilin ayrılmaz bir parçasıdır. Fellini kamerayı bir boya fırçası gibi kullanarak kameranın temel sınırlarını reddedip kendi dünyasını fotoğraflamıştır. Filmlerine ticari bakan yönetmenlerin dışında o avangard geleneklere, sürrealizme, deneyselliğe ve kişiselliğin üstünlüğüne sadık kalmış bir yönetmendir. Senaryonun oluşumundan, oyuncuların kostümünden ve makyajlarına kadar bir filmde yürüyen tüm işlere kendini adayışı onu bu yönüyle bile başarılı bir yönetmen yapar.

Film çekmek onun için hayatın mücadelesi, komedisi, cazibesi, hayatın ta kendisiydi. Marcello Mastroianni, Anita Ekberg gibi vazgeçilmez oyuncularıyla, La Dolce Vita (Tatlı Hayat) gibi “hayat kime göre tatlı?” diye sorgulamaya iten görüşleriyle, bir türlü filmini bitiremeyen bir yönetmeni anlattığı Otto e mezzo (Sekiz Buçuk) ile kendinden izler bırakarak, La Strada (Sonsuz Sokaklar) ile aldığı ilk Oscar başarısı ve sinema tarihindeki ölümsüzlük olan son başarısıyla onunla olmaya devam edeceğiz.

Doğumunun 100. yılında seni saygı ve sevgiyle anıyoruz Fefe!

Federico Fellini yönetmen
“Okyanus hepimizden daha kocaman, sonsuz ve derin. Pırıltılı ve mavi görüntüsüyle yeryüzündeki en büyük metafizik semboldür. Çünkü ufukta cennetle buluşur ve doğruca sonsuzluğa yol alır.”
Sizler de Federico Fellini hakkındaki yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizlerle paylaşabilirsiniz.

Yeşim Teke

“Gerçeklik hayal kurmakla başlar.” Mitoloji, sinema, okültizm, sanat tarihi ile ilgileniyor ve yazıyorum. Roman yazarıyım, çiziyorum ve tasarımlar yapıyorum.

2 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for collona collona dedi ki:

    Çok güzel bir inceleme olmuş. Sinemada gerçeklikle oynayan seyirciyi bir düşün içinde dolaştıran Fellini, Lynch gibi yönetmenleri çok seviyorum.

  2. Avatar for yesimmtekee yesimmtekee dedi ki:

    Beğenmenize sevindim, teşekkür ederim.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

David Fincher Mindhunter 3. Sezon

David Fincher Yeni Mindhunter Sezonu İçin Umutlu

Google Play Store Kitaplar 18+

Google Play Store Kitaplar Bölümündeki 18+ Eser Furyası