in ,

Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar Kitabından Şehirde Kadın Olmaya Dair 13 Alıntı

Lauren Elkin’in “Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar” kitabından, toplumsal cinsiyet rollerini eleştiren 13 dikkat çekici alıntı sizlerle.

Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar Alıntıları - Lauren Elkin
- Reklam -
- Reklam -

Amerikalı yazar Lauren Elkin’in beş ayrı şehir üzerinden hem kendi anılarıyla, hem da yakın tarihten büyük kadın kahramanlara dair derin bilgiler taşıyan Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar kitabıyla tanışmış mıydınız? Her yönüyle şehirde kadın olma halinin işlendiği Şehirde Yürüyen Kadınlar’dan bazı alıntılarla sizlerleyiz.

Lauren Elkin, “Flanöz“de Paris’ten New York’a, oradan Tokyo’ya sanki hep yürüyor; Virginia Woolf’tan George Sand’a, New York metrosundan devrim meydanlarına atlıyor, kitabın tadı damağımda kalıyor.

Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar Alıntıları – Lauren Elkin

Flanöz Şehirde Yürüyen Kadınlar - Alıntı

- Reklam -

Fransız yönetmen Agnès Varda’nın 1980’lerde yaptığı Les dites-cariatides [Sözde Karyatidler], yönetmen ve kamerasının Paris’te dolaşarak taşıyıcı kolon olarak iş gören ve şehrin dev yapılarını sırtlayan kadın heykellerindeki mimari tuhaflıklara dair örneklere odaklanan bir kısa filmdir. Paris’te pek çok yerde bu kadın sütunlara rastlayabilirsiniz. Binanın azametine göre ikili, dörtlü ya da zaman zaman daha da kalabalık çiftler hâlinde bulunurlar. Cinsiyetleri bazen erkek de olabilir. Onların ismi ise dünyayı taşıyan Atlas’tan gelen “atlant”tır. Varda, erkek sütunların şişkin kaslarla tasvir edildiğini, kadınların ise kıvrak ve çevik, zarifçe ve çabasızca poz verdiğini gözlemler: Binayı tahammül edilmez bulsalar bile bunu yüzlerine bakarak anlamamız mümkün olmayacaktır. (Sayfa 29)

Kadınsanız düzeni bozmak için Gore-Tex kıyafetler içinde hışırdayarak yürümeniz gerekmez. Kapıdan dışarı çıkmanız yeterlidir. (Sayfa 33)

Yürümek ayaklarınızla şehrin haritasını çıkarmaktır. (Sayfa 33)

Kalabalığın, uğultunun ve neon ışıklarının arasında, alt katımda bütün gece açık bakkal ve sokağın köşesinde eve servis yapan muhteşem Etiyopya restoranıyla kendimi evimde hissettim; dışarı adımımı attığım anda katkıda bulunabildiğim ve bir şeyler kapabildiğim bir dünyanın parçası oluyordum sanki. Bunu kelimelere dökmek oldukça zor ancak psikolojik olarak şehirde kendime banliyöde beceremeyeceğim şekilde göz kulak olabildiğimi hissediyordum. (Sayfa 38)

Bu, tüm çeşitliliğiyle var olan topluluktan ayrılıp aynı kafada insanların arasında yaşamak isteyenlere dair bir hikâye. (Sayfa 40)

İnsanlar onları nereye koyarsanız koyun öylece büyümezler. Çevre önemlidir. Çevre belirleyici, yapıcıdır; sizi olduğunuz kişiye dönüştürür, istediğiniz şeyleri yapabilmenize olanak sağlar. Babamın mimarlık eğitimi görürken en sevdiği hocası olan Louis Kahn, öğrencilerine kiriş gibi hissetmelerini, kiriş gibi düşünmelerini, onları içeri iten, aşağı çeken şeyleri fark etmelerini ve bir binayı da bu şekilde düşünmeleri gerektiğini söylermiş.

Ben de şehrin içinde böyle düşünüyorum. (Sayfa 47)

Bir trenin sesini işitebilmek, başka bir yerde bulunduğumuzu hatırlatıyordu; banliyö zindanımıza belirli koordinatlar veriyordu. Buradan bir çıkış yolu var, diye düşünüyordum. Bir trene atlayabilirim. (Sayfa 48)

Lauren Elkin - Flanöz

- Reklam -

Lauren Elkin

Seksen yıl sonra da Paris, gelişmiş ülkelerin arasında isimsiz bir merkez gibi görünüyordu. Nehrin kenarındaki büfelerden ikinci el ucuz kitaplar ya da (eğlence değil haber amaçlı okunan) kalın gazeteler alıp bir kafede saatler boyunca oturup okuyabileceğiniz, herhangi bir kitapçının önündeki tezgâhın (ki yüzlerce ve her yerdeydiler) Derrida, Foucault, Deleuze gibi isimlerle süslendiği bir şehre geldiğimde şansıma inanamamıştım. Paris, son derece havalı ortamlarda geliştirilecek fikirlerin çarpıcı bir entelektüel karışımıydı. Art Deco kolonları ve mozaikleri, içkini barda aldığın zaman kokteylin yanında getirdikleri karışık çereziyle Montparnasse Bulvarı üzerindeki La Coupole’u ya da sokağın karşısında hem modern hem de geleneksel olmayı başarabilmiş ve kusursuz smokinleri içinde neşeli ve flörtöz garsonlarıyla Sélect Café’yi seviyordum. (Sayfa 66)

Marya şehri bir obje hâline getirmektense fantastik bir aynaya dönüştürür. O hâlde de yürümek bir tür kendinden kaçma şekli olabilir.(Sayfa 81)

Rhys’in romanlarında umut, bir sonraki köşeyi dönünce ne olacağını asla bilmemektir. (Sayfa 82)

“Kumaş peçeteler olmadan yaşayacaktık, onun yerine (büyük miktarda) Bromo’muz olacaktı; resim yapacak, yazı yazacak, saat dokuzda çay içmek yerine yemekten sonra kahve içecektik. Her şey yeni olacaktı; her şey farklı olacaktı. Her şey deneme aşamasındaydı.”(Sayfa 101)

Bir dünyayı kâğıt hışırtılarıyla yeniden yaratmamız gerekiyor.

Ya da ayakkabılarımızı giyip kapıdan dışarı çıkabiliriz. (Sayfa 117)

Ne zaman Paris’te bir yol çalışmasına denk gelsem, her seferinde nereleri kazdıklarını merak eder, bir durup bakarım. Kat kat, yeşil ve gümüşi bariyerlerin üzerinden enlemesine aşağı akan yüzyıllar boyunca üst üste binmiş sokak katmanlarını seyrederim. 1968 ayaklanmasının ardından döşenen kaldırım örtüsünün altında gömülü, aşağılarda kalmış taşları arar gözlerim. Geleneksel olarak, ne zaman bir ayaklanma olsa Parisliler kaldırım taşlarını yerlerinden çıkarıp, yetkili mercilere –Cumhuriyetçi askerler, çevik kuvvet, kim olursa- fırlatmışlardır, bu yüzden kimi semtlerde taşların üzerine koruyucu bir katman olarak asfalt dökülmüştür. (Sayfa 119)

Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar kitabından yapılan bu alıntılarda Nebula Kitap, Ağustos 2018 1. Baskı ve Doğacan Dilcun Doğan’a ait çeviri kaynak alınmıştır.

Flanöz kitabına dair görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizlerle paylaşabilirsiniz.


İngiliz Edebiyatının En Önemli Yazar ve Şairleri

Betül Kerim

90’larda İzmir’de çocuk olmuş, akşamüstleri bütün mahalle evin önüne kilim serip çiğdem poşetinin dibini görmüş güruhtanım ve o günleri deliler gibi özlüyorum. Aşık olduğum adamla aşık olduğum şehir diye geldiğim İstanbul’da burnumun sürtülmesini görmezden gelmek için sürekli şehrin güzelliklerini keşfe çıkıyorum. Şimdilerde bir mahallesinde ailenizin hekimiyim ve nörobilim doktora dersleri alıyorum. Nadasa bıraktığım online dergimiz Dilemma’nın özlemini kalbimde taşıyorum. Kendimi bildim bileli okuyup yazıyorum.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

WandaVision Kalkan

WandaVision Setinde Yer Alan İlginç Captain America Kalkanı Detayı

No Time to Die - James Bond Film Süresi

No Time to Die, James Bond Serisinin En Uzun Filmi Olacak