in ,

Hareket İblisi: Polonya’nın Karanlık Raylarında Tedirgin Çay Partisi

Kehribar Ülkesi’nden tedirgin edici ve karanlık bir öykü derlemesi. Stefan Grabinski’nin Hareket İblisi kitabını inceledik.

hareket iblisi stefan grabinski inceleme
- Reklam -
- Reklam -

Kitaplar hakkında konuşmaktan iyice uzaklaştığım günlerde, trenler hakkında söyleyecek sözlerimin olduğunu fark ettim. Stefan Grabinski’nin Hareket İblisi eseri, trenlere dair anlatılabilecek her türden dehşet ihtimalini bir araya getirmeyi başarıyor. Polonya edebiyatının değeri az bilinen yazarlarından Grabinski’nin öyküleri hakkında konuşmaya geldim.

Hareket İblisi, Türkçede ilk olarak Okuyan Us Yayınları tarafından 2010 yılında yer buluyor. Daha sonra aynı çeviri, yeni bir edisyonla 2019’da İthaki Yayınları’nın Karanlık Kitaplık dizisine katılıyor. Böylece anavatanında bile tekrar tekrar unutulan bu değerli kalem, Türkçede 10 yıl içerisinde iki baskı ile karşımıza çıkmış oluyor. Unutulma meselesine daha sonra geleceğiz.

Öncesinde biraz yazardan bahsedelim. 1887 yılında dünyaya gelen Stefan Grabinski, çoğunlukla fantazi ve korku türünde kaleme aldığı öykülerle tanınıyor. Grabinski için o dönemde spekülatif kurguda kendisini göstermiş her yazara, günümüzden bir bakış atıldığında söylendiği gibi “Polonya’nın Poe’su veya Lovecraft’ı” yakıştırmaları yapılıyor. Etiketleri bir kenara bırakırsak, Grabinski’nin Edgar Allan Poe hayranı olduğu ve onu bir denemesinde Fantaziler Prensi olarak andığı biliniyor. Hikâyelerinde, korkunun bu iki atasından da izler görmek mümkün. Ancak Polonya’nın Grabinski’si şeklinde anılmayı hak edecek kadar güçlü bir kalemden bahsediyoruz.

- Reklam -
Stefan Grabinski
Stefan Grabinski

Çağının eleştirmenlerinin gözünden çoğunlukla kaçan Grabinski, 1919 yılında yayımladığı Hareket İblisi (Demon Ruchu) adlı öykü derlemesine kadar pek de dikkat çekmiyor. Daha sonra, genişletilmiş bir baskıyla yeniden okurla buluşan yazar; sonrasında Demon Ruchu’nun üzerine çıkmayı bir türlü başaramıyor.

Genç yaşta yakalandığı verem nedeniyle ölüme yakın bir hayat sürüyor. Yaşamın sonuna yakın olma hissi etkisini edebiyatında da gösteriyor. Ateşli dindarlığı ile kadercilik anlayışı, yine anlatısını etkileyen unsurlar arasında yer alıyor. Eğitimini aldığı Leh Dili Edebiyatı ve Klasik Filoloji, ona dilin zenginliklerinin kapısını aralıyor. Trenle yaptığı Avrupa gezisi ise Hareket İblisi’nin ruhunu üflüyor diyebiliriz.

Demon Ruchu yazarının ölümünden sonra unutulup gidiyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden hatırlanıp 1980’lerin sonuna dek “ikinci bahar” yaşıyor. 1998’de Szamota’s Mistress adlı öyküsü Evil Streets adındaki bir B film üçlemesinin parçası olarak sinemaya aktarılıyor. Nihayetinde yazar, geride onlarca öykü, birkaç roman ve iki de tiyatro oyunu bırakıyor.

hareket iblisi yeni

Felsefe, sanat, Alman dışavurumculuğu, parapsikoloji, büyü ve demonoloji üzerine derin bir birikime sahip olan Polonyalı yazar; 2020 yılında hâlâ bize dokunabilmek konusunda iddialı.

Herkesin Hayatındaki Ayrıksı Trenler

Enis Batur, Sahici Trenler için Oyuncak Kitap adlı eserinde, “Herkesin hayatında özel, ayrıksı bir yer tutar trenler,” der. “Kömür kokan ülkeler, hemzemin geçitlerde beklemiş insanlar, metrûk garlar gördüm. Bir istasyona yaklaşırken ‘gastee’ diye bağırarak koşan çocuklar duydum. Bütün istim seslerini dinledim. İşte iki arkadaşımla sabahladığımız vagon-restaurant. İşte Brüksel’den Bruges’e, beni hayatımın en keskin virajına götüren tren. İşte, Viyana’dan Prag’a yataklıyla geçişimi adım adm pencereden izleyen kanlı dolunay. (…) Pulman uyuklamaları. Geceyarısı istasyonlarımda açma ayran alışım. Sayısız biletin uçuştuğu apayrı bir dünya. Hayalet bir trenin lokomotifinden bakıyorum sonra: Şiirler, roman sahneleri, filimler, fotoğraflar, resimler, yolculuk kitapları dibi görünmeyen bir vagon ordusu çıkarıyor önüme…”

Trenin farklı bir romantizmi var. Bitmeyen raylar, istasyonlar, sesler, kalabalıklar, vedalar. Peki bütün bunların arasında, trenlerin tuhaf dünyasında, dip köşe dolaşan bir öykücü; üstelik insanın karanlık yanına bakan bir göz ilgi çekici olmaz mı?

Demiryolu Tren

Toplamda 14 öyküden oluşan Hareket İblisi kitabı, 1922’den beri ilk defa Türkçe baskısında eksiksiz olarak bir araya geliyor. Demiryolu bekçileri, istasyon şefleri, kondüktörler, makinistler, yolcular… Kısacası bu heybetli demir yığınlarının arkasında ve ortasında yer alan herkesin ve her mekânın kendisine geniş, çoğu zaman da karanlık bir sahne bulduğu bir eserden bahsediyoruz.

Geçmişin, hatıraların silinmediği; hayalet trenlerin raylarda kol gezdiği; kondüktörlerin yolculardan nefret ettiği; kazaların göz göre göre geldiği, hatta gelmeleri için tüm şartların bilhassa oluşturulduğu bir dünya Hareket İblisi.

En Fantastik Anda Tutunulan Gerçekçilik

Stefan Grabinski zaman zaman şiirsele yaklaşan üslubu ve gerçekçiliği en fantastik anda bile bırakmayan tutumuyla, okuru tuhaf bir deneyimin parçası olmaya davet ediyor.
“Onun gözünde demiryolu, demiryolu içindi, yolcular için değil. Demiryolunun vazifesi, insanları ulaşım amacıyla bir yerden bir yere taşımak değil, bir hareket yaratmak ve boş alanları alt etmekti.”
hareket iblisi stefan grabinski

Demiryolunun yeri geldiğinde kutsallaştığı Hareket İblisi’nde, istasyonların saat gibi işleyen düzeni de kurulan fantastik dünyanın altyapısındaki ciddiyeti gözler önüne seriyor:
“İnsanların olağanüstü sinirli hareketlerinde, huzursuzca bakınan gözlerinde, yüzlerindeki sanki bir şeyler bekliyormuş ifadesinde görülüyordu bu. O âna kadar kusursuz işleyen bir organizmada sanki bir şeyler bozulmuştu. Yüzlerce dala ayrılmış atardamarlarında sanki hastalıklı, şaşırtıcı bir akım dolanıyor ve yarı bilinçli parıldamalar halinde yüzeye sızıyordu.”
“… Şimdi birdenbire bir davetsiz misafir çıkıp demiryoluna sızıyor, düzeni altüst ediyor, iyi çalışan bir organizmaya düzensizlik ve dağınıklık tohumları ekiyordu.”
Trenlerin dünyası için çizilen evrende olması gereken resmediliyor. Sonrasındaysa düzen yazarın bizzat kendisi tarafından bozuluyor. Hayalet trenler ya da aklını yitiren, şüpheye düşen, geçmişi arzulayan insanlar tarafından. Fark etmiyor. Kitap, sırtını yalnızca fantazyaya ve korku öğelerine dayamıyor. İnsan psikolojisinin hâlâ anlaşılamayan yanları da öykülerin derinlerinde düzeni bozmak için hazır bekliyor.

Bong Joon-ho’nun çizgi roman uyarlaması Snowpiercer filminde net şekilde çizilen “sınıf farklılıkları” kavramı, Grabinski’nin öykülerinde ölümün farklı yüzüyle ortadan kalkıyor. Güç, zaman zaman trenin kendisi olarak resmediliyor. Bazen değişmeyen tek bir makas olarak. Sınıf ayrımı ise bir küçük tren kazasında herkesin eşitlenmesiyle sona eriyor.

- Reklam -

Çok Yönlü Anlatılar

Yazar, ilhamını Polonya’nın soğuk ve unutulmuş istasyonlarında bulmaktan fazlasını da yapıyor. Kimi zaman mitolojiye de parmaklarını dokunduruyor. Yunan mitolojisinden Kharon’a (ölüleri Hades’e götüren kayıkçı) verilen referansla yerel anlatıların dışına da kolaylıkla çıkılıyor.  Grabinski, yerelin dışına yalnızca mitolojik referanslarıyla değil, kullandığı dille de uzanıyor. Metinlerinde sık sık karşımıza Latince, Yunanca, İspanyolca, Fransızca, İngilizce, Sanskritçe ve Almanca söz öbekleri, tanımlar, deyimler kullanıyor. Bunlar kimi zaman sizi farklı diyarlara götürüyor, kendinizi Hint kültürüne dair sayfalar karıştırırken buluyorsunuz.

hayalet tren oyku

Öykülerde, çevresine insanları toplayan ve onlara “hikâye” anlatan karakterler de var. Bir demiryolu bekçisinin ya da uzun bir yola çıkan yolcunun anlatacağı öyküler, zamanı geçirmenin en olağan yanını oluşturuyor. Kamp ateşi etrafında toplanan insanların birbirine anlattığı korku masalları gibi, Grabinski bazen kendi öykülerinin içinde de bir karakter olup sazı eline alıyor.

Kitapta, tam manasıyla korku öyküsü diyebileceğimiz çok fazla anlatı yok. Belki uygun koşullarda, tekinsiz saatlerde bu metinlere eşlik ederseniz hafif bir ürperti kaçınılmaz eşlikçiniz olur. Ama zaten öykünün sınırlarını türler arasında kalıba oturtmak kadar da kötüsü yok. Her şeyin olabileceği bir dünyada, sonunda demiryolunun kazandığı, insan ruhunun bilinmezliklerini aralayan öyküler karşımızda.

Hareket İblisi, güçlü tasvirleri ve ruhsal durumlardaki değişiklikleri benimseten anlatımıyla öne çıkmayı başarıyor. Trenlere dair neredeyse her detayda, söyleyecek bir söz buluyor. İlgiyi canlı tutmak konusunda, bazen sizi finale giden yolda sayfaları hızla çevirmenize  destek olmak açısından da yardımcı oluyor.

Birtakım Zayıflıklar

Kitabın zayıf olduğu yanlarından birisi diyaloglar. 20. yüzyılın ilk dönemlerinde yazılan pek çok metin gibi kartondan konuşmalar mevcut. Neyse ki karakterler pek fazla sesli konuşmuyor. Zaten kitabın da böyle bir iddiası olduğunu düşünmüyorum.

Bir başka sıkıntı ise her ne kadar trenlere ilgi duysanız da üst üste bu kadar benzer atmosfer sizi yorabilmesi. Ben kitabı geniş bir zaman diliminde bitirmeyi tercih ettim.

Çeviri Başarısı

Eserin çevirmeni Osman Fırat Baş’ın kitabı benimsediğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Lehçe aslından dilimize kazandırılan Hareket İblisi, bu noktada gönül rahatlığıyla okunabilecek bir seviyede. Fırat Baş, dipnotlar ile akla takılabilecek her detayı aydınlatırken önsözde de yazarın ve kitabın yolculuğunu samimi bir dille ifade etmiş.

demon ruchu stefan grabinski

Kitabı yayıma Alican Saygı Ortanca ve Emirhan Burak Aydın hazırlamış. Özenli bir çalışma olduğu açık. Birkaç ufak hata dışında gözüme takılan pek sıkıntı olmadı. Bazı yerlerde tekrar eden kimi sözcükler akışı bozmuş olsa da bunların sayısı pek fazla değil.

İthaki Yayınları’nın Karanlık Kitap dizisinin 18. adımı olan Hareket İblisi, rayların tekinsiz dünyası ile tanışmak ve Polonya edebiyatının sağlam örneklerinden birisini deneyimlemek için iyi bir fırsat olabilir.

Esere dair yorumlarınızı bizlerle Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.


* Yasaklı Kitaplar: Amerika’da En Çok Yasaklanan 12 Kitap

Onur Selamet

1993 İstanbul. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü mezunu. Çeşitli kısa ve orta metraj film projelerinde yer aldı. Öyküleri kimi dergi ve fanzinlerde yayımlandı. 2013'ten beri üç arkadaşıyla birlikte Marşandiz Fanzin'in makinistliğini yapmaya devam ediyor. İlk öykü kitabı "Ölü Dalgıcın Sonbaharı" ise Eylül 2018'de yayımlandı.

2 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Davram Davram dedi ki:

    Kitap kapağı bana Monoblaine’i hatırlattı. Fena halde ürktüm. :hushed:

  2. Avatar for annihilator annihilator dedi ki:

    Çok güzel bir inceleme olmuş. Elinize sağlık. Kitabın Okuyan Us baskısını az önce bitirdim. Tam da değindiğiniz üzere bu öyküleri üst üste okumak beni yordu. Hep benzer atmosfer bende tekrar duygusu yarattı. Bazı öykülerde sanki aynı öyküyü tekrar okuyormuşum hissine kapıldım. Ayrıca elimdeki baskının kapağı ve baskısı muhteşem olmasına rağmen editörlüğünü hiç beğenmedim. Bir sürü harf hatası ile dolu. Genel olarak kitabı beğendim ve okuyacak olanlara sizin gibi zamana yayarak okumalarını öneriyorum.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Mr. Freeze Joker benzeri solo film

Mr. Freeze, Joker Benzeri Kendi Orijin Filmine Kavuşabilir

Sergüzeşt-i Kalyopi - Merve Köken

Sergüzeşt-i Kalyopi – Merve Köken | Çevirmenin Çemberi