in ,

On İkinci Gece: Shakespeare’in Karmaşık Aşkları ve Tiyatrodaki Modern Yorumu

William Shakespeare’in popüler komedilerinden On İkinci Gece oyunu ve eserin modern temsillerinden biri üzerine bir inceleme ile karşınızdayız.

On İkinci Gece
- Reklam -
- Reklam -

On İkinci Gece, William Shakespeare’in ölümüne çok da uzak olmayan bir zamanda yazdığı, komedi türünde bir oyun. Bu oyunda da komedi unsurları Shakespeare’in oyunlarında olduğu gibi, genelde yanlış anlaşılmalardan türüyor. Ülkemizde de İBB Şehir Tiyatroları kapsamında ilk temsili 21 Ekim 2015 günü yapılmış. Geçen aralık ayı itibari ile ise oyun tekrar sahnelenmeye başladı ve hiç vakit kaybetmeden önce İş Bankası Kültür Yayınları baskısından oyunun metnini alıp okudum; daha sonrasında ise bu yazıyı sıcağı sıcağına kaleme aldığım günden bir gün önce, yani 9 Ocak 2020 tarihinde oyunu izledim.

On İkinci Gece oyununun konusu oldukça karışık; gemi kazasından kurtulan Viola, aslında kurtulmuş olan ve kendisine çok benzeyen ağabeyi Sebastian’ın öldüğünü sanır ve onun kılığında, kurgusal bir dükalık olan Illyria Dükü Orsino’nun hizmetine girer ve ona âşık olur. Orsino ise kardeşinin ölümü için yasta olan Kontes Olivia’ya fena halde âşıktır ve hizmetine yeni girmiş olan Viola’yı – onu Cesario sanarak – Olivia’ya olan aşkını anlatması ve inandırması üzerine kontese yollar. Kontesin de erkek görünümündeki Viola’ya aşık olması ile elimizde karmakarışık, erkek kılığına girmiş bir kadın da içeren aşk üçgeni vardır artık.

Belirtmem gerek ki birçok Shakespeare eserini okuma fırsatı bulmuş olsam da bu izlediğim ikinci temsildi ve ilkinden oldukça farklıydı.

- Reklam -

On İkinci Gece ya da Gönlünüzce

Oyuna geçmeden önce, oyunun isminden bahsetmek istiyorum. Oyunun tam adı aslında Twelfth Night or What You Will, dilimize On İkinci Gece ya da Gönlünüzce olarak çevrilmiş. Malumunuz, Shakespeare hepimizin karşılaşmış olduğu bir isim. Peki Shakespeare bu oyuna neden bu adı vermiş? İlk kısım Noel’i, yani İsa’nın doğuşunu takip eden on ikinci güne dayanıyor.

On ikinci gece yani 6 Ocak ise Hıristiyanlık’ta Epifani Bayramı olarak kutlanıyor ve oyunun ilk olarak bu tarihte sergilendiği düşünülüyor. Epifani her ne kadar ‘gerçeği keşfetme, aydınlanma’ gibi anlamlara gelse de bu bayrama da uyacak biçimde bir de ‘Tanrı’nın insanlara gözükmesi’ anlamı var. Bu bayramda, Katolik ve Protestanlar doğudan gelen üç kralın bebek İsa Mesih’i ziyaretini ve ona hediyeler sunmalarını anıyorlar. Diğer yandan Ortodokslar ise hem bayrama ‘Teofani’ diyor, hem de İsa’nın Şeria Nehri’nde Vaftizci Yahya tarafından vaftiz edilmesini anıyorlar.

Twelfth Night or What You Will

Peki ya ikinci kısım? İkinci kısım oyunun ilk olarak bir sarayda sergilendiği iddiasında bulunmaktan öte bir şey ifade etmiyor doğrusu. Shakespeare’in oyununu On İkinci Gece ya da Gönlünüzce derken, ‘ya da siz ne demek isterseniz’ şeklinde Kraliçe I. Elizabeth huzurunda tanıttığı düşünülüyor.

On İkinci Gece’nin Yazıldığı Dönem Tiyatro ve Kullandığı Elementlere Bakışı

İngiltere’de 16. yüzyıl, I. Elizabeth’in İngiliz Kilisesi’nde başlattığı reformist harekete karşı çıkan Puritenler’in ve Puriten düşüncenin ağırlıkta olduğu dönemdi. Eğlenceden, tiyatrodan, sanattan nefret eden ve saflığı arayan Puritenler, ne kadar dünyevi zevkleri reddediyor gibi gözükseler de sosyal statüye taparcasına önem verdiler.

Bir erkeğin kadın, bir kadının erkek gibi giyinmesini sapkınlık, kirlilik olarak adlandırıp tabulaştırdılar. Dolayısıyla Shakespeare’in bu eserini tiyatro kritikleri ağır eleştiriye tuttu ve kadınları sapkınlığa, çift cinsiyetli olmaya ittiğini iddia ettiler.

On İkinci Gece

O dönem tiyatroda durum ise, bir açıdan asırlar öncesinden çok farklı değildi. Hâlâ, Antik Yunan döneminin alametifarikası olan Dionysos şenliklerinde sergilenen tragedyalardaki gibi, Elizabeth döneminde de tiyatroda her rolü erkekler canlandırıyordu. Shakespeare diğer birçok eserinde de defalarca kanıtladığı üzere, döneminin ötesinde bir oyun yazarı ve şair olduğunu göstererek, bahsettiğim bu iki durumu; geleneksel cinsiyet, ahlak, sınıf gibi konulardaki görüşleri oyunda yer yer açıkça yer yer üstü kapalı bir şekilde eleştirmekten geri durmamış.

Başlıkta Modern Yorum Demiştik, Oraya Dönecek Olursak…

Metnin temsiline döndüğümüzde oyunda ilk dikkat çeken öğe, uygulanan modernleştirme oluyor. Örnek vermek gerekirse, daha önce yine İBB Şehir Tiyatroları’nda izlediğim Macbeth’te kukla kullanımı dışında klasik olmayan bir anlatım tekniği yoktu ve açıkçası tüm o arkaik anlatımın ortasında öyle bir yenilik, bana eğreti gelmişti.

Bu oyunda ise durum bambaşka, çünkü bir öğe alınıp değiştirilmemiş, oyun tüm çerçevesiyle birlikte modernleştirilmiş. Yaklaşık 1 saat 50 dakika süren oyun tek perde olmasına rağmen herhangi bir noktada ilginizi kaybetmenize işte bu ‘farklı’ yorumu sayesinde neden olmuyor. Bir kere sahnede orkestra var ve üstelik bazen sahneye dahil oluyorlar. Dekor değişeceği vakit klasik anlatıma zıt bir şekilde ışıklar kapatılmıyor; oyuncular sahneye 3 – 5 metrelik kaktüsleri, pencereleri, bazen ardındaki oyuncuyu gizleme görevi gören koca koca aynaları taşıyarak giriyorlar.

Bir karakter bazen diğerini hortumla ıslatıyor, sahnede konfeti ve kuru sıkı tabanca patlatılıyor. Birkaç kere de olsa, oyun bir sinema filmiymişçesine, saydam bir perdeye görüntüler yansıtılıyor. En çok hoşuma gidenlerse, oyunda yer yer karakterlerin şarkı söylemesi, oyunun müzikal bir hal alması ve bazen de bir karakterin bir diğer karakterin tiradını kamera ile çekmesi ve bu görüntünün yine arkadaki devasa perdeye yansıtılıyor oluşuydu.

Yukarıdaki tüm bu bahsettiklerim, orijinal metinde olmayan yahut varsa da çok önemli bir yer kaplamayan, küçük detaylara getirilmiş yeni yorumlar. Bu detaylar bende şaşkınlık ve hayranlık uyandırırken beni gerçekten güldüren, tebessüm ettiren detaylar da oldu.

Dediğim gibi, tüm metne bir modernleştirme getirilmiş ve küçük detayların aksine, metnin akılda kalıcı noktalarına getirilen yenilikler de çok hoştu. Metindeki iki karakterin düello sahnesi geldiğinde, sahneye anında bir boks ringi kuruluyor. Yasta olduğu için simsiyah giyinip yüzünü bir peçeyle örten Olivia, oyunda simsiyah güneş gözlükleri takıyor.

On İkinci Gece

Uygun durumlarda orijinal replikler yerine atasözlerimizden bazıları eklenmiş. Saf, sakar yönüyle öne çıkan karakter ise metinde ‘neden’ anlamına gelen ‘pourquoi’ kelimesinin ne demek olduğunu bilemezken bu kelime oyunda ‘why’ ile değiştirilmiş. Böylece Illyria Dükalık’ını Adriyatik Denizi’nin doğusundan İngiltere’ye taşımış. Günümüz seyircisinin gülmesi, zevk alması kolaylaştırılmış belki de bu şekilde.

- Reklam -

On İkinci Gece Oyuncu Kadrosu Tek Kelimeyle Parıldıyor

Kadroyu, televizyonlarda ve sinemalarda mutlaka görmüş olduğunuz; Senan Kara, Bennu Yıldırımlar, Levent Öktem, Özge Özder ve Kubilay Penbeklioğlu gibi dikkat çeken isimler oluşturuyor.

Toby Dayı (Kubilay Penbeklioğlu), Antonio (Ersin Umulu) ve Olivia’nın sakar talibi Andrew (Tolga Yeter) oyunun mizahi yönünü sırtlıyorlar. Soytarı Feste ise metinde erkekken burada Özge Özder tarafından canlandırılmış ve kendisi oyunda izlerken en çok keyif aldığım oyuncuydu. Her soytarı karakterinde istemsizce aklımıza gelen Joker karakterini de renkli saçlarıyla aklıma getirdi tabii ki.

ibb shakespeare on ikinci gece

Shakespeare’in, güzelliklere sırtını dönen, statüye aç Puritenleri temsil eden ve bu stereotiple dalga geçen Malvolio rolündeki Levent Öktem, Ella Fitzgerald ve Lois Armstrong’un seslendirdiği jazz klasiği Cheek to Cheek’i seslendirdiğinde oyun birkaç dakikalığına büyüleyici bir hal aldı.

Şaşırtan Roller

Son olarak bahsetmem gereken iki rol, Bennu Yıldırımlar’ın Olivia’sı ve Senan Kara’nın Viola’sı. Shakespeare’in dönemin ideal denen kadın tipiyle; sessiz, namuslu, itaatkar kadın ile taban tabana zıt olan Olivia kendi isteğiyle yas tutuyor, istediği kişiye, üstelik kendisinden üst tabaka olmasa da erkek sandığı bir gence, aslında bir kadına aşık oluyor. Bu asi figürü canlandıran Bennu Yıldırımlar, Özge Özder ile birlikte seyirciden en çok reaksiyon alan isimdi. Onu daha önce bu kadar eğlenceli bir rolde görmediğim için beni çok şaşırttı.

Senan Kara ise, oyunda, belki başlarda kafa karıştırıcı bir biçimde, hem Viola’yı hem de onun öldü sandığı ağabeyi Sebastian’ı oynamış. Oyuncunun hangi an hangi kardeşi oynadığını seyirci belki yer yer anlamakta zorlanmış olabilir fakat arkada değişen aynalar ile birlikte yürüyen, Viola ile aynı giysileri giymiş erkek oyuncu ipucu veriyordu doğrusu.

On İkinci Gece

İşlerini mükemmel bir şekilde yerine getirenler sadece sahnedeki oyuncular da değil üstelik. Oyunun yönetmeni Serdar Biliş, sahne ve kostüm tasarımcısı Gamze Kuş şu aralar ülkemizde çok popüler olan Alice Müzikali gibi büyük bir prodüksiyonda da aynı rollerini üstlenmişler.

Bitirmeye Doğru

Toparlayacak olursam Shakespeare, sosyal düzeni alt-üst edebileceğini, yapıbozumuna uğratabileceğini fakat oyunun sonunda kesinlikle her şeyi olduğu hale geri getirmesini söyleyen komedi geleneklerine direniyor.

Oyunda erkeğe âşık olan bir erkek, kadına âşık olan bir kadın gibi etkenler de olsa oyunun sonunda her şey açığa çıktığında ve yanlış anlaşılmalar ortadan kalktığında, kabul gören düzene uyacak biçimde iki heteroseksüel çiftimiz mutlu sona ulaşıyor. Shakespeare’in direnişi ise oyunun sonunda Viola’yı erkek kıyafetleri içinde tutmaya devam etmesinde ve sevgilisi Dük Orsino’nun ona ısrarla erkek sandığı adı olan Cesario ile seslenmesinde. ‘Orsino’nun âşık olduğu bir erkek miydi, kadın mıydı?’ gibi soruları oyun, cevaplaması adına seyircisine bırakıyor. Serdar Biliş’in erkek kardeş Sebastian’ı da, Soytarı karakterini de birer kadın oyuncuya oynatması, Shakespeare’in kendi döneminde yaptığıyla uyumlu bir paralellik taşıyor.

William Shakespeare

Bütün bu etmenler seyirciye ulaşmış, ruhlara ve zevklere dokunmuş olacak ki, oyunun an itibariyle 29 Şubat tarihindeki gösterimi dahil bütün gösterimlerinin biletleri tükenmiş bulunmakta. Ben biletlerin satışa çıkacağı gün sabah uyanıp, şaşkınlık içerisinde, boş olan gri koltukların siyaha dönüşünü izleyerek biletimi alabilmiştim.

Size de bu eseri okumanızı, Şehir Tiyatroları sitesini ve uygulamasını sıklıkla kontrol etmenizi ve yeni gösterim biletleri satışa çıktığında bu oyunu gidip izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Cinsiyet, ahlak, cinsellik gibi konulara parmak basan, Shakespeare’in yıllar önce, bugün bile keyif alınabilecek biçimde yazdığı bu oyunu kaçırmayın!

“Bazıları büyük doğar, bazıları büyüklüğe erişir, bazılarınınsa büyüklük gelir başına konar.”

Oyuna dair yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.


* Venedik Taciri: Karakterleri ve Sistem Eleştirisiyle Dönemine Işık Tutan Oyun

Doğancan Gedik

1997 Eskişehir doğumluyum. Şu an sahip olduğum karakterin ve zevklerin tohumunu ilk olarak birlikte büyüdüğüm Fox Kids çizgi filmleri attı diyebilirim. Şimdi ise, basketbol oynamak için göçtüğüm İstanbul’da sporsuz bir hayat sürüyorum. İstanbul Üniversitesi’nde Amerikan Kültürü ve Edebiyatı son sınıf öğrencisiyim. Okumayı, oyun oynamayı, çizim yapmayı, merak edip araştırmayı, yazmayı ve en çok da hayallerimden vazgeçmemeyi seviyorum. Yazmak ise vazgeçmediğim için beni en mutlu eden hayal.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

World of Warcraft: Shadowlands

World of Warcraft: Shadowlands Oyununda Dikkat Çeken 4 İçerik

ÇEKİLİŞ: Çınlar Yayınları 2 Kitaplık Set

ÇEKİLİŞ: Çınar Yayınları’ndan 2 Kitaplık Set