in ,

Dorian Gray’in Portresi: Masa Başında Hikmet ve Cinnet

Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi adlı klasik eserindeki çelişkilerle dolu Lord Henry Wotton karakterinin dünyasına konuk oluyoruz.

Dorian Gray'in Portresi - Lord Henry Wotton
- Reklam -
- Reklam -

Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi kitabında yer alan gizemli karakteri Lord Henry Wotton’ın sözlerine biraz daha kulak kabartma zamanı.

İngiliz edebiyatının en önemli ve çarpıcı şahsiyetlerinden biri olan Oscar Wilde hayatı boyunca tek bir roman yazdı. 1890’da basılmadan önce editörün yüklü sansürüne uğrayan bu eser, İngiliz halkından da tepki gördü.

En sonunda Wilde kitabını revize ederek çarpıcı bir önsözle yeniden basıma sundu. Bir estetizm manifestosu olan önsözde, “Ahlaka uygun olan ya da uygun olmayan kitap diye bir şey yoktur. Kitap denen şey ya iyi yazılmış ya da kötü yazılmıştır. Hepsi bu.” diyerek kitabının polemik doğasını savundu.

- Reklam -
Oscar Wilde
Oscar Wilde

Her ana kahramanın iç dünyasını bize yaşatan yazar, Victoria devri Britanya’nın değerlerini nükteli bir dille alt üst eden Lord Henry Wotton karakterinde adeta vücut buluyor. Dorian’ın tanımına göre o tam bir yürüyen çelişki, bir dediği bir dediğini tutmaz. Yemekli davetiyelerde konuşmayı hep o yönlendirir, bütün kulaklar ona doğru kabarır. Bu metinde bizler de sofraya oturup Lord Henry’nin muhalif ve saldırgan kelamlarını inceleyeceğiz.

Dorian Gray’in Portresi: Kusurlarımızı Başkalarında Görmeye Dayanamayız

“Gene de akrabalarımdan nefret etmemek elimde değil. Kendimizdeki kusurları başkalarında görmeye hiçbirimiz dayanamayız da ondan olsa gerek. İngiliz demokrasisinin, yüksek sınıfların kötü yönleri, dedikleri şeylere diş bilemesini ben çok iyi anlıyorum. Halk kitleleri ayyaşlık, aptallık, ahlaksızlık yalnızca onlara özgü olsun istiyor! Bizlerden biri kendini rezil etti mi onların özel mülküne tecavüz edilmiş gibi oluyorlar: Zavallı Southwarkcık kendini boşanma mahkemesinde bulunca halkın gösterdiği öfke harikaydı doğrusu. Oysa proletarya sınıfının onda birinin bile kusursuz yaşam sürdüğünü sanmıyorum.” (Sayfa 28)

Burada soylu Lord Henry, Britanya halkının ikiyüzlülüğünü kınıyor fakat aynı zamanda onlarla empati kuruyor. Kendileri ahlaki açıdan gri hayatlar sürerken üst kesimlere tek günah affetmezler. Tabii işlerin normalde tersine yürüdüğünü düşünürüz: Zenginler, soylular ve yandaşları kanunları çiğneyebilir. İnsan tarihinin çoğunluğu için bu maalesef gerçek. Fakat Lord Henry, o Victoria devrine özgü bağnaz ve boğucu ahlak kurallarının halk tarafından soylulara empoze edilmesinden bahsediyor. 1789 Fransız Devrimi, İngiltere’nin üst sınıflarını feci korkutmuştu.

Dorian Gray’in Portresi Lord Henry Wotton
Lord Henry Wotton

Kendi yönetimindeki halkın da ayaklanmasını önlemek adına İngiliz aristokrasisi; edep, ahlak ve zekanın temsilciliğini üstlendi. Alıntımızda Lord Henry aslında soylu erkin hiç de göründüğü kadar erdemli olmadığını ve şeytana uyma haklarının onlara tanınmadığını anlatıyor. Verdiği psikolojik sebepse bir nevi “kusur kıskançlığıdır”.

Her Etki Kişiye Düşman Kazandırır

“… Bütün güzel şapkalar yoktan var edilenlerdir.”

“Güzel kişilerin ünleri gibi, Gladys!” diye Lord Henry lafa karıştı. “Kişinin yarattığı her etki kişiye bir düşman kazandırır. Toplumda gözde olmak için orta karar olmak gerekir.” (Sayfa 424)

Lord Henry’nin küstah sinikliğini ölçüp biçelim; İyi itibarı olan zatlar hep balon. Dünyada kayda değer her eylem zıddiyet doğurur. Çoğunluğun gözüne giren ve orada kalan kişiler vasat oldukları için bunu başarırlar. Beklenmedik ve ilginç davranış sergilediği an çamura düşer insan. Onu eskiden övenler şüphe, kıskançlık ve nefsi müdafaaya kapılır. İşlerin sırf böyle yürümediğini düşünenler olacak ama Lord Henry’ye hakkını vermek lazım: İnsan insanı en kolay menfaatleri doğrultusunda sever yani birinden faydalanamadığında onu bir tehdit olarak algılamaya başlar. Homo homini lupus est…

İnsanın Pişman Olmadığı Tek Şey Hatalarıdır

“… Şimdilerde çoğu kimse bir tür ilerlemiş sağduyu yüzünden ölüyor. İş işten geçtikten sonra ayırdına varıyorlar ki insanın pişman olmadığı tek şey hatalarıdır.” (Sayfa 97)

Sağduyumuz bizi köstekliyor. Risk alma korkusu, üşengeçlik ve rahatına düşkünlük bu sağduyu yetimiz tarafından meşrulaştırılır. Egomuz bize hata payı tanımaz. İş işten geçince de aynen Lord Henry’nin anlattığı gibi, duygularımızın bize attığı kazığın farkına varırız. Meğer ki “Sen yapamazsın!” diyen egomuzmuş, “Sana yakışır mı?” diyen aşağılık kompleksimizmiş. Bu kısır döngü eninde sonunda pişmanlığa varır. “Güvenliğimi sağladım, emin adımlar attım da ne oldu?” Hayatımızı kontrol altında tutmak isteriz ama bilmeliyiz ki bir kaos denizinin yüzeyinde güç bela çırpınıyoruz. Ara sıra suya dalmamız, hayatın belirsizliğine kendimizi salıverip bilinmeze göğüs germemiz bize yepyeni ufuklar açar.

- Reklam -

portreler odasi

Fiyat ve Değeri Ayırt Edememek

“… Günümüzde insanlar her şeyin fiyatını biliyorlarsa da hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar.” (Sayfa 108)

Geldik Oscar Wilde’ın en ünlü sözlerinden birine. Lord Henry bu sefer tüketim düşkünü, pratik ve tüccar İngiliz toplumunu eleştiriyor. Her şeye, insanlara bile fiyat biçilen bir piyasada maneviyat yoksunluğu kol gezer. En büyük bayramlarımıza bakın; şirketlerin istilası altında birer reklamcılık mevsimine dönüşmekteler. Ekonomi biliminde belirtildiği üzere boş zamanın bile parasal değeri var. Bütün bu hesaplarımızı, harcamalarımızı yaparken sahip olduğumuz şeylerin gerçek değerini, yaşamımızda hak edip etmedikleri önemi de gözden geçirelim.

Çağdaş İdeale Karşı Romantizm

“… Hüzün verici bir düşünce, evet, ne var ki deha hiç kuşkusuz güzellikten daha uzun ömürlüdür. Hepimizin, kendimizi aşırı derecede eğitmek uğruna bunca zahmete katlanmamız da bundandır ya. Şu çılgın, kıran kırana yaşam savaşında hepimiz dayanıklı bir şeylere sahip olmak isteriz, bu yüzden de yaşam kavgasındaki yerimizden olmamak için kafamızı süprüntülerle, olgularla doldururuz. Eksiksiz bilgi sahibi adam: Çağdaş ideal işte budur. Eksiksiz bilgi sahibi adamın zihniyse ürkütücü bir şeydir. Elden düşme züccaciye satan bir dükkân gibi, baştan aşağı toz ve eciş bücüş nesneler, canavarlar. Her şeye gerçek değerinin üstünde fiyat konmuş.” (Sayfa 36)

Bilgilenmek, merakımızı gidermek…Bu gibi tutkularımızı bile sulandırıyor Lord Henry. Ancak tam olarak öyle değil. O bir çağdaş idealden bahsediyor, oysa merak insan türünün en ilkel güdülerinden biridir. Yürüyen ansiklopedilere ne kadar da bayılırız. Dudaklarından dökülenlere leşçil akbabalar gibi pençelerimizi saplarız. Ya da burnumuza çürük kokusu gelir ve bunalırız. Bilgiler insan aklında depolanıp çürüyebilir. Daha sonra kaba şekilde önümüze konduğunda ters tepki vermemiz çok doğal. Yani akıl ve mantığın hüküm sürdüğü günümüzde mekanik bilgi depolamasına gereğinden fazla önem verilmektedir. Bilginin kendisinden ziyade sunuş tarzı bizi etkiler, hayal gücümüzü uyarır. Bu alıntıda estetizmin ve güzelliğin sözcüsü Oscar Wilde, evrene dair tüm sır perdelerini yırtan pozitivizme sataşıyor da olabilir.

dorian gray ben barnes

Bu 5 alıntıda bir model beliriyor: Lord Henry Wotton çılgınca bir şey söyler ve hemen dikkatimizi ele geçirir. Cepte gördüğümüz gerçeklere tekme atarak varlıklarını bize hatırlatır, başka bir açıdan ışık tutarak onları sorgulatır. Bütün olayı bu. Dinleyicilerine öğüt vermek veya onları gütmek istemez. Etki denen şeyin tümüyle ahlaka aykırı olduğunu belirten ta kendisidir. Eğer derseniz ki, “Yok, o, insanlığa çamur atan bir sinik, zevk düşkünü hedonist ya da her gerçeği reddeden nihilist!” yukarıdaki örnekler yardımınıza yetişir. Fakat onu bu kalıplara sokmak kolay olsa bile Lord Henry, tanısı koyulamayacak kadar olağan dışı bir vakadır.

Alıntılar Dorian Gray’in Portresi kitabının Can Yayınları E-kitap 14. basımından (2013) alınmıştır. Çevirisi Nihal Yeğinobalı’ya aittir.


* Dorian Gray’in Portresi: Yaşlanmayan Tablonun Yaşlanmayan Öyküsü

Esere ve karaktere dair yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşmayı unutmayın.

Ruslan Pavlii

Konuşulan sözlerin kalıcılığına güvenemediğim için yazarak düşüncelerimi somut hale getirmek bir alışkanlık, gereklilik haline geldi. Edebiyatla sinemaya olan merakım ve yazma hevesim birleşince kendime ilginç bir uğraş keşfettim, inceleme yazmaya koyuldum. Sevdiğimiz eserler konusunda fikir yürütmek ve bu fikirleri yazıya dökmek bizleri pasif tüketici konumundan şerik konumuna taşır. Kim sevdiği şeylerin parçası olmak istemez ki?

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Harry Potter at Home J.K. Rowling

Harry Potter at Home: J.K. Rowling’den Ev İzolasyonunda Olanlara Yeni Mecra

NASA Hubble Uzay Teleskobu Doğum Günü

NASA’nın Hubble Teleskobu Doğum Gününüzde Hangi Fotoğrafı Çekti?