Lupin 1. Sezon İncelemesi: Fransa’nın Sherlock Holmes’üne Çağdaş Bir Uyarlama

8 Ocak 2021’de yayına giren ve son günlerde Netfix Türkiye’de en çok izlenen 10 yapım listesinin birinci sırasında yer alan Lupin dizisi hakkında kaleme aldığımız inceleme yazısı sizlerle.

Adeta yavuz hırsız ev sahibini bastırır atasözünün yeniden işlenmiş hali ile tanışmaya hazır olun! Louis Leterrier, Marcela Said ve Ludovic Bernard’ın yönetmenliğini üstlendiği Lupin dizisinin 1. sezonunun ilk kısmı Netflix’te yayına girdi. Dizinin ilk sezonu toplamda 10 bölümden oluşuyor. Yapımın şimdilik ilk 5 bölümü erişime açıldı. 2. kısmın ne zaman geleceği ise henüz belli olmadı.

Başrolünde Omar Sy’ın (Intouchables, Jurassic World, X-Men: Days of Future Past) bulunduğu yapımın oyuncu kadrosunda Vincent Londez, Ludivine Sagnier, Hervé Pierre, Soufiane Guerrab, Shirine Boutella ve Antoine Gouy gibi isimler yer alıyor. Netflix Fransa yapımı dizinin dili de haliyle Fransızca.

Aksiyon, suç ve dram türlerindeki Lupin dizisinin ilk kısmında Assene Diop (Omar Sy) adında bir hırsızın hikâyesini izliyoruz. Ya da diğer bir deyişle Assene Diop’un aklanmasına şahitlik ediyoruz. Flash-back sahneler ve başkalarının hayatına tanıklık etmemiz ile aslında Assene Diop’un o kadar da suçlu olmadığı gösterilmek isteniyor. Gerçek hayatta suçlu olduğuna şüphe edilmeyen kişilerin bazı kurgu yapımlarda suçsuz gibi gösterilmesi çok da yabancı bir konu değil aslında.

Assene Diop’un borçlu olduğu, tefecilik de yapan üç kişilik bir ekip ile ters düşmesini ve küçük bir kavga ile hikâye başlıyor. Assene’in borcu ödemek için bir fikri var: Louvre Müzesi’ni soymak.

Lupin Dizisi ile Yeniden Hayatımıza Giren Kibar Hırsız Arsen Lüpen

Assene kendisine Arsen Lüpen adlı roman karakterini rol model seçmiş. Çocukken defalarca okuduğu kitabın başkarakteri olan Arsen Lüpen’in yaşadıklarından ilham alarak yapıyor çoğu soygunu. Dizide, Fransız yazar Maurice Leblanc’ın 1905 yılında yarattığı Arsène Lupin (Arsen Lüpen) karakterinin doğrudan bir uyarlamasını izlemediğimizi söylemeliyiz. Serbest, çağdaş ve daha gerçekçi bir adaptasyon bizlerle.

Fransa’nın Sherlock Holmes’ü olarak anılan Arsen Lüpen serisi, 17 roman ve 39 novelladan oluşan Maurice Leblanc imzalı bir polisiye klasiği. Bu kitaplardan bazıları Türkçeye de kazandırılmış durumda. Aynı zamanda Peyami Safa’nın Server Bedi takma adı ile kaleme aldığı Cingöz Recai maceraları da Leblanc’ın bu kitaplarından ilhamla oluşturulmuştu. Serinin sinema ve tiyatro uyarlamaları da bulunuyor.

Sekans Çılgınlığı

Diziye dönersek yapımda çok güzel sekanslar bulunduğunu söyleyebiliriz. Ancak bazı sekansların tek amacı güzel olmaları. Evet, şu an gözümün önünde canlanan çoğu sekans ilk bakışta çok güzel. Sanatsal ve sinematografik duruyor ama yapım bu sekanslara ihtiyaç duymadığı için bunlar kimi zaman akışı ve konuyu baltalayabiliyor.

Şu an spoiler (sürprizbozan) vermeden bu konuya örnek verebileceğim tek bir sahne var. İlk bölümde Louvre Müzesi girişine kırmızı halı serdikleri sahne. Burada kullanılan sekanstan etkilenip aklıma not etmiştim ama sonrasında bir “milyonerin” halı üstünde diz çöküp toz kontrolü yapması çok tuhaftı. Bizim oraya kırmızı halı serildiğini bilmemize gerek bile yoktu.

Suç Baronunun Yetersiz Akademik Bilgisi

Yine ilk bölümden bir örnek ile karşınızdayım. Güvenlik kameralarının devre dışı bırakılmasının gerektiği bir sahnede Assene’in suç ortaklarından birisi güvenlik odasına gelip tuşlara basıyor. Bu sahnede sanki önüne gelen her tuşa basan birisini değil de güvenlik kameralarını hack’lemeye çalışan bir hacker izliyoruz havası verilmişti. O kişinin hacker değil karışık bir şekilde her tuşa basan birisi olduğunu anladığımızda başka bir sorun göze batıyor. Masanın ortasında kırmızı, ışıklı, üzerinde basmayın anlamında işaret bulunan bir düğme var. Oradaki basmayın işareti, basarsan bir şeylerin ters gideceği anlamına gelir ve bir şeylerin ters gitmesi için uğraşıyorsan o düğmeye basarsın.

Yine aynı suç ortağı soyunma odasındaki güvenliği atlatmak için bayıltıcı bir kimyasal kullanıyor ve sonra farkına varıyor ki tahmin ettiği gibi anında etki eden bir kimyasal değilmiş. Sonrasında bir şekilde bu kişileri atlatıyor. Burada bir sorun yok fakat yalnızca birkaç dakika sonra başka bir kişiyi yine aynı kimyasal ile bayıltmaya çalışıyor. Az önce onu kullandın ve işe yaramadı, adamları döverek bayıltmak zorunda kaldın. Niye Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışıyorsun?

Bu kimyasaldan iki kez fısfıs şeklinde kullandıktan sonra bir litrelik şişenin birden bitmesi konusuna girmek bile istemiyorum.

Bu suç ortakları hakkında söylemek istediğim son şey şu ki; bir metre ötede ikisi bir cinayet girişiminde bulunurken üçüncü kişi “sessiz öldürün, oyuna odaklanamıyorum” havasında zaman geçiriyor. Yani bu kişiler illegal işlerle fazlasıyla haşır neşir ve bundan dolayı bu kişilerin böylesine göz önünde olan şeyleri bilmesi bekleniyor.

Turuncuya Sevgilerle

Dizide olabildiğince soğuk renkler kullanılmış. Soğuk olmayan tek renk turuncuydu. Turuncu olan eşya ve kostümlere biraz odaklanıldığında öyle alelade yerlerde kullanılmadığını fark ediyoruz. Genellikle Assene Diop’un polisten kurtulmasında role sahip şeylerdi turuncu olan şeyler. Bazen dikkatleri dağıtacak bir bere, bazen kaçış rotasını gösteren eşyalar, bazen tamamen tupturuncu bir üniforma. Hapishanede geçen bölümlerde revir doktorunun önlüğün altına giydiği kazak turuncuydu ve orada bulunan en özgür kişinin o doktor olduğu yansıtılıyordu.

Daha sonradan bu turuncunun yanına bir de turkuaz ekleniyor. Turkuaz rengi Assene Diop’un oğlu Roul’un olduğu sahnelerde kullanılmış. Şu an için bunun bir anlamı yok ama dizinin 1. sezon 2. kısım bölümlerinde bu cevapları alabileceğimizi umuyoruz.

Cevapsız Kalan Bazı Sorular

Özellikle dizinin bir kısmından sonra sürekli, “Nasıl oldu?”, “Nasıl anladı?” gibi sorular geliyor aklımıza. Bu sorular şimdilik cevap bulmuş değil. Bu kurguya katılan gizem ya da karakterlerin üstün zekasıymış gibi gösterilmeye çalışılmış ama ne gizemin ne de üstün zekanın payı varmış gibi durmuyor. Daha çok senaryoda eksik varmış gibi ya da az bölüm çekeceğiz diye aceleye getirilmiş gibi duruyor maalesef.
“İyi bir gazeteci kaynaklarını asla paylaşmaz.”
Benim dizi hakkında söyleyeceklerim bu kadardı. Şimdi söz sizde. Lupin dizisi 1. sezon bölümleri hakkında sizin yorumlarınız neler? Görüşlerinizi ve teorilerinizi bizimle Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.