in ,

Ormanda Ölüm – Bülent Ayyıldız | “Sherwood Anderson Bana Hep Hakkı Verilmemiş Bir Öykücü Olarak Görünmüştür”

Sherwood Anderson’ın grotesk öykülerini bir araya getiren Bülent Ayyıldız, “Ormanda Ölüm” kitabının çeviri macerasını anlatıyor.

Ormanda Ölüm - Sherwood Anderson - Bülent Ayyıldız - Çevirmen
- Reklam -
- Reklam -

Bülent Ayyıldız, Amerikan edebiyatının klasik yazarları arasında anılan Sherwood Anderson’ın öykülerini Ormanda Ölüm kitabında bir araya getirdi. Yazar ve çevirmen Ayyıldız, Ketebe Yayınları tarafından yayımlanan eserin derleme ve tercüme aşamalarını tüm detaylarıyla Kayıp Rıhtım’a anlattı.


Sherwood Anderson uzun süredir eserlerini çevirmek istediğim yazarlardan biriydi. Öykülerinden bir seçki hazırlama teklifi ise bu arzumu daha da kuvvetlendirdi. Anderson bana hep hakkı verilmemiş bir öykücü olarak görünmüştür. Daha önce Türkçeye çevrilmiş eserleri de var fakat bir türlü bu yazarın kıymetinin bilindiğine ikna olamadım. Etrafımda ismini zikreden pek az insan vardı. Winesburg, Ohio adlı öyküsüyle yaptığı şey hem kıymetliydi hem de öykü türünün formuna çok uygun bir eserdi.

“Bunu neden roman değil de öykü olarak yazdın?” diye sorduklarında Anderson çok rahat şu cevabı verebilir: “Çünkü anlattıklarıma en uygun form öyküydü. Onları şiir olarak ya da roman olarak yazsaydım çöp olup giderlerdi.” Anderson böyle bir cevap vermemiş olsa bile vermiş kabul edelim. Öykü türünü anlamak, öyküde biçimin ne olduğunu çözmek için dikkatle incelenmesi gereken öykü kitapları yazmış. Anlatılması güç olan duyguları, durumları, düşünceleri araya girmeden anlatabilen bir yazar olduğu için insanların okumasını istediğim bir yazar.

- Reklam -

“Ormanda Ölüm” Çevirisinin En Zor Kısmı

Aslında en zor kısmıyla en zevkli kısmı aynı diyebilirim. Bir seçki hazırlayacaktım. Anderson’ın dilini, üslubunu ve temalarını en iyi temsil edecek öyküler bulmak zorlayıcıydı. Hangileri dışarıda kalmalı sorusu bilhassa zordu. Bana kalsa kitabın ebatı iki katına da çıkabilirdi. Daha önce Kasabamız olarak çevrilmiş Winesburg, Ohio parçalanması çok zor yekpare bir bütün. Kasabanın yerel gazetesinde çalışan, çoğu zaman hikâyelerin anlatıcısı olan George Willard bu sıradan kasabada bütün hayatını geçirmiş ve her şeyi çok iyi gözlemlemiş bir anlatıcı. Bütün öyküler birbiriyle hem bağlantılı hem de tek başlarına bir öykü.

Bazen filmlerde yaparlar, birbirlerinden alakasız hayatlar anlatılırken karakterlerin yolları bir şekilde kesişir. Kimi zaman önemli bir kesişme değildir bu. Sadece aynı otobüse binmişlerdir. Ya da 21 Gram filminde olduğu gibi birbirlerini tanımayan yabancılar, birbirlerinin hayatına doğrudan etki eder. Bu ikisinin karışımını görmek mümkündür Winesburg, Ohio öykülerinde. Tabii ki kitaptaki bütün öyküleri aktaramazdım, ama anlattığım kesişimi bir numune gibi okuyucuya sunacak öyküleri bir arada tutmaya çalıştım, hatta belki Winesburg, Ohio kitabından biraz fazla öykü seçmek zorunda kaldım.

Ormanda Ölüm - Sherwood Anderson
Ormanda Ölüm – Sherwood Anderson

Bunun dışında 1900’lerin başında yapılan at yarışlarını konu alan bir öykü var. İşin içine biraz jargon giriyordu ve bunların da tam karşılığını bulmak zor oluyordu. Dil kullanımında stratejik bir plan takip etmeliydim. Anderson sade bir dil kullanıyor, sadeliğin peşine düşersem çok güncel bir dil kullanmış izlenimi uyanabilirdi. Eskilerde yazılmış öyküler olduğunu sezdirmek istedim. Daha önceki çevirilerle karşılaştırma yaparak çevirimi okumuş bir yazar “Eller” öyküsündeki bir cümlenin daha önce “elleri konuşma biçiminin hatırı sayılır parçasıydı” diye çevrildiğini, benim çevirimde ise “Eller onun alametifarikasıydı” diye geçtiğini söyledi bana. Güzel bir yere değendi çünkü vermek istediğim şeyin okura geçtiği anlamına geliyor bu.

Kahramanlar genelde sıradan, hatta önemsiz insanlar. Konuştukları dil barlarda, çiftliklerde, fabrikalarda karşımıza çıkacak bir dil. Öte yandan, yazar olmak isteyen, entel camialara kendini kabul ettirmeye çalışan karakterler de var. Bu karakterler de pek konuşmuyor ama Anderson sessizlik üzerinden onları saran sıkıntıları, hayatı anlamlandırma çabalarını verebiliyor. Bazen karakterlerin az konuşması başa bela oluyor. Hadiseleri oldu bittiye getirerek geçtiği yerler de var. Okur için bu kısımları biraz daha netleştirmem gerekti. Bir de “launch” kelimesinde takıldım bir yerde. “Launch” kelimesinin karşılığı olarak ilk akla gelen, “başlatmak, fırlatmak, çalıştırmak” gibi fiiller olur. Öykünün bağlamı da denizcilik olmayınca, “launch” kelimesiyle motorlu bir botu kastettiğini çözmem biraz zaman almıştı.

“Ormanda Ölüm” Çevirisinin En Eğlenceli Kısmı

Dediğim gibi en zor ve en eğlenceli kısımlar aynıydı. Bir çeviri yapıyorum ve yaptığım çeviriyi en sevdiğim öyküleri dahil edeceğim. Tabii subjektif kriterlerim olduğu gibi, belli kriterlere göre seçtiğim öyküleri dahil ettim. Anderson’ın mesele edindiği temalar önemliydi. Kendini gerçekleştirme hayallerinden ümidini kesmiş, her şeye yabancılaşmış taşralı insanlara ve kendini gerçekleştirmek için didinip duran yazar olma heveslisi karakterlere sık sık rastlıyorsunuz Anderson öykülerinde. Esasen iki tip de Anderson’ın biyografisinden besleniyor. Yazarın yaşadığı şeye bazıları ruhsal çöküntü bazıları da aydınlanma diyebilir, ama Anderson, sık sık kendi karakterlerinde vurguladığı gibi kendini hapsolmuş hissediyordu. Küçük kasaba hayatından, tekdüze yaşamın getirdiği kısıtlılıktan, aynı insanları görüp aynı gündelik olaylar hakkında çene çalıp, yok olup gitmekten korkuyordu. Bu noktada, zihninde çizdiği sanatçı portresiyle, anlattığı halktan karakterler kesişir. İster işçi olsun ister sanatçı, ikisi de yabancılaşmıştır. İkisi de bir şeyler üretmedikçe sıkkın bir ruh gibi dolaşacaktır sokaklarda.

- Reklam -
Sherwood Anderson
Sherwood Anderson

“Ormanda Ölüm” ile Grotesk Olanı Keşfetmek

Diğer bir mesele “grotesk” olanı keşfedip, bunları tematik bir seçki gibi bir arada toplamaktı. Bu kelimeyi farklı şekillerde çevirip çevirmemeyi düşündüm fakat “grotesk” kelimesi öykülerde neredeyse terimsel bir anlam kazandığı için olduğu gibi aktarmayı tercih ettim. “Grotesk Kitabı” önsöz niteliğinde bir hikâye gibidir Kasabamız kitabının başında. Grotesque kelimesini ucube, anlamsız ya da garip gibi kelimelerle karşılamak ifadeyi bozabilir. Zira Anderson bu kelimeye kendi anlamını vermiştir.

Nasıl Kafka’nın eserlerine kafkaesk diye betimliyoruz, Anderson’ın öykülerini de grotesk diye tanımlayabiliriz. Hikâyelerinde fiziksel deformasyonlardan, çirkinliklerden ve ucubelerden bahsetmek mümkündür. Tıpkı “Yumurta” öyküsünde baba karakterinin koleksiyonunu yaptığı ucube civciv ve tavuk ölüleri gibi. Deliler, çarpıklıklar, vahşi sahneler hikâyenin görsel açıdan groteskliğini tamamlar. “Ormanda Ölüm” hikâyesinde köpeklerin vahşileşmesini, ihtiyar kadının yıkılışını ağırdan alır Anderson. Okuru yavaş yavaş, inandırıcılığını kaybetmeden kendine çekerken, bu vahşiliği açıktan belirtmeden, okurun canlandırmasını ister. Kurnazca bir harekettir bu. Okur zihninde canlanan vahşet yüzünden yazarı suçlayamaz. Onun pek bir suçu yoktur. Asıl cani olan, içinde unuttuğu, kıyıda köşede kalmış vahşeti kendiliğinden dirilten okurun kendisidir. Anderson’ın hikâye anlatıcılığı sadece ormana giden yolları gösterir.

En nihayetinde, seçilen öykülerde grotesk karakterlerin topluma ve kendilerine yabancılaşmalarını anlatan Anderson’ın kullandığı kendine has dili korumaya çalıştım. Ağdalı ya da uzun cümleler kurmaktansa kısa, net ve yalın bir dili tercih eder. Zaten süslü bir dil, yarattığı insanlara uzak kalacaktır. Tıpkı karakterleri gibi, yazarımız da laf kalabalığı yapmaktan kaçınır. Karakterler zaten küskün ve suskundur çoğu zaman. Anderson’a göre hikâyeleri aktarmanın en iyi yolu ekonomik olmaktan geçer. Ne yorum katmaya ne de şiirselliğe yer vardır grotesk karakterlerin yaşantılarında. Bu haliyle oldukça dramatiktir zaten olaylar. Çeviride biraz duygusallığa geçmek ya da yanlış kelime tercihi hikâyeleri romantikleştirebilirdi. Aslında bütün yazarlar için bu tarz bir hassasiyet gütmek gerek.

Her şeyi hikâyeye dönüştürüp, konuşmaya başladığında dinleyicinin ilgisini diri tutan bir anlatıcının yeteneğine engel olmayan bir çeviri hazırlamaya çalıştım. Anderson’ın üslubunda halktan çıkan sözlü hikâye anlatıcılarının izleri olduğunu belirtmiştim. Hikâyeler düşük bir tempoda ilerlerken kimi zaman anlatılanı kaçırabilir okuyucu, çünkü Anderson derdini anlatmak için sesi kısık notalar kullanır. Seçtiğim öyküler, Anderson’ın yarattığı grotesk insanları ve bu insanların yaşadığı sıradan Amerikan kasabalarını resmediyor. Onların gerek insan gerek sanatçı olarak acılarını anlatamayışı vardır fakat bu ifade edememe durumu dünyanın herhangi bir yerindeki sıradan bir kasabada, hatta kendi yaşadığımız kasabadaki sakinlerle ve kasabanın kasvetiyle benzerlik gösterir. Anderson anlatısı da bu yüzden güçlüdür; kendi yaşadığı kasabanın sıradan insanlarını anlatırken, yeryüzündeki her insanın hissedebileceği, ifade etmesi müşkül bir “sıkışmışlığı” ifade etmenin yolunu bulmuştur.

Bülent Ayyıldız


Ormanda Ölüm hakkındaki yorumlarınızı bizimle Kayıp Rıhtım Forum üzerinden paylaşabilirsiniz. Sitemizde yer alan diğer çevirmen maceralarını buradan okuyabilirsiniz.

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Acayip Yaratıklar Sözlüğü | Haftanın Kitabı #281

Acayip Yaratıklar Sözlüğü | Haftanın Kitabı #281

Buffy the Vampire Slayer Oyuncuları Buluşması

“Buffy the Vampire Slayer” Dizisinin Yıldızları Yıllar Sonra Bir Araya Geldi