in ,

The Council: Washington, Napolyon ve İlluminati Bir Adaya Düştüğünde

Tarihi karakterleri, gizli örgütleri, kapalı kapılar ardında imzalanan anlaşmaları, sanat, edebiyat, okült, mitoloji ve dini efsaneleri bir araya getiren oyun “The Council”i sizler için inceledik.

The Council ust
- Reklam -
- Reklam -

Telltale Games’in çok sevilen ama şirketlerini kurtarmaya yetemeyen oyunu The Walking Dead’in ardından, bölümler halinde yayımlanan seçimli macera oyunlarına gösterilen ilgi bir hayli arttı. Big Bad Wolf tarafından geliştirilen, dağıtımını ise Falcon Home Interactive’in üstlendiği “The Council” de, bu fikirle yola çıkan oyunlardan bir tanesi. The Council, ilk oyunları olsa da çalışanları arasında Cyanide Studio, Blizzard, Ubisoft gibi şirketlerde görev almış deneyimli oyun yapımcıları mevcut.

Bilgisayar, PS4 ve XboX One için, beş parça halinde yayımlanacağı duyurulan The Council’in geçen ay dördüncü bölümünün de çıkması ve daha önce birkaç kere başıma geldiği gibi, yarıda kalmayacağının artık kanıtlanması ile (Blues and Bullets, senden bahsediyorum!) bir süredir gözlerimi diktiğim bu oyunu deneme kararı aldım. Üçüncü bölümün sonundan bildiriyorum ki, pişman değilim.

9/11’i Bush hükümeti mi ayarladı? Beyaz Sarayın ipleri kimin elinde? Masonlar bizi yönetiyor mu? Sevsek de sevmesek de, düzenli olan karşımıza çıkan bu komplo teorilerini alıp, zamanda biraz daha geriye gidelim. Napolyon’u başa kim getirdi? Fransiz İhtilali’nin de arkasında ya da karşısında bir gizli örgüt var mıydı? Washington’a para nereden akıyor?

- Reklam -

Brütüs’e o bıçağı kim verdi?

Pekâlâ o kadar gitmemize gerek yok.

The Council 1

1700’lerin sonunda, karadan ve gözlerden ırak bir ada. Denizin ortasında yükselen kaya parçasının üzerine inşa edilmiş bir malikane. Sahibi, Lord Mortimer’in çağrısı ile bir araya gelerek dünyanın kaderini kararlaştıran lordlar, politikacılar, din adamları, araştırmacılar ve askerler. Tüm bunların arasında, Louis de Richet, The Golden Order isimli okült ile ilgilenen gizli bir örgütün bir parçası. Amacımız ise, Lord Mortimer’in konuğu olarak adaya davet edilen The Golden Older’ın Fransa ayağının lideri annemiz Sarah de Richet’in, gizemli bir şekilde ortadan kayboluşunu araştırmak.

Hikâye boyunca oyun içerisinde önemli yer tutan, kardinal, barones, yüksek hakim gibi kurgu karakterlerin yanında aynı zamanda Napolyon ve George Washington benzeri tarihi kişilikler de karşımıza çıkıyor. Sadece Sarah de Richet’in kayboluşunu değil, bu değerli isimleri bir araya getiren Lord Mortimer’in de etrafını kaplayan sır perdesini aralamak ve adada gerçekleşen olaylar serisine bir ışık tutmak bize düşüyor.

Ana karakterimiz Louis video oyunlarında sık sık karşımıza çıkan yapılı adamlardan değil. Kanca burunlu, dağınık saçlı ve sıska.  Hâl böyle olunca ve oyunun doğası gereği, karşımıza çıkan problemlerin büyük bir çoğunluğunu ikna kabiliyetimizi kullanarak hallediyoruz. Karakterler arasındaki ikili ilişkilerde, karşıdaki kişinin güçlü ve zayıf yönlerini kavrayarak ona duymak isteyeceği cevapları vermek önemli bir yer tutuyor. Elbette, oyunda hatırı sayılır miktarda zekâ ve bilgi gerektiren bulmacalar da mevcut. Özellikle İncil, Haçlı Seferleri, Yunan ve Roma mitolojileri gibi temalardan esinlenen bilmeceler karşımıza çıkıyor.

Sanat, Edebiyat ve Tarih!

Oyunun beni mest eden en önemli özelliklerinden biri de, etrafa serpiştirilmiş güzel sanatlar ve edebiyat parçaları. Dolaşırken Dante’nin İlahi Komedya’sından bir pasaj çıkıyor karşımıza ya da Jacques Laumosnier’in Fransa ve İspanya kralları 14. Louis ile 4. Philip’in buluşmasını konu alan ünlü tablosunu seyredebiliyoruz. Oyunun geçtiği neredeyse her mekân kimisi orijinal, pek çoğu ise gerçek ve ünlü her türlü sanat ve edebi eserler ile dolup taşıyor. Louis de haklarında yorum yapmaktan kaçınmıyor. Tam bir kültür bombardımanı olan The Council’i bahsettiğim alanlara ilginiz varsa kaçırmamalısınız.

- Reklam -

The Council 2

Çok Fazla Fikir, Çok Az Zaman.

Elbette, The Council’de eleştirebileceğim noktalar da var. Bunlardan en önemlisi,  tatlı her baldan bir parmak almaya çalışması. Bir yandan politik ve kişisel ilişkileri dengede tutmaya çalışırken, üstümüze yıkılan cinayet soruşturmasını yürütüp, öte yandan kayıp annemizin ardına bıraktığı problemleri çözerken iş çığrından çıkabiliyor. Daha fazla zaman ayrıldığı takdirde daha eğlenceli ve değerli olabilecek temalar, sıkıştırılmış hissi uyandırıyor.

Gelişigüzel eklenip hakkı verilemeyen pek çok fikirden bir tanesi de Lovecraft mitleri. Oyunda okült önemli bir yer tutsa da, doğaüstü elementler sadece ima yolu ile veriliyor. Oyuncuya mantıksal açıklamalar getirebilme özgürlüğü verilmiş. Tarih ve kurmaca arasında oluşturduğu mükemmel dengeyi bozan şey ise Al-Azif, nam-ı diğer Necromonicon’un bahsinin geçmesi. Iä! Iä! Cthulhu fhtagn! Ona diyecek bir şey yok. Ancak gerçekliği bu kadar güzel yakaladıktan sonra kullanılabilecek Kabala, Mısır’ın Ölüler Kitabı, Voynich El Yazmaları gibi muhtemelen benim aklıma gelmeyenler de dahil olmak üzere pek çok gizemli ve okült özellikler taşıyan kitabeler varken, yapımcıların neden oyunun geçtiği tarihten yaklaşık yüz yıl sonra yaşamış bir adamın uydurduğu bir tanesini kullanmayı seçtiğini aklım almıyor.

Teknikler ve Mekanikler

The Council rol yapma özellikleri ve karakter gelişimi konusunda basit ancak etkin bir yol izliyor. Politikacı, dedektif ve okültist olmak üzere üçe ayrılan yetenek ağacında bir kısıtlama yok, ilk andan itibaren oynadıkça kazandığımız deneyim puanlarını dilediğimiz şekilde dağıtabiliyoruz. İpucu ararken bulduğumuz edebi eserler arasında da seçim yapıp, okuyarak yeteneklerimizi geliştirebilme imkânı da veriliyor. Hangi alana yönelmek istediğimiz diyalog seçimlerinden tutun da, bilmeceleri çözebilme şekline kadar pek çok farklı duruma sebep olabiliyor.

Hareket kapasitesi ve karakterlerin mimikleri zaman zaman hantal hissettirse de, The Council’in mekân tasarımını beğendim. Öyle ahım şahım grafikleri olduğunu iddia edemeyeceğim tabii. Arka planda ise, temaya ve döneme uygun olarak klasik müzik tınıları eşlik ediyor, oldukça rahatlatıcı bir havaya sahip. Oyundaki diyalogların tümü seslendirilmiş, ana karakterin aktörü zaman zaman kaşlarımı çatmama sebep olsa da, pek çoğu karakterin geçmişine uygun bir aksana sahip, profesyonel çalışmalar.

Sezonun tamamı Steam üzerinden 85 liradan satışta, her bölümün oynanış süresi ise yaklaşık 3 saat. Ancak oyunun tekrar oynanabilitesi, benzerlerinin aksine yüksek. İlk seferinde bir talihsizlikten ötürü kayıtlarımı kaybettiğim için oyunun ilk bir buçuk bölümünü yeniden oynamak durumunda kaldım ve yaptığım seçimler gerçekten de daha öncesinde şahit olmadığım farklı sahnelere sebep oldu. Hikâyenin ilerleyişinde ne derece bir değişiklik yaratacağı konusunda elbette sonunu görmeden yorumda bulunamam ancak, farklı karakterleri daha yakından tanıyabilmek için ikinci defa oynanabilir.

Oyunun Steam adresine buradan, internet sitesine ise buradan ulaşabilirsiniz.

Keyifli oyunlar dilerim!

Ece Gürkan

1991 yılında, Tekirdağ’da doğdum. İlk ve orta öğretimimi Tekirdağ’da tamamladıktan sonra, İstanbul Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü, bir adli tıpçı olma umuduyla kazandım. Türkiye’de adli tıbbın, küçük yaşlardan beri televizyonda izlediğim gerçek suç programlarında gösterildiği gibi olmadığını fark etmemle birlikte, hayal kırıklığına uğrasam da zaman içerisinde kendime yeni hayaller edinmeyi öğrendim. Bilimkurgu, fantastik kurgu, masaüstü oyunlar ile bilgisayar oyunları hobilerimden önde gelenler arasında ve bunların birleşiminden ortaya çıkan yapımlar benim için kısa zamanda bir tutkuya dönüştü.

2 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for CHALLENGE_TV CHALLENGE_TV dedi ki:

    Sherlock holmes ve Agatha christie romanlarının karışımı niteliğinde bir hikayeye sahip olan oyun senaryosu beni benden aldı. Doğru skillerinizi yükselterek bir sherlock edasıyla incikten cıncıktan bir anlam çıkarabilir, bir başka skille kendinizi ilber ortaylı yada robert langdona çevirebilir yada obi wan kenobiymişcesine milletin ağzından bakla çıkarabilirsiniz. Ama maalesef skill ağacını belli miktarlarda açabiliyor, o royal jelly denilen meretten etrafın suyunu çıkarana kadar arayıp bulmazsanız dımdızlak kalakalıyorsunuz.Grafikleri maalesef çok kötü oyunun ama hikaye kendini oynattırıyor. Her an tetikte olup ipucu kovalamalısınız. Oyunun devamını merakla bekliyorum.

  2. Avatar for akaiabe akaiabe dedi ki:

    Sırf bu yüzden lockpinge biraz abandım ki etraftaki kutuların anahtarlarını gözden kaçırsak bile açabileyim. :slight_smile:

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

clive barker dokudunya ust

Karanlık Kitaplık Serisinde Yeni Adım: Clive Barker’dan Dokudünya

Ev Kütüphaneleri Hakkında Araştırma

Ev Kütüphanelerinin Bilişsel Yeteneklerimize Etkisi Üzerine