in ,

The Grudge İncelemesi: Yeniden Çevrimde Dip Nokta

The Grudge (Garez) film incelemesi yayında. Vizyona giren 2020 yapımı yeniden çevrime dair ilk değerlendirmelerimiz sizlerle.

The Grudge 2020 - İnceleme
- Reklam -
- Reklam -

Meşhur korku filmi serisi The Grudge (Garez), 2020 yapımı yeniden çevrimi ile devam ediyor. Yeni filme dair ilk inceleme sizlerle!

Uyarı: İnceleme 2020 yapımı The Grudge (Garez) filmi ile ilgili ağır spoiler içeriyor.

“Birisi güçlü bir öfkenin pençesinde öldüğünde, bir lanet doğar. Lanet ölümün olduğu yerde toplanır. Lanetle karşılaşanlar onun öfkesi tarafından tüketilirler”

- Reklam -

Bu sözler ile açılıyordu 2004 yılındaki Amerikan uyarlamasıyla ünlenen Garez (The Grudge) serisi. Japon orijinli Ju-On filmlerinin uyarlaması olan Garez, bana çocukluğumdan kalma bir kâbus figürü vermişti: Kayako Saeki!

Evet IT ve Nightmare On The Elm Street gibi filmler hem sinema hem de korku dünyası için kült yapımlar. Bu yapımların kötüleri Pennywise ve Freddy Krueger çoktan literatürdeki yerlerini almış durumda. Ayrıca benzer tarihte sinemalara gelen Halka serisinin Samarası da Kayako’dan daha bilinir bir figürdü. Hak ettiği ilgiyi görememelerine rağmen The Gurdge serisi (temellerinin geldiği Şinto inancı sebebiyle) kendisini diğerlerinden ayıran bir yana sahip: Filmler asla mutlu sonla bitmiyordu.

Kayako Saeki Takako Fuji

Lanet ya durdurulamıyor (Garez 2) ya da durdurulduğu sanılıyordu (Garez 1 & Garez 3). İntikamcı ruh, kurbanlarından hep bir değil, birkaç adım öndeydi. Çare yoktu, bir kez lanetlendiyseniz sizi bekleyen tek şey ölüm oluyordu. Garez filmlerinin IMDb gibi sitelerde hep düşük notlarda olmalarının sebebi, belki de temellerini aldıkları inancı yeterince iyi ifade edemeyişleridir.

Şinto İnancı

Kayako’nun öfkesi, zalimliği ve durdurulamaz oluşu temelini Japon ulusunun milli dini olan Şinto’dan alıyor. Bu inanışa göre, büyük bir öfkeye ya da acıya maruz bırakılarak öldürülen ya da bedenleri düzgün şekilde gömülmeyen ruhlar, öfke (aslında öfke hafif kalıyor, nefret veya garez) ve intikam dolu şekilde yaşayanların dünyasına bir Onryo olarak dönerek, onlara bunu yapandan intikamlarını alıyorlar. Yani ölüye saygınız yoksa, saygı duymaya başlamak için geriye pek vakit bırakmıyorlar. Eğer korkunç bir cinayet işlediyseniz, o sizi gelip bulacak ve kan revan içinde, lime lime bir ceset bırakacak geride. Aynı Kayako’nun yaptığı gibi.

Kötülükten Dehşet Doğar

“Orijinal” The Grudge üçlemesinin (seri her ne kadar Ju-On adıyla Japonya da çok daha eski tarihlere dayansa da, yazı boyunca orijinal dendiğinde 2000’li yıllardaki Amerikan uyarlaması kastedilecek) intikamcı hayaleti Kayako’nun geçmişi aslında oldukça sıkıntılı. İkinci filmde ciddi bir değişime uğramadan önce Kayako, sorunlu bir aile tarafından yetiştirilen, sosyal sorunlar yaşayan ve hep mutsuz olan bir kız olarak tasvir ediliyor.

garez 2020

Hayatı boyunca günlük tutan Kayako’nun sonu, yine o günlük yüzünden oluyor. Kocası Takeo’nun günlüğünü bulup okuması ve Kayako’nun, onu oğlunun öğretmeniyle aldatıyor olma ihtimalini takıntı haline getirmesi sonucu Takeo, önce Kayako, ardından oğulları Toshio ve kedisini öldürüyor. Kayako’nun önce bir dizini sakatlayan, ardından boynunu kıran Takeo, Toshio’yu ve kedisini ise küvette boğuyor. Bu yüzden hem Japon filmlerinde hem de Amerikan uyarlamasında Kayako, bir bacağı sakat olduğu için ya emekliyor ya da ayakta dursa bile dengesiz, tüm kemikleri kırıkmışçasına yürüyor.

Garez 2’de değiştirilen geçmişiyle ise Kayako’nun annesi, içlerine kötü ruhlar girmiş insanları kurtaran bir medyum olarak anlatılıyor. Kayako’nun annesi kızının bedenini, çıkardığı kötü ruhları hapiste tutmak için kullanıyor. Yani normalde tamamen öldürülme şeklinden öte gelmesi gereken bu nefret, Kayako’nun lanetli geçmişine bağlanıyor.

Kayako’nun, ölü teni, simsiyah saçları, çarpık yürüyüşü ve zalimliğine, ölmeden hemen önce çıkardığı “ölüm gıcırtısı” eşlik ediyor. Boynu kırıldığı için istemsizce çıkardığı gıcırtıya benzeyen ses, onun yakında olduğunun ve kurbanının vaktinin azaldığının bir göstergesi oluyor. Kayako, Takeo’dan intikamını, öldürüldükten çok kısa bir süre sonra, saçlarıyla onu boğarak alıyor. Bu lanetli aile, Kayako, Takeo ve Toshio; bitmek bilmeyen garez, azap ve acılarını evlerine giren herkesten çıkarıyorlar.

garez film 2020 gorsel

Kayako’nun nefretini kazanmak için, kapıyı açıp içeriye adım atmak yeterli. O andan itibaren o talihsiz kişi, er ya da geç ölecek. Kurtulma şansı yok. Çocukluğumuzdan beri canavarlardan korunmak için kullandığımız yöntemlerin (ışığı açık tutmak, yorganı kafamıza kadar çekmek vb.) Kayako’nun üzerinde en ufak etkisi yok! Kurbanı yorganın altına girip kafasına kadar çektiyse, yorganın altında bir hareketlenme olduğunu hissedecek ve yukarı kaldırdığında gördüğü son şey Kayako’nun yüzü olacak. Kayako affetmez, acımaz ve merhamet etmez.

Buna verilebilecek en kolay örnek, serinin ikinci filminin sonunda, laneti taşıyan kişinin Şikago’daki bir apartmana gelmesiyle önce son kurbanını öldüren Kayako’nun, üçüncü filmde ise, onunla bir ilgileri olmadığı halde bütün apartmanı katletmesi. Filmin sonunda ise Kayako, sanılanın aksine yok edilemiyor, kurbanını takip etmeye devam ediyor. Evini yakmak, ikinci filmle beraber öfkesinin ve lanetin evin sınırlarından çıkmasına sebep olurken, öz kardeşinin uyguladığı ritüel bile onu durduramıyor. Garez durdurulamıyor.

Kurbanlarıyla dalga geçen, illüzyonlar ile eziyet eden, insanüstü ve kaçınılmaz olduğunu sürekli gösteren Kayako, temelini dini bir inanıştan almasına rağmen Lovecraft esintileri barındırıyor. Acıması ise asla yok, hasta yatağında, acılar içinde kıvranıyor da olsanız sizi bulacak ve öldürecek.

Yeniden Yapımın Yeniden Yapımı

The Grudge serisi yaklaşık 15 filmden oluşuyor. Japonya’da çekilen sayısız Ju-On filminin yanı sıra, Amerikan uyarlamaları ile iyice genişleyen evren; 2020’de yeni bir yapımla geliyor. Buradaki hikâye ise, 2004 yılında Tokyo’yu ve lanetli evi görmemizle açılıyor. Evin bakıcısı Fiona Landers, lanetin taşıyıcısı olduğunu bilmeden Pensilvanya’daki evine dönüyor. Bu da lanetin oraya taşınmasına sebep oluyor. Filmdeki zaman atlamalarına ve klişeliğe geçmeden önce en büyük sorunu yazalım:

- Reklam -

Filmde Kayako yalnızca ilk sahnede var!

The Grudge

Bütün serinin temel taşı olan Kayako, filmde sadece Fiona’nın bir taşıyıcıya dönüşeceğini anlatmak için birkaç saniyeliğine ekrana veriliyor. Yapım en büyük yanlışını da burada yapıyor, Sanders Ailesi’nin tüm üyelerinin Onryo’lara dönüşmelerinin ardından öldürme şekilleri, hatta çıkardıkları ses bile Kayako’nun ikonik ölüm gıcırtısı ile birebir aynı. Kayako filmde var ama yok! Kayako’nun bütün kendine has özellikleri başka bir hayalete aktarılmış oluyor.

Filmin “Kayakosu” Fiona’nın dış görünüşünün, sıradan bir amerikan korku filminin katil hayaletinden hiç farkı yok. Ürkütücü çocuk rolü ailenin ufak kızı Melinda’ya verilirken, en gereksiz saçmalık ise ailenin babasının ölümünün, orijinal filmdeki Kayako’u yansıtacak şekilde olmasıyla yapılmış oluyor. Bu yeniden çevrimde, laneti taşıyan Fiona, Kayako’nun etkisiyle bütün ailesini öldürüyor. Ama bir gariplik daha var ki, bütün film boyunca bu ailenin en çok görülen üyesi küçük kızları Melinda iken, hem Amerikan uyarlamasında hem de Japon versiyonlarında kâbusun ve korkutuculuğun asıl kaynağı hayalet kadın bu filmde resmen yan rolde. Aynı The Nun’da başrol olması gerekirken yan karakter gibi kalan Valak gibi! Hatta, genelde kurbanları takip eden ve Kayako’nun ikonik gıcırtısını çıkaran da katil ailenin babası. O sesi en çok ondan duymak trajikomik bir durum yaratıyor.

The Grunge (2020) Filmine Ne Gerek Vardı?

The Grudge serisinin artık suyu sıkılan bir içerik olduğu bir gerçek. Fakat bu yeniden yapım, farklı olmak için serinin her filminde olan temel taşları da değiştirmiş. Katil aile de yapılan değişiklikler ve hayaletlerin filmde neredeyse hiç gözükmemesi bir yana, serinin ikonik sloganı da bu film ile (aslında mantıklı) bir değişime uğruyor:

Birisi güçlü bir öfkenin pençesinde öldüğünde, bir lanet doğar. Lanet ölümün olduğu yerde toplanır. Lanetle karşılaşanlar onun öfkesi tarafından tüketilirler. Ve lanet asla tek bir yerde kalmaz.

The Grudge

Yani özellikle orijinal üçlemenin üçüncü filmiyle verilen, lanetin yavaş yavaş her yere yayıldığı gerçeğini anlatmak, bu filmin ana endişesi olmuş gibi. Öyle ki, tek bir taşıyıcı ile Pensilvanya’ya ulaşan lanet, 44. Reyborn Sokağı’ndaki eve, ondan sonra giren herkesi katledip öldürdüklerini de yanına katıyor. Yani o evde ölen herkes, kendi garezlerini yenilerden çıkaran intikamcı ruhlara dönüşerek resmen Onryo Takımı kuruyorlar. Eve girip ölen herkes aralarına girip öldürme döngüsünü sürdürüyor.

Artık orijinal yapımcıların bile takip edemeyeceği kadar çok filmi çekildiği için iyice karmaşıklaşan bir mini-evrene dönüşmesine rağmen Garez serisi; bence hâlâ biraz derinine bakılmasını hak ediyor. Filmde Kayako’nun olmaması, arka planda cinayetleri başka hayaletlere işletmesine yorulabilir. Eğer devam filmi çekilmeye karar verilirse, bu kez bu serinin asıl varisi güncel dönem makyajı (ve hatta belki CGI efekti) ile beyaz perdeye dönebilir.

Bu “yeni” Garez filmi, aslında aynı 2004 yılındaki film gibi bir üçlemenin de ilk parçası olabilir. Çünkü filmde, ilk filme gönderme olarak lanetli ev yakılıyor. Ancak orijinal üçlemede vurgulandığı gibi bu laneti durdurmak yerine iyice kontrolden çıkarıyor. İlk filmin aksine, “taşıyıcı” olabilecek karakter geriye pek kalmıyor. Çünkü son sahnede, filmin ana karakteri Dedektif Muldoon, evi yakmasının işe yaramadığını görüyor ve Kayako’nun ayak takımı tarafından saçından tutulup sürüklendiğinin gösterilmesiyle film sona eriyor.

Karmaşık Zaman Örgüsü ve The Grunge Filminin Artıları

Filmin karmakarışık zaman örgüsü de notu çok aşağılara çekmemin sebeplerinden. Evdeki lanet tarafından tüketilen ailelerinin hepsi, 2004-2005-2006 yılları arasında sürekli geçiş yapılarak (ki aslında bu, orijinal üçlemenin zaman çizgisiyle birebir örtüşüyor) izleyiciye aktarılıyor. Eğer benim gibi cidden dikkatle izlediyseniz aradaki bağları kurabilirsiniz. Ama zaten germe ve korkutma odaklı bir filmde izleyiciyi ayrıca böyle yormak bana göre gereksiz.

The Grudge

Filmin artılarına gelinecek olursa ilk sırada müziklerden, ikinci sırada da bu müziklerin de etkisiyle oluşan, Garez filmlerinin vazgeçilmezi tekinsiz ve rahatsız edici havadan bahsedilebilir. Her ne kadar Japon orijininden çıkarılıp sıkıcı Amerikan tarzında çekilmiş gibi gözükse de; kurbanların çaresizliği, ileri derecedeki vahşet/grotesk sahneler, boğucu ve karanlık hava ve müzikler, serinin ruhunu bir miktar koruyabildiğini gösteriyor.

Neticede, bana korkuyu sevdiren film serisinin ve arkasındaki inancın, 2020 olanaklarıyla çok daha iyi işlenebilmesini beklerdim. Film, gelecek olaylara kapı açma ile açmama arasında gidip geldiği için devamı gelir mi; kestirmek güç.

Korku filmlerinin azaldığı bir dönemde, eğer zamanınız değersiz ise veya benim gibi korku eşiğiniz düşükse bu yapıma bir göz atabilirsiniz.

Filme ve seriye dair yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizlerle paylaşmayı unutmayın.

Murathan Özlü

1995 yılında dünyaya geldim.Hep biraz hayalperest ve düş dünyalarına ilgili oldum. Yeditepe Üniversitesi Gazetecilik bölümü mezunuyum. Küçüklüğümden beri buna iten şey Warcraft evreni oldu, son dönemde tanıştığım Witcher evreni de kalbimde onun yanına yerleşti. Felsefe, psikoloji ve korku kitaplarını da fırsat buldukça -Lovecraft başta olmak üzere- okurum. Okumak, yazmak, fikirlerimi paylaşmak ve bunlar üzerine tartışmak benim için bir rahatlama yöntemidir.

2 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Pardus Pardus dedi ki:

    Umarım bu lanet Halka’ ya da uğramaz. :slight_smile:

    EK: Fragmanı izledim. Doğru düzgün bir fragman yapsaydınız en azından. Sen Grudge’ sun, fragmanınla bile korkutmalısın. :slight_smile:

  2. Avatar for Caleina Caleina dedi ki:

    Yani işte dediğim gibi, filmde Kayako var ama yok, o yüzden cidden biraz garip olmuş. Sıradan amerikan korku filmi gibi ama değil

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

the matrix 4 Brian J. Smith

The Matrix 4 Filmine Bir Sense8 Oyuncusu Daha Katıldı

Viking - Tek Cilt - Tim Severin

Viking Efsanelerini Anlatan Seri Şimdi Tek Ciltte Toplandı