in ,

The Kindergarten Teacher: Farklı Noktalardan Bakmaya Zorlayan Bir Film

The Kindergarten Teacher incelemesi sizlerle. Yönetmenliğini Sara Colangelo’nun üstlendiği yapım, Sundance Film Festivali’nde ses getirmeyi de başarmıştı.

the kindergarten teacher incelemesi
- Reklam -
- Reklam -

Sundance Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödülünü alan, sanata ve sanatçıya farklı konumlardan bakmanız için sizi zorlayan The Kindergarten Teacher film incelemesi ile karşınızdayız.

Anlatmak istediğiniz bir derdiniz mi var? Hayatınızın bir döneminde birilerinin gelip size sihirli değnekle dokunmasını ya da hiç olmazsa elinizden tutup kaldırmasını, bir fırsat vermesini bekleyenlerden misiniz? Belki da hayatta kendinize biçtiğiniz rol, o eli uzatan insan olmaktır. Hangi konumda olduğunuz fark etmeksizin sizi farklı noktalardan bakmaya zorlayan bir film, “The Kindergarten Teacher“. Nadav Lapid ile birlikte filmin senaristliğini de üstlenen Sara Colangelo tarafından yönetilen film, Sundance Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödülünü de kazanmıştı.

Kısaca konusundan da bahsedelim: Lisa (Maggie Gyllenhaal) isminde şiire meraklı bir anaokulu öğretmenimiz var. Bir gün bir öğrencisini kendi kendine şiir mırıldanırken buluyor. Duyduğu şiir gerçekten hoşuna gidiyor ve bu şiiri küçük çocuğun yazdığını duyunca gerçekten heyecanlanıyor çünkü elinden geldiğince sanata ve sanatçıya destek olmak isteyen bir insan. Çocuk ve öğretmeni arasındaki ilişki üzerinden bize pek çok sorular sorarak ilerliyor film. Ben sadece bir ilham olma/keşfedilme hikâyesi izlemeyi beklerken çok daha tatmin olmuş şekilde ayrılıyorum salondan.

- Reklam -

Yazının bundan sonrası yer yer sürprizbozanlı (spoilerlı) olacak çünkü kafamda oluşturduğu soru işaretlerine değinmem gerek.

the kindergarten teacher inceleme

The Kindergarten Teacher İncelemesi

Hikâye ilk başta Lisa’nın Jimmy’nin (Parker Sevak) yeteneğini fark etmesiyle başlıyor. Lisa kendi de şiir yazmaya çalışan bir insan. Jimmy’nin şiirlerini büyük bir heyecanla not alıyor, sonra derslerde okumaya başlıyor. Bu kısımları izlerken Lisa’nın çocuğun yeteneğinin üstüne konduğunu, hırsızlık yaptığını düşünüyoruz, sinirleniyoruz.

Sonra kamera Lisa’nın hayatına dönüyor. Hayatı boyunca çabaladığı şeylerin sonuçsuz kaldığını hisseden bir insan görüyoruz, ne olduğu fark etmeksizin biraz olsun takdir görmek isteyen bir insan. Ailesiyle mutlu değil, insanların saygı gösterdiği bir statüye sahip değil, kazandığı para öyle aman aman değil, çocukları onun olmasını istediği gibi insanlar değil, şiirleri insanların beğenebileceği kadar gelişmiş değil. Dışarıdan bakınca yaptığı işten keyif alan bir anaokulu öğretmeni, ailesini seven bir anne figürü. Ama takdir gördüğünü hissetmiyor. Bu yüzden biraz olsun alkışlanmak istiyor, Jimmy’nin şiirlerini kendine aitmiş gibi okuyor.

Zaman geçtikçe sanata olan yaklaşımına insanların nasıl tepki gösterdiğini görüyoruz. Kızının zeki biri olduğunu düşündüğü için sanatla ilgili olmasını istiyor, ama kızının isteği bu değil. Lisa bu isteğe saygı duyuyormuş gibi davranıyor ama içten içe sinirli. Ailesinin onu ve sanata olan tutkusunu anlamadığını düşünüyor. Gitgide Jimmy’i bir takıntı haline getirmeye başlıyor. Lisa Jimmy’e kafayı takıp tüm hayatını onun üzerinde kurmaya başlıyor, onun yeteneğiyle ilgili görüşebildiği herkesle görüşüyor. Şiirlerin ona ait olduğunu kabul edip onu yazdıklarını okuması için yüreklendiriyor. Bu zamana kadar yalan söyleyerek takdirini kazandığı insanlarla da yüzleşmiş oluyor bir nevi. Tam bu sahnede önemli bir gerçekle daha yüzleşiyor, o Jimmy’nin hayatını kendisininkinin önüne koymuşken Jimmy ona böyle bir değer vermiyor.

Yazdığı şiirdeki Anna’nın kim olduğu sorulduğunda bir beklentiyle doluyor, en azından ilham veren insan olmak istiyor. Ama onun için değerli olan, hiçbir şey yapmayan bir insan, o şiir okurken bulaşık yıkamaya devam eden insan, yanına kalemle koşan değil. Yaşadığı hayal kırıklığına ve Jimmy’nin babasının haklı olarak çocuğu kaçırıp götürmesine verdiği tepkiye rağmen denemeye devam ediyor. Onun hayatını değiştirecek insanın kendisi olduğunu düşünüyor, onda kendini, kendi olamadığı insanı görüyor, yardım etmek istiyor.

- Reklam -

The Kindergarten Teacher orta

En sonunda sınırları aşarken görüyoruz onu, ailesiyle onların anlamadığı ve işin aslına bakılırsa pek de umursamadıkları bir vedalaşma yaşıyor, her şeyi geride bırakıp gidiyor, Jimmy’yi kaçırıyor.

Jimmy mutlu geçen bir günün ardından, o duşa girdiğinde onu kilitleyip polisi arıyor, kaçırıldığını söylüyor. Bu kısımda Lisa çocuğa polise vermesi için gerekli her türlü bilgiyi veriyor, yanlış numarayı arayan Jimmy’e 911’i aramasını söylüyor, arkasından ekliyor:

Biliyor musun Jimmy? Bu dünya seni silecek. Bu dünyada sana yer yok. Ya da senin gibilere. Birkaç yıla bir gölgeye dönüşeceksin, benim gibi.

Faydası olmayacağını bilse de nasihat etmekten geri durmuyor, evladıyla konuşan bir anne gibi. Lisa’nın es geçtiği noktaysa kimsenin bir başkasının hatasıyla bu hayatı öğrenemediği, hayatın kimseye bir başkası tarafından verilen bir hediye olmadığı, birçoğumuzun hayalet olarak yaşamaya devam ettiği, bir kısmımızınsa kendini kurtarıcı olarak gördüğü ama elinden gelen pek bir şeyin olmadığı bir dünyada yaşadığımız gerçeği.

Nitekim film en sonunda Jimmy’nin kurduğu, “I have a poem,” cümlesiyle son buluyor. Jimmy artık her şiirine kalemle koşacak bir insan olmadığının bilincinde değil ve bunu uzun yoldan öğrenmesi gerekecek.

Siz bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Edebiyatla bu kadar iç içe bir platformun okurları olarak, ki birçoğumuzun yazdığı yazılar/şiirler var, kendinizi zaman zaman Lisa’ya yakın hissettiğiniz, yazmak üzerine, yetenek üzerine benzer düşüncelere kapıldığınız oluyor mu?

Şevval Gülteki

Sevdiği şeyler hakkında methiyeler düzmekten asla yorulmayan, gözlerinin içi parıldayarak animasyon yorumlayan bir edebiyat öğrencisi. Kitap misyonerliği yapmaktan büyük keyif alır. Resmiyette isminin Şevval olarak gözükmesine aldırmayın, çoğunlukla Maki olarak anılır. Bitki çaylarını, uzun ve bazen anlamsız yürüyüşler yapmayı ha bir de şiiri çok sever. Onu bir köşede, elinde bir bardak dolusu çayla bir şeylere söylenir ve surat asar halde bulmanız oldukça olası.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

otomatik piyano cekilis

Çekiliş: Kurt Vonnegut’tan “Otomatik Piyano”

William Faulkner

William Faulkner’dan Yazmak Üzerine 20 Altın Tavsiye