in , ,

Çevirmen Tufan Göbekçin, Antik Uygarlıklarda Günlük Hayat Serisi’ni Anlatıyor

Çevirmen Tufan Göbekçin, Alfa Kitap etiketiyle yayımlanan “Antik Uygarlıklarda Günlük Hayat Serisi”nin macerasını Kayıp Rıhtım okurları için kaleme aldı.

Antik Uygarlıklarda Günlük Hayat Serisi - Çevirmenin Çemberi
- Reklam -
- Reklam -

Tufan Göbekçin, Alfa Kitap tarafından okurların beğenisine sunulan Antik Uygarlıklarda Günlük Hayat Serisi’ni anlatıyor.

Şimdiye dek Antik Yunan, Antik Roma, Antik Mısır ve Maya uygarlıklarının günlük hayatına ışık tutan seri; yakında yeni kitaplarla genişlemeye devam edecek.

Seriyi dilimize kazandıran Tufan Göbekçin, Antik Uygarlıklarda Günlük Hayat serisinin “hem o uygarlıkları, hem insanlık tarihini hem de kendimizi daha bütünlüklü bir şekilde tanımamıza imkan sağlaması açısından önemli bir kaynak olduğunu” vurguluyor.

- Reklam -

Tufan Göbekçin’in Kaleminden “Antik Uygarlıklarda Günlük Hayat Serisi”

Antik Uygarlıklarda Günlük Hayat serisi, bizi antik uygarlıkların bugüne kadar çoğunlukla eksik bırakılmış olan bir yönünü ele alıyor. Diğerlerine göre daha fazla bilgi sahibi olduğumuz Antik Yunan, Antik Roma ve Antik Mısır gibi uygarlıklarda bile günlük hayat hakkında çok kaynağa sahip değiliz. Coğrafya olarak bize daha uzak olan antik uygarlıklar için bu eksiklik daha da çok kendini hissettiriyor.

Antik Uygarlıklarda Günlük Hayat serisinde çevirdiğim kitaplardan şimdiye kadar Antik Yunan, Antik Mısır, Antik Roma ve Maya Uygarlığında Günlük Hayat yayımlandı. İnka Uygarlığında Günlük Hayat ve Ortaçağ Müslüman Dünyasında Günlük Hayat da baskıya hazırlanıyor. Aztek Uygarlığında Günlük Hayat da henüz çevirisi aşamasında.

Antik Mısır’da Günlük Hayat ve Maya Uygarlığında Günlük Hayat

Bu kitap serisi şimdiye kadar çok fazla kaynağa sahip olmadığımız bir alana odaklandığı için bu durum çeviri sürecini de zorlaştırabiliyor. Antik uygarlıklar coğrafi olarak bizden uzaklaştıkça zorluğun derecesi da artıyor çünkü antik uygarlıklar arasında da Batı’ya odaklanan bir müfredata ve bakış açısına sahibiz. Antik Yunan ve Antik Roma uygarlıkları eğitim hayatımızın çeşitli noktalarında bir şekilde karşımıza çıkıyor ama diğerleri için aynı şeyi söyleyemeyiz. Üstelik Antik Yunan, Antik Roma ve Antik Mısır gibi en çok bilinen antik uygarlıkların da yalnızca belirli yönleri hakkında fikir sahibiyiz.

Yunanlılar, Romalılar, Mısırlılar

Geçen aylarda yapay zekâyla oluşturulmuş Antik Yunan’da günlük hayat videosu bunun bir özeti gibiydi. Görkemli tapınaklar, heykeller, zırhlı askerler… neyse ki en azından bir amfiteatr ve pazar yeri de eklenmişti ve sıradan halkı uzaktan da olsa görebiliyorduk. Ama her hâlükârda hayatın ışıltılı tarafı ön plandaydı. Antik Yunan’da Günlük Hayat kitabının daha önsözünde bu kalıpların kırılmaya başladığını görüyoruz: Antik Yunanlıların günlük hayatı ebeveynlerin rutin olarak çocuklarını toprağa verdiği, kıtlığın ve hastalığın yaygın olduğu, ortalama yaşam süresinin bugünkünün yarısından biraz fazla olduğu, fiziksel ağrıların çaresinin bulunmadığı, dehşet ve kaygının en aydınlanmış kişilerin bile zihinsel ufuklarına musallat olduğu, kölelerin “canlı bir mülk” olarak görüldüğü ve kadınların ev dışında toplumsal hayatta çok az etkiye sahip olduğu bir hayattı. Önsöz’de açıkça belirtildiği gibi bu serinin okurları “daha katı gerçeklere alışkındır ve acı ilaca şeker katılmasına ihtiyaç duymuyorlar.”

Antik uygarlıkları bu bakış açısıyla incelemek, uygarlıkların ışıltılı başarılarını biraz kasvetli de olsa uygun bağlama yerleştirmemize yardımcı oluyor. Sonuç olarak hem o uygarlıkları, hem insanlık tarihini hem de kendimizi daha bütünlüklü bir şekilde tanımamıza imkan sağlıyor.

Bu seride antik uygarlıklardaki aile, eğitim, çalışma hayatı, giyim tarzı ve kıyafetler, beslenme alışkanlıkları ve yemek tarifleri, hastalıklar ve tıp, sanat ve müzik, edebiyat ve şiir gibi birçok alanda detaylı bilgiler yer alıyor. Çeviri sırasında benim için en çok araştırma yapmayı gerektiren ama aynı zamanda en keyifli olan kısım bu detaylarda saklıydı.

Örneğin Antik Mısır’da insanların yazı yazmak için sarf ettiği gayret takdire şayan. Kitapta papirüs üretiminde gerekli hammaddeyi sağlayan “bataklık insanları” ayrı bir başlıkta inceleniyor. İngilizcedeki “paper” (kâğıt) kelimesinin de kökenini teşkil eden papirüsler, bataklıklarda toplanan bitkilerin çeşitli işlemlerden geçirilmesiyle elde edilmiş. Papirüslerin yanı sıra tapınak ve mezar duvarları, tabutların kenarları, çömlek parçaları gibi mümkün olabilecek her şeyi yazı yazmak için kullanmışlar. Kitapta “Mısırlıların yazı yazma sevdası” şu cümlelerle anlatılıyor:

“Mısırlılar yazıyı geliştiren ilk insanlar arasındaydı ve neyse ki bu buluşlarını bir sürü papirüsün yanı sıra tapınak ve mezar duvarlarını kelimelerle kaplayacak kadar sevdiler. Sahip oldukları şeylerin listelerini yaptılar, mahkeme davalarını kaydettiler, savaşları anlattılar, yemek tariflerini sakladılar, tıp ve din üzerine kitaplar yazdılar ve hikayeler anlattılar.”

Onların yazdığı kitaplar ve anlattıkları hikayelerden insanlık tarihinde nelerin değiştiğinin ve nelerin değişmenin izini sürebilmek, zamanda keyifli bir yolculuk yapmayı sağlıyor.

Mayalar, İnkalar, Aztekler

Bu kitap serisi, hem aşina olduğumuz antik uygarlıklarda şimdiye kadar gölgede kalan sıradan halkın yaşantısını anlattığı hem de pek aşina olmadığımız antik uygarlıkları kolonyalist olmayan bir bakış açısıyla sunabildiği ölçüde ufkumuzu genişletiyor. Güney Amerika uygarlıkları, bu halkların kültürleri ve kültürel mirasları uzun süre boyunca tahrif edilerek, Batılılaştırılarak ve Batılılaştırılamadığı yanları da ötekileştirilerek yansıtıldı. Bu yaklaşım gecikmiş de olsa artık terk ediliyor.

- Reklam -

Amerika kıtası, Avrupalıların adım atmasıyla tarihteki en büyük trajedilerden bazılarına sahne olmuştur. Avrupalıların savaşlar ve salgın hastalıklarla Maya, İnka ve Aztek Uygarlıklarına ne kadar büyük bir yıkım yaşattığını da görüyoruz. Maya Uygarlığında Günlük Hayat’ta bu yıkımın izleri başından sonuna kendini hissettiriyor:

“Araziler başta altın ve gümüş olmak üzere değerli kaynaklar için sömürgeciler tarafından tahrip edildi. En iyi tarım arazilerine el konulup plantasyonlar kuruldu. İspanya’dan gelen yeni toprak sahipleri muz, kahve ve şeker kamışı gibi ihracata yönelik ürünler yetiştirmeye başladı. Dahası, yeni madenler ve plantasyonlardaki işgücü ihtiyacı genellikle fethedilen topraklardaki yerli halklardan zor yoluyla karşılandı. Yüzyıllar boyunca neredeyse köleliğe varan zorla çalıştırma sisteminin kötüye kullanımı yüzünden yüz binlerce insan öldü. Yerli halklara yönelik bu uygulamalar günümüzde de devam eden bir sömürü döngüsü başlattı.”

Antik Yunan’da Günlük Hayat - Antik Roma’da Günlük Hayat

Maya dili ve kültürünün buna nasıl direnç gösterdiğine de tanıklık ediyoruz. Kitapta belirtildiği gibi, “yüzyıllar süren sömürü ve değişimden sonra bile geleneksel Maya yaşam tarzının önemli yönleri varlığını korumuştur: Pek çok bölgede aile ve topluluk gelenekleri çok az değişiklikle devam etti. Aile hayatını yöneten evlilik ve akrabalık kurumları, İspanyol yöneticiler bunlara el uzatamadığı için varlığını sürdürdü… Birbiriyle ilişkili birkaç düzine Maya dili bugün hâlâ konuşulmaktadır.”

Maya Uygarlığında Günlük Hayat kitabının İngilizce orijinalinin 1996 yılındaki ilk baskısıyla 2009 yılındaki ikinci baskısı arasında önemli ilerlemeler kaydedilmiş. Bu yenilikler Maya yazısının yeni deşifrelerinden ve sıradan insanların yaşamları hakkında bize veriler sunan yeni arkeolojik bulgulardan kaynaklanıyor.

Yerle bir edilen, yağmalanan şehirlere ve yakılan, tahrif edilen onca kitaba rağmen eksik parçalar mümkün olabildiğince bir araya getirilerek bu antik uygarlıklar hakkında bir tablo oluşturmaya çalışmayı anlamlı buluyorum. Ancak kitapta belirtildiği gibi:

“Yağmalanmış bir Maya alanı, parçalarının çoğu yok edilmiş bir yapboz gibidir. Arkeolojik alanlar yapbozdan çok daha fazlasıdır; her biri yenilenemeyen bir kaynağın parçasıdır; geçmiş Maya toplumunun eşsiz bir temsilcisidir. Her bir alan yağmalanarak yok edildikçe günümüz Mayaları miraslarının bir bölümünü daha kaybederken, dünya da Maya uygarlığını daha iyi anlamamızı sağlayabilecek kanıtların bir bölümünü kaybetmektedir. Bir kez yok edildiğinde bu kanıtlar sonsuza dek yok olur.”

Bu kitaplar da Maya, İnka ve Aztek Uygarlıklarının miraslarının en azından bir bölümünü kayda geçirmesi ve onları daha iyi anlamamızı sağlaması bakımından eşsiz birer kaynak. Yakında yayımlanacak olan İnka Uygarlığında Günlük Hayat kitabında yer alan “rekonstrüksiyonların” yani mevcut ipuçlarını bir araya getirerek oluşturulan “günlük hayattan kesitler” bunun iyi bir örneği. Antik uygarlıklardan öğreneceğimiz daha çok şey var.

Tufan Göbekçin


Antik Uygarlıklarda Günlük Hayat Serisi hakkındaki yorumlarınızı bizimle Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, sitemizdeki diğer çevirmen maceralarına buradaki bağlantıdan erişebilirsiniz.

Kayıp Rıhtım’ı Google NewsFacebookXInstagram ve WhatsApp’tan takip edebilirsiniz.

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mickey 7: Edward Ashton'ın Bilimkurgu Romanı Çıktı

Robert Pattinson’lı Mickey 17’ye İlham Olan Mickey 7 Romanı Türkçede

Baldur’s Gate 3 Temalı Stardew Valley Modu Baldur's Village

Baldur’s Gate 3 Evrenini Stardew Valley Dünyasına Taşıyan Baldur’s Village Modu Yayınlandı