in ,

Direniş – Bengi De Sa Matos Paixao | Çevirmenin Çemberi: “Tanıdık Duygular Sunmakta Usta Bir Roman”

Bengi De Sa Matos Paixao, Julián Fuks imzalı “Direniş” kitabının çeviri macerasını Kayıp Rıhtım okurları için anlatıyor.

Direniş - Bengi De Sa Matos Paixao | Çevirmenin Çemberi
- Reklam -
- Reklam -

Julián Fuks imzalı Direniş bu yılın başlarında Timaş Yayınları etiketiyle Türkçeye kazandırıldı. Romanın çevirmeni Bengi De Sa Matos Paixao, eser hakkındaki düşüncelerini kaleme aldı.

* * *

Merhaba! Mesleğim, bir başkasının cümlelerini, düşüncelerini, hayallerini “tercüme” etmek. Kolaylıklarla dolu olduğunu söylemek güç; çevirmenlik, tanımı gereği stresli ve biraz da küstah bir meslek. Ana dillerinin yapısının yanında, bu dillerle kendilerine has konuşma/yazma tarzları ve seçtikleri konular sebebiyle bazı yazarların bir başka dile “aktarılması” ise sıkı bir disiplin, araştırma ve yaratıcılık gerektiriyor. Bundan şikâyetçi olduğumu söyleyemem; hatta en çok bu tarzdaki eserleri çevirmeyi sevdiğimi de eklemeliyim… önümde yepyeni dünyalar, dahası, aynı dünyanın yepyeni görünüşleri, derinlikleri beliriyor bu sayede.

- Reklam -

Fuks’un Direniş’i de bir yandan doğrudan tecrübe etmediğim konulardan bahsederken diğer yandan tanıdık duygular sunmakta oldukça ustaydı. “Kısalığı” ile tezat oluşturacak şekilde pek çok konuyu barındıran bu kitap sayesinde tanıştım Fuks’la.

Arjantinli bir anne ve babanın oğlu olan Julián Fuks, 1981’de São Paulo’da doğdu. Brezilya’nın en önemli gazetelerinden biri olan Folha de São Paulo’da muhabir ve Cult dergisinde eleştirmen olarak çalıştı. Yazdığı romanlarla önemli ödüllere aday gösterildi; Brezilya’nın gelecek vadeden yazarlarının başında geliyor.

Direniş Kitabının Konusu: Ne Anlatıyor?

Direniş - Julian Fuks

Direniş, konusu ve konunun ele alınış şekliyle oldukça ilgi çekici bir roman. 1970’lerin sonundaki Buenos Aires’in ürkütücü atmosferinde, askeri rejime karşı direnişe katılan, tıp eğitimi almış, insanların tedavilerinde insani yöntemler uygulanmasını isteyen, bunun için çabalayan genç, psikanalist bir devrimci çift, bir çocuk evlat edinir. Giderek artan baskının ortasında, çift, bir aile kurmak ve hayatlarını sürdürmek için daha sakin bir ülke olduğuna inandıkları Brezilya’ya kaçarlar.

Brezilya’da bir oğul ve bir kızları dünyaya gelir ve aile ilişkileri daha karmaşık bir hâl alır. Anlatıcının babası işkence görmüş bir Yahudi, annesiyse Katolik’tir. İkisi de solcudur ama önemli bir konuda görüş ayrılığına sahiptirler; baba silahlanma taraftarıdır, fakat anne silahsız mücadeleyi savunur. Arjantin’de evlat edinilen yeni doğmuş bebek, kitabın ana kahramanı, hikâyedeki “abi” olacaktır.

Abisinin ve ailesinin hikâyesini bildiği noktalarıyla anlatmaya çalışan anlatıcı Sebastián (yazar, karakterin ismini uzun bir süre saklı tutar), büyüdüğünde Arjantin’e geri döner, bildiği insanların, evlerin, sokakların izini sürerek nereden geldiğini, neler yaşadıklarını hatırlamaya çalışır ve abisi ile ailesinin izini sürmek ister. Sürgün olma hali, dilin kullanımındaki değişimler ve geçmişin gölgesi, evdeki çocukların içlerinde her zaman hissettikleri, ancak sorgulamak için gerekli bilgiye sahip olmadıkları bir boşluk yaratmıştır. Geçmişe dair soruları anne ve babaları tarafından bir tür koruma içgüdüsüyle geçiştirilmiş, unutturulmaya çalışılmış olsa da anlatıcımız cevapların izini sürmeyi kendine görev edinir.

Erkek kardeşi, “abisinin” hayatı ile ilgili tüm gerçekleri öğrenmek ister, bunu ona borçludur. Fuks, bizi bir aile dramasının içine sokar, ama bunu bir “pembe dizi” tadında değil, hayatın kimi zaman anlamsız gelen gerçekliğini derinden hissettirerek yapar.

- Reklam -

Kurgu ve Gerçek Arasındaki Bağ

Hikâyenin geçtiği zaman, Arjantin’in askeri cunta dönemi. Bu dönemin, tarihin en karanlık zamanlarından biri olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Cunta döneminde öğrenciler, sanatçılar da dahil olmak üzere siyasi muhalif olarak görülen herkes hedef alındı. Resmi rakamlar, dönem içinde neredeyse 20 bin kişinin “kaybolduğunu” belirtirken, kaçırılan, zorla alıkonulan, işkence gören bu kişilerin sanki hiç var olmamışlar gibi “kaybedildikleri” biliniyor ve gerçek rakamın ise en az 30 bin olduğu tahmin ediliyor.

Çok da uzak olmayan bir tarihte yaşanan bu trajedilerin etkileri günümüzde de yankılanmaya devam ediyor. 1976-1983 yılları arasında zalimliğiyle nam salmış askeri cunta rejimine bağlı olarak görev yapmış birçok kişi, aradan yıllar geçmiş olsa da yakalanıp yargı karşısına çıkarıldı. Bir kısmı ise ya öldü ya kaçtı, ya da saklanmaya devam ediyor. Ailelerinin bu insanlık suçunda payı olduğunu öğrenen çok sayıda yetişkinin hikâyelerini medyadan takip etmeye devam ediyoruz. O zamanlar küçük birer çocuk olan bu insanlar, babalarını iyi bir rol modeli, onları seven, koruyan bir adam olarak hatırlıyorlar haliyle. Gerçekler ise bambaşka…

Bu çocuklardan bazıları, ailelerinin geçmiş hakkında konuşma yasağına karşı çıkarak “İtaatsiz Hikâyeler” adını verdikleri bir oluşum yarattılar. Grubun büyük kısmı kadınlardan oluşuyor; şehrin çeşitli yerlerinde, önemli yıl dönümlerinde eylemler planlayıp uyguluyorlar. Babalarının hem kendilerinde hem de ülkelerinde yol açtığı hasarı ellerinden geldikçe iyileştirmeye gayret ediyorlar.

Direniş - Bengi De Sa Matos Paixao | Çevirmenin Çemberi: "Tanıdık Duygular Sunmakta Oldukça Usta Bir Roman"

Brezilya’da büyümüş Arjantinli bir ailenin çocuğu olan Fuks da Direniş’te gerçeklere olduğu haliyle yer vermekten çekinmiyor. Yazar, tüm bu savaşın ortasında cesurca gösteriler düzenleyen, Plaza de Mayo Anneleri olarak adlandırılan, çocuklarını kaybetmiş, onların ölü mü diri mi olduklarını bile bilmeyen, zorla tutuklandıkları sırada ebeler tarafından annelerinden çalınıp başka ailelere evlatlık verilen çocukların nerede olduklarını bulmaya çalışan bu annelerin ve büyükannelerin yakarışlarını, tek bir aileye odaklanarak anlatıyor.

Başarılı anlatı yeteneği sayesinde, Fuks, kardeşliğin aynı soydan gelmek olmadığını, birlikte büyüyen, paylaşan, seven, ağlayan, korkan insanların bu sıfatı paylaşmalarının ne kadar anlamlı olduğunu gözler önüne seriyor. Hikâye sonlara doğru, beklenmedik bir şekilde, nerede başlayıp nerede bittiğini söylemenin oldukça zor olduğu bir karmaşaya dönüşüyor. Ancak eseri sahip olduğu bu iddialı kategoriye sokan da tarih ve anlatı arasında ince bir köprü kuran bu anlatım şekli. Anlatıcı’nın yer yer güvenilmez, yer yer felsefi, bazen de çocuksu tavrı hikâyeyi tanıdık kılıyor.

Fuks, ikili ilişkilerin altında yatan duyguları romantikleştirmeden, ağdalı bir dil kullanmaktan kaçınarak, bir gözlemci edasıyla resmediyor demek yanlış olmayacaktır. Aile, sürgün, kardeşlik, miras, aidiyet duygusu ve daha nice iddialı konuda bizi düşünmeye sevk ediyor Fuks; tarihin sancılı bir dönemini kendi kaleminden unutulmaz bir şekilde aktarıyor bizlere.

Bengi De Sa Matos Paixao


Direniş hakkındaki yorumlarınızı bizimle Kayıp Rıhtım Forum üzerinden paylaşabilir, sitemizde yer alan diğer çevirmen maceralarını buradan okuyabilirsiniz. Aynı zamanda tüm içeriklerimizden anında haberdar olmak adına bizi Google Haberler üzerinden takip edebilirsiniz.

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Titans 4. Sezon Fragmanı: Final Kapıda

Finale Hazırlanan “Titans”ın Kalan Bölümleri için Son Fragman Yayınlandı

Sagalassos Antik Kenti Mezar

Burdur’da Halkı ‘Huzursuz Ölülerden Korumak’ için Özenle Mühürlenmiş 2.000 Yıllık Bir Mezar Bulundu