in ,

Kutlu Kan – Harun Çimen | “Bazen Ne Yapmamamız Gerektiğini Bilmek de Yol Göstericidir”

Harun Çimen, perili köşk temalı tarihi fantazi ve polisiye romanı “Kutlu Kan”ın ortaya çıkış sürecini Kayıp Rıhtım okurları için kaleme aldı.

Kutlu Kan - Harun Çimen | Yazarının Kaleminden
- Reklam -
- Reklam -

Harun ÇimenKutlu Kan adlı ilk kitabının ortaya çıkış hikâyesini anlatıyor. Osmanlı yıllarında başlayan ve günümüze dek uzanan; tarih, fantazi ve polisiye türlerini bir araya getiren roman, Pegasus Yayınları etiketiyle yayımlanmıştı.


Okumak benim için çocukluktan gelen bir tutkuydu. Okurken kitapların beni taşıdığı büyülü dünyaların içinde gezmeyi hep sevmişimdir. Neredeyse okumayı söktüğüm günden beri Agatha Christie’nin cinayetlerini çözmeye, Dostoyevski’nin bedbaht karakterlerinin psikolojisini anlamaya, Beydeba’nın hükümdara verdiği derslerden pay çıkarmaya çalışırım. Yazma serüvenimin başlaması ise çok sonra oldu. Üniversite yıllarında Umberto Eco’nun Baudolino’sunu okurken yazmam gerektiğini hissettim. Zengin tarihimizin içerisinde fantastik ve gizemli kurgular yapmalıydım. Bir anlamda tüketimi bırakıp üretmeye başlamalıydım. Blog yazıları ve küçük hikâyeler yazarak başladığım macerayı Kayıp Rıhtım’da sürdürdüm. Kurgu İskelesi ve Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi’nde ‘cemaziyel’ mahlasıyla hikâyelerim yayınlandı. Burada aldığım eleştiriler ve kazandığım dostlukların beni birkaç seviye yukarı taşıdığını söyleyebilirim.

Aklıma gelen küçük fikirleri, olay örgüleri ve karakter tasarımlarıyla zenginleştirmek oldukça keyifliydi. Fakat bu kurgular kısa hikâyelere sığmadığında bir adım geri atıyordum. Roman yazmak ya da kitap yazmak yorucu ve uzun bir yoldu. Ben ise hikâyelerimi tek oturuşta yazmayı seviyordum. Bu sebepten zaman içerisinde aklıma gelen güzel fikirleri ya bir kenara attım ya da kısa kesip yayınlamaya karar verdim. Aslında ‘Kutlu Kan’ da yıllar önce aklıma gelen fakat kenara attığım bu fikirlerden biriydi.

- Reklam -

Kutlu Kan Fikrinin Ortaya Çıkış Süreci

Kutlu Kan - Harun Çimen

Yaklaşık on yıl kadar önce hiç üstüme vazife olmadığı halde yeniçeri ocaklarının kapatılması üzerine bir araştırma yaparken buldu bu fikir beni. Bir perili köşk macerası yazacaktım ve bunu Türklerin kut inancı ile bağlayacaktım. Fikri sevgili kalemdaşım Mehmet Berk Yaltırık’la paylaştığımda oldukça beğendi. Bunu mutlaka yazmam gerektiğini söyleyerek cesaretlendirdi sağ olsun. Fakat ben hikâyeyi yazdıkça aklımda yeni bir kapı açılıyordu. Açılan her kapıdan yepyeni bir karakter çıkıyor ve hikâyenin olmazsa olmazı oluveriyordu. Bunun basit bir kısa hikâye olamayacağını kabul ettiğimde yazmayı bir kenara bıraktım.

Merhum bestekar Melih Kibar’ın bir röportajında “Eseri besteledikten sonra asla hemen notaya dökmem. Ertesi sabah ya da birkaç gün sonra hâlâ hatırlayıp çalabiliyorsam o eser işte böyle otuz yıl sonra bile dinleniyor,” demişti. Sanırım bu sözler hikâyeler için de geçerli. 2016 yılında ‘Kutlu Kan’ı yeniden yazmaya karar verdiğimde kafamın içinde tüm olay örgüsü kurgulanmış tüm karakterler tasarlanmıştı. Tek yapmam gereken yazmaya başlamaktı. Yazmaya başladığımda karşıma bambaşka bir sorun çıktı. Yazdığım şeyleri bir türlü içime sindiremiyordum. Yaklaşık yüz sayfa yazdığımda yeniden okuyup ‘gerçekten bunu mu anlatmak istiyorum?’ sorusunu soruyordum kendime. Defalarca yazdıklarımı silmişimdir. Tasarım sürecinde yaptığınız hatalar asla hata değildir. Ne yapmamız gerektiğini bilmek kadar ne yapmamamız gerektiğini bilmek de yol göstericidir.

Bu yeniden başlangıçlardaki en büyük sebep hikâyeyi anlatırken hangi karaktere odaklanmam gerektiği konusundaki kararsızlığımdı. Komiser Tekin Karaca’ya odaklansaydım fazla polisiye ruhlu bir kitap olacaktı. Çiğdem Duman’da ise gerilim dozunu artıracaktım. Her karakterin kendi başına oldukça ilginç hikâyeleri vardı. Fakat benim kahramanım bunların hiçbiri değildi. Benim kahramanım her söylediği doğru çıkan, her kavgadan galip ayrılan, doğuştan başarılı bir karakter olmamalıydı. Kendini her konuda ispatlamış güçlü bir karakterden ziyade kendisini kanıtlamaya ihtiyacı olan bir karakter seçmeliydim.

- Reklam -

Olay Örgüsü ve Beklenmedik Başkahraman

Kutlu Kan - Harun Çimen Kitabı Çıktı

Cihan Akça bu yüzden hikâyenin baş karakteri oldu. Perili köşkte işlenen cinayetlerle hiçbir ilgisinin olmamasına rağmen bu cinayetlerin en çok etkilediği insan oydu. Hayatı boyunca kendisine söyleneni yapmış. İyi ve terbiyeli bir çocuk olarak üniversiteyi bitirip annesini gururlandırmış bir avukattı Cihan. Kendi ayakları üzerinde durabileceğini ispatlamak için açtığı ofisinde kaderin bir cilvesi olarak on yıl önceki cinayetlerin faili olarak görülen Ömer Pehlivan’ın savunucusu olarak bulur kendini. Roman ilerledikçe yaşadığı dehşetin ve hayal kırıklıklarının onun hayatını ve karakterini nasıl değiştirdiğini ve geliştirdiğini göstermek gerekiyordu. Buna karar verdiğimde parmaklarım çok iyi bildiğim bir enstrümanı çalıyormuş gibi yazmaya başladı.

2020 yılında nihayet bittiğinde gerçekten de aklımdan geçenleri yazıya dökebildiğim bir eser olduğunu içtenlikle söyleyebilirim. Sevgili M. İhsan Tatari ve Ş. Yüksel Yılmaz’ın da kitap çıkarmam konusunda bana uyguladıkları bask… yani sevgi dolu cümlelerin bu süreçte beni kamçıladığını söylemek sanırım yanlış olmaz. Umarım okuyucu da bu kitaptan keyif alacaktır.

Harun Çimen


Kutlu Kan eseri hakkındaki yorumlarınızı bizimle Kayıp Rıhtım Forum üzerinden paylaşabilirsiniz. Sitemizdeki diğer yazar maceralarına ulaşmak için buraya tıklayabilir, tüm içeriklerimizden anında haberdar olmak adına bizi Google Haberler üzerinden takip edebilirsiniz.

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Aaron Taylor-Johnson Yeni James Bond

Yeni James Bond için Sürpriz İsim: Aaron Taylor-Johnson’ın Ekran Testinde Beğenildiği İddia Edildi

Euphoria Alman Uyarlaması

HBO’nun Emmy Ödüllü Uyarlaması “Euphoria”, Şimdi de Alman Televizyonlarına Adapte Ediliyor