Menu
in ,

Osamu Dazai’nin Uzun Yıllara Yayılan Edebi İntihar Mektubunun Son Bölümü “İnsanlığımı Yitirirken”den Alıntılar

İnsanlığımı Yitirirken alıntıları: Japon edebiyatının klasik yazarlarından Osamu Dazai’nin intiharından hemen önce noktaladığı kült yapıtına bir bakış atıyoruz.

İnsanlığımı Yitirirken alıntıları ile Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından Osamu Dazai’nin kült eserine tadımlık bir bakış atıyoruz.

İthaki Yayınları’nın Japon Klasikleri serisinin bir parçası olarak 2022’de Peren Ercan çevirisiyle dilimize kazandırılan İnsanlığımı Yitirirken; 1909 – 1948 yılları arasında yaşayan yazarın son eseri olma özelliğini taşıyor.

Kitabın çevirmeni Ercan, İnsanlığımı Yitirirken’in bir intihar mektubundan çok umudu arayan bir hikâye olduğunu ifade ediyor.

- Reklam -

Dazai okuru gözlemleriyle gülümseten; aynı zamanda yaşamın akışında kalma becerisinin veya isteğinin olmayışıyla hüzünlendiren bir isim. Sevmeye yeteneksiz olduğunu düşünen ama bunun tam aksini eserleriyle defalarca kanıtlayan Osamu Dazai ile tanışmak isteyenler için, yazarın üslubundan ayırt edici izler taşıyan bazı İnsanlığımı Yitirirken alıntılarını sizler için derledik.

Osamu Dazai’den “İnsanlığımı Yitirirken” Kitap Alıntıları

“Yemek yemezsek ölürüz düşüncesi benim kulağıma bir tehdit gibi gelmezdi. Yine de bu batıl inanç (şimdi bile onu bu şekliyle düşünmeden edemiyorum) bana hep tuhaf bir korku verirdi. İnsan yemek yemezse ölürdü, o yüzden de çalışırdı.

“Yemek yemek zorundalardı. Hiç bir şey bana bundan daha akıl ermez, anlaşılmaz veya tehditkar gelmemişti.

Diğer bir deyişle, insanların yaşayış şekillerini şimdi bile anlayamıyorum. Mutluluk fikrimin diğer herkesin mutluluk fikriyle tamamen çelişmesinden korkuyorum.” (Sayfa 13) 

“Kısacası, hayatımda ilk kez gerçek, canlı bir şehir hergelesiyle tanışmıştım. Farklı görünsek de -ikimiz de bu insan dünyasının işleme şeklinden koptuğumuz ve ikimizin de kafası karışık olduğu için- aynıydık. Bizi ayıran temel fark ise, benimkinden farklı olarak, onun soytarılığının tamamen bilinçsiz olması ve kendi trajik doğasından tamamen habersiz olmasıydı.” (Sayfa 37) 

“‘İllegal’. Bu kelime içimde hafif bir heyecan uyandırdı. Daha doğrusu, konsepti neredeyse rahatlatıcı bulurdum. Çünkü beni korkutan dünyanın legal parçalarıydı. (Onlarda sonsuz derecede güçlü bir şey seziyordum.)” (Sayfa 42) 

“Başkaları tarafından çok sevildim ama görünüşe göre onları sevme yeteneği bende yoktu. (Ya da insanlar aleminde “sevgi” denen şeyin olup olmadığından bile şüphe ettiğimi söyleyebilirim.)” (Sayfa 69) 

“İnsanları ‘ziyarete’ gitmek bile imkansızdı benim için. Başkalarının evinin kapısı benim için İlahi Komedya’daki cehennem kapılarından farksızdı.” (Sayfa 69)

Ve böylece ertesi güne başlarız tekrar. 
Geçmişin aynı, yerleşim kurallarıyla. 
Büyük, şiddetli neşelerden kaçabilseydik
Büyük acılardan da kaçabilirdik. 
Yolunu kapatan taşın etrafından
Zıplayıp geçen bir kurbağa gibi.

“Guy-Charles Cros şiirinden bu dizeyi gördüğümde yüzüm öyle kızardı ki yanmış gibi göründü.

“Bir kurbağa.

“(Bu bendim. Toplumun affedip affetmemesi önemli değildi. Beni gömüp gömmemeleri önemli değildi. Ben köpekten de kediden de düşük bir varlıktım. Kurbağa. Yalnızca ağır ağır hareket ediyordum.)” (Sayfa 79) 

“Toplum. Bu kavramı az da olsa kavrayabilmeye başladığımı hissediyorum. Bu, bir bireyle diğeri arasında, spesifik bir anda gerçekleşen bir mücadeleydi ve tek yapman gereken o anda kazanmaktı.” (Sayfa 81)

“İnsan toplumuna karşı gardımı giderek düşürmeye başlamıştım. İnsanlar âlemi denen yerin korkunç olduğuna dair dehşetim artık bâtıl inanç gibi gelmeye başlamıştı. (Sayfa 82)

“Elde ettiğim mutluluk o kadar büyük olmasa da ardından gelen üzüntü -ve hatta perişanlık demek daha doğru- kelimelerle ifade etmeye bile yetmeyecek kadar korkunçtu. Benim için “insanlar alemi” denen yer, her şeye karşın korkunç bir yerdi. Kesinlikle, her şeyin tek bir hamleyle neticelendiği sevimli bir yer değildi.” (Sayfa 88) 

“Artık ne mutlu ne mutsuzum. Her şey geçip gidiyor. Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde ‘insan’ dünyasında tek gerçek şey bu.

“Her şey geçip gidiyor.

“Bu yıl yirmi yedi yaşıma gireceğim. Saçlarım beyazladı diye insanlar genelde kırkımı geçtiğimi sanıyor.” (Sayfa 112)

İnsanlığımı Yitirirken kitabından yapılan alıntılarda İthaki Yayınları, Peren Ercan çevirisi esas alınmıştır.

Peren Ercan’ın eserin çeviri yolculuğunu Kayıp Rıhtım’a özel anlattığı içeriği buradan okuyabilirsiniz.

Osamu Dazai’nin İnsanlığımı Yitirirken kitabında sizin aklınızda hangi sözler kaldı? Eserden favori alıntılarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.


Kayıp Rıhtım’ı Google News, Facebook, X ve Instagram’dan takip edebilirsiniz.

Didem Tomaslar

1986 Ankara doğumluyum. Çankaya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunuyum. Aynı alanda yüksek lisans yaptım.

Yorum Yap

Exit mobile version