Menu
in , , ,

Antik DNA’lar, Karpatlar’daki Göçebe Topluluk Avarların Geçmişi ve Aile Sırlarını Açığa Çıkardı

Antik DNA’lar üzerinde yapılan yeni çalışmalar, Avarların göçebe yaşam tarzı ve karmaşık sosyal yapısı hakkında yeni bilgiler sunuyor.

Araştırmacılar Avarlar gibi geçmiş toplumları anlamak için yüzyıllar boyunca çömlek kalıntıları, mezarlar ve metinlere bel bağladı. Fakat antik DNA araştırmaları, insanlık tarihine dair bilgileri ve bakış açısını kökten değiştiriyor.

James Cook Üniversitesi’nden Magdalena M.E. Bunbury ve Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nden Guido Alberto Gnecchi-Ruscone’un birlikte yürüttüğü yeni bir çalışmada, Güneydoğu Orta Avrupa’daki Karpatlar Havzası’nda bin yıldan fazla bir süre önce yaşamış yüzlerce kişinin DNA’ları analiz edildi. Bu sayede detaylı aile ağaçları, karmaşık bir toplum resmi ve yüzyıllar boyunca yaşanan değişimlerin hikâyesini ortaya çıktı.

Antik DNA’ları İncelenen Avarlar Kimdir?

Doğu Orta Asya’dan gelen Avarlar, 6. ve 9. yüzyıllar arasında Doğu Avrupa’nın büyük bölümüne hükmetmiş göçebe bir topluluktu. Arkeologlar arasında kendine özgü kemer süslemeleriyle tanınıyorlardı. Ancak Hunlar gibi öncüllerinin gölgesinde kalmışlardı. 100.000’den fazla Avar mezarı incelenmiş olsa da, “arkeogenetik” penceresinden binlerce yıl öncesine dair bu kadar derin bir bakış açısı ilk kez elde ediliyor.

- Reklam -

Rákóczifalva, Macaristan’daki 7. yüzyıla ait bir kadın mezarından altın bir küpe. (Macaristan Ulusal Müzesi, CC BY)

Avarlar hakkında bilinenler çoğunlukla Bizans ve Franklar gibi düşmanlarının yazdıklarına dayanıyordu. Yeni çalışma, bu gizemli dönemi anlamada önemli bir dönüm noktası hâline geldi.

Antik DNA verileri arkeolojik, antropolojik ve tarihsel bağlamla birleştirilerek geniş soy ağaçları yeniden inşa edildi. Bu sayede akrabalık kalıpları, sosyal uygulamalar ve nüfus dinamikleri hakkında yeni bilgiler ortaya çıktı.

Ekip Macaristan’daki Rákóczifalva ve Hajdúnánás’taki dört Avar mezarlığındaki tüm insan kalıntılarını örnekledi ve 424 bireyin detaylı analizini gerçekleştirdi. Bu bireylerin yaklaşık 300’ü aynı mezarlıkta gömülü yakın akrabalarıydı. Bu da dokuz nesil ve 250 yıla kadar uzanan kapsamlı soy ağaçlarının oluşturulmasına imkân sağladı.

Baba Hattından Soyun Devamı

Araştırma, Avar toplumunun baba hattından (patrilineal) soyun devamı esasına dayanan katı bir sisteme göre işlediğini gösteriyor. Evlilikten sonra erkekler genellikle soy devamlılığını korumak için topluluk içinde kalıyordu.

Buna karşılık kadınlar, kendi ailelerinin topluluğu dışında evlenerek sosyal bağları güçlendiren kritik bir rol oynuyordu. Kadın egzogamisi olarak adlandırılan bu uygulama, kadınların toplumsal bütünlüğün sürdürülmesindeki hayati katkısını vurguluyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bilim İnsanları “Pandora’nın Kutusu” Demişti: Grönland’da 2 Milyon Yıllık DNA Gün Yüzüne Çıkarıldı

Avarlarda Levirat Evlilik Yaygındı ve Akraba Evliliği Yoktu

Çalışmada, yakın akrabası olan erkek bireylerin, kardeşler veya baba-oğul gibi, aynı kadın partnerden çocuk sahibi olduğu örnekler tespit edildi. Bu tür birlikteliklere “leviratlık evlilik” deniyor. Ancak, akraba evlilikleriyle ilgili hiçbir kanıt bulunamadı. Bu da Avar toplumlarının atalarının mirasını titizlikle koruduğunu gösteriyor.

Macaristan’daki Rákóczifalva mezarlığında 2006 yılında yapılan kazılar. (Macaristan Ulusal Müzesi, CC BY)

Siyasi Değişim ve Genetik Süreklilik

Rákóczifalva’da ana soy hattının değiştiği ve bir soy ağacının diğerinin yerini aldığı ortaya çıktı. Bu değişim, bölgede yaşanan siyasi değişikliklerle bağlantılı olası arkeolojik ve beslenme kalıplarındaki kaymayla birlikte gerçekleşti.

Bu geçiş, daha üst düzey genetik çalışmalarda tespit edilemezdi. Sonuçları, görünen genetik sürekliliğin tüm toplulukların yer değiştirmesini maskeleyebileceğini gösteriyor. Bu içgörü, gelecekteki arkeolojik ve genetik araştırmalar için önemli bir etkiye sahip olabilir.

Araştırmanın Geleceği

Almanya’daki Leipzig Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü ve Macaristan’daki Eötvös Loránd Üniversitesi’nden araştırmacılarla birlikte yürütülen bu çalışma, Avrupa Araştırma Konseyi tarafından fonlanan daha büyük bir proje olan HistoGenes’in parçası.

Söz konusu proje, antik DNA’ların sadece Avarlar özelinde bireyleri değil, tüm toplulukları incelemek için kullanılabileceğini gösteriyor. Bilim insanları bu yolla daha fazla şey öğrenebileceklerine inanıyor.

Ekip araştırmalarını Avar Kağanlığı’nın daha geniş bir coğrafi alanına yaymayı ve atalarının Avar toplumuyla ilgili anlayışını derinleştirmeyi hedefliyor. Bu daha geniş kapsam, inceledikleri topluluklara gelin gelen kadınların kökenleri hakkında araştırma yapmaya ve topluluklar arası bağlantıları daha ayrıntılı bir şekilde aydınlatmalarına olanak tanıyacak. Ayrıca, bu araştırmada yer alan bireylerdeki patojenleri ve hastalık kanıtlarını incelemeyi, sağlıkları ve yaşamları hakkında daha fazla bilgi edinmeyi planlıyorlar.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Avrupa’nın Göl Kıyısında Yer Alan En Eski Yerleşim Yeri Bulundu

Sizler de Avarlar hakkındaki yeni araştırmayla ilgili görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizi Google News’ten takip edebilirsiniz.

Kaynak: The Conversation

Ethem Yekta Ulaş

21 yaşındayım ve Güzel Sanatlar Fakültesi'nde okuyorum. Çocukluğumdan beri bir şeyler üretmeyi seviyorum ve farklı alanlarda deneyim kazanmak istiyorum. Tutkum, öğrenme isteğim ve bu alanlarda kendi tarzımı oluşturma çabamla ilerlemeye devam ediyorum.

Yorum Yap

Exit mobile version