Menu
in

Dünya’daki Yaşamın Kökenine Dair 4 Milyar Yıllık Kimyasal Gizem Çözüldü

Yaşamın kökeni hakkında 4 milyar yıllık gizem çözüldü. Bilim insanları suda proteinlere ve dolayısıyla Dünya’daki yaşama yol açan reaksiyonların nasıl gerçekleştiğini inceledi.

Yaşamın kökeni hakkında yeni bir araştırma, Dünya’da hayatın başladığı o güne dair ipuçları veriyor.

Kimyagerler, suda peptit (yaşamın yapı taşları olan amino asit dizileri) oluşturan proteinlere ve dolayısıyla Dünya’da hayatın başlamasına yol açan reaksiyonların gerçekleşmesi için bir mekanizma keşfettiler. Yeni buluş, insanlığın en zayıflatıcı hastalıklarını tedavi etmek için ilaçların daha hızlı geliştirilmesine de yol açabilir.

Purdue Üniversitesi’nden Henry Bohn Hass Seçkin Analitik Kimya Profesörü Graham Cooks, yeni keşifle ilgili olarak “Bu, esasen yaşamın kökeninin arkasındaki kimyadır,” dedi.

- Reklam -

“Bu, ilkel moleküllerin, basit amino asitlerin kendiliğinden peptitler oluşturduğunun, saf su damlacıklarında yaşamın arkasındaki yapı taşları. Bu dramatik bir keşif.”

Yani basitçe, suyun atmosferle buluşması sırasında meydana gelen hızlı reaksiyonların su damlacıkların içinde kendiliğinden oluşabildiği ve yaklaşık 4 milyar yıl önce Dünya’daki yaşamın ilk ortaya çıkmasını sağlayan koşulların da bu şekilde sağlandığı belirtiliyor.

Proteinlere ve nihayetinde Dünya’daki yaşama yol açan bu su bazlı kimya, insanlığın en zayıflatıcı hastalıklarını tedavi etmek için ilaçların daha hızlı geliştirilmesine de yol açabilir. Söz konusu yeni keşif, 3 Ekim’de Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlandı.

Yaşamın Kökeni Hakkındaki Yeni Araştırma Farklı Gizemlerin de Çözülmesine Yardımcı Olabilir

Araştırmacılar onlarca yıldır gezegenimizdeki yaşamın okyanuslarda başladığı teorisi üzerinden ilerlediler. Ancak bunun neden olduğu bir muamma olarak kaldı. Ham amino asitler, her gün Dünya atmosferine giren meteorların getirdiği bir şey. Böylece peptitler oluşturmak için reaksiyona girebilir ve birlikte kilitlenebilirdi. Bunlar proteinlerin ve nihayetinde yaşamın yapı taşlarıdır. Garip bir şekilde bu süreç, ıslak, sulu veya okyanus ortamında son derece imkansız görünen bir su molekülünün kaybını gerektirir. Yaşamın oluşması için suya ihtiyaç vardı. Bununla birlikte, sudan uzak bir alana da ihtiyacı vardı.

Sonunda Graham Cooks ve araştırma ekibi bilmecenin cevabını buldu: “Su her yerde ıslak değildir.”

Su damlasının atmosferle buluştuğu kenarlarda, abiyotik amino asitleri yaşamın yapı taşlarına dönüştüren son derece hızlı reaksiyonlar gerçekleştiriyor. Kimyagerler, 10 yıldan uzun süredir su içeren damlacıklardaki kimyasal reaksiyonları incelemek için kütle spektrometrelerini kullanıyorlar. Cooks, damlacıklardaki reaksiyon oranlarının aynı kimyasalların toplu çözeltide reaksiyona girmesinden yüz ila bir milyon kat daha hızlı olduğunu dile getiriyor.

Bu reaksiyonların hızları katalizörleri gereksiz kılıyor ve erken Dünya’nın ilk dönemlerindeki kimyasal ortam göz önüne alındığında, yaşamın evrimini mümkün kılar hale getiriyor. Onlarca yıllık bilimsel araştırma, bu mekanizmanın nasıl çalıştığını anlamaya odaklandı. Dünya’da yaşamın kökeninin sırrı, bilim insanlarının bunun neden olduğunu daha iyi anlamalarına ve diğer gezegenlerde, hatta aylarda yaşam arayışlarına rehberlik etmesine yardımcı olabilir.

Yeni buluş hakkında sizler neler düşünüyorsunuz? Sizce yaşamın kökeni gizemleri ile insanların geleceği daha iyi bir noktaya gidebilir mi? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizlerle paylaşabilirsiniz.

Kaynak: Scitech Daily

Hakan Tunç

Kocaeli Üniversitesi'nden mezun. Kitap okumayı, film izlemeyi ve özellikle animeleri çok sever.

Yorum Yap

Exit mobile version