Menu
in ,

Voynich El Yazması Nihayet Çözülüyor

Keşfedildiğinden beri üzerinde çalışılan ve çeşit çeşit spekülasyona sebep olan Voynich El Yazması çok yakında okunabilecek.

Eğer internette biraz vakit geçiriyor ve “Sırrı Çözülememiş 10 Tarihi Eser” tarzı başlıkları hiç kaçırmıyorsanız Voynich El Yazması hakkında az da olsa bilginiz mutlaka vardır. Eğer hiç duymadıysanız, yapılan karbon testleriyle 1404-1438 yılları arasında yazıldığı tespit edilmiş bir el yazmasından bahsediyoruz. 1912’de kitabı kamuoyuna tanıtan Wilfrid Voynich’in adıyla anılan el yazması, içerdiği tuhaf çizimler ve bir türlü anlaşılamayan yazısıyla çeşitli komplo teorilerine sebebiyet veren bir eser.

Karbon tarihleme yapılmadan önce sahte olduğu öne sürülen Voynich El Yazması için ortaya atılan iddiaların başında, bu kitabın “Felsefe Taşı”na giden yol olduğu fikri geliyor. Özellikle içindeki değişik bitki ve çıplak kadın tasvirleri, takımyıldızlarla ve tuhaf nesne çizimleriyle adeta “Simyacı’nın El Kitabı” gibi durduğunu söylemek de yanlış değil. Bir diğer komplo teorisi ise, kitabın uzaylılar tarafından yazılıp gezegenimizde unutulduğu yönünde.


Fakat Orta Çağ tıbbî el yazmaları konusunda uzman olan Nicholas Gibbs, durumun bu kadar karmaşık olmadığını düşünüyor. İngiliz Times Lerary Supplement dergisinde yayımladığı makalede, Voynich El Yazması’nın Latince “ligatur”lerle yazılan bir tıp kitabı olduğunu söylüyor. Ligatur ise, sık kullanılan kelimelerin veya kelimelerde sıkça yan yana gelen harflerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan şekiller anlamına geliyor. Bunun en bilinen örneği ise, Latince “ve” anlamına gelen “et” sözcüğünden oluşturulan ve “ampersand” olarak bilinen “&” karakteri. Gibbs’e göre tüm el yazması bu tür karakterle yazılmış.

- Reklam -

Voynich El Yazması Dijital Ortama Aktarılmıştı

Üç yıl önce el yazmasının Yale Üniversitesi’ne bağlı Beinecke Kütüphanesi tarafından tamamen dijital ortama aktarılıp kullanıma açılmasının ardından çalışmalarına başlayan Gibbs, sayfalardaki her türlü detayı görebilmeye başlamış. Latince yazılan tıbbî metinlere olan aşinalığı sayesinde bazı kelimelerin bu tür metinlerde geçen kısaltmalara benzediğini fark edince de araştırmalarını derinleştirmiş. Özellikle Herbarium Apuleius Platonicus adlı Roma metninde görülen kısaltmaların kullanıldığını fark etmiş. Orta Çağ’da Roma’dan kalan metinlerin yok olmaması için kopyalanması yaygın olduğu için de bu durum son derece mantıklı görünüyor.


Kitabın özellikle jinekolojik rahatsızlıklara ve çözümlerine eğildiğini söyleyen Gibbs, bu durumun yazarı “ligatur” kullanmaya itmiş olabileceğini söylüyor. Orta Çağ’da kilisenin yaptığı baskıdan çekinen yazar, özellikle kadın sağlığı gibi hassas bir konuda gözleri üzerine çekmek istemediği için böyle bir şey yapmış olabilir. Ayrıca Gibbs, bu durumun çok daha insani bir şeyden kaynaklamış olabileceğini de belirtiyor: tembellik. Bütün bir metni birebir kopyalamaya üşenen yazar, bundan kaçınıp kaybolmasını istemediği metni mümkün olan en kısa biçimiyle aktarmış olabilir.

Kitapta yer alan takımyıldız çizimlerininse yine bu durumla ilgili olduğunu söylüyor Gibbs. Roma Döneminde hastalıkların ve uygun tedavilerinin gök cisimlerinin belirli dizilimleriyle ilgisi olduğu düşünüldüğü için, medikal bir kitapta bunlara yer verilmesi de son derece normal.

Yıllardır kafaları karıştıran bu gizemli el yazmasının böyle basit bir şekilde çözülmesi açıkçası biraz üzücü, ama en azından çözüldüğü için kendimizi avutabiliriz.

Türker Beşe

Müzmin arkeolog adayı. 4 yaşında atari oynamakla başlayan oyunculuk macerası şiddetle devam etmektedir. Okuma zevki günden güne değişmekle birlikte, tuhaf kurgu, büyülü gerçeklik ve tekinsiz korkudan aldığı keyfi hiçbir türden alamaz.

Exit mobile version