Menu
in ,

Forgotton Anne: İşe Yaramaz Değilsin, Sadece Unutuldun

Çamaşır makinesinde eşi kaybolan çorapların, taşınırken arkada bırakılan karyolaların, eskiciye dahi layık görülmeyen masa lambalarının ve terk edilmiş hayatların hikâyesi, “Forgotton Anne.”

Forgotton Anne, Mayıs 2018’de oyuncularla buluşmasının ardından pek çok prestijli ödüle aday gösterildi, hatırı sayılır kısmında finale kaldı ve oyun kritik adreslerinin tavsiye edilen ilk on listelerinde kendine yer edindi. Gözlemlerim ise hakkı olan ilginin Türkiye’deki oyun camiasında kendisine gösterilmediğinden yana. Elbette bu boşluğu doldurmak gibi bir iddiam yok. Yine de Miyazaki’ye yazılmış bir aşk mektubu olarak gördüğüm Forgotton Anne hakkında naçizane ettiğim birkaç kelam ile bir kişinin dahi dikkatini çekebilirsem ne mutlu bana.

Hayao Miyazaki’nin ismi geçtiğinde akan sular durur. Adını hafife alarak kullanmadığıma da emin olabilirsiniz. ThroughLine Games tarafından geliştirilen, Square Enix’in ise yayıncılığını üstlendiği Forgotton Anne, yapımcı şirketin ilk ve şimdilik tek oyunu.

Grubun henüz ilk denemelerinde bu kadar başarılı bir yapıt meydana çıkarmaları da şans eseri değil. PCGamer’ın haberine göre, yaratıcı yönetmenlik görevini üstlenen ve ThroughLine’ın kurucularından biri olan Alfred Nyugen, Danimarka’nın Ulusal Film Okulu’ndan mezun olup, piyasada bir süre daha kısa projeler ile pişmesinin ardından ortağı Michael Godlowski-Maryniak ile elini taşın altına koyma kararını aldı. İkili, hayallerini gerçekleştirmek için hiçbir masraftan kaçınmadan pek çok yetenekli animatörü aralarına kattılar. Bunların arasında, bir dönem Tokyo’daki önemli yönetmen ve sanat yönetmenlerinden eğitim gören Debbie Ekberg ve Sebastian Ljungdahl isimleri de dahil. Projenin sanat yönetmeni Anders Bierbelg Hald ise Studio Ghibli ve Studio 4C yapımlarının kendisine ilham kaynağı olduğunu itiraf etmekten çekinmiyor. Studio Ghibli’nin yayımladığı her iki Ni no Kuni oyununu da oynamış biri olarak kişisel görüşüm, Forgotton Anne’ın en az onlar kadar Miyazaki’nin büyüleyici atmosferini yakaladığı yönünde.

- Reklam -

Yatağın altında kalmış tek bir çorabın “Unutulmuş Topraklar” (Forgotten Lands) isimli aleme düşüşünü izlediğimiz açılış anından itibaren itibaren oyun artık bildiğimiz, yaşadığımız dünyada olmadığımızı açıkça ifade ediyor. Steampunk ögelerden de esinlenerek oluşturulmuş, paslanmış metallerin, dişlilerin, çarkların, yanıp sönen tabelaların, raylı sistemlerin, kırık dökük binaların, devasa boyutlardaki endüstriyel tesislerin de bolca bulunduğu bu evren, çoğu zaman koyu tonların hakim olduğu karanlık bir atmosfere sahip. Eski ve unutulmuş kavramları oyunun iliklerine işli.

Kendilerine “Unutulmuşlar” (Forgotlings) ismini veren eşyaların arasında, ana karakterimiz Anne, akıl hocası Master Bonku ile birlikte bu Unutulmuş Topraklarda yaşayan iki insandan bir tanesi. “İnfazcı” (Enforcer) olarak görevi düzeni korumak, unutulmuşları hizada tutmak, bir çeşit polis misali. Lambadan saate, buzdolabından fotoğraf makinesine, tabancadan atkıya kadar pek çok unutulmuş, hikaye boyunca arkadaşımız, düşmanımız hatta hayranımız olarak karşımıza çıkıyor. Bu minik, sevimli yaratıkların misafir olarak girdiğimiz hayatlarından, aslında içlerinden biri olarak devam ediyoruz saatler ilerledikçe.

Forgotton Anne, çoğunlukla karakterin belirli bir bölgeye varması ile alandaki bulmacaları çözerek mesafe kat etmesi sayesinde ilerliyor. Benzeri yapımlarda sıkça karşılaştığımız atlama, zıplama, kol itme, ray hareket ettirme, büyük bir kutunun yerini değiştirdikten sonra üzerine çıkarak yükseğe ulaşabilme gibi mekaniklerin yanı sıra, kendine has bir çeşit enerji depolama ve depolanan enerjiyi etrafı aydınlatmak, aletleri hareket ettirmek için kullanmak gibi özelliklere sahip. Bulmacaların tümü yardım almadan çözülebilecek kadar basit. Bazılarının birden fazla çözümü var ve Anne’ın oyun boyunca farklı karakterlerle olan etkileşimini, en az diyalog seçimleri kadar etkileyebiliyor. Bir sorunun üstesinden nasıl geldiğinizin, ağzınızdan çıkan sözcükler kadar oyunun seyrini değiştirmesi daha derinden bağlanmayı sağlasa da, oyunun sonunu kesinlikle etkilemiyor. Kısacası, oyun bizi tercihlerimizin önemli olduğuna ikna ediyor, ancak değiller (Örnek olarak The Walking Dead oyunlarının kullandığı benzeri manipülasyon metodunu gösterebilirim). 

Ve sadece bununla kalsa affedebilirdim ama hayır, bununla kalmıyor. Oyunun sonunu oluşturan iki adet seçenekten biri aslında yok. İlgilenebilecek okuyucular için detaya girmeden ancak şu şekilde ifade edebilirim; zamanında Harry Potter severlerin arasında oldukça popüler olan “Harry uyandı ve aslında rüya görüyordu” temalı, Harry Potter’ın psikolojik rahatsızlıklardan muzdarip bir çocuk olduğunu iddia eden teori, eğer gerçek olsaydı okuyucular ne kadar tatminsiz kalacaksa işte o kadar başarısız. Ağzımda kötü bir tat bıraktığını söyleyemem; Forgotton Anne’ın bende bıraktığı hisler bu pürüzü görmezden gelmemi sağlayabilecek kadar hoş. Yine de en azından yapımcılarının oynanış tarzının ve seçeneklerin çok önemli bir yer tuttuğunu iddia etmemiş olmalarını dilerdim.

Anime benzeri çizimleriyle hikayenin hüznüne sevimli bir dokunuş ekleyen oyun, özellikle unutulmuşların birbirinden farklı ve detaylı dizaynları ile övgüyü hak ediyor. Karakterlere hayat veren ses sanatçılarının tümünün de inanılmaz bir iş çıkardığını belirtmeden geçmek istemem. Konuşmalar, bir sokak lambasının insani “karizmatik” özelliğine sahip olduğunu düşünmeme sebep olabilecek kadar gerçekçi ve akıcı. Peter Due tarafından bestelenen ve Kopenhag Filarmonik Orkestrası’nın sergilediği müzikleri ise, Forgotton Anne’ın sunduğu görsel ve ruhsal şöleni mükemmel bir şekilde tamamlayarak, kulakları bayram ettiriyor.

Oyunun resmi sitesine buradan, Steam sayfasına ise buradan ulaşabilirsiniz. Keyifli oyunlar dilerim!

Ece Gürkan

1991 yılında, Tekirdağ’da doğdum. İlk ve orta öğretimimi Tekirdağ’da tamamladıktan sonra, İstanbul Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü, bir adli tıpçı olma umuduyla kazandım. Türkiye’de adli tıbbın, küçük yaşlardan beri televizyonda izlediğim gerçek suç programlarında gösterildiği gibi olmadığını fark etmemle birlikte, hayal kırıklığına uğrasam da zaman içerisinde kendime yeni hayaller edinmeyi öğrendim. Bilimkurgu, fantastik kurgu, masaüstü oyunlar ile bilgisayar oyunları hobilerimden önde gelenler arasında ve bunların birleşiminden ortaya çıkan yapımlar benim için kısa zamanda bir tutkuya dönüştü.

Yorum Yap

Exit mobile version