Menu
in ,

Son Çağrı: Yaşamak İçin Hayatını Ortaya Koymaya Hazır mısın?

Tim Powers’ın reenkarnasyon, spiritüalizm, antik tanrılar ve çok daha fazlasını içeren Son Çağrı romanını inceledik. Dünya Fantazi Ödüllü eser sizleri doğaüstü bir hikâyeye davet ediyor.

Zarlar çoktan atıldı, peki siz rakibinizin hamlesini görecek misiniz? Yoksa onu pas mı geçeceksiniz? Kaderi değiştirmek mümkün mü? En büyük hataları bile tersine çevirebilir miyiz? Peki ya bunu denersek, işte o zaman ödeyeceğimiz bedel ne olur dersiniz?

İşte Son Çağrı tam da bu noktada girdi hayatıma. İlk sayfayı çevirdiğim andan itibaren damarlarımdan içeri yavaş yavaş süzüldü. Aksiyon… Macera… Müzik… Kumar… Doğa üstü olaylar… İçerisinde ne yoktu ki. Yavaşça çevirip okuduğum her sayfa içimdeki merak yığınlarının üzerine bir kat daha eklemeyi başardı. Eh, eğer merak ettiyseniz hadi incelemeye başlayalım. Bu arada incelememiz çok hafif spoiler içerebilir, şimdiden uyarayım.

Kısa bir girizgâh: Ben senin babanım… (Biraz spoiler içerir)

Roman aksiyon dolu geçmişe bir bakış atıp bize neler olduğuna dair kısa bilgiler verdikten sonra normal tarihi akışına geri dönüyor. Ancak bela geliyorum demez. Scott Crane yıllar önce -üvey babasının onu, “Yapma etme oğlum,” diye uyarmasına rağmen- bir poker oyunu oynar ve bu poker oyunu aracılığı ile şeytani babası onun bedenini üstlenir. Scott oyunu ve parayı kazandığını düşünerek kendine bir hayat kurar. Ancak babası üstlenme dediği bu oyun sayesinde diğer insanların bedenlerini üstlenerek, bu bedenler arasında geçiş yapmakta ve sonsuza kadar yaşama amacı gütmektedir. Eh babası alemin kralı olduğu ve Scott da onun evladı olduğu için onun yerine geçme ve yeni kral olarak ölümden kurtulma şansı vardır. Bu elbette size birçok yerden tanıdık gelmiş olabilir. İşte romanımız aslında tam da buradan başlamaktadır. Scott bu savaşı kaybedecek mi, yoksa babasının yerine geçerek yeni kral olabilecek mi? Kaçmayı mı tercih edecek yoksa savaşacak mı? İşte sorularımız bunlar!

- Reklam -

Tarih koktu, ama lütfen camı açmayın

Buraya kadar her şey güzel, ama size daha da güzelini söyleyeyim. roman inanılmaz tarihi göndermelerle dolu. Sevgili yazarımız tarihi karakterleri alarak onları iki yanlarından çekmiş, gerdirmiş ve tekrar küçültmüş. Sanki dünyayı parmaklarında oynatmış. Roman Las Vegas’ta geçiyor ve şehrin Ben Siegel tarafından kuruluşuna şahit oluyorsunuz. Kitaba göre bir önceki kral olan Ben Siegel hikâye boyunca size yer yer eşlik ediyor. Ayrıca şehrin tarihini de öğrenebilir, yeni yapılan binaların bazılarının hangi eski binaların üzerine inşa edildiğine dair de bilgi sahibi olabilirsiniz. Kısacası bana kalırsa yazar romanın geçtiği yer olan Las Vegas şehrini ve onun tarihini oldukça iyi biliyor. Bu tarihi nüanslar romanın gidişatını hiç bozmuyorken eğer onları biliyorsanız size aşırı derecede keyif veriyor ve yüzünüze bir gülümseme yerleştiriyor.

Karakterler

Roman bizleri her biri birer geçmişe sahip, detaylı karakterlerle karşılıyor. 680 sayfa boyunca karakterlerin geliştiklerine ve detaylıca değiştiklerine şahit olurken onlara bu maceraları sırasında eşlik ederken hiç sıkılmıyorsunuz.

Romanın tek bir ana karakteri var dersem yalan söylemiş olurum. Tüm karakterler birbirlerinden önemliler. Daha önce de dediğim gibi odak karakterlerin çoğu büyüyüp gelişirken, olayların bazen onların gözünden anlatılması ve bizim farklı fikirleri ve bakış açılarını görebilmemiz harika olmuş.

Karakterler konusunda canımı sıkan tek husus ise yer yer diyalogların organik olmaktan çıkıp, oldukça yapmacık bir hal almasıydı. Bu özellikle romanın ortalarında ve sonlara doğru kedini çok belli ediyor.

Poker, reenkarnasyon, spiritüalizm, antik tanrılar, güzel içkiler ve elbette güzel şarkılar

Bu güzel romanın diğer parçalarını da anlatmadan geçmek olmaz. Bunlardan en büyüğü poker, romanda her şey üstlenme denen bir poker oyununun ve onun mistik kartlarının etrafında dönüyor. Tarot ve poker kartlarının bir karışımı olan, Zeroth destesi denen bu mistik deste, insanların bedenlerini üstlenmenize yarıyor ve bazı özel güçleri de mevcut. Mesela kule kartını alnınıza yapıştırdığınızda ona bakan insanları delirtebiliyorsunuz. Öyle sanıyorum ki bu tarot hayranlarını sevindirecektir.

Bunun dışında ruhsal karşılaşmalar, antik tanrılara referanslar, ete ve kemiğe bürünen ölü insanların yanı sıra şeytanlar da bizleri bekliyor. Ayrıca karakterlerin içki seçimlerinin de yazılı bir detay olması çok hoşuma gitti. Bunun yanı sıra roman içinde farklı yerlerde bazı şarkılara referans veriliyor ve siz de okurken bu şarkıları dinlediğinizde üzerinizde gerçekten hoş bir etki bırakıyor.

Çeviri, Editörlük ve Kapak

Öyleyse çevirisini Ozan Karakaş’ın ve editörlüğünü de Ekin Güler’in yaptığı ve Tim Powers’ın kaleme aldığı 680 sayfalık kitaba bu açıdan da bir göz atalım. Kitabın ya çevirisinde ya da editörlüğünde bazı yerlerde sorunlar var. Okurken ekstra bir çaba harcadım zaman zaman. İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi biri olarak kitabı orijinal dilde açtım ve karşılaştırma yapma fırsatı elde edebildim. Çeviride yanlışlar vardı diyemem ancak şunu söyleyebilirim ki roman orijinal dilde en az iki kat daha akıcı ilerliyor.

Bunu şöyle bir örnekle belirtebilirim:
Burası artık hiçbir portakal ağacı barındırmayan bir Orange County inanılmaz derecede değerli hala getirirken aynı zamanda kısırlaştıran imarcılar tarafından işgal edilmiş bir bölgeydi ve bölgenin varsıl hoşnutluğu, tanım gereği, çiftçiler kadar o ve Arky gibilerini de kesin olarak dışlıyor görünüyordu.
Bu gibi hatalar okurken sıkıntı yaratmasa da durup düşünmenize ve takılmanıza sebep oluyor. Bazı cümleler de oldukça karışık yazılmış ve akıcılıktan uzaktı. Tüm bunlar bir yerde keyfinizi baltalıyor diyebilirim.

Tim Powers

Füsun Turcan Elmasoğlu tarafından yapılan kapak tasarımı ise oldukça başarılı. Sonuçta kapakta tarot kartlarını kullansa romanın yabancı versiyonlarından kopya çekmiş gibi olacaktı, kapak bu şekliyle oldukça özgün ve konuyu açıklayan bir noktada.

Ne olacak bu işin sonu…

Elbette hayatta her şeyin artıları ve eksileri mevcut. Önemli olan şu ki, bu ikisini göz önünde bulundurduğumuzda eksiler çok küçük bir yer kaplıyor. Son Çağrı sizi eşsiz bir maceraya davet ederken aklınızda ve ruhunuzda büyük izler bırakmayı da vadediyor. Bir bakıma hayata bakış açınızı değiştirebilecek durumlarla karşılaşmanızı sağlıyor.

Yazar fantazi türündeki yeteneklerini tamamen gözler önüne sererek bunları gerçek dünyayla inanılmaz bir şekilde harmanlamayı başarmış. Eğer gerçek dünyada geçen doğaüstü bir hikâye arıyorsanız bu romana bir şans verebilirsiniz.

Halil Oğulcan Karamağara

Bir sürpriz yumurtanın içinde, 1994 yılında, İstanbul'da düşmüşüm annemin karnına. Mesela ağlamamışım doğduktan sonra. Tabii sonradan arayı kapattım. Şu anda Tekirdağ, Namık Kemal Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyor, kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Anime, dizi ve film izlemeyi çok severim. Okumayı da. Arada kendimi oyun oynamaya kaptırdığım da olmuyor değil. En çok da büyünce yazar olmak istiyorum.

Yorum Yap

Exit mobile version