Yurt dışında son birkaç yıla damga vuran ve aday gösterildiği her ödülü toplayan Monstress çizgi romanı, Marmara Çizgi aracılığıyla Türk okurlarla buluştu. Art deco mimarisini steampunk teknolojisiyle buluşturan çizgi roman, 1900’lü yıllarda anaerkil düzenle yönetilen alternatif bir Asya’da geçiyor. Ek olarak Japonların Kaiju türündeki manga kültürünü de (şehirlere saldıran dev canavarlar) işin içine katıyor.
Maceramız Arkanik denen, insansı hayvanlar ile insanoğlunun bir arada yaşadığı bir dünyada geçiyor. Her iki ırk da çeşitli sebeplerden ötürü birbirine düşman olmuş ve kanlı savaşlar yaşamışlar. Üstelik bir yenisinin de eli kulağında. Maika Yarıkurt adlı kahraman kızımız ise bir yarı-arkanik. Kendisi çok büyük bir savaştan kurtulan sayılı kişilerden biri. Ve göğsünde bir göz damgası taşıyor….
Maika normal biri değil. Soğuk, acımasız, öldürmekten çekinmeyen biri o… İçinde bir canavar yatıyor desek yeridir. Ve tek amacı annesinin intikamını almak. Bu uğurda elinden geleni ardına koymuyor ve çok tehlikeli bir plana imza atıyor. Ama sonrasında hiç beklemediği bir şey gerçekleşiyor ve “içindeki canavar” gerçekten de uyanıyor.
Monstress #1: Uyanış’ın arka kapak yazısı şu şekilde:
Zulüm ve tehlikeye karşı hem avcı hem de av olan Maika, onu kullanmayı amaçlayanların sadece bir adım önünde, gizemli geçmişi hakkındaki cevapları arıyor… Ve tüm bunlar olurken, içerideki canavar da uyanmaya başlıyor…
Senaryosunu Marjorie Liu‘nun yazdığı, çizimleriniyse Japon kadın sanatçı ve Sana Takeda‘nın yaptığı Monstress bugüne kadar sayısız ödüle layık görüldü. Bunların arasında iki Hugo ve be Eisner de var. Sadece 2018’de toplam 15 ödül aldı desek ne demek istediğim daha net anlaşılır sanırım.
Çevirisini Furkan Kaya‘nın, editörlüğünüyse Egemen Görçek ve İlke Keskin‘in üstlendiği Monstress kısa süre önce satışa sunuldu. Kaçırmayın deriz.