Menu
in

Karanlık Uzay Operası “Yıldız Lejyonları” Raflardaki Yerini Alıyor

İrkiltici ve tekinsiz bir uzay operasına ne dersiniz? Kameron Hurley imzalı Yıldız Lejyonları kitabı raflardaki yerini alıyor.

Bilimkurgu kapsamında kendi karakteristik özellikleriyle öne çıkan ve “alt janr” payesiyle değerlendirilen hikâyelere aşinayız. Uzayda yol alan yapay gezegenlere dönüşen, kendi kendine yeten sistemlere sahip dev uzay gemilerini ve bunların içinde yaşayan toplumları konu alan öyküler ise bu türün en ilginç çalışmalarından… Kağıt üstünde iki üç maddeyle özetlenebilecek kadar klasik olsalar da iş o maddeler üzerinden hikâye çıkartmaya gelince her biri kendine has olabilme potansiyeline sahip.

Bugüne dek hem edebiyatta hem de sinema-televizyonda bu türün sadece gemi-mürettebat ilişkisini konu edinen pek çok örneğiyle karşılaşmışlığımız var. Örneğin Robert A. Heinlein’ın Uzayda Kaybolanlar (Orphans of the Sky) romanı, Ann Leckie’nin Adalet Serisi (Imperial Radch), Pandorum ve Snowpiercer gibi filmler, Farscape ve Battlestar Galactica dizileri birbirlerinden bariz farklarla ayrılsalar da bu alt janrın karakteristiklerini taşıyacak kadar ortaklıklara sahip.

Kameron Hurley’nin kaleminden çıkan Yıldız Lejyonları ise teoride kısıtlı, pratikteyse çeşitliliğe açık bu alt janrın edebiyat alanındaki 2017 model üyesi. Üstelik öncülleri gibi, bu türün klasik temsilciliğiyle yetinmek yerine, riske girerek kendi karakterini ortaya koyuyor; dünyası, hikâyesi ve karakterleriyle karanlık ve cüretkar bir uzay operası sunuyor bizlere.

- Reklam -

Roman, bilgi ve tecrübe gerektiren bilişsel yeteneklerini rahatlıkla kullanabiliyorken, kim olduğu ve geçmişi hakkında hiçbir fikri olmayan Zan adlı kadının, gezegen-gemilerden birinin tıbbi tesisinde uyanmasıyla gelişen olayları konu ediniyor.

İki farklı karakterin bakış açısından aktarılan hikâye, hafıza ve kimlik sorunsalları peşinden iktidar kavgaları ve çıkar çatışmalarıyla perçinlenen tekinsizlik ve şüphe dolu bir macera vadediyor. Hikâyenin geçtiği dünyaysa, içindeki insanlar da dahil her şeyin aynı biyokütleden üretildiği biyomekanik gezegensi-uzay gemileri, organik yapılar, gemilerin var olabilmesi için dönüştürülüp tekrar üretilen insanlar, ekosistemi desteklemeye yönelik yamyamlık adetleri, sistemin üreticiliğini desteklemek için sadece kadınlardan oluşan bir toplum ve partogenez çoğalım gibi temalarla bezeli.

Okurunu biyopunk, bedensel korku ve şiddet temaları çerçevesinde ahlaki ve varoluşsal sorunlarla yüzleştiren bu romanın arka kapak yazısı ve tanıtım bülteni şöyle:
“Bir zamanlar, hepimizin anılarımızın bir toplamı olduğuna inanırdım. Ama bu yerde, bizi oluşturan şeyin anılar olmadığını, onlarla ne yapmaya karar verdiğimiz olduğunu anladım. Aşağıdaki karanlıkta, katlandığım acıya dayanan bir hayat kurmaya çalıştım. Ama böyle yapmamak gerekir, öyle değil mi? Her şeyi yeniden kurmak zorundasın. Dönüşmelisin. Bizler, bize olanların toplamından daha fazlasıyız, öyle değil mi?”

Evrenin kıyısında bir yerlerde, bir gemi-dünyalar topluluğu olan Lejyon’da nesillerdir çözümsüz bir savaş sürüyor. Tekrar eden sayısız mücadele içinde hafızasını kaybetmiş bir asker, Lejyon’dan ayrılma yeteneğindeki tek dünya-gemiye binmek için son savaşına hazırlanırken aynı zamanda kim olduğunu ya da olabileceğini keşfetmek amacıyla ümitsiz bir mücadele veriyor.

Iain M. Banks’in Kültür serisi ve Roger Zelazny’nin Amber Yıllıkları gibi romanların geleneğinde, Kameron Hurley trajik aşk, intikam ve savaş hakkında epik ve heyecan verici bir hikaye anlatıyor.
Eksik Parça Yayınları’ndan çıkan romanın çevirisi Ayhan Semih Koç’a, editörlüğüyse Kürşad Kızıltuğ’a ait.

Kitabı okuyabilmek için de kitabın resmi çıkış tarihi olan 12 Kasım 2018’i beklememiz gerekiyor.

Cemalettin Sipahioğlu

1986 İstanbul doğumlu. Bilimkurgu, korku ve fantastiği uzun süre televizyondan takip edebilmiştir. Ailesinden habersiz aldığı ucuz VCD oynatıcıyı saklayıp, onlar yokken kullanarak, bu konularda film açıklarını kapatmaya çalışmıştır. Edebiyata sonradan bulaşması; bilgisizliği; bilgisizlik de, "Raftaydı ve ben onu alıp okumadım zamanında." pişmanlıkları getirmiştir. Lem ile Küvette Bulunan Günce'yle tanışması; okumaya yeni başlayan biri için hem talih, hem de talihsizlik olmuştur. Film, kitap, animasyon, çizgi roman olsun; kendi sınırlı bilgisiyle, eserleri iç dinamikleri içinde değerlendirmeye çalışır.

Yorum Yap

Exit mobile version