Menu
in ,

Destroy All Humans İncelemesi: Beyin Patlatma Zamanı

Kimler Dünya’yı istila etmek istiyor? Kendimizi katletmek, insanlıkla alay etmekten daha keyifli ne olabilir ki? O zaman gelin yakınlarda çıkan Destroy All Humans! incelememize.

Destroy All Humans serisinin ilk ayağı 2005 yılında oyuncularla buluştu. Ardından 4 adet daha oyun çıkararak ve belli bir kitleyi de arkasına alarak önemli bir seri oluşturuldu. 2005 ve 2008 tarihleri arasında 4 oyunla hızlı bir giriş yaptılar. Fakat son çıkan Path of The Furon’dan beridir suskun kaldılar. Dile kolay 12 yıl geçti. Ta ki şimdiye dek: Yakınlarda serinin beşinci, yani son halkası, aynı zamanda yenilenmiş olarak karşımıza çıkan (reboot) orijinal ve sade isim tercihiyle Destroy All Humans! oyuncularla buluştu.

Şahsen serinin oyunlarını daha önceden oynama şansım olmamıştı. Mizahi ve alaycı yapısı, South Parkvari karakterleri/iletişim biçimleri ve güzel görselliğiyle dikkatimi çekti. Son çıkan oyunuyla beraber ben de merakımı gidermek, izlediğim ve okuduğumdan hareketle heyecanlanarak bilgisayarın başına oturmak istedim. O sebeple oyunu seriye ‘yeni’ dahil olan birisinin gözünden değerlendireceğim. O zaman bakalım nedir ve nasıl olmuş?

Katliam Vakti!

1950’li yıllarda, Amerika’dayız. Çünkü eğer Dünya saldırı altındaysa, o savaş başka nerede geçecek, değil mi? Oyun kendinin çok farkında, zira bunu da alaya alıyor. Yönettiğimiz, psikopat uzaylı Crypto-137 de zihnini okuduğu insanlardan dolayı Dünya Amerika’dan oluşuyor sanıyor. Vonnegut ve South Park’ı birleştirin, üzerine 20. yy ‘b-movie’ bilimkurgu-aksiyon sineması sosu ekleyin, işte karşısınızda Destroy All Humans! Karakterlerin tavırları, hikâye anlatımı, mizah unsurları tamamen bunu gösteriyor.

- Reklam -

Tabii ki tarafımız yüce ABD’nin yahut insanlığın yanında değil. Bilakis uzaklardan gelen, kötücül amaçlarla terör estirecek uzaylıların yanındayız. İçler acısı, cahil, ezik insanlığa hükmetmek, katletmek için Dünya’ya geldik. Kendimizi katletmek, insanlıkla alay etmekten daha keyifli ne olabilir ki? Değil mi?

Çelimsiz, zavallı (aklınıza gelen insanlığı küçümseyecek başka olumsuz sıfat varsa yorumlarda belirtin) askerler, CIA önümüzde âdeta kıvranıyor. Tankları, uçaksavarları, bilumum harcanabilir askeriyle bize karşı umutsuz ateş gücüyle saldırıyorlar. Boşuna…

Eh, arada zorlandığımız ufak anlar da olmuyor değil. Aslında bunu biraz açmak istiyorum. Oyun genel itibarıyla oldukça kolay. Yer yer taktik maktik yok, neyimiz varsa bam güm dalıyoruz. Bazense gizlilik gerektiren durumlarda insanların bedenini kopyalarak gizlice işlerimizi görüyoruz. Gizlilik görevleri zorunlu olmadıkça çok tercih etmenizi gerektirmiyor. Ayrıca görev stili ne olursa olsun, oyunun büyük bölümünde oldukça kolay olduğunu söylemeliyim. Sadece birkaç bölüm sonu rakibimiz zorluyor. Ki oyunun geneli ve birkaç çok zor rakip arasındaki devasa fark bana ilginç geldi. Keşke o geçişler daha yakın seyretseydi.

Bunun yanı sıra oynanış zenginliği, görevlerin sığ kalmasıyla örtüşmüyor. Yani eldeki potansiyelleri, karakterimizin özellikleri derken; görevleri zenginleştirecek, daha eğlenceli yapacak unsurları mevcut. Fakat üzülerek belirtmem gerekir ki beklentimin altında kullanılmış. Neyse, biraz oynanışı açayım.

Biraz da Beyin Patlatalım

Kolaylığından ve görevlerin zenginliğinden yakınsam bile oynanış çeşitliliğiyle oldukça keyifli olduğunu söylemeliyim. İlk olarak uzaylı karakterimizin yanı sıra uzay aracıyla (Saucer) da dehşet salabiliyoruz. Tahmin edeceğiniz üzere, genelde bir yerleşkeyi yok edeceğimiz zamanlarda uzay aracına atlıyoruz.

Crypto ile insanların zihinlerini okuyabiliyor, bedenlerini kopyalayarak aralarında dolaşabiliyor, canımız sıkılınca beyinlerini patlatabiliyor (eh, özellik almak için puan kazanmamız gerek), dikkat dağıtmak için dans etmelerini sağlayabiliyor, bizi takip etmeleri için kendimize aşık edebiliyor, hava uçurup denize atabiliyor… Kısacası say say bitmiyor. Eğleneceğiniz o kadar fazla özellik katmışlar ki! İşte görevlerin potansiyeli derken kastettiğim de tam olarak bu. Yeri geliyor mutasyona uğramış patlayan ineği uçurarak düşmanlarınıza fırlatıyorsunuz. Daha ne diyeyim: Hem katliam hem kahkaha!

Bunun yanı sıra silahlarımız da oldukça çeşitli. Elektrik silahı, anal sonda silahı (gerçekten adı neyse işlevi de o, South Parkvari boşa demedim), ateş silahı gibi farklı seçenekleriniz var. Yukarıda saydıklarımın özelliklerini de gayet yerinde detaya sahip özellik bölümünde geliştirebiliyorsunuz.

Son Olarak

Black Forest Games’in geliştirdiği, THQ Nordic’in yayınladığı yeni Destroy All Humans! oyunun yönetici koltuğundaysa Onurhan Karaağaçlı oturuyor. Oyunda Türkçe dil seçeneği mevcut değil, fakat dilinin çok zorlayıcı olmadığını söyleyebilirim. Yani dil bilmeyenler de mizahını gayet kavrayabilir.

Şu anda PC (Steam ve Epic Games Store), PlayStation 4 ve Xbox One’da bulunuyor. Steam ve Epic’te 135 gibi bir ücrete sahip. Yaklaşık 7 saat (yarı açık dünya bölümlerinde gezmek ve tekrar dönmek isterseniz süre uzar) oynanış süresi hesaba katıldığında ücreti biraz yüksek. Ancak yukarıda saydığım kusurların önüne geçen eğlenceli hikâye anlatımı ve oynanışı var ve geçirdiğiniz süreden memnun kalıyorsunuz. O sebeple hiç olmazsa indirimde şans vermenizi tavsiye ederim.

İyi katliamlar.

Sizler de oyun hakkındaki yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.


* Neversong İncelemesi: Kederimize Gülelim…

Cem Altınışık

1993 yılında Ankara’da doğdu. Çocukluğunun bir kısmını İzmir’de geçirdi ve şu an İstanbul'da yaşamakta. Psikoloji bölümünde eğitim gördü. Edebiyat, sinema, bilgisayar oyunları, müzik ilgisi ve bunları paylaşma sevgisiyle çeşitli kültür-sanat sitelerinde yazdı.

Yorum Yap

Exit mobile version