Menu
in ,

Lost Ember: Hangi Hayvan Olsam?

Farklı hayvanlar aracılığıyla yıkılmış bir uygarlığın kederli tarihini keşfettiğimiz, etkileyici görselliğiyle büyüleyen Lost Ember oyununu inceledik.

Bazı oyunlar vardır harika görselliğe sahip dünyasında sizi alıp götürür. Etrafınıza bakarsınız ve gördüğünüz güzellik karşısında nefesiniz kesilir. Bu görsel tadın arkasındaki neden şaşalı en son teknoloji grafikler değil, estetiği arkasına alan bir sanat tasarımıdır. Dövüşmeden, bulmaca çözmeden veya herhangi bir görevi tamamlamadan sadece gezmek istersiniz. Bazen bu yeterli olur.

Bu keşfe dayalı ve görselliğiyle öne çıkan ve son zamanlarda ekranları süsleyen oyunlara örnek olarak ABZÛ ve belki de onun atası kabul edeceğimiz harikulade deneyim Journey’yi söyleyebiliriz. Journey 2012 yılında çıktığında hem bir şok dalgası yaratmış hem de oyuncuları ikiye bölmüştü. Birçok büyük oyunu ödüllerde arkasında bırakmayı başarmıştı. Bazıları tarafından oyun içi boş bir yürüme simülatörüydü, diğerleriyse oyunun büyüleyici dünyasına kendisini kaptırmıştı bile… gerisi önemli olmadı.

Almanya menşeli, 5 kişilik küçük bir ekip Mooneye Studios’un geçtiğimiz 22 Kasım’da çıkan macera ve keşif türündeki ilk oyunu Lost Ember da üsttekilerle benzer bir yönden ilerleyen bir yapım. Üç yıllık bir geliştirme sürecinin ardından nihayet oyuncularla buluştu ve ben de deneyimleme şansına eriştim.

- Reklam -

Sıkıcı bir yürüme simülatörü mü, yoksa içinde kaybolacağınız bir çalışma mı bakalım.

Hüzünlü Hatıralar

Lost Ember, kadim uygarlığın çöktüğü ve doğanın her şeyi ele geçirdiği bir gezegende geçiyor. Geçmişten kalan yıkılmış binalar, kaleler, kutsal yapılar… Hepsi artık eskiye ait hatıra.

Oyun sizi harika doğa güzelliğine sahip bir gezegende, trajik bir hikâyenin ışığında gizemli yolculuğuna davet ediyor. Özdeşleşeceğimiz ana karakterimiz bir kurt. Ve yanımızdaki sadakatli yoldaşımızsa… bir parlayan küçük ışık?

Aslında ikimiz de eski uygarlıkta yaşayan insanlarız. Peki kimiz? Niye sadece ikimiz buradayız? Nereye gidiyoruz? Tuhaf ikilinin yolculuğunda sevgi, ihanet, savaş, keder ne ararsanız var. Dediğim gibi etraf harikulade, doğa etrafına âdeta mutluluk saçıyor. Diğer yandan ne yazık ki geçmişin hikâyesi gerçek bir hüzün sarmalı.

Gezegende tüm ruhların gittiği Işık Şehri’ne ulaşmaya çalışırken, aynı zamanda bu yolculuğumuzda geçmişimize de keşfe çıkıyoruz ve hatıralarımızda hem uygarlığın kaderini hem de kendimizin kederini öğreniyoruz.

Hangi Hayvan Olsam

Bu manevi, doğaüstü bir yolculuk. Büyüsel yeteneklere sahip bir kurdu yönetiyoruz. Ayrıca kurt bedenimizden çıkıp suyun içinde ilerlemek istiyorsak başka, uçmak veya küçük yerlerden geçmek istiyorsak farklı bir canlının bedenine girebiliyoruz. Zaten Lost Ember’ın vadettiği de bu dünyayı farklı canlılarını kontrol ederek oyuncunun keşfine bırakmak.

Bir bölgeyi geçmek için farklı hayvanların özelliklerini de kullanmak gerekiyor. Örneğin balık olup bir tünelde ilerleyebilir ya da şirin mi şirin vombat ile küçük yerlerden yuvarlanarak geçebiliriz. Lakin burada belirtmem gereken bir nokta var, oyuna başlamadan önce bu canlılar diyarında çok daha zengin bir deneyim beklemiştim. Ancak hayvan sayısının o kadar da geniş olmadığını söyleyebilirim. Özellikle hayvanların özelliklerini hep çok basit ve aynı yöntemle kullanıyoruz. Biraz daha ilginç ve zengin kullanım alanları olabilirmiş.

Diğer yandan oyunun son kısmına kadar aynı ve az aynı sayıda hayvanla ilerlerken, son bölümde farklı kontrol edebildiğimiz birçok hayvan dahil oluyor ve bu kısımlar çok keyifli. Keşke bunu oyunun geneline yayabilselermiş. Çekici gezegende hayvanlarla gezmek keyifli olsa bile çok tekrara bağlanması sıkıyor.

Devrim, Aşk ve Keder

Oyunun özgün bir hikâyesi yok. Ancak çok hüzünlü ve yürek parçalayıcı bir anlatısı olduğunu rahatça söyleyebilirim. Yıkılan kadim ve güçlü bir uygarlığın geçmişinde zulmü, başkaldırıyı, zorbalığı, aşkı ve kederi bulacaksınız.

Diğer yandan hikâyenin ne olduğundan ziyade nasıl anlatıldığı hangi sanat dalı olursa olsun daha büyük önem taşır. Bu oyunda da anlatılış şekli hiç fena değil. İlerledikçe yolumuzdaki hatıralar gizem oluşturarak geçmişimizi aydınlatıyor.

Yapımdaki müzik kullanımı için başarılı görselliğin iyi bir tamamlayıcısı diyebiliriz. Bu sadece müzikler için de geçerli değil, ses kullanımı kurdun yoldaşını çağırmasından doğa seslerine kadar özenli yapılmış.

Az rastlansa da ne yazık ki bazı yerlerde hem yoldaşımız hem de oyunun anlatıcısı görevini üstlenen varlığın söyledikleriyle oynadığımız an uyuşmayabiliyor. Bazen sekans bittikten sonra “Kurt koşmalısın,” diyebiliyor. Ayrıca bazı yerlerde sıkışabiliyor ve en son kaldığımız noktadan başlamak zorunda kalabiliyoruz. Bunlar yer yer olsa da oyun kesinlikle oynanmayacak seviyede değil. Zamanla düzelteceklerdir.

Son Olarak

Lost Ember, PS4, Xbox One, Steam ve GOG’da yerini aldı. Şu an Steam’de %10 indirimle 45 TL gibi bir fiyata satılıyor. Açıkçası fiyatı biraz yüksek, oyun ilginizi çektiyse 20-30 TL civarına inen bir indirim aldığında almanızı tavsiye ederim.

5-6 saatlik bir deneyim sunuyor. Özellikle son kısmının daha çok tatmin ettiğini düşünüyorum. Ne yazık ki son kısmındaki zenginliği oyunun geneline yayamamışlar. Diğer yandan farklı hayvanlar aracılığıyla yıkılmış bir uygarlığın kederli tarihini keşfettiğimiz, güzel görselliğe sahip bir oyun arıyorsanız listenize alın derim.


* The Bradwell Conspiracy: Büyük Şirketin Büyük Komplosu Olur

Cem Altınışık

1993 yılında Ankara’da doğdu. Çocukluğunun bir kısmını İzmir’de geçirdi ve şu an İstanbul'da yaşamakta. Psikoloji bölümünde eğitim gördü. Edebiyat, sinema, bilgisayar oyunları, müzik ilgisi ve bunları paylaşma sevgisiyle çeşitli kültür-sanat sitelerinde yazdı.

Yorum Yap

Exit mobile version