Menu
in ,

İçerik Dünyasını Kuşatan “Bayağılık” Üzerine

Ajansların masasında meze olmak mı? Bilginler ve halk sözcüleri, yani “Influencer”lar… Bu sizin için ne demek? Bayağılaşan içerik üretimi ve üreticileri üzerine yazdık.

Günümüzde artan bayağılık üzerine düşünüyor musunuz? İyice yayılmaya başlayan, çevremizi kuşatan, içimize işleyen azalan standartlar… Bugün etrafımızı bu pespaye standartlar çok güçlü bir şekilde kuşattı. Bazen iyi ve emek verilen üretime dair inancımız zarar görüyor, bazense bu duruma karşı yüzümüzü ekşiterek lanet okumakla yetiniyoruz.

Önyargıları bir kenara bırakarak, eleştirel bir şekilde bu duruma bakalım.

Aklınıza bu standartların düşmesiyle alakalı çokça kişi yahut oluşum geliyordur. Saymakla bitmez ancak örnek olarak vermek gerekirse YouTube, Twitch, TV programları, internet siteleri, dergiler ve daha nice ortamdaki “sahte üretimler” verilebilir. Üretim veya üretici demeye bin şahit isteyen hilkat garibeleri. Evet, bu ne yazık ki her zaman vardı. Ancak ortadaki sorun, amiyane işlerin iyice ayyuka çıkması ve kötüye doğru oluşan tablonun korkutucu hâl alması.

- Reklam -

Bugünkü konumuz bilhassa internetteki “içerik” üretimi ve üreticileri. Bunları kullanarak bu garabetin ekmeğini sonuna kadar değerlendiren ajanslar ve diğerleri. Bu minvalde basitleşen ve düşen kalitenin artması.

Bir yanda iyi yazım ve sunuş kriterleri gözeterek ve detaylıca araştırılarak ortaya konan yazılar (inceleme, dosya vb.), etraflıca düşünülmüş içerikler varlığını peşine Orkları almış şarlatanlara karşı sürdürmeye çalışıyor. Tabii ki bu taraftakiler popülerlikte mevzilenmediği için, az ölçüde veya hiç maddi kazanç olmadan üretimini büyük bir fedakârlıkla yapıyor. Zira amaç baştan kültür/sanat ve bunu paylaşmaya karşı duyulan içten şevk. Ajansların masasında meze olmak değil.

Diğer yandaysa büyük abiler: Bilginler, zekâ sarhoşları, halk sözcüleri. Eline cipsini alıp kamera karşısında oyun oynayarak, akrabasını ya da arkadaşını psikolojik kışkırtarak, kameraya kafa atarak, ona buna laf yetiştirerek bizi içerik bombardımanına tutan destansı kahramanlarımız. Çağı yakalamış öngörülü yiğitlerimiz. Kısaca ne idüğü belirsiz tabirle “Influencer”lar. Koyun sürülerinin niteliksiz çobanları.

Tek bir sorun var. Bu içerik değil, şaklabanlık. Özen göstererek bir şeyler üretmenin, içeriğin anlamının altını boşaltmayın lütfen.

Bir insan bittabi kafa dağıtmak yahut başka bir ilgiyle düşük standarttaki içeriği izleyebilir veya okuyabilir. Bu yazıda söylenmek istenen kesinlikle bunun yapılmasını aşağılamak ya da hor görmek değil. Herkes her zaman en düşündüren ve sağlam içeriği kovalıyor dersek yalan olurdu. Düzeyi değişse bile illaki herkes bunlarla kafa dağıtabiliyor. Vurgulamak istediğim bu eylemden ziyade genel tablonun aşağı doğru ivmelenmesi. Özellikle bunun pespaye bir şekilde yol alması.

Günü yakalamak her zaman popüler sahnede vaziyet almak mıdır? Peki bireyimiz ne âlemde, onu tamamen kenara atabilir miyiz? Hayır. Tek yaptığımız düzmece bir karaktere bürünüp, sahte başarı duygusuyla kendimizi kandırmak olur. En çok para ve ün neredeyse orada mevzilenenler, belki bilinçdışı olarak yapsalar bile bu basitliğin büyümesinin en büyük sebepleri olurlar.

Üretilenin amaç yerine araç olması en büyük problem. Başarıyı ve doğru yolu her zaman izlenme rakamlarına, tıklanma sayısına, yani ünlülük derecesine göre değerlendirmek büyük bir yanılgı.

Birbirine hakaretler ederek “drama” yoluyla sahnede var olan, daha çok izlenmek için amcalarını kışkırtan, bilumum saçmalıktan beslenen sahte “içerik” üreticilerinden sıkıldık.

Değil mi?

Cem Altınışık

1993 yılında Ankara’da doğdu. Çocukluğunun bir kısmını İzmir’de geçirdi ve şu an İstanbul'da yaşamakta. Psikoloji bölümünde eğitim gördü. Edebiyat, sinema, bilgisayar oyunları, müzik ilgisi ve bunları paylaşma sevgisiyle çeşitli kültür-sanat sitelerinde yazdı.

Yorum Yap

Exit mobile version