Menu
in , ,

Yazar Adaylarına Altın Değerinde 7 Tavsiye

Bir öykü, belki de roman kaleme aldınız. Ancak içinize sinmeyen noktalar var. Sanki bir şeyler eksik/hatalı gibi. İşte Kayıp Rıhtım’dan size bir yardım eli! Yaratıcı bir metinde mutlaka dikkat etmeniz gerekenlere dair detaylı bir rehber sizlerle.

Yazar adaylarına tavsiyeler başlıklı bu yazıyı hazırlama fikri haftalardır aklımdaydı, fakat Kemal Küçükgedik’in 2017’de yayınlanmış tavsiyelerinin Kayıp Rıhtım’da tekrar gündeme gelmesi bu isteğimi körükledi.

Günümüzde daha fazla insan kitap yazıyor ve haliyle daha fazla kitap yayınlanıyor. Fakat aynı zamanda okunmaya layık kitap oranında hızlı bir düşüş yaşanıyor. Bu düşüş sadece ülkemizde değil, genel dünya literatüründe de göze çarpan bir gerçek halini aldı. Sebebi ise çok basit: Kitap yazan insanların yeterli deneyim ve donanıma sahip olmadan eserlerini yayınlama imkanına kavuşabilmesi.

Şunu baştan belirtmeliyim ki, aşağıda listelediğim hataların neredeyse tamamını ben de ilk iki bilimkurgu romanımda yaptım ve belki de bu günahlardan bazılarını gelecekte işlemeye de devam edeceğim. Ama tipik anlatım hatalarının neler olduğunu öğrenmek ve bu hataları gidermeye çalışmak başarı için yeterli.

- Reklam -

İşte Yazar Adayları için Bazı Tavsiyeler

1. “Başladı” Demeyi Bırakın

Roman yazmanın büyük bir bölümü olay anlatmaktır. Yani, karakteriniz masaya oturur, pencereyi açar ve dışarıyı seyreder. Ama bizler süregelen olayları okuyucuya daha iyi anlatacağımız zannına kapılarak cümleleri başladı fiiliyle bitirmeye çalışırız. Deneyimli bir okuyucuyu en çok rahatsız eden ifade tarzlarından biri de kuşkusuz cümlelerin başladı ile bitirilmesidir. Çünkü başladı kelimesi cümlenin gerçek eylemini gölgeler ve okuyucunun anlattıklarınıza odaklanmasını güçleştirir. İlk kitabım Cydonia’dan örnek veriyorum:

Yanlış: Yoluna çıkan adamlarını toplayarak zemin kata inmeye başladı.
Doğru: Yoluna çıkan adamlarını toplayarak zemin kata indi.
(Cydonia, sf. 10)

Eğer yayınevlerine yolladığınız bir dosya varsa, başladı kelimesini lütfen metin içerisinde bir aratın. Bakalım kaç kere kullanmışsınız?

2. Uzun Cümleleri Bölün

Bırakın Orhan Pamuk uzun cümle kurmaya devam etsin. Onun zaten Nobel’i var ama sizin böyle bir lüksünüz yok.

Bir cümle ideal anlamda bir veya iki düşünceye ev sahipliği yapmalıdır. Üç düşünce birden temsil etmeye kalktığınızda anlatım bozukluklarına ve kopukluklara zemin hazırlamış olursunuz.

Yanlış: Sanat galerisindeki tüm kameralar konumlandırıldıkları bölgedeki renkli görüntüyü her saniye kaydedip kayıt ve monitörleme odasına yolluyorlardı.
Doğru: Sanat galerisindeki her kamera renkli görüntü ayarındaydı. Saniye saniye aktarılan bu görüntüler kayıt ve monitörleme odasına yollanıyordu.
(Cydonia, sf. 47)

Uzun cümle bölme operasyonu epey zor bir iş. Bu operasyonu gerçekleştirirken bazı kelimelere saplanıp kalmayın. Cümlelerin asıl görevi bir düşünceyi okuyucuya aktarmaktır. Kelimeler yerine düşüncelere sadık kalın.

“The Man Who Invented Christmas”

3. İkilemelerden Kurtulun

Sık rastlanan yeni yetme yazar hatalarından biri de ikilemelerdir ve ben ikilemenin onlarca farklı alt türü olduğunu düşünüyorum.

3.a Düşünce ikilemesi

Kısacası söylediğiniz bir şeyi tekrar söylememeniz gerekir.

Yanlış: Doğduğundan beri İzmir’de yaşıyordu. Tüm hayatını İzmir’de geçirmişti.
Doğru: Doğduğundan beri İzmir’de yaşıyordu.

(Bu örneği bir arkadaşımın kitabında gördüm, ama benzerini mutlaka ben de yapmışımdır :))

3.b Anlam ikilemesi

Aynı anlama gelen iki kelimeyi ifademi güçlendireceğim diye yinelemeyin.

Yanlış: Zayıflayan düşmanı rahat­lıkla yenebileceğini düşünen bir grup adam kontrolsüz bir biçimde korsanların üzerine çullandılar.
Doğru: Zayıflayan düşmanı rahat­lıkla yenebileceğini düşünen bir grup adam korsanların üzerine çullandılar.
(Piri Reis ve Nostradamus, sf. 97)

Çullanma eylemi zaten kontrolsüz bir biçimde yapılan bir iş. Bunu yinelemek sadece gereksiz bir tekrara sebep oluyor ve akıcılığı bozuyor. Anlam ikilemesinin bir diğer örneği ise çok daha fazla can yakıcı bir biçimde karşımıza çıkabilir.

Yanlış: Yaptıkları yüzünden utanmıştı, mahcup olmuştu.
Doğru: Yaptıkları yüzünden utanmıştı.
(Hayali bir örnek)

3.c Nesne ikilemesi

Bir paragraf boyunca aynı nesnenin defalarca kez kullanılması okuyucuyu rahatsız eder. Örneğin, bir cümle içerisinde sandalyeden bahsettiyseniz, hemen devamındaki cümlede de “sandalye” demekten kaçının. “İskemle” deyin veya “oturduğu yer” diye atıfta bulunun.

4. Havalı Noktalama İşaretlerinden Kaçının

Bir kitap yazmak için temelde en fazla 4 adet noktalama işaretine ihtiyacınız var. Nokta, virgül, soru işareti ve ünlem. Bu kadar! Noktalı virgül (;), üç nokta (…) ve iki nokta üst üste (:) gibi işaretleri sık kullanmamanız gerekir. Çünkü bu işaretler okuyucunun ilgisini dağıtır ve aslında çoğu kere de ihtiyaç olmadığı halde kullanılır.

Hiç kullanmayın demiyorum, ama bu işaretleri kullanmadan önce iki kere düşünün.

5. Eski Kelimeler Sizi Daha Yetkin Bir Yazar Yapmaz

Edebiyattaki esas gayelerden biri estetik bir dile sahip olmaktır ve birçoğumuz bu amaca giden kestirme yolun alengirli kelimelerden geçtiğini düşünürüz. Halbuki, bu sözcüklerin kullanımı okuyucu öyküden koparır.

Gündelik hayatta pek kullanılmayan bir kelimeyi, iki banka çalışanı arasında geçen bir diyalogda normalmiş gibi sunamazsınız. Örneğin, bir lise öğrencisi arkadaşına “Sınavında muzaffer olursun” demez. Eğer lise öğrencileri arasında ‘muzaffer’ kelimesiyle ilgili bir ima yok ise öğrencinin “Sınavında başarılı olursun” demesi beklenir.

6. Fikir Zıplamasına Dikkat

Bir paragrafın görevi birbirine kenetlenmiş birden fazla düşünceyi bir arada tutmaktır. Cümleler birer ikişer gruplanan düşünceleri tutarlar, paragraflar ise birbiriyle alakalı cümlelerin kümelenmesini sağlarlar. Her cümle kendisinden önce ve sonra gelen cümleler ile bir fikir bağı kurmalıdır. Aksi takdirde, fikir zıplaması adı verilen hata oluşur.

7. Diyaloglar Tutarlı Olmalı

Aslında bu konu üzerine ayrı bir makale yazılabilecek kadar geniş bir mesele, ama ben şimdilik diyaloglarla ilgili en can alıcı noktaya değineceğim.

Karakterlerinizin bir ruhu var. Hayattan bekledikleri, sizin kitabınızdaki çatışmaya varasıya kadar yaşadıkları ve bu yaşadıklarının onlar üzerinde oluşturdukları bir kişilikleri var. Yani, karakterlerinizin söyledikleri sözler onların ruh hali ile uyum içerisinde olmalı. Örneğin, bir diplomat iş arkadaşlarını “Hacım naber ya?” diyerek selamlamaz.

Yazar olmanın terzilik veya marangozluk gibi diğer zanaat mesleklerinden bir farkı olmadığını düşünüyorum. Elinizdeki metni yukarıdaki hatalardan ayıklayabilirseniz, editörler tarafından daha ciddiye alınan bir yazara dönüşeceğinizin garantisini verebilirim.

Unutmayın. Zanaatsız sanat olmaz.

Sercan Leylek

Sercan Leylek

İzmir doğumlu Sercan Leylek, tiyatrocu bir ailenin çocuğu olarak büyüdü. Dokuz Eylül Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu ve ilk kitabı Cydonia 2012’de yayınlandı. Bu eserini 2015’te yayınlanan Piri Reis ve Nostradamus isimli bir başka bilim-kurgu romanı takip etti. 2017’de Norveç’te yayınlanan Duvar ve Adam (Mannen og muren) adındaki fantastik romanıyla birlikte hem uluslararası yayıncılığa hem de yeni bir türe adım atmış oldu. Aynı roman, 2019 yılında Bilgi Yayınevi tarafından Türk okuyucunun beğenisine sunuldu.

Yorum Yap

Exit mobile version