Menu
in ,

İslam Sanatına 5 Maddede Seküler Bakma Korkusu

İslam Sanatı seküler bakışa uygun mu? Aşırı sembolizm ve anlam kaygısı odağında İslam Estetiği tartışmalarına 5 maddede göz atıyoruz.

İslam Sanatı her zaman sorgulamalara maruz kalmış ve var olma gayretini “İslamda Sanat Var mıdır?” sorusuna cevap arayarak ya da seküler sanatını bir biçimde İslami pratiklere dayandırarak var etmeye çalışmıştır. Bu kaygıyı Tradisyonalist Ekol’ün temsilcileri René Guénon, Titus Burckhardt, Seyyid Hüseyin Nasr gibi isimler özellikle beslemiş ve İslam sanatını neredeyse estetikten mahrum, yalnız anlama dayalı bir yaklaşım olarak gösterme hatasına düşmüşlerdir. Öyle ki İslam sanatını açıklarken dahi, kaynaklarda sıkça adı geçen bu Avrupalı Düşünürler haricinde başat bir yaklaşımı görmemiz mümkün olmamıştır.

Fakat ben Müslüman olan biri için zevkle okunan bu gelenekçi yaklaşımın, bu kültüre uzak biri için fazla romantik yorumlama olarak görüleceği kanısındayım. Öyle ki İsviçreli yazar Burckhardt toplumun hayat tarzı, gelenekleri, kültürü, erkek-kadın nüfus oranı, ekonomik ihtiyaçları ile ayrı bir sosyolojik tartışmanın odağı olan 4 hanım ile evlenmeyi evin 4 duvarı ile özdeşleştirip sanat tarihi tartışmalarında sempatik bir biçimde yorumlamıştır; bu yaklaşımı doğru bulmamakla beraber İslam sanatının açıklanmasında hala dönemin Arap kültürünün etkisinin estetiğin önüne geçmesini engellenmelidir.

Biz de bu yazımızda sizlerle 5 maddede doğru bilinen en büyük yanlışları ekoller ve eserlerle yorumlayacağız. Her madde için ayrı okuma önerilerine yer vereceğimizi de söyleyelim.

- Reklam -

İslam Sanatında Doğru Bilinen Yanlışlara Ekoller ve Eserler Aracılığıyla Bakış

1. İslam’da Resim Yasağı Vardır

Mihri Müşfik Hanım – Kadın Portresi

Yoktur.

Kur’an Mekke’ye ilk indiğinde İslam’ın karşısındaki en büyük düşmanı putperestlikti. Hz. Muhammed Müslümanlığın yeni yeni yayıldığı bu dönemde her ne kadar tasvir sanatlarına mesafeli yaklaşmış olsa da özellikle Medine’ye göçten sonra bu önyargıları oldukça azaltmıştır.

Bu problemle ilgili ilk kaynak önerimiz Prof. Dr. Nusret Çam’ın İslamda Sanat, Sanatta İslam adlı eseridir. Kitapta hadis ve ayetler dönemin ortamına göre bilimsel olarak yorumlanmış olup İslam sanatı mevzusunda okunacak ilk eserlerden biridir. Hz. Muhammed’in Kabe’yi putlardan kurtardığında Meryem tasvirini tahrip etmemesi ya da Fatih’in Ayasofya’yı aldıktan sonra tasvirleri onlara zarar gelmeyecek biçimde gizlemesiyle aslında bu bilginin yanlışlığını en iyi biçimde gösteren örneklerden.

Çalışmada cennetin iyi olmasının yanında özellikle güzel de olmasına dikkat çekilmiş, güzelliğin Kur’an ve Peygamber hayatındaki önemine de değinilmiş.

2. İslami Eserlerde Tek Tip Güzellik Mefhumu Görülür

Aklımıza ilk gelen camii örnekleri hep aynı olmakla beraber ne yazık ki burnumuzun ucundakine dahi bir derecede ilgi gösterdiğimiz için hiç farklı kültürdeki mabetleri araştırma tenezzülünde bulunmuyoruz. 7. yüzyılda ortaya çıkıp hızla yayılan ve günümüzde yaklaşık dünyanın dörtte birinin inandığı İslam, Endülüs’ten Türkistan’a apayrı biçimlerde karşımıza çıkar. Her uğradığı yerde özünde aynı ama biçimde yepyeni üsluplar kazanarak ilerler.

Her ne kadar bu yazımızda Gelenekçi Ekol’e bir miktar sitem etmiş de olsak bu çerçevede en iyi eserlerden biri Titus Burckhardt’ın yazdığı İslam Sanatı: Dil ve Anlam’dır. Şiddetle tavsiye ediyoruz.

3. İslam Sanatını Yalnız Müslümanlar Anlayabilir

Osmanlı döneminden bir Nestlé çikolata reklamı. Hattın bir anlamı olmasa da yalnız güzelliği ile dikkat çekebilir. Anlamı ise “Sütlü çukolatalarun en a’lâsı “Nestle” çukolatasıdur.”

Gelenekçi Ekol’ün yazarlarının çoğunun sonradan Müslüman olması bu sanatın ancak Müslümanlar arasında anlaşılabileceğine dair örtük bir yaklaşım bulundurmaktadır. Burckhardt ve çağdaşlarının yaklaşımlarını iyi niyetli ele alsak da ne yazık ki kendileri de yine evrenselleşemeyen, İslam dışında ciddi manada anlamlandırılamayan bir bakış açısına bizi sürüklemiştir.

Sanatı anlamak bin yılların problemi olmuş bir felsefi sorundur. Hegel’in Mutlak Din Felsefesini ya da ya da Perennialist Ekol’ün Kutsal Sanat doktrinlerini bir kenara bırakmak gerekmektedir. Yine Tillich, kutsal ile profan (din dışı) ayrımının olmadığını ileri sürer, dini amaçla dahi yapılmasa da bir eserin dini tecrübeyi yansıttığını söyler.

Bu bakış açısı, her şeyin Bir’den geldiğini ve kutsal mekânlarda, kutsal amaçlarla yapılmamış olsa da her şeyin O’ndan olduğuna dair bir inanç/estetik felsefesidir. Fakat bu görüş estetik problemini çözmekten uzaktır çünkü inançsız birinin de İslam’ın tercih ettiği estetik biçimlere saygı duymasını büyük ölçüde engelleyecektir.

Ama siz dini eserleri dini anlamlar eşliğinde yorumlamak isterseniz Muharrem Hafız’ın Kutsal Sanat adlı eserini kitaplığınıza katabilirsiniz.

4. Avrupa Sanatta Çok İlerlemiş, İslam ise Tasvir Yasağı Yüzünden Sürekli Geri Kalmıştır

El Hamra Sarayı – İspanya

Amerikalı Akademisyen Oliver Leaman İslam sanatının kendini açıklama gerilimini Avrupamerkezcilik olarak görür. Sanat ya da estetik dediğimiz zaman aklımıza Batı sanatının gelmesi, İslam’ın kendini açıklama sorununu beraberinde getirmiştir.

“Aslında nedir?” ifadesi İslam sanatını bir sorunlar silsilesi gören yaklaşımın problemidir. Oysa estetik,  tek başına ve herhangi bir pragmatik sorumluluğu da üstlenmeden hayatta kalabilmelidir. Ama bu açıklamalar yığını İslam sanatına özerk tanımaz, gelenekçi yaklaşım bilhassa imgenin kullanımıyla ilgili yaptığı açıklamalar ile İslam sanatının açıklanma ihtiyacı olduğunu gösterir. Adeta anlatılmaya muhtaçtır, anlatılmazsa anlaşılmaz yargısını beynimize yerleştirir.

O zaman biz bu probleme hiç uzatmadan şu cevabı vermeliyiz. Güzellik algınıza hangi ülkenin yahut kültürün sanat biçimleri hitap ediyorsa onları seyretmeye vakit ayırabilirsiniz. İslam’da sanat vardır demek dahi mutlak bir cahilliğin göstergesidir. Sanat her yerde vardır ve tabii İslam’da da Müslüman sanatçının tercih ettiği biçimlerde yer almıştır. Bu anlamda da Oliver Leaman’ın İslam Estetiğine Giriş adlı detaylı araştırmasını öneriyoruz. Bu kitap estetiğin tek başına hakkında hüküm verilebilecek bir alan olduğunu kanıtlar nitelikte.

5. İslam’da Suretlerin Kullanılmaması İslam Sanatını Biçimsel Anlamda Geri Bırakmıştır

İmam-ı Buhari Külliyesi Özbekistan – Semerkant

Belki de başka bir açıyla Avrupa Sanatı, şahsi imgeler kullanarak kendisini yalnız bu alana sıkıştırmaktır. İslam sanatı ise yepyeni yollar ve semboller üreterek sanatta daha da ilerlemiştir. İşte bu cümlelerdeki gibi salt yorum farkından kaynaklanan sanat eleştirileri değerli değildir, yalnız bakış açısıdır. Bir sanatın değerli olduğunu göstermek için bir diğer sanat biçimiyle kıyaslamak mantığa uygun değildir. Bu yalnız eziklik kompleksidir.

İslam sanatının ısrar ettiği gayri şahsi biçimleri zorunluluktan ziyade seçime bağlamak gerekir. Çini, minyatür, ebru gibi orijinal alanlar bize İslamiyet ile geçmemiştir. Bunlar bizim Orta Asya’dan itibaren sevdiğimiz, Anadolu’ya kadar getirdiğimiz sanat biçimleridir ve sürekli dönüşüm geçirerek ilerlemişlerdir. Biz hala İslam sanatına belli bir ırkın tekelinde olarak bakıyoruz, oysa farklı coğrafyalarda farklı kültürlerde bizi yeniden karşılayan bir alandır.

Bu başlıktaysa İslamiyet’i tarihiyle beraber okumak isteyen okurlarımıza Oleg Grabar’ın İslam Sanatının Oluşumu adlı eserine göz atmalarını tavsiye ederek başlıklarımızı bitiriyoruz.

Başlı başına onlarca kitabın konusu olabilecek bu önyargıların yalnız birkaçına göz attık. Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz? Kayıp Rıhtım Forum’a gelin ve tartışalım!

Uygar Özdemir

Sanat tarihi, Türk mitolojisi ve fantastik edebiyat meraklısı; sıklıkla okur, çizer, yazar.

Yorum Yap

Exit mobile version