Menu
in ,

2019 Sundance Film Festivali’nde Dikkat Çeken 5 Film

Bağımsız film sevenler için âdeta sinema şöleni olan 2019 Sundance Film Festivali sonlandı. Biz de sizlere bu festivalin sinema sektörü için ne ifade ettiğini yazdık ve bu yıl görücüye çıkanlar arasında en beğendiğimiz yapımların beşini sizler için derledik.

Her yıl bağımsız Amerikan sinemasının en önemli örneklerinin görücüye çıktığı Sundance Film Festivali, bu sene de içinde bulunduğumuz sinema yılında ve ödül sezonunda izleyeceğimiz birçok filme ev sahipliği yaptı. 24 Ocak 2019’da başlayan festival, 3 Şubat 2019’da ödüllerin verilmesiyle birlikte sonlandı. Bu yazıda öncelikle Sundance Film Festivali‘nin sinema endüstrisi için ne ifade ettiğini, bu sektöre katkısını ve Oscar yarışına etkilerine değineceğim. Ardından da bu sene festival programında yer alan en merak ettiğim 5 filmi paylaşacağım.

Sundance Film Festivali kurulduğu ilk günden bu yana bağımsız Amerikan sinemasının en büyük destekçilerinden biri oldu. Film gösterimlerinin dışında seminerleri ve özel etkinlikleriyle de seyirci karşısına çıkan festival, film yapım seminerleri ve fonlarıyla da dünyanın her yerindeki bağımsız sinemacılara destek olmakta. Festivalin ismi, kurucusu da olan Robert Redford‘ın oynadığı Butch Cassidy and the Sundance Kid adındaki filmden gelmektedir. Her sene Ocak ayının son haftasında düzenlenen bu film şöleni; ABD yapımı filmlerin yer aldığı bir ulusal ana yarışma, ABD yapımı belgesellerin yer aldığı bir ulusal belgesel yarışması, Dünya sinemasından seçilen bağımsız filmlerin yer aldığı bir kurmaca film yarışması ve son olarak Dünya belgesel sinemasından seçilen belgesellerin yer aldığı 2 film ve 2 belgesel olmak üzere toplam 4 tane uzun metraj film yarışmasından oluşmaktadır. Bu yönüyle de belgesel sinemasının en önemli vitrinlerinden biridir. Gala etkinlikleri, kısa film yarışması ve NEXT ismindeki yan bölümüyle de beraber oldukça zengin, keşiflere açık ve çeşitli bir seçkiye sahiptir.

Reservoir Dogs, Memento, The Usual Suspects, Sex, Lies & Videotape ve Before Sunrise gibi modern klasiklerin ilk kez görücüyü çıktığı yer olan festival, bunların yanı sıra Whiplash, Boyhood ve Call Me by Your Name gibi Oscar’da En İyi Film dalında yarışan filmlerin de ilk gösterimlerinin yapıldığı yerdir. Bu kıymetli festivalde gösterim şansı bulan filmler, A24 gibi son yıllarda hem bağımsız Amerikan filmlerini hem de birçok Oscar yarışçısı filmin dağıtımını üstlenen büyük dağıtımcıların dikkatini çekip vizyon takviminde kendilerine yer bulurlar. Ayrıca son yıllarda başta Netflix ve Amazon olmak üzere birçok çevrimiçi video platformu da Sundance Film Festivali’nde gösterimini yapan filmlerin yayın haklarını satın almaya başlamıştır.

- Reklam -

Şimdiyse bu sinema ziyafetinde dikkatimi çeken güzelliklere gelelim. Bu sene 112 filmin görücüye çıktığı festivalde buyurun benim en merak ettiklerime:

The Report

Amerikan bağımsız sineması denilince akla gelen ilk isimlerden Steven Soderbergh Side Effects, Contagion ve The Informant! filmlerinde senarist Scott Z. Burns ile birlikte çalışmıştı. Bu sefer yönetmen koltuğunu Burns’e devreden Soderbergh The Report‘ta yapımcılığı üstleniyor. Bu Burns’un ikinci uzun metraj filmi (ilki The Half Life of Timofey Berezin) olacak. Festivalde görücüye çıkan merak uyandırıcı bir film. The Report; Adam Driver, Annette Bening, Jon Hamm, Michael C. Hall ve Ben McKenzie gibi birçoğunu dizilerden tanıdığımız oldukça zengin bir oyuncu kadrosuna sahip. Yayın haklarını Amazon’un satın aldığı The Report’ta CIA’in terör örgütü şüphelilerine uyguladığı işkenceleri gün yüzüne çıkarmaya çalışan Daniel Jones’un gerçek hikâyesini izleyeceğiz. Şimdiden sezonun iddialı yapımlarından birisi olacak gibi görünüyor.

Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile

Brother’s Keeper ve Paradise Lost isimli belgeselleriyle tanınan Joe BerlingerExtremely Wicked, Shockingly Evil and Vile isimli seri katil biyografi filmi bu sene Sundance seçkisinde yer bulan önemli bir diğer film. Bu yapımda Amerika’nın bilinen ilk seri katili olan Ted Bundy’nin hikâyesini izleyeceğiz. Filmin oyuncu kadrosunda Zac Efron, John Malkovich ve son yıllarda bağımsız filmlerde görmeye başladığımız Lily Collins yer alıyor. Bir biyografi filmini bir belgeselcinin gözünden izleyeceğiz. Ayrıca Berlinger’ın Conversations with a Killer: The Ted Bundy Tapes isimli yakın dönemde Netflix’te yayınlanan ve 4 bölümden oluşan Ted Bundy belgesel serisiyle de konuya daha geniş açıdan bakma fırsatına sahibiz.

Late Night

Daha çok yönettiği dizi bölümleriyle tanınan yönetmen Nisha Ganatra‘nın yeni filmi Late Night festivalin en ilgi çekici işlerinden birisi oldu. Late Night’ta asıl heyecanlandıran şeylerden biri, Amazon’un festival tarihinin en yüksek maliyetli anlaşmalarından birini yaparak bu filmin yayın haklarını satın almasıydı. Amazon geçtiğimiz senelerde yine Sundance Film Festivali’nde ilk gösterimini yapan The Big Sick isimli komedi-dram filmiyle benzer bir anlaşma yaparak yapımı Oscar yarışına sokmuştu. The Big Sick birçok eleştirmen ve meslek birliği tarafından ödüller kazanmasının yanı sıra En İyi Senaryo dalında Oscar’a aday olmuştu. Amazon’un Late Night’a da benzer bir yöntem uygulaması bekleniyor. Filmin oyuncu kadrosunda Emma Thompson, John Lithgow ve Amy Ryan gibi tanınmış isimler yer alıyor. Filme yöneltilen eleştirilere karşı çıkmak ve çalışanları arasında eşitliği sağlamak amacıyla Hint kökenli bir kadın senaristi işe alan ünlü bir televizyoncunun hikâyesini izleyeceğiz. Senarist rolünde filmin de senaristliğini üstlenen Mindy Kaling yer alıyor.

Honey Boy

Bu sene festivalin ana yarışmasında kendine yer bulan Honey BoyTransformers filmiyle ünlenen ve son yıllarda American Honey ve Nymphomaniac gibi bağımsız yapımlarla karşımıza çıkan ünlü oyuncu Shia LaBeouf‘un hayatını ve babasıyla olan ilişkisinden kesitleri aktaracak. Filmin yönetmenliğini Alma Har’el, senaristliğini Shia LaBeouf üstlenecek. Aynı zamanda LaBeouf filmde babasını canlandıracak, LaBeouf’a ise Manchester by the Sea, Moonrise Kingdom ve Lady Bird gibi önemli yapımlarda izlediğimiz genç oyuncu Lucas Hedges hayat verecek.

The Lodge

2014 yılında ilk uzun metraj filmleri Ich seh ich seh (Goodnight Mommy) ile korku-gerilim türünün son yıllardaki en beğenilen örneklerinden birini çeken Avusturyalı yönetmenler Veronika Franz ve Severin Fiala‘nın İngilizce çektikleri The Lodge da dikkatimi çeken filmlerden. Sundance seçkisinde yer alan korku-gerlim türüne ait filmlerin gösterildiği, özel ilk gösterim seçkilerinden Midnight bölümünde seyirci karşısına çıktı. Kadrosunda Riley Keough ve Richard Armitage gibi tanıdık isimler yer alıyor. Filmde üvey anneleriyle doğaüstü ve esrarengiz olaylar yaşayacak  kardeşlerin hikâyesini izleyeceğiz. İkili Goodnight Mommy’de olduğu gibi The Lodge’un da senaristliğini üstleniyor.

Gözden Kaçmaması Gereken Diğer Filmler

Sundance Film Festivali seçkisinde yer alma şansı yakalayıp gözden kaçırılmaması gereken diğer film ve belgeselleri de yazmadan geçmek istemedim. Dan Gilroy ve Jake Gyllenhaal‘u yeniden buluşturan Netflix filmi Velvet Buzzsaw Netflix üzerinden kullanıcılarına sunuldu. Başrollerinde Dakota Johnson ve Armie Hammer‘ın yer aldığı korku filmi Wounds, gözden kaçırılmaması gereken bir diğer film. A24’ün dağıtım haklarını aldığı, başrolünde Tilda Swinton‘ı izleyeceğimiz ve şimdiden devam filminin yapılacağı kesinleşen The Souvenir da merak ettiklerim arasında. Apollo 11 görevinin 50. yıldönümünde görücüye çıkan Apollo 11 belgeseli de şimdiden festivalden olumlu geri dönüşler almaya başladı ve ben dâhil birçok sinemaseverin odağına girmeyi başardı.

Hepinize keyifle dolu sinema yılı dilerim.

Mert Kokılıg

1995 yılında Adana’da doğdu. Çukurova Üniversitesi’nde Ekonometri bölümünde okuyor. Back to the Future üçlemesi ve Jules Verne kitaplarıyla başlayan sinema ve edebiyat tutkusu hâlâ ilk günkü tazeliğiyle devam ediyor. Dünya sinemasını, film festivallerini ve anaakım sinemayı yakından takip ediyor.

Yorum Yap

Exit mobile version