Sinema salonları filmleri düşük parlaklıkta oynatıyor olabilir mi? Türkiye’de uzun süredir pek çok sinemasever, perdedeki görüntü kalitesinden ve karanlıktan şikayetçi. Yönetmen Alper Çağlar da, bu tercihin tasarruf amaçlı bilinçli olarak yapıldığını öne sürerek yeni bir tartışma başlattı.
Koronavirüs pandemisi bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birçok sektörü ekonomik olarak zorda bıraktı. Birçok ürün ve hizmet günbegün zamlanırken işin bir de “gizli zam” boyutu vardı. Örneğin ürünün fiyatı aynı kalsa da, gramajı daha düşük olacak bir şekilde paketlenebiliyordu. Peki bunun sinema salonları ile ne alakası var dersiniz? Ortaya atılan yeni iddia, bazı sinema salonlarının tasarruf edebilmek için görüntü parlaklığını kıstığını öne sürüyor.
Dağ, Panzehir, Dağ II ve Börü filmlerinin yönetmeni Alper Çağlar, sosyal medya platformu Twitter üzerinden sinema salonları hakkında şikayetlerini dile getiren izleyicilere destekte bulundu. Çağlar, bu durumu bir tür “şark kurnazlığı” olarak tanımlıyor.
Sinema Salonları Film Gösterimleri Sırasında Parlaklıktan Tasarruf Ediyor İddiası Gündeme Taşındı
Vizyona giren Denis Villeneuve imzalı Dune: Çöl Gezegeni filmiyle olduğundan daha “karanlık” bir perde deneyimi yaşandığına dair rahatsızlığını dile getiren izleyicilerin sayısı hızla artıyor.
Alper Çağlar, bir anısını anlatarak başladığı Tweet zincirinde, sinema salonlarının ampulleri paradan tasarruf etmek amacıyla kısık tuttuğunu ileri sürdü. Çağlar, gelişen teknolojiye rağmen düşük parlaklıkta film oynatma geleneğinin sürdüğünün altını çizdi.
Çağlar şu ifadelerde bulundu:
“Gündeme oturan, sinema salon zincirlerinin çakallık yapıp projeksiyon ampüllerini gereğinden kısık tutması meselesinden yakınan genç arkadaşlara destek vermek boynumun borcu, çünkü bu üçkağıtçılık on yıllara yayılmış bir şark kurnazlığı.”
Bununla birlikte Çağlar bu tavrın her salon tarafından sergilenmediğini ancak Kültür Bakanlığının konuya bir düzenleme getirmesi gerektiğini vurguladı:
“Bu büyük yanlışı her salon yapmıyordur. Günahlarını almayalım. İdealist makinistler ve iyi niyetli teknik ekiplerle çok karşılaştım. Ama müşterisini silkelemeyi seven ve bu adeti devam ettiren, sinema zevkini ve yönetmen emeğini hiçe sayan mikropların üzerine kolonya dökmenin tek yolu var: Kültür Bakanlığının gaddar bir kanun düzenlemesi ile müşteri haklarına bu tarz tecavüz tespit edilirse salon sahibi ve dağıtımcılara euro üzerinden ceza kesmesi. Şöyle her seansta binlerce euro yesinler, o lambalara nazar boncuğu bile asarlar, siz merak etmeyin.”
Siz Türkiye’deki sinema salonları hakkında ne düşünüyorsunuz? Benzer deneyimler yaşadınız mı? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynak: Twitter