Uzay, son sınır.
Bunlar Yıldız Gemisi Atılgan’ın seyahatleridir.
Beş yıllık görevi:
Yeni tuhaf dünyalar keşfetmek,
Yeni yaşam ve uygarlıklar aramak,
Daha önce hiç kimsenin gitmediği yerlere cesurca gitmektir.
Star Trek (Uzay Yolu) 1966’da yayın hayatına başladığında dönemin dizi eleştirmenlerinden biri bu dizinin uzun ömürlü olmayacağını öngörmüştü. Nitekim dizi üçüncü sezonun sonunda yayından kaldırılmıştı. Bu öngörü bu nedenle bir bakıma doğrulanmış gibi görünse de bir bakımdan da yanlışlandı. Dizinin yarıda kalmasının nedeni kalitesizliği değildi, çünkü kalitesiz bir dizi değildi. Bugün hâlâ izleniyor. O dönemde bir bilimkurgu dizisi yapmanın zorlukları nedeniyle yayına veda etmişti.
Devasa Bir Evren
Orijinal dizi üç sezon sürmüş olsa da Uzay Yolu efsanesi ve evreninin kendisi bu kadar kısa ömürlü olmadı. Geçen elli iki yılda içinde kaybolabileceğiniz (ben çoktan kayboldum) bir evrene
Ben de bu devasa evrenin bir takipçisiyim. Uzay Yolu evreni adına üretilmiş resmî ve gayriresmî her türlü içeriği tüketme hedefim var ama buna ömrümün yeteceğinden şüpheliyim. Yine de kopamıyorum bu güzel evrenden. Arada beni hayal kırıklığına uğratan şeyler çıksa da genel olarak Uzay Yolu muazzam bir evren.
Uzay Yolu evreninin büyüklüğünü sadece üretilen eserlerin sayısıyla ölçmek yanlış olur. Bu evrenin içinde o kadar çok hikâye işlendi ki o hikâyelerin pek çoğu kendi içinde birer mikro evren. Başka bir dizide sezonlar sürecek ilginç bir konu Uzay Yolu‘nda sadece bir bölümde bitirilebiliyor. Çünkü başka dizilerdeki çok derin olduğu düşünülen hikâyeler Uzay Yolu evreninin büyüklüğü karşısında küçücük kalıyor.
OnGoing Çizgi Roman Serisi
Hâliyle Uzay Yolu‘nun çizgi romanlarından da uzak durmam düşünülemezdi. Geçen yaz Presstij Kitap Uzay Yolu‘nun çizgi roman serisini Türkçe olarak yayımlamaya başladığında hayatımda ilk defa bir çizgi romanı düzenli olarak takip etme kararı almıştım ama bu kararımı uygulamaya geçirmem biraz uzun sürdü. Şu ana kadar yayımlanmış sayıları yeni edindim ve gelecekte yayımlanacak sayıları da okuyacağım.
Uzay Yolu‘nun IDW Publishing tarafından yayımlanan farklı çizgi roman serileri var. Presstij Kitap’ın yayımladığı seri ise OnGoing adlı seri. Bu seri, İngilizcede 2011’de yayın hayatına başladı. 2009’da gösterime giren 11. sinema filmini temel alıyor ve ondan sonraki olayları anlatıyor. Serinin hayranları bilirler, 11. film ve sonrasındakiler orijinal serideki mürettebatın yeniden uyarlamasıdır. Yani farklı bir mürettebat değil. Kirk, Spock, Mccoy, Uhura, Sulu, Çekov ve Scotty’li mürettebattı bu ama bazı değişiklikler yapılmıştı.
Ben bu yeni mürettebatı ve son üç sinema filmini pek sevmemiştim. Çünkü benim gibi eski seri hayranlarına pek hitap etmiyordu. OnGoing serisi hakkında bu yüzden biraz tereddütlüydüm, fakat şu ana kadar dilimize çevrilmiş olan altı sayı bütün tereddütlerimi sildi. Evet, yenilenmiş Atılgan mürettebatı bu çizgi romanlarda aynen var. Gerek dış görünüş, gerekse de karakter arka planları olarak yenilenmiş mürettebat baz alınmış ama olaylar orijinal diziden uyarlanmış. Hatta bu çizgi romanın bazı sayıları orijinal dizinin bazı bölümleriyle büyük oranda aynı. Bu da beni çok memnun etti. Eskinin ve yeninin bir karmasını yapmışlar. Star Trek: Discovery dizisindeki gibi hem eski hayranlar hem de yeni hayranlar arasında bir orta yol bulmaya çalışmışlar. Ben bunu başardıklarını düşünüyorum. Bu çizgi romanın, olay örgüsüyle orijinal dizinin hayranlarını ve yenilenmiş mürettebat ile de yeni filmlerin hayranlarını memnun edebileceğini düşünüyorum. Senarist Mike Johnson iyi bir iş çıkarmış.
OnGoing çizgi roman serisi bir Uzay Yolu geleneği olan kısa hikâye anlatımı tarzında. Diziden farklı olarak bir konu bir sayı içinde değil, iki sayı içinde tamamlanıyor. Ondan sonra Atılgan ve mürettebatı yepyeni bir maceraya yelken açıyor.
Tasarım
Kapak tasarımlarından başlayalım. İlk sayının üç, diğer sayıların iki farklı kapağı var. Her sayıda konuyla daha ilgili görünen ve yeni filmlerdeki birden fazla karakterin fotoğrafının bulunduğu A kapağı ve tek bir karakterinin bulunduğu B kapağı var. İlk sayıda bunlara ek olarak orijinal serideki karakterlerin resminin bulunduğu nostalji kapak da var. Ben elimdeki bütün sayıların birbirleriyle uyumlu görünmesi için hep A kapağını tercih ettim.
Kapak tasarımındaki bir başka sorun da sol üstte bulunan sayı numaralarının çok küçük olması. Okuyucuya “ben buradayım” demiyor. Kendinizi “bu elimdeki hangi sayı” derken bulabilirsiniz. Ben bunu yaşadım, çevremdeki birkaç kişi de bunu yaşadı.
İçeriğe bakacak olursak her sayı yirmi dört sayfadan oluşuyor. Oldukça kaliteli kâğıt kullanılmış ve kaliteli bir baskı yapılmış. Çizimler göz yormuyor, olaylar anlaşılır açılardan çizilmiş ve arka plandaki mekânları da olaya dâhil edebilmiş. John Rauch‘un yaptığı renklendirmeler yeterli canlılığı verebilmiş. Bütün sayılarda aynı çizerler görev almamış. İlk iki sayıyı Stephen Molnar tek başına, üç ve dördüncü sayıları Stephen Molnar ve Joe Phillips ikilisi, beş ve altıncı sayıları ise Joe Corroney çizmiş. Buna rağmen bütün sayılar aynı kişinin elinden çıkmış gibi birbirleriyle uyumlu çizimlere sahip. Kendimi yeniden Atılgan’ın koridorlarında, revirinde, ışınlanma odasında, toplantı odasında ve köprüsünde buldum. Keşke en sevdiğim yer olan mühendislik dairesini de daha çok ve aynı sıcaklıkta gösterselermiş.
Çizimlerin tek bir kusuru var, o da bizim Kaptan Kirk. Onu yeterince iyi çizememişler. Diğer karakterler filmlerdeki hâllerine daha çok benziyor. İlginçtir, aynı kusur çizerler değişmesine rağmen devam etmiş.
Çeviri
Çizgi romanın çevirisi Mehmet Deniz Öcal‘a ve çeviri editörlüğü de Taner Sofracı‘ya ait. Yapılan çeviri ve kullanılan üslup oldukça tatmin edici. Hem anlaşılır hem de Uzay Yolu’nun mizahi yönünü okuyucuya verebilen bir çeviri ortaya çıkmış. Bazı yazım hataları da gördüm ama ufak tefek şeylerdi.
Son Söz
Presstij Kitap’ın dilimize kazandırdığı bu çizgi roman, ufak tefek bazı kusurlarına rağmen Uzay Yolu hayranlarını sevindirecektir. En azından beni sevindirdi. Şimdilik en büyük şikâyetim, iştahlı bir okur olarak sayıların yayımlanma hızını yetersiz bulmam. Yirmi dört sayfalık sayılar yeterli uzunlukta ama sayıların yayımlanma aralıkları için aynı şeyi söyleyemem. Elbette, bir çizgi romanı çevirmek, düzenlemek ve yayımlamak kolay bir iş değil, bunu biliyorum. Benimki sadece bencil bir okurun sızlanması.
Yedinci sayı Şubat ayında duyurulmuş olsa da hâlâ yayımlanmadı. Yayınevine dün bunu sorduğumda çok yakında yayımlanacağını söylediler. Hızlı yanıtları için kendilerine teşekkür ediyorum. Bu tarz hareketleri örnek alması gereken pek çok yayınevi var.
Uzay Yolu çizgi roman serisinin Türkçedeki macerasının uzun soluklu olup olmaması biraz da çizgi roman severler ve Uzay Yolu hayranlarının göstereceği ilgiyle bağlantılı. Biz uzun soluklu olması dileğiyle bu yazıyı sonlandıralım. Sağlıcakla kalın.