Menu
in ,

H.P. Lovecraft: “Robert E. Howard’ın Anısına”

H.P. Lovecraft, Kılıç ve Büyü türünün yaratıcısı ve Kimmeryalı Conan’ın babası Robert E. Howard’ın ölümü sonrası yazarı anmayı ihmal etmiyor.

Tuhaf kurgunun önemli yazarlarından, Cthulhu mitosunun yaratıcısı H.P. Lovecraft, fantazi edebiyatının bir başka büyük ismi Robert E. Howard’ın ölümü sonrası bir yazı kaleme alıyor.

Kılıç ve Büyü türünün yaratıcılarından Robert E. Howard, kısa ömründe Kimmeryalı Conan, Atlantis’li Kull, Bran Mak Morn ve Solomon Kane gibi pek çok önemli karakteri edebiyat dünyasına armağan etmeyi başardı.

H.P. Lovecraft’ın, 1936 tarihinde yazarın ölümü sonrası kaleme aldığı yazıyı sizlerle buluşturuyoruz.

- Reklam -

Robert E. Howard’ın Anısına

Eşsiz bir canlılığa sahip fantastik hikâyelerin yazarı Robert Ervin Howard’ın 11 Haziran’daki ani ve beklenmedik ölümü, Henry S. Whitehead’in dört yıl önceki vefatından bu yana tuhaf kurgu yazınının en büyük kaybıdır.

Bay Howard 22 Ocak 1906’da Teksas’ta doğmuş ve güneybatı iskânının son evresini, yani Büyük Ovalar ve Rio Grande vadisinin aşağı kısımlarına yerleşilmesini, petrol endüstrisinin hızla yükselişini ve yarattığı mantar kentleri görebilmişti. Hâlen hayatta olan babası bölgedeki ilk doktorlardandı. Howard ailesi, Güney, Doğu ve Batı Teksas’ta, Batı Ohlahoma’da, son birkaç yıl da Brownwood, Teksas yakınlarındaki Cross Plains’te yaşadı. Öncülerle dolu bir ortamda yetişen Howard, erken yaşlardan itibaren bu yerin epik geleneklerine karşı bir merak geliştirdi. Bölgenin tarihî ve geleneklerine ilişkin bilgisi eşsizdi; özel yazışmalarında yer verdiği tasvirler ve hatıralar da şayet daha uzun yaşasaydı eserlerinde burayı ne kadar etkileyici ve güzel bir biçimde aktaracağının bir göstergesidir. Bay Howard’ın ailesi seçkin Güneyli kolonicilerdendi; soyları, çoğu on sekizinci yüzyılda Georgia ve Güney Carolina’ya yerleşmiş olan İskoç ve İrlandalılara dayanıyordu.

Robert-E-Howard

On beş yaşında yazmaya başlayan Bay Howard’ın ilk hikâyesi bundan üç yıl sonra, Brownwood’daki Howard Payne Üniversitesinde öğrenciyken yayımlandı. 1925’te Weird Tales’in haziran sayısında yayımlanan bu hikâyenin adı Spear and Ang’ti. 1926 Nisanı’nda aynı dergide yayımlanan kısa romanı Wolfshead ile Howard’ın ünü daha da yayıldı. 1928 Ağustosu’nda ise dünyanın uzak bölgelerinde -Afrika’nın balta girmemiş ormanlarındaki hayaletlerle dolu harabeler ve kayıp antik şehirler de dâhil- çeşitli maceralar yaşayıp haksızlıkları düzeltmeye çalışan, iflah olmaz düellocu ve İngiliz Püriten “Soloman Kane”i konu edinen hikâyeler yazmaya başladı. Howard, bu hikâyelerle en önemli başarıların arasında sayılan bir şey gerçekleştirdi; eski dünyaya ait, geniş megalitik şehirler ve bu şehirlerin kara kuleleri ve labirenti andıran yer altı tünellerinde hâkim olan, başka hiçbir yazarın yanına dahi yaklaşamadığı tarih öncesi bir korku ve nekromansi atmosferi yarattı. Bu hikâyeler aynı zamanda eserlerinde tipik bir unsur hâline gelen o kanlı çatışmaları tasvir etmekteki hüner ve zevkinin nasıl geliştiğini de gösterir. Yazarın yarattığı diğer kahramanlar gibi Solomon Kane de herhangi bir hikâyede ortaya çıkışının çok öncesinde, Howard’ın çocukluk yıllarında yaratılmıştı.

Robert E. Howard Asıl Ününü The Shadow Kingdom ile Kazanmıştır

Eski Kelt yazıtlarına ve uzak geçmişin diğer evrelerine hep meraklı olmuş olan Bay Howard, 1929 Ağustosu’nda Weird Tales’te yayımlanan The Shadow Kingdom ile kendisine asıl ününü kazandıran tarih öncesi dünya hikâyelerini yayımlamaya başladı. İlk hikâyeler insanlık tarihinde çok uzaklarda kalmış bir zamanda, Atlantis, Lemuria ve Mu’nun henüz dalgaların üstünde olduğu ve ana sahnede tarih öncesi sürüngen-insanların durduğu çağlarda, geçiyordu. Bu hikâyeerin ana karakteri Valusia Kralı Kull’du. 1932’nin aralık ayında ise Weird Tales’te Kılıçtaki Anka yayımlandı – Kimmeryalı Kral Conan’ı anlatan ilk hikâyelerden biriydi bu ve tarih öncesinin daha yakın bir döneminde, kayıtlı tarihin ilk belli belirsiz örneklerinin görülmeye başlandığı 15.000 yıl önceki dünyada geçiyordu. Bay Howard’ın daha sonraki hikâyelerinde Conan’ın dünyasını ne kadar ayrıntılı ve isabetli bir şekilde geliştirdiği tüm fantastik edebiyat okurlarınca iyi bilinir.

Kendisi yararlanmak üzere, keskin bir zekâ ve doğurgan bir hayal gücünü yansıtan, yarı tarihî bir tasvir hazırladı – ki bu tasvir The Plantagraph’ta The Hyborian Çağı adıyla bir dizi olarak yayımlanmaktadır.

Bu arada Bay Howard, ilk Piktler ve Keltler ile ilgili, aralarında klan şefi Bran Mak Morun’un etrafında gelişen olayların anlatıldığı kayda değer bir serinin de olduğu birçok hikâye yazmıştır. 1932 Kasımı’nda Weird Tales’te yayımlanan o dehşet verici başyapıt Worms of the Earth’ün ürkütücü, kuvvetli etkisini çok az okuyucu unutabilir. Bağlantılı serilerin dışında kalan etkileyici kurgular da vardır; örneğin unutulmaz dizi Skull-Face ve yakın dönemde yazılan, gerçekten var olan bir bölgede geçen ve yosun kaplı, yılan istilasına uğramış, lanetli Güney Amerika bataklıklarında kol gezen dehşetin, insanın nefesini kesecek kadar inandırıcı bir portresinin çizildiği Black Canaan gibi, diğerlerinin aksine günümüzde geçen birkaç hikâye de bunların arasındadır.

Denizci Steve Costigan: Howard’ın Fantastik Kurgu İçermeyen Popüler Karakterlerinden

Fantezi yazınının dışında, Bay Howard insanı şaşırtacak derecede üretken ve becerikliydi. Spora yönelik yoğun ilgisi -ki bu ilgi belki de ilkel güç ve çarpışmalara olan sevgisiyle bağlantılıydı- birçok arklı derginin okuyucularını eğlendiren, kahraman ödül dövüşçüsü “Denizci Steve Costigan”ı yaratmasına yol açmıştır. Şark savaşlarını anlatan kısa romanları, romans maceraları uydurmaktaki büyük ustalığını, Breckinridge Elkins serisi gibi Batı hayatına dair, sayısı giderek artan hikâyeleri ise doğrudan tanık olduğu bir ortamı yansıtmaktaki gelişini hünerini ve yatkınlığını göstermiştir.

Bay Howard’ın tuhaf, cengâver ve macera dolu şiirleri de düzyazıları kadar dikkate değer işlerdi. Balat ve epiğin gerçek ruhunu yansıtıyor, son derece özgün türden, vurgulu bir ritim ve kuvvetli bir hayal gücü barındırıyorlardı. Bu şiirlerin birçoğu, çok eski yazıtlardan alıntılanmış gibi gösterilerek romanlarındaki bölümlerin başını süsler. Hiç şiir seçkisinin yayımlanmamış olması üzücüdür; en azından yazarın vefatından sonra böyle bir seçkinin hazırlanıp yayımlanmasını umuyorum.

Bay Howard’ın kişiliği ve becerisi gerçekten de eşsizdi. Her şeyin ötesinde, hinlik ve kurnazlığın yerini cesaret ve gücün olduğu ve hasım doğadan aman dilemeyen, zorlu, korkusuz bir ırkın savaşıp kan akıttığı, barbarların ve öncülerin zamanına ait o basit, eski dünyanın bir hayranıydı. Tüm hikâyeleri bu görüşü yansıtır ve hepsi de çağdaşlarından hiçbirinin de bulunmayan bir canlılık barındırır. Kimse şiddet ve vahşeti onun kadar ikna edici bir şekilde yazıya dökemezdi; çarpışmaları tasvir ettiği paragraflar da kendisine savaş zamanında başarı getirebilecek, askerî taktiklere yönelik içten gelen bir yatkınlık barındırdığını gösteriyordu. Gerçek hünerleri, yayımlanan eserlerini okuyanların tahmin edebileceğinden çok daha fazlaydı; eğer yaşasaydı bu hünerler, kaliteli edebiyatta sevgili Güneybatı Amerikası’na ait halk destanlarıyla izini bırakmasına yardım edecekti.

Bay Howard’ın hikâyelerini böylesine dikkat çekici yapan şeyin tam olarak ne olduğunu söylemek zor. Ama gerçek sır şu ki; hikâyeler para kazandırsın ya da kazandırmasın, Howard her birinin bizzat içindeydi. Kendisi, kâr etmeye yönelik herhangi bir anlayıştan üstündü – para hırsına kapılmış editörlere ve kâr amaçlı çalışan eleştirmenlere açık açık tavizde bulunduğu zamanlarda bile, yüzeye çıkan ve yazdığı her şeyde kişiliğinin izini bırakan, içten gelme bir güç ve samimiyetle yönetiliyordu. Cansız, klişe bir karakter yaratıp da geliştirmeden öylece bıraktığı neredeyse hiç görülmemiştir. Yaygın yayın politikasının aksine, karakterleriyle işini bitirdiğinde her zaman bir hayat ve hakikat pırıltısı taşıyor olurlardı; o hâlihazırda var olan kurumuş, adi koleksiyondan bir şeyler almak yerine, her daim kendi deneyiminden ve hayat bilgisinden yararlanırdı. Yalnızca savaş ve katliamı resmetmekte harikalar yaratmakla kalmadı, aynı zamanda tayfsal korkular ve dehşet verici bir gerilim içeren bir beklenti hissi oluşturmak konusunda da neredeyse eşsiz bir beceriye sahipti. Hiçbir yazar; en mütevazı alanlarda faaliyet gösterenleri de dâhil, eğer yaptığı işi fazlasıyla ciddiye almıyorsa gerçekten başarılı olamaz. Bay Howard işte tam bunu yaptı – kasıtlı olarak yapmamaya çalıştığı zamanlarda bile. Yüzlerce samimiyetsiz şarlatan, kafalarından yapmacık hayaletler, vampirler, uzay gemileri ve okült araştırmacıları uydurmaya devam ederken böyle hakiki bir sanatçının yok olup gitmesi gerçekten de üzücü bir kozmik ironi örneğidir.

Robert E. Howard’ın Favori Yazarı: Jack London

Güneybatı yaşamının birçok safhasına aşina olan Bay Howard ailesiyle birlikte, Teksas eyaletinde yer alan Cross Plains’in bir köyünde yarı-kırsal bir ortamda yaşıyordu. Tek mesleği yazarlıktı. Okumayı sevdiği alanlar epey çeşitlilik gösteriyordu ve Güneybatı Amerika, tarih öncesi Britanya ve İrlanda, ayrıca tarih öncesi şark dünyası ve Afrika gibi birbirinden farklı alanlarda derinlemesine bir tarihî araştırmayı da içlerinde barındırıyorlardı. Edebiyatta da mertliği kurnazlığa yeğliyor ve modernliği tümüyle reddediyordu. Merhum Jack London idollerinden biriydi. Liberaldi ve sivillere yapılan her tür haksızlığın azılı bir düşmanıydı. En büyük zevkleri spor yapmak ve seyahat etmekti; bu ikincisi, tarihî gözlemlerle dolup taşan, şahane betimlemeler içeren mektuplar yazmasını sağlıyordu. Mizah güçlü yanlarından biri değildi. Ama bir yandan keskin bir ironi anlayışı, bir yandan da içinde zengin bir zindelik, içtenlik ve ğelence kaynağı vardı. Birçok arkadaşı olsa da Bay Howard edebî bir topluluğun üyesi değildi ve her türden “sanatsal” gösteriş hevesinden tiksinirdi. Akademik hünerlerdense karakter ve ve beden kuvvetine hayranlık duyardı. Fantastik edebiyat alanındaki diğer yazarlarla ilgiyle ve sıklıkla mektuplaşırdı ancak çeşitli becerilerinden fazlasıyla etkinlendiği yetenekli E. Hoffman Price dışında hiçbiriyle yüz yüze görüşmemiştir.

Weird Tales

Bay Howard bir sekseni aşan bir boya ve dövüşçü olmak için doğmuş birinin iri cüssesine sahipti. Keltlere özgü mavi gözleri dışında oldukça esmerdi; son yıllarında kilosu 195 civarında seyrediyordu. Her zaman zinde ve çalışkan bir yaşam tarzını benimseyen Howard, yarattığı en ünlü karaktere, yani korkusuz savaşçı, maceracı ve taht gaspçısı Kimmeryalı Conan’a hiç de azımsanmayacak derecede benziyordu. Daha otuz yaşındayken hayatını kaybetmesi çok büyük bir trajedidir ve fantastik kurguya yakın zamanda telafi edilmesi zor bir darbe olmuştur. Bay Howard’ın kütüphanesi Howard Payne Üniversitesine bağışlanmıştır ve orada kurulan kitaplar, el yazmaları ve mektuplardan oluşan Robert E. Howard Anıt Koleksiyonunun temelini oluşturacaktır.


Not: Bu yazı Laputa Kitap tarafından basılan H.P. Lovecraft, Tuhaf Kurgu Yazmak Üzerine Notlar – Seçme Yazılar – adlı kitaptan, yayıncısının izni ile alınmıştır. Yazının çevirisi Toprak Deniz Odabaşı’na, editörlüğü Doğan Hezer’e ve redaksiyonu Hümeyra Ayar’a aittir.


* Barbar Conan: Kara Dev | Robert E. Howard

* Yıllarca Yanlış Anlaşılmış Bir Kahraman: Conan Kimdir, Kim ‘Değildir’?

Elif Şeyda Doğan

Eylül 1994’te Ankara’da doğdum. İzmir’de büyüdüm. İstanbul'da yaşıyorum. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Anabilim Dalında doktora yapmaktayım. Öykü yazıyorum. İki kişi olarak CosmicZion Zine (czz) adlı fantastik edebiyat, uzay ve mitoloji fanzinini çıkartmaktayız.

Yorum Yap

Exit mobile version