Hellboy: The Crooked Man incelemesi ile çizgi roman dünyasının ikonik karakterlerinden birisinin yeni yolculuğuna birlikte göz atıyor.
Çizgi romanlar, uzun zamandır sinema sektörünün önde gelen ilham kaynakları arasında. Özellikle DC ve Marvel yapımları ile en şaşaalı günlerini yaşayan çizgi roman uyarlamaları arasına bir film daha katılıyor.
Sevilen çizgi roman karakteri Hellboy’u merkeze alan ve bir “reboot” olarak planlanan Hellboy: The Crooked Man, korku ve aksiyon öğelerini kendine has tarzıyla seyirciyle buluşturuyor.
Yapım, Mike Mignola tarafından yaratılan ve maceraları Dark Horse Comics tarafından yayımlanan Hellboy adlı serideki kısa bir öyküden uyarlanan bir süper kahraman filmi. Geçmişte Hellboy’un başrolde olduğu birden fazla film çekilmiş olsa da yeni yapımın Hellboy’un sinema hayatını sil baştan başlatması bekleniyor.
2004 yapımı Hellboy ve 2008 tarihli Hellboy II: Altın Ordu adlı ilk iki filmi Guillermo del Toro tarafından yönetilen serinin ilk “reboot”u ise 2019 yılında vizyona giren ve Neil Marshall tarafından yönetilen Hellboy filmiydi. Guillermo del Toro’nun filmleri benim ve birçok izleyicinin de beğenisini kazanmayı başarmıştı. 2019 yılında beyaz perdeye uyarlanan yapım ise o kadar şanslı değildi.
Peki Hellboy: The Crooked Man, iddia ettiği gibi seriye temiz bir sayfa açmayı ve üzerine serpilmiş olan ölü toprağını süpürüp atmayı başarabilecek mi?
Hellboy: The Crooked Man İncelemesi
Yapımın yönetmen koltuğunda Tetikçi 1 ve 2 filmlerinin de yönetmenliğini yapan Brian Taylor oturuyor.
Filmde izleyeceğimiz karakterlere hayat veren isimler arasında ise Jack Kesy (Hellboy), Adeline Rudolph (Bobbie Jo Song), Jefferson White (Tom Ferrell) ve Martin Bassindale yer alıyor. Yapımın senaristleri arasında sevilen çizgi romanın yaratıcısı Mike Mignola da bulunuyor. Bu da filmin beyaz perde uyarlamasının çizgi romana sadık kalması yönünde önemli bir not olarak akıllarda yer ediniyor.
Hellboy: The Crooked Man filminin konusu ise kısaca şöyle:
Hellboy ve ajan Bobbie Jo Song, yakaladıkları habis yaratığı trenle merkeze götürmektedir. Kargolarını ellerinden kaçırmalarıyla 1950’lerin taşra Appalachia’sında tuhaf bir vaka ile karşılaşırlar. Sonrasında ise kendilerini, karmaşık bir şekilde Hellboy’un geçmişiyle de bağlantısı bulunan Crooked Man adıyla bilinen şeytanın başlarını çektiği cadılar ve devasa habis ruhlu yaratıklar gibi bir dizi tehditle mücadele edecekleri bir gizemin ortasında bulurlar.
Bizden Biri: Hellboy
Filme dair değinmek istediğim ilk nokta, filmin uyarlandığı çizgi romanla paralelliği olacak. Çizgi romana genel anlamda bağlı kalınmış olsa da perdeye adapte ederken bazı eklemeler yapılmış. Bobbie Jo Song adlı BPRD ajanı olan karakter bu eklemelerden biri. Çizgi romanın anlattığı hikâyede bulunmayan Jo, ilk kez sahaya çıkan çaylak bir araştırma görevlisi olarak portre ediliyor. Ve bu karakterin varlığı senaryoya hikâye açısından önemli bir katkıda bulunmuyor. Bunun dışında ufak tefek bazı değişiklikler daha varsa da üzerinde durmaya değeceğini düşünmüyorum.
Eğer çizgi romanı okursanız bazı anlarda kullanılan repliklerin bile ana öyküdekiyle birebir aynı olduğunu görebilirsiniz.
Filmi izlemeden önce çizgi romanlarla işiniz olmamışsa kafanız, karakterlerin geçmişi ve bağlı oldukları kurum hakkında biraz karışabilir. Yapım ara sahnelerde hikâyeyi bir nebze olsun detaylandırarak izleyicisine Hellboy’un geçmişini anlatmaya çalışsa da önceki Hellboy filmlerindeki detay seviyesine yaklaşamıyor. Bu da filmi izlerken sanki kanal değiştirmiş ve Supernatural’ın bir bölümüne denk gelmişsiniz hissi veriyor.
Filmin gerçekten de karanlık bir havası var. Ancak bu The Crooked Man’i bir korku filmi yapmaya yetmiyor. Her korku filminde olduğu gibi bu yapımda da yapılabilecek daha mantıklı şeyler var. Arkaya eklenen gacır gucur sesler, ani çığlıklar ve şeytan teması haricinde ürkütücü bir şey izleyeceğinizi söyleyemem. Sinemanın geçmişten bugüne ürettikleriyle oluşan birikim sayesinde kullanılan bazı tekniklere alıştığımız için korkunç gelmiyor olma ihtimalini de es geçmiyorum. Ama kesinlikle rahatsız edici şeyler göreceğinizi söyleyebilirim.
Filmde kullanılan yazı fontu, giriş sahnesi, film içi bölümlerin ayrılma şekli ve müzikler sizi kırsalda geçen bir korku filmi izlemeye hazırlıyor. Özellikle alt tür olarak folklorik korku (folk horror) öğelerini bir araya getiren anlatı, vaat ettiklerini yerine getirmekte güçlük çekiyor.
Kullanılan görsel efektler yer yer bütçenin kısıtlı olduğunu düşündürse de, “E bu adamlar çizgi roman efekti yapmaya çalışmış zaten,” diyerek hoş görmeye çalışabiliriz. Özellikle bazı kostümler ve efektler insanda 90’lar sinemasından fırlayıp günümüze gelmiş absürt bir korku filmi izlediği izlenimi uyandırıyor.
Yapımın oyuncu seçimlerine baktığımızda serinin diğer uyarlamalarına kıyasla az tanınmış isimler görüyoruz. Hellboy’un olayı bildiğimiz süper kahramanlardan farklılaşarak sıradan biri gibi davranması. Yine de tek bir karaktere odaklanan bir filmde o karakterin daha iyi işlenmesini ve biraz da havalı hareketlerle izleyiciyi mest etmesini beklemek hakkımız. Fakat bu yapımda Hellboy o kadar öylesine duruyor ki, “Bu adamın filmini neden izliyorum ben?” diye düşünmeniz çok olası. Başrolün dahi kendine ait öne çıkacak bir özelliğini ve hikâyeye doğrudan bir katkısını göremiyoruz.
Üstüne yan karakterlerin de derinlikli olmayışı ile şartlar iyice yapımın aleyhine bir hâl alıyor. Jo karakteri sanki iyilerin tarafına bir isim daha ekleyelim mantığıyla eklenmiş hissi veriyor. Papaz karakterinin haddinden fazla abartılı olduğunu düşünsem de bunun uyarlanan öyküde de benzer olduğunu belirtmek gerek.
Kısaca çizgi roman havasına uyuyor olsa bile yapım boyunca korku mu çizgi roman mı kara mizah mı izlediğimize karar vermek zor oldu. Tüm bu olumsuzlukların seriye yeni bir başlangıç getirme iddiasındaki bir film için yanlış bir uyarlama tercihinden kaynaklandığını düşünüyorum. Yukarıda getirdiğimiz tüm eleştirileri filmin uyarlandığı hikâye için de söylemek mümkün. Ancak zaten seçilen çizgi roman koca Hellboy külliyatında yer alan öykülerden sadece birisi. Neden sil baştan başlama iddiasında olan bu yapıma The Crooked Man gibi iddiasız bir öykü seçilmiş anlayamadım. Yanlış öykü seçimi dolayısıyla film, olsa olsa Netflix’in genç yetişkin cadı dizilerinin bir bölümü olabilecek bir seviyede kalmış.
Özetle Hellboy: The Crooked Man, uzun bir Hellboy dizisinde bir bölüm olarak çekilmiş olsa başarıyı yakalayabilecekken film olmayı ise hiç mi hiç beceremeyen bir yapım olarak karşımıza çıkıyor.
Son Birkaç Söz
Bu filmi ilk duyduğumda sağlam bir korku filmi ve çizgi roman evrenini kendine has tarzıyla anlatan bir uyarlama olacağını düşünmüştüm. Sonuçta bu filmin Hellboy’u yeni baştan anlatması gerekiyordu. Ama izleyicilere düşük bütçeli bir yapım izlenimi veren bu macerayı deneyimlerken kendimi Call of Duty: Black Ops oyununda zombilere karşı mücadele ediyormuş gibi hissettim. Ve daha hazin olanı, filmdeki karakterlerin aksine en azından oyunda silahlarımız gelişiyordu.
Sonuç olarak Hellboy: The Crooked Man, kaynak materyale yaptığı yetersiz eklemelerle evrenini genişletemeyen, ruhsuz, klişe ve derinliksiz bir film.
Ahmet Yavuz
Hellboy: The Crooked Man filmi hakkındaki yorum ve eleştirilerinizi Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizlerle paylaşabilirsiniz. Sinema dünyasından daha fazla içerik için bizleri Google News’ten takibe alabilirsiniz.
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!