in ,

Sinoplu Marcion’un Kayıp İncili Nerede? Kutsal Topaloğlu ile Söyleşi

“Tanrı’nın Temsilcileri” adlı kitabıyla tanıdığımız Kutsal Topaloğlu ile ikinci romanı “Sinoplu Marcion’un Kayıp İncili” üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Kutsal Topaloğlu ile Söyleşi - Sinoplu Marcion'un Kayıp İncili
- Reklam -
- Reklam -

Kutsal Topaloğlu ile son romanı Sinoplu Marcion’un Kayıp İncili üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Topaloğlu, 2024 yılının başlarında Bilgi Yayınevi etiketiyle yayımlanan romanın çıkış noktası ve yazım süreci hakkında önemli detaylar paylaştı.


SÖYLEŞİ: Mesut Örs


Sinoplu Marcion’un Kayıp İncili bir polisiye kurgu olmanın yanında kurgu olmayan önemli bilgiler de içeren, hatta sonunda bu bilgilerle ilgili kaynakçası olan ilginç bir roman. Romanın ana kahramanının bir Hıristiyan Ortodoks Türkü olması bile daha en baştan edebiyatımızda pek dokunulmamış bir konuyu öne çıkaran iddialı bir yaklaşım. Önce buradan başlayalım, Ortodoks Türklerin tarihi ve bugünü hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Romanın kahramanı olarak neden bir Ortodoks Türkü seçtiniz?

- Reklam -

Hıristiyan Ortodoks Türkler; Karamanoğlu Beyliği sınırları içinde, özellikle Kayseri, Niğde, Yozgat, Konya, Karaman bölgesinde yaşamışlardır. Bunlara kısaca Karamanlılar da denir. Bu halk etnik olarak Türktür ve Hıristiyanlığı benimsemişlerdir. Bu halkın nasıl Hıristiyan olduğu konusunda çok kesin bilgiler bulunmamaktadır. Ancak en çok benimsenen görüşe göre, bu insanların Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nda paralı askerlik yapmış ve daha sonra bölgeye yerleştirilmiş insanlar olduğu tahmin edilmektedir. İmparatorluk yöneticilerinin bunları savaşlarda gösterdiği cesaretten dolayı toprak vererek bölgeye yerleştirdiği ve Hıristiyan olmalarını teşvik ettiği düşünülmektedir.

Bu halk, Birinci Dünya Savaşı’na kadar bölgede diğer Rum halk ve Müslümanlarla yan yana yaşamıştır. Ancak Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Yunanistan’la yapılan nüfus mübadelesi anlaşması çerçevesinde diğer Rum halkı gibi 1924 yılında Yunanistan’a zorunlu göçe tabi tutulmuştur. Çünkü mübadele etnik esasa göre değil, din esasına göre yapılmıştır. Ancak yaklaşık elli bin nüfuslu bu halka Yunanistan’da şüpheyle bakılmıştır. Çünkü bunlar ibadetleri dışında Rumca bilmemektedirler. Tüm bunlara rağmen zamanla diğer Rumlarla kaynaşmışlardır. Ancak bir kısım Karamanlı, tam olarak Yunan halkıyla kaynaşamamış ve dille kültürlerini Yunanistan’da korumaya devam etmişlerdir.

Sorunuzun ikinci kısmı için de şunları söyleyebilirim. Kahramanımızın ailesi savaş öncesi Niğde’den İstanbul’a göçmüş, dolayısıyla mübadele dışı kalmış İstanbul’da yaşayan Hıristiyan Ortodoks Türkü bir ailedir. Roman kahramanını böyle bir aileden seçmemin nedeni, ana konunun Hıristiyanlık tarihiyle ilgili olması ve romanın bir Türk tarafından yazılmış olmasıdır. Ayrıca Marcion İncili’nin Hıristiyan Ortodoks Türklerin bölgesinde (Kapadokya) bulunması da bu seçimimde etkili oldu.

Sinoplu Marcion’un Kayıp İncili - Kutsal Topaloğlu

Kutsal Topaloğlu: “Marcion’un Yaptığı ve Marcioncuların Başına Gelen Olaylar Beni Çok Etikledi”

Tarih boyunca birçok inanca ev sahipliği yapan Anadolu toprakları aynı zamanda Hıristiyanlığın da doğup büyüdüğü topraklardır. Hıristiyanlık tarihinin ilk dönemlerinde birden fazla İncil’den bahsedildiğini, zaman içinde dört İncil’in Kilise tarafından onaylandığını görüyoruz. Peki Sinoplu Marcion tarafından derlenip yazılan ama Kilise tarafından onaylanmayan İncil’in Hıristiyanlık tarihindeki yeri nedir, neden yasaklanmıştır? Roman konusu olarak neden bu yasaklanmış kayıp İncil’i seçtiniz?

Marcion, ikinci yüzyılda tarihte Sinop’ta tersanesi ve gemileri olan çok zengin bir adamdır. Sinoplu Marcion, Akdeniz’in bütün liman şehirlerine defalarca gitmiş ve dolayısıyla Hıristiyanlığın ilk ortaya çıktığı şehirlere yakın olan Doğu Akdeniz limanlarında da bulunmuştur. Bölgedeki insanlardan Hıristiyanlık inancını duymuş ve kısmen benimsemiştir.

O tarihte Hıristiyanlık inancı tamamen sözlü gelenekle anlatılarak duyurulmaya çalışılmış ama çok da başarılı olunamamıştır. Marcion sorunu fark etmiş ve bu dinin, bölgenin dışında tutunamayacağına karar vermiştir. Bunun en önemli nedeni Hıristiyanlığın ilk çıktığı zamanlarda bir Yahudi mezhebi gibi anlatılması ve görülmesidir. Marcion buna bir çözüm getirir ve, “Hıristiyanlık, Yahudilikten bağımsız bir dindir. Ayrıca domuz eti yemek serbesttir ve erkeklerin sünnet olması gerekmez” der.

Bu herkesin dikkatini çeker. Roma’da kiliseye gider ve zamanın şartlarına göre çok büyük bir bağışta bulunur. Hıristiyanlığın nasıl yayılabileceğini anlatır, başka liman şehirlerinde olduğu gibi orada da fazlasıyla itibar görür. Ama Yahudilerin Tevrat’ı gibi Hıristiyanların bir kutsal kitabı yoktur. İşte Sinoplu Marcion, 144 yılında Doğu Akdeniz bölgesinden topladığı bilgiler ışığında İsa’nın hayatını ve Hıristiyanlığın temel kurallarını içeren bir İncil yazar ve bunu Roma’da halka ilan eder.

Önceleri bu durum Roma Kilisesi’nin çok hoşuna gider. Onların da artık bir kutsal kitabı olmuştur. Ancak Marcion’un kendi yazdığı İncil’inde ve konuşmalarında Hıristiyanlıkla Yahudiliğin bağlantısını kesmek istemesi kilisenin hoşuna gitmez. İtirazların yükselmesinin ardından Marcion’un kiliseye yaptığı bağış iade edilir ve kiliseye gelmesi yasaklanır. Marcion bunun üzerine taraftarlarıyla önce Ege’ye daha sonra da Kapadokya’ya yerleşir. Taraftarları hızla artmaktadır. Uzun yıllar Kapadokya’da yaşar ve orada ölür. Taraftarları onun inancını devam ettirir. Yaklaşık elli yıl sonra Marcion’un İncili’ni beğenmeyen, Yahudilikle Hıristiyanlığın bağlantısını kesmeyen yüzlerce İncil yazılır. Ama hep Sinoplu Marcion’un İncili’nin temel yapısı baz alınır.

Bu sırada henüz Roma İmparatorluğu Hıristiyanlık dinini benimsememiştir hatta yer yer yasaklamaktadır. Ancak İmparator Konstantin devletin sıkıntıda olduğu bir dönemde Hıristiyanlığın halkı birleştirebileceğini düşünür. Kiliseye bazı imtiyazlar verir. Ancak ortada büyük bir sorun vardır, yüzlerce İncil ve mezhep mevcuttur. Konstantin buna da bir çözüm bulur, rahiplerin yönlendirmesiyle 325 yılında meşhur İznik Konsülü toplanır ve burada İncil sayısı dörde indirilir, diğerleri kabul edilmez. İmparator Justinianus döneminde de diğer bütün mezhepler yasaklanır, en çok da Marcionculara baskı yapılır. Hatta iki Marcioncunun bir araya gelmesi bile yasaklanır. Marcioncular Kapadokya’nın yeraltı şehirlerinde saklanırlar fakat yine de imparatorluğun gücünü arkasına alan kilise, Marcioncuları buldukları yerde öldürür. Sonuçta Marcioncular dağılırlar.

Şu anki dört kanonik kitaba bile kaynaklık eden Marcion İncili’nin nüshaları yakılıp yok edilir. Ama bir nüsha yaklaşık bin sekiz yüz yıl sonra, 12 Eylül 1980 darbesini takip eden yıllarda, Kapadokya, Ihlara Vadisi’nde kayaya oyulmuş bir mağarada bulunur. Ancak tarihi eser kaçakçıları, İncil’i pazarlarken yakalanırlar.

Marcion’un yaptığı bu iş, Marcioncuların başına gelen olaylar ve İncil’in bulunması hikâyesi beni çok etkilemişti. Bu olayı araştırarak, karanlıkta kalan konuları da mantıki tahminler yürüterek yazmalıyım dedim ve bu roman ortaya çıktı.

- Reklam -

Anadolu’daki Hıristiyanlık tarihinde mekân olarak Kapadokya’nın önemli bir yer tuttuğunu biliyoruz. Romanın önemli bir bölümü de burada geçiyor. Bu kitabı yazarken hem yazılı-sözlü kaynaklar hem mekân araştırması açısından yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz? Bu kitap hangi çalışma ve araştırmalarla beslenerek ne kadar zamanda ortaya çıktı?

Bu roman için aşağı yukarı üç buçuk yıl çalıştım. Kapadokya bölgesine defalarca gittim. Bir bilim insanı titizliğiyle aylarca araştırma yaptım. Bizde pek kaynak yok, yurtdışından kaynak kitaplar getirttim, çevrimiçi kütüphanelerde araştırma yaptım. Dönemin normal siyasi ve dini tarihini defalarca okudum. Bir bilgiyi en az üç yerden teyit etmeye çalıştım.

Bilgileri topladım ama bu kez başka bir sorun vardı; bu olaylar bir araştırma inceleme kitabında değil bir romanda nasıl anlatılacaktı? Sürükleyicilik nasıl yakalanacaktı? İşte tüm bunları bireysel bir yolculuk ve bir polisiyeyle harmanlayarak yapmaya çalıştım. Bunu başarıp başaramadığımı okuyucularım takdir edecektir.

Sinoplu Marcion'un Kayıp İncili: Mitoloji Temalı Polisiye

Kurgu ve Gerçekler

Romanda mağara, geyik gibi imgelerle Türk mitolojisini ve doğayı temel alan eski inançları da işliyorsunuz. Bunların romandaki yeri nedir?

Roman Marcion İncili’nin bulunması üzerine. Fakat bunu kim yapacak, kahramanımız nasıl bir kişiliğe sahip olacak, ona kimler yardım edecek? Bu sorular beni çok sevdiğim Türk Mitolojisine ve tabiata götürdü ve orada mitolojik yol göstericilerimizin konusunu da işledim.

Peki, sizce Sinoplu Marcion’un yazdığı el yazması İncil gerçekten bulundu mu?

Evet, Marcion İncili 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, daha doğrusu darbecilerinin etkili olmaya devam ettiği yıllarda Kapadokya bölgesinde bulundu. Tarihi eser kaçakçıları bunu pazarlarken yakalandılar. Bu İncil’le bizim güvenlik kuvvetlerimiz, istihbarat örgütleri ve Vatikan çok yakından ilgilenmişler. Ancak bir tarihten sonra büyük bir sessizlik var. Bu İncil şimdi bir müzede değil. Herhangi bir kurumda olsaydı, muhakkak bir ses çıkardı. Uluslararası istihbarat teşkilatlarında olsaydı, yine bazı sesler duyulurdu.

Bence Marcion İncili, belki bir diplomatik çıkar uğruna veya bilmediğimiz başka bir nedenden dolayı Vatikan’a verildi. Bunu yapanın kimler olduğunu bilemeyiz ama o dönem darbecilere hesap sorabilen yoktu. Bu nedenle romanın sonunda İncil’in şimdi nerede olduğu konusunu açık bıraktım.

İlginiz için şahsınıza ve dergi yönetimine çok teşekkür ederim.


Sizler de Sinoplu Marcion’un Kayıp İncili romanı hakkındaki yorumlarınızı ve Kutsal Topaloğlu söyleşisi hakkındaki fikirlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.

Yeni içeriklerden haberdar olmak için Kayıp Rıhtım’ı Google News’ten takibe alabilirsiniz.

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Sessiz Bir Yer Birinci Gun Vizyon

Post Apokaliptik Korku Filmi “Sessiz Bir Yer: Birinci Gün” Vizyona Girdi

Steam'deki Oynanmayan Oyunlara 19 Milyar Dolar Harcandı

Steam Kullanıcılarının Oynamadığı Oyunlar için Harcadığı Para Dudak Uçuklatıyor: 19 Milyar Dolarlık ‘Utanç Kütüphanesi’