Antarktika’da İzole Yaşayan Bilim İnsanları Arasında Yeni Bir Aksan Doğuyor

Antarktika’da yeni bir aksan doğuyor. Çeşitli bilimsel görevler için izole kıtada bulunan araştırma istasyonlarında aylarını beraber geçiren ve sürekli değişen araştırmacılar arasında ortak bir aksan gelişmeye başladı.

Antarktika kıtasında herhangi bir yerli nüfusu ya da daimi sakini bulunmuyor. Ancak yılın bazı belirli bölümlerinde dönüşümlü olarak orada yaşayan bir bilim insanı ve destek personeli topluluğu mevcut. Yaz aylarında kıtada genellikle yaklaşık 5.000 kişi yaşarken bu sayı kış mevsimi geldiğinde 1.000’e kadar düşüyor.

Çoğu bilim insanı iklim ve biyolojik çeşitlilik gibi konuları incelemek için orada olsa da, bu ekstrem yaşam ortamı insan davranışının, kültürünün ve sosyodilbilimin belirli yönlerini araştırmak için de ideal bir ortam yaratıyor.

Antarktika’daki Yeni Aksan Fonetik Olarak Gözlemlenebiliyor

2019 yılında Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, British Antarctic Survey tarafından kış mevsimi için alınan 11 personelin aksanlarındaki fonetik değişimi inceledi. Bu personel arasında İngiltere’de doğup büyümüş 8 kişi (beşi güneyde, üçü kuzeyde), ABD’nin kuzeybatısından 1 kişi, Almanya’dan 1 başka kişi ve son olarak da İzlandalı 1 kişi bulunuyordu.

Araştırmaya konu olan 11 kişi, çalışmanın başında seslerini kayıt altına almış ve ardından altı haftalık aralıklarla dört defa daha kayıt gerçekleştirmişlerdi. Ekip bu süre zarfında birlikte yakın bir şekilde çalıştılar, birbirleriyle sosyalleştiler ve dış dünyayla sınırlı temasları oldu.

Bölgede kaldıkları süre boyunca araştırmacıların aksanlarında önemli değişiklikler olduğu fark edildi.

Ana değişimlerden biri, çalışma grubunun kelimeleri daha uzun sesli harflerle telaffuz etmeye başlamasıydı. Ayrıca grupta dilsel yeniliğe dair kanıtlar da vardı. Antarktika’da kaldıkları sürenin sonuna doğru, bölge sakinleri “flow” ve “disco” kelimelerinde olduğu gibi “ou” seslerini boğazlarının arkası yerine ağızlarının ön tarafından telaffuz etmeye başlamışlardı.

Aksan değişiklikleri hafif düzeyde olmakla birlikte, akustik olarak ölçülebilecek ve hatta bir hesaplama modeli tarafından tahmin edilebilecek kadar dikkat çekiciydi.

Çalışmanın yazarı ve Münih Ludwig-Maximilians Üniversitesi’nde Fonetik ve Konuşma İşleme Profesörü Jonathan Harrington verdiği demeçte, “Antarktika aksanı gerçekten fark edilebilir düzeyde değil. Fark edilmesi için çok daha uzun süreye ihtiyaç var. Ancak akustik olarak ölçülebilir,” değerlendirmesinde bulundu.

Harrington sözlerine şöyle devam etti:

“Çoğunlukla Antarktika’ya gitmeden önceki kış personellerinin konuşma aksanlarının bazı yönlerinin bir yenilikle birlikte bir araya getirilmesinden oluşuyor. Gelişmek için sadece kısa bir süreye sahip olması ve elbette sadece küçük bir konuşmacı grubuna dağılmış olması nedeniyle [geleneksel İngilizce aksanlarından] çok daha embriyoniktir.”

Bu çalışma, izolasyon içerisinde geçen ve yakın temasta bulunan kişilerin yeni bir aksan geliştirmeye başlayabileceğini ortaya koyuyor.

Araştırma ayrıca hepsi kıtaya kendi bölgesel aksanlarıyla gelen Antarktika’nın kış personelinin, farkında olsalar da olmasalar da birbirlerinin konuşma ve davranışlarını yakından etkilemeye başladığını öne sürüyor. Bu, İngiliz aksanını Amerikan aksanına (ya da Avustralya, Kanada vb.) dönüştüren olgunun aynısı. Ancak çok daha küçük boyutta ve dar bir ölçekte gerçekleşiyor.

Olası Mars Kolonileri Zaman İçerisinde Yeni Aksanlara Sahip Olabilir

Bu durum, insanların yeni sosyal ortamlara girmesiyle başka hangi yeni aksanların ortaya çıkabileceği sorusunu akla getiriyor. Senaryolardan biri de Mars görevleri sırasında astronotların geliştirebileceği aksanlar üzerine kurulu.

Harrington, Mars görevlerindeki olası değişimi şu şekilde yorumladı:

“Bu çalışma bir grup bireyi izole ettiğinizde yeni bir konuşma aksanının başlangıcını göstermeye başlayacaklarını ve bu aksanın biçiminin büyük ölçüde karışıma giren konuşmacıların aksan özelliklerine bağlı olduğunu gösteriyor. Astronotlar bir görev için Mars’a gitmiş olsaydılar biz yine aynı şeyin olmasını beklerdik.”

Eğer insanlık Kızıl Gezegen’e seyahat etmeyi ve orada bir koloni kurmayı başarırsa, kendi aralarındaki yakın temaslar ve maruz kaldıkları izolasyon odaklı ortam nedeniyle yeni bir aksanın hızlı bir şekilde gelişmesi oldukça olası görülüyor.

Siz bu gözlemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizleri Google Haberler’den takip edebilirsiniz.

Kaynak: IFL Science