Masallarda Cinsiyet Rolleri‘nin ilk bölümünde Pamuk Prenses‘i, ikinci bölümündeyse Uyuyan Güzel‘i ağırlamıştık. Son düzlükte ise Külkedisi’ni mercek altına alıyoruz.
Keyifli okumalar dileriz!
Külkedisi
Şüphesiz en ünlü masallardan biri olan Külkedisi’nin de bir sürü farklı versiyonu var. 2000 yılı aşkın süredir var olan masalın Avrupa’daki ilk örneği Giambattista Basile tarafından 1634’te yazılmış, en çok bilinen ve Disney yapımına ilham olan versiyonu ise 1697’de Charles Perrault tarafından yazılmış ve bu yazıda daha çok bahsedilecek versiyonu ise 1812’de Grimm Kardeşler tarafından yayımlanmıştır. Her ne kadar farklı versiyonlar olsa bile genelde ana tema aynıdır. Üvey annesi ve kardeşleri tarafından suistimal edilen kız, sihir yardımıyla prens ile tanışır ve kimliği ortaya çıkınca evlenip mutlu mesut yaşar.
Grimm Kardeşler versiyonunda masal Külkedisi’nin annesinin ölmeden önce kızına verdiği nasihatle başlar:
“Bak çocuğum, sakın dinden ve iyilikten sapma; o zaman Tanrı hep seninle olur. Ben de öbür dünyadayken seni hep izleyeceğim.”
Annenin nasihati ahlaki değerler taşıdığı gibi, sanki kadınlara nasıl davranmaları gerektiğini gösterir. Masallarda genelde iyi kavramı itaat etme anlamına gelir. İyi olursan prensi etkileyebilir ve evliliğe ulaşabilirsin. Külkedisi de masalda bu kavrama tam anlamıyla uyuyor. Üvey annesinin talimatlarını yerine getiriyor, ev işlerine ve kız kardeşlerinin kendisiyle alay etmesine ses çıkarmıyor ve her şeyi kabulleniyordur. Nazik ve iyi olmanın canlı örneğidir Külkedisi. Masalda bir kez bile üvey anneye ya da kız kardeşlerine sinirlenmez, sadece annesinin mezarına gidip ağlar. Hiçbir kötü özelliği yoktur. Güzel, nazik, ev işlerini yapan ve yardıma muhtaç birisidir, yani ideal olan her şeydir. Tıpkı Cristina Bacchilega’nın dediği gibi:
“İyi anneler, masum çocuklar doğururlar.”
Tam tersi olarak da üvey annelerin kendileri kadar kötü kızları olur. Masalların değişmeyen rolleridir bunlar.
“ Çekicilik, bir kadının sahip olabileceği en önemli özelliktir ve genelde gelecekteki mutluluğun göstergesidir.”
Anlatıcı, Külkedisi’nin zekâsı ya da başka bir özelliğini yorumlamaz. Önemli olan tek şey güzelliğidir. Tıpkı kadınların hep beden ve erkeklerin akıl ile bağdaştırılması gibi. Giydiği elbise ve ayakkabılar ile Külkedisi’nin görünüşü onu ideal kişi yapar. Prens o kadar etkilenir ki kim olduğunu öğrenmeye karar verir ve üçüncü gün merdivenlere zift döktürtür ve kızın ayakkabısı zifte saplanır. Ayrıca Külkedisi’nin burada akşam evde olmak zorunda olması, ya da daha bilindik haliyle, “Gece yarısına kadar eve dönmelisin” cümlesi de toplum kurallarına uygun davrandığını gösterir.
“Kız kardeşlerin ayakkabılara sığmayacak kadar büyük ayaklarının olması onları Külkedisi’nden daha erkeksi yapıyor, bu yüzden daha az çekiciler.”
Prensin Külkedisi’ni ayakkabıyı giymeden tanımaması da ilginçtir aslında. Külkedisi ayakkabının temsil ettiği şeyleri taşımazsa ideal kişi, evlenilecek kadın değildir. Ocağın yanındaki küllerin üstünde yattığı için üstü hep kirli olan Külkedisi bu haliyle tanınmaz. Ella Evolving’in makalesinde açıkladığı gibi:
“Basit haliyle evliliği hak etmez. Hak etmesi için güzel olması gerekir.”
Melek Özlem Sezer’in Masallar ve Toplumsal Cinsiyet kitabında bahsettiği gibi:
“Aslında hiçbir eylemi doğrudan olmadığı gibi öz nitelikleri bile başkalarınca tanımlanır. Sorumluluğu güzel olmaktır örneğin, ama ona sahip olma ve takdir etme işi erkeğe bırakılır.
Ayrıca güzellik ve evlilik ile ilgili Neikirk de şunları söylüyor:
“Prens ve kadın daha önce hiç konuşmamışlardır ama güzelliği evliliğin memnun edici geçeceğini garantiye alır. Bu da kızlara evlenip yuva kurma gibi kültürel beklentilerin son derece önemli olduğu mesajını verir.”
Yani zengin ve kızı kurtaran kahraman prens ile güzel ve iyi kız evlenip mutlu mesut yaşarlar. Fakat masalın diğer tarafı için olaylar pek parlak değildir.
“Bunlar bağımsız karakterler olmayıp, adeta annelerinin devamıdır. Kız anneyi temsil ettiği için, annenin ölümüyle baba-kız ilişkisi budanır ya da son bulur.”
Masalda Külkedisi’nin babası çoğu zaman üvey annenin yanında yer alıyor. Hatta prens eve gelip ayakkabının sahibini bulmak isteyince babası, “Sadece ilk eşimden olma, kir pas içinde ufak bir kızım daha var, ama ondan gelin olmaz!” der. Yetersiz, pasif, duyarsız, rolünü yerine getirmeyen bir baba figürü ve bunun sonucunda üvey anneden kurtarılamayan bir kız görünüyor. Bu yüzden babaların yerini rakipleri prensler alıyor, tıpkı Külkedisi ve Pamuk Prenses’te olduğu gibi:
“Çocuklukta doyumsuz kalan sevgi ihtiyacı, kendini bir başkasına bırakmaya yönelik pasif, ama potansiyel açıdan yıkıcı bir arzuya yol açabilir.”
Annenin ölümünden sonra kız onun yerini tutar ve üvey anne ile çatışma da başlar. Masallar ve Toplumsal Cinsiyet’te anlatıldığı gibi:
“Kraliçenin üvey kızıyla olan çatışması; ilk eşe duyulan kıskançlığı, hazımsızlığı da içerir. Rekabet iki kadın arasındadır, bu yüzden varlıkları bir arada dayanılmazdır. Hırsın kaynağı, kızın bedeninde annesini, yani ilksel kadını öldürmektir. Bu örnek üvey kardeşleriyle bir kez daha yaşanır. Onlar da tıpatıp annelerine benzemektedir ve başka bir kadını çekemez. Bu kez form, anneyi temsil eden kızları arasında biçimlendirilmiştir. Bir anlamda kan davası, başka bir mecrada tekrarlanır.”
Kadınların çocukları ile anlam, güç ve itibar kazandığı dünyada başka bir çocuk rakiptir.
Bunun dışında Külkedisi’nin gençliği ve güzelliği de kıskançlık yaratır. Benzer bir hikâye Pamuk Prenses masalında da görülür. Güzelliğin ne kadar önemli olduğu daha önce bahsedildiği için üvey annenin niye bu kadar öfkeli olduğu anlaşılabilir. Masalda prens ayakkabıyı denetmeye eve geldiğinde ayakkabı çok küçük olduğu için kızların ayakları ayakkabıya sığmaz. Bir tanesi ayakkabıya sığmadığı için başparmağını, diğeri ise topuğunun bir kısmını keser. Üvey annenin sebebi açıktır: “Kraliçe olduğunda nasılsa yürümene gerek kalmayacak.” Külkedisi’ne yardım eden kuşlar konuşmaya başlayınca gerçek açığa çıkar. İdeal güzelliğin, evliliğin ve konumun bu kadar önemli olduğu bir yerde ideolojilerin bir suçu yok mudur?
Masallarda hırslı, meraklı kadınlar kötü anılır ve cezalandırılır. Çünkü hırs ve merak erkeklere ait özellikler olup, kadınlarda hoş karşılanmaz. Masallarda kötü anılan karakterler de genelde kurallara uymadıkları ve bu durumu kabullenmedikleri için kötü olarak anılırlar. Külkedisi’nde üvey annenin kızlarının ayaklarını kesmesini isteyecek kadar çok hırslı olması ve prense sahip olabilmek için aktif olarak çabalamaları, onları kötü yaparken benzer bir durum daha önce anlatılan Pamuk Prenses’in üvey annesinde de görülür. Kraliçe de aktif olarak masalda rol alır ve bu yüzden cezalandırılır. Daha önce bahsedildiği gibi Pamuk Prenses ve Kırmızı Başlıklı Kız da merakları yüzünden bir süreliğine cezalandırılmışlardır. Erkeklerde ise durum farklıdır. Uyuyan Güzel ve Pamuk Prenses masallarında prensler merakları sayesinde çok güzel prensesler bulup ödüllendirilmişlerdir. Rapunzel masalında da bir benzeri olur. Prens, cadı ile Rapunzel arasında geçen ritüeli görüp aynısını uygulayınca, altın saçlı çok güzel bir prenses bulur. Aynı zamanda bu karakterler yalanla düşmanlarını öldürmeye ya da erkeklere yakınlaşmaya çalışır. Külkedisi’nde üvey anne kızların ayaklarını keserek prensi kandırmaya çalışır, Pamuk Prenses’te Kraliçe kılık değiştirip prensesi kandırır ve Rapunzel de ise cadı Rapunzel’i taklit ederek prensi kandırır.
Yani üvey anne ve kızları, diğerleri gibi ideal kadın rolüne uymadıkları için de kötü olurlar. Bu yüzden tıpkı Kraliçenin ölene kadar dans etmesi gerektiği gibi, masalın sonunda kız kardeşlerin Külkedisi’ne yardım eden kuşlar tarafından gözleri oyulur. Kötülükleri ve yalanları böyle cezalandırılır. Böylesine vahşice bir şekilde cezalandırılan kardeşlerin sebepleri olağan dışı mıydı? Kız kardeşler tıpkı Külkedisi gibi prensle evlenmek istiyorlardı. Aslında amaçları her genç kızın aklında olan bir şeydi. Peki, böyle bir cezayı uygun gören toplum ne kadar iyi olabilir?
“Masalı akıllı bir tutkuyla sevenlere…”
Kaynakça:
– Veselá, Alena. Gender Stereotypes in Fairy tales
– Sharif, Umme Hanee. From Fairy Tales to Disney Movies: Gender Roles and Stereotypes Then and Now
– Cinderella Complex. Wikipedia
– Neikirk, Alice. Happily Ever After (or What Fairytales Teach Girls about Being Women) Hohonu: A Journal of Academic Writing 7 (2009)
– Erum, Tazeen. The History of Gender Ideology in Brothers Grimm’s Fairytales.Academia
– Narjinary, Nivedita. Fairytales and Witchcraft: Cultural and Patriarchal Manipulation.Academia
– Cixous, Helene. Medusa’nın Kahkahası.Academia
– The Underlying Sexual Content of Sleeping Beauty
– Male Gaze. Wikipedia
– Gender Schema Theory. Wikipedia
– Moore, Timothy. “Sex Roles.” The Gale Encyclopedia of Psychology. Ed. Bonnie Strickland. 2nd ed. Detroit: Gale, 2001. 578-581
– Anahit Behrooz. Wicked Women: The Stepmother as a Figure of Evil in the Grimms’ Fairy Tales
– Sezer, Melek Özlem. Masallar ve Toplumsal Cinsiyet. Kor Kitap, 2018.
– Bettleheim Bruno. The Uses of Enchantment: The Meaning and Importance of Fairy Tales. Knopf Doubleday Publishing Group, 22 Ara 2010
– Tatar Maira. The Hard Facts of the Grimms’ Fairy Tales. Princeton University Press, 2003
– Gender Roles Indoctrinated Through Fairy Tales in Western Civilization
– Grimm Brothers’ Cinderella (1812)
– The Portrayal of Women in the Fairy Tales. The International Journal of Social Sciences and Humanities Invention Volume 1 issue 4 2014 page no.246-250
– Allie Valentine. “The Sleeping Beauty” by Bruno Bettelheim