Mustafa Küçükvar
Piyasada çok fazla yabancı dizi var. Bazen kendimi takip ettiğim diziler arasında kaybolmuş buluyorum. Buna rağmen geçenlerde internette gözden kaçırdığım neler çıkmış diye bakarken, Stephen King’in üç kitaplık roman serisi olan Mr. Mercedes’in diziye uyarlandığını görmek beni heyecanlandırmadı değil.
Gerçi Stephen King uyarlamalarına alışkınız artık. Özellikle geçtiğimiz yıl “Gerald’s Game” (Oyun) ve “The Dark Tower” (Kara Kule) uyarlamalarından sonra, yeni yılda da Stephen King açlığını gidermek isteyenlerin eksik kalmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Tabii ki Stephen King denilince gözlerinden kalp emojisi fırlatanlar ekibinden olmamakla beraber, kendimi süratli bir şekilde dizinin kollarına attığım gerçeğini de söylemeden geçmeyeyim.
Stephen King Tadında Bir Dizi
Kitabı okumamış olup da diziyi izlemek isteyenlere hikâyeden ufak bir özet geçmek gerekirse:
İş bulma fuarının önünde birden beliren Mercedesli kimliği belirsiz biri (Brady) 8 kişiyi ezerek öldürür ve kayıplara karışır. Katil bulunamaz, dava kapanır. Emekliye ayrılan Dedektif Hodges, hayatta hiçbir amacı kalmamış, bunalımlarla yaşar giderken, bir gün Brady adlı sosyopat genç arkadaşımızdan gizemli bir mektup alır ve kapanan eski defterler yeniden açılır. Hodges kendisini katilin peşine düşmüşken yakalar.
Evet. Hikâyenin klasik göründüğünün farkındayım. Yani gayet genel bir dedektif hikâyesi gibi duruyor. Emekli olduktan sonra evde tek başına yaşayıp, bira içip göbek büyüten amcamız ile ailevi sorunlarla büyümüş, genç sosyopat katilimiz. Ve olayın üzerine ikisinin arasında geçen aksiyon ilişkisi.
Şimdi madem dizi bu kadar klasik bir hikâyeye sahip, neden izleyelim diye sorarsanız olay zaten tam burada başlıyor. Mr. Mercedes, Stephen King tadında bir dizi olmuş. Onun kitaplarını okuyanlar bilir; detaylı tasvir edilen sıra dışı tiplemeler, Amerikan rüyasından berbat kesitler, acınası hayatlar ve şeytani karanlığın insan bedeninde yaşayan yüzü. Mr. Mercedes bir korku dizisi değil, sizi yerinizden sıçratacak gerilim dolu sahneler de pek yok. Kendisi daha çok hasta bir katilin etrafında dönen şok edici bir polisiye. Bu tarz işleri sevenler için kaçırılmayacak bir yapım. Ben kitabı okumadım, ama iş hikâyenin diziye aktarımına gelince gayet canlı bir hikâye ortaya çıktığını söyleyebilirim. Şunu da eklemem gerekir ki dizi yavaş bir şekilde olay akışını dokusa da birinci sezon benim ikinci sezonu beklemem için gayet tatmin ediciydi. Yine de eğer sabırlı değilseniz ve bu tarz hikâyelerden sıkılmışsanız burada size ekmek yok.
Ayrıca dizide Stephen King hayranlarını sevindirecek bir sürpriz var. King dizide ufak bir rolle de olsa konuk oyun oyuncu olarak yer alıyor. Aslında ben her zaman King’in bir seri katili canlandırmasını hayal etmiştim ama buna da şükür.
Her neyse biz devam edelim.
Diziyi Sırtlayan Oyunculuklar
Dizide yan karakterler de gayet başarılı, ama tabii dikkati iki başrol çekiyor. Biri İrlandalı ünlü oyuncu Brandon Gleeson (dedektif amcamız) ve İngiliz kökenli Harry Treadaway (sosyopat katil). Şahsen benim diziyle en çok bütünleşmemi sağlayan Brandan Gleeson‘ın, karaktere ruh vermesi oldu ki Braveheart ve Harry Potter gibi yapımlarda bulunmuş, aynı zamanda birçok filmde de başrol olarak oynamış bir zatı muhteremdir kendileri. Yani o rol için dağ taş arasak sanmam ki karakterine bu kadar oturan bir oyuncu bulabilelim.
Diğer oyuncumuz Harry Treadaway ki kendisi Penny Dreadful ve The Lone Ranger gibi dizi ve filmlerde rol almış genç ve yetenekli bir arkadaşımız. Dizide oynadığı rolünü çok benimsemiş olmalı ki gerek mimikleri gerek yüz ifadesiyle bize sosyopat bir katil profilini ustalıkla çizmeyi başarmış.
Yönetmenimiz Jack Bender, zaten King uyarlamalarına yazarın Under The Dome kitabından alışkın. Yani dizi emin ellerde çekilmiş diyebiliriz. Mr. Mercedes’in yayınlandığı kanal (Audience) pek meşhur işler çıkarmış olmasa da bu yapımla turnayı gözünden vurma olasılığı hayli yüksek.
Mr. Mercedes beklediği ilgiyi yakalamış gibi görünüyor. Zira ikinci sezon onayını çoktan aldı bile! Serinin devam romanları “Finders Keepers” (Kim Bulduysa Onundur) ve “End of Watch” (Son Nöbet) da aynı ekip tarafından televizyona uyarlanacak. İkinci sezonun 2018’in ağustos ayında yayınlanması bekleniyor.
Şimdiden keyifli seyirler!
Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.