1922’nin sonlarında İngiliz Arkeolog Howard Carter, Mısır’da Nil’in karşısında bulunan Krallar Vadisi’nde Firavun Tutankamon’un mezarını keşfetti. MÖ 1323’te henüz 18 yaşındayken ölen firavunun ortaya çıkmasıyla birlikte, Tutankamon’un Laneti meselesi günümüzde hâlâ güncelliğini koruyor.
Tüm firavunlar gibi o da MÖ 16. yüzyıl ve 11. yüzyıl arasında Krallar Vadisi’nde gömülmüştü. Bölgede bulunan mezarların çoğu erken zamanlardan beri yağmalanmıştı. Ancak Tutankhamun’un mezarı bu yağmalardan payını hiç alamamıştı. Mezar odası bu açıdan bir ilk olma özelliği taşıyordu. Projeyi finanse eden güçlü bir amatör Mısırbilimci olan Lord Carnarvon, Howard Carter ile birlikte genç firavunun mumyalanmış bedenini, çok sayıda dini nesneyi, duvar resimlerini ve yazıtları ortaya çıkarttı.
Keşif, dünya çapında basında bir sansasyon yarattı ve bir firavun mezarına girmeye cesaret eden herkese bulaşan bir lanetle ilgili hikâyeler yayıldı. Londra’daki The Times ve New York World dergileri, çok satan romancı Marie Corelli’nin ‘mühürlü bir mezara gelen herkese korkunç cezalar verileceği’ spekülasyonlarını paylaştı. Lord Carnarvon’un 56 yaşında Kahire’de ölmesi ve şehirdeki ışıkların sönmesi bu haberin doğrulanmasını sağladı. Polisiye roman yazarı Arthur Conan Doyle Amerikan basınına, rahiplerin mumyayı korumak için yarattığı kötü bir ruhun Lord Carnarvon’un ölümüne neden olmuş olabileceğini söyledi.
Tutankamon’un Laneti’ne(?) Kurban Giden Bazı İsimler
Sonraki yıllarda Carter’ın ekibinin çeşitli üyelerinin ve mezar ziyaretçilerinin ölümü hikâyeyi canlı tuttu. Lanetin kurbanları arasında, 1923’te eşi tarafından vurularak öldürülen Mısırlı Prens Ali Kamil Fehmi Bey; Mumya röntgeni çeken ve 1924’te gizemli bir şekilde ölen Sir Archibald Douglas Reid; 1924 yılında Kahire’de öldürülen Sudan’ın genel valisi Sir Lee Stack; Carter’ın kazı ekibinden Arthur Mace -1928’de arsenik zehirlenmesinden öldüğü söyleniyor; Carter’ın sekreteri Richard Bethell, -1929’da yatağında boğulduğu söyleniyor; ve 1930’da intihar eden babası da var.
Aslında mezarda çalışan veya kazı alanını ziyaret eden çoğu insan uzunca bir ömür yaşadı. Ancak bu, inanmak isteyenler tarafından lanete olan inancı baltalayamadı. Carter, lanet fikrini öfkeyle reddetmekten geri durmamıştı. Mart 1939’da 64 yaşındayken Londra’daki dairesinde Hodgkin hastalığının yalnız ve mutsuz bir şekilde öldüğünde, mumyanın lanetinin hikâyesi hayata döndü.
Mezardaki Hiyeroglifler İşin Aslını Ortaya Çıkartıyor
Ancak yakın zamanlarda arkeologlar ve bilim insanları her ihtimali göz önünde bulundurmak için yeniden inceleme yaptığında, mezardaki hiyerogliflerde aslında bir lanet yazısı olmadığını keşfetti. Bu demek oluyor ki zamanın medyasının ilgi uyandırmak amaçlı çıkardığı bir lanet hikâyesi, bugünlere kadar gelmeyi başardı.
Medyanın gücü bu noktada bir kez daha karşımıza çıkıyor. Tutankamon’un Laneti onlarca film ve kitaba konu oldu. Bunun başat sebebi ise zamanında yayımlanan bu asparagas hikâyelerden ibaret.
Tutankamon’a ve arkeolojiye dair daha pek çok detayı Antik Kafa’nın YouTube kanalından edinmeniz mümkün.

Tutankamon’a dair yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizlerle paylaşabilirsiniz!
Laneti bilmem ama mezara saygı önemlidir Timurun mezarı II.dünya savaşında sovyetler tarafından açılmış dnasi felan kemik incelemesi için bakılmış İslam inancında mezara ve yatan kişiye büyük saygı vardır bırakın açmayı üstünden bile yürünmez sonrasında Alman kuvetleri ilerleme kaydetmisler ama sonrasında durdurmuş Ruslar
Antik Mısır’ın en efsane haline gelmiş firavunu tartışmasız. Ve hala gizemi çözülemedi.