Netflix’in sevilen animasyon dizisi BoJack Horseman hakkında neler biliyorsunuz? İşte karşınızda diziye dair daha önce karşılaşmamış olabileceğiniz bazı detaylar!
1. BoJack’i seslendiren ve aynı zamanda kendisini Arrested Developement’tan tanıdığımız Will Arnett, kariyerinde içine en çok girmekte zorlandığı rolün bu olduğunu ve bazen karakterin içinde bulunduğu karanlığı kendisinde taşıdığını dile getirdi.
Will Arnett’in hayatının BoJack ile olan benzerliğini düşünürsek bu pek de şaşırtıcı değil. Gençliğinden beri alkolizmle mücadele eden oyuncu, seneler önce alkol almayı bırakma kararı almış, bu kararını kendisinin alkole bağımlılığı ile olan mücadelesinden esinlendiği Flaked dizisinin çekimleri sırasında bozduğunu itiraf etmişti.
2. Gerçek hayattan ünlüler diziye konuk olduğunda öncelikle kendilerine karakterlerini seslendirmeleri teklif ediliyor. Bunlardan en göze çarpanları: Paul McCarney, Daniel Radcliffe, Stanley Tucci, Jessica Biel, Naomi Watts ve tabii ki karakter aktrisi Margo Martindale.
Repliklerini telefon üzerinden İngiltere’de kaydeden Daniel Radcliffe, aynı zamanda büyük de bir BoJack Horseman hayranı. Bu zamana kadarki tüm Harry Potter şakalarını duyduğunu belirten Daniel Radcliffe, dizinin yaratıcısı Raphael Bob-Waksberg’e en sevdiği Harry Potter şakasını onların yazdığını söylemiş. Jessica Biel de karakterini istedikleri gibi kötü yazabileceklerini, kendisinden çekinmemeleri gerektiğini özellikle belirtmiş.
3. Dizinin yaratıcısı Raphael Bob-Waksberg’e göre, kendi karakterlerini seslendirmeyen ünlülerin sonu dizide pek de iyi olmuyor.
Andrew Garfield’ın bir deliğe düşüp vücudundaki tüm kemikleri kırması da buna bir örnek olsa gerek.
4. Diğer animasyon dizilerinin aksine, BoJack Horseman oyuncuları bir araya gelerek okuma provası yapıyorlar.
Dizinin yaratıcısı Raphael Bob-Waksberg’in en sevdiği okuma provası ise 5. sezonun “Free Churro” isimli 6. bölümünde Will Arnett’in tek kişilik Emmy Ödülleri’ne layık performansı. Dizide çalıştığı süre boyunca, en etkilendiği tecrübenin bu olduğunu belirten Bob-Waksberg, Will Arnett’in performansını oyunculukta bir ustalık dersi olarak değerlendiriyor.
5. Karakterlerin kıyafetleri sık sık gerçek hayattan esinlenmeler taşıyor, hatta bu yüzden dizinin hayranları dizide kullanılan kıyafetlerin gerçek hayattaki hallerini bulmaya çalışıyor.
Prenses Carolyn’in üzerinde Katy Perry ve Rihanna tarafından giyilmiş kıyafetler görebilirsiniz. Ancak dizideki karakterlerin kıyafetlerini tasarlamaktan sorumlu Lisa Hanawalt’ın tasarlamaktan en çok hoşlandığı karakter, yunus popstar Sextina Aquafina’ymış. Sextina’nın ilhamını, Azelia Banks için kıyafet tasarlayan Bradley Callahan’dan aldığını belirten Hanawalt, aynı zamanda Mad Max: Fury Road ve Transformers gibi filmlerden etkilendiğini de belirtiyor.
6. BoJack’i tasarlamak dizinin yapımcıları için oldukça kolay olmuş. Öyle ki, karakterin ismini nereden bulduklarını hatırlamıyorlar bile.
Yapımcıların dediğine göre, BoJack ismi onlara at ismi gibi gelmiş. Karakterin özellikleri tasarımcılara anlatıldığında onların kazağı ve ayakkabıları ile mutsuz bir at tasarlamaları oldukça kolay olmuş. En çok zorlandıkları karakterler ise Diane ve Todd. Özellikle Todd’u baştan aşağı değiştirip yeniden oluşturan tasarımcılar, bunu insan karakterleri çizmenin daha zor olmasına bağlıyor.
7. “Fuck” kelimesi, her sezon bir kere olmak üzere, dizide sadece beş kez kullanılmış. Ve bunların dördü Bojack’e hitaben.
İlkinde Herb Kazaz, ikincide Charlotte Moore, üçüncüde Todd Chaves, dördüncüde BoJack ve beşincide ise Gina Cazador tarafından söylenmiş.
8. Margo Martindale dizinin hayvan karakterler içerdiğini bir okuma provasından sonra dahi anlamamış.
Margo Martindale dizide kendisini canlandırıyor. BoJack’i seslendiren Will Arnett ile de “The Millers” dizisinden rol arkadaşı. Hatta bu role de kendisini ikna eden Will Arnett olmuş. Martindale, “Çizgi filmde oynamak istemiyorum,” deyince Will Arnett’ten şöyle bir cevap gelmiş:
“Ama yapmak zorundasın – rolün adı karakter aktris Margo Martindale!”
İlk okuma provasından sonra Martindale, The Millers setinde Arnett’in yanına gidip çok eğlendiğini ve Mr. Peanutbutter karakter özelliklerinin ne kadar da köpeklere benzediğini belirtmiş.
9. Bojack’in laptopundaki dosyalar kendisinin karakterini özetler nitelikte.
• “Araştırma”
• Editöre Mektup
• Editöre Mektup 02
• Mektuplarımı Yayınlamayan Morona Mektup
• BoJack Hayran Kulübü
• Porno_değil
• Kesinlikle_porno_değil
• Porno_değil_2
• Horsin’ Around Hayran Kulübü
10. Aaron Paul’a göre Breaking Bad’deki karakteri ve BoJack Horseman’daki karakteri bazı benzerlikler taşıyor.
Her iki karakterin de ana karaktere yardımcı olan, kapüşonlu, aylak gezen tipler olduğunu belirten Aaron Paul, BoJack Horseman’daki karakterinin isminin Todd olmasını ironik bulmuş. Zira bu aynı zamanda Breaking Bad’de oynadığı Jesse karakterinin azılı düşmanının da ismi. Tabii ki iki Todd birbirinden oldukça farklı. Aaron Paul’a göre Todd çevresindeki herkesin mutlu olmasını isteyen ve eğlenceyi seven bir tip. “Aylağın teki, ama iyi biri,” diyor Paul yeni karakteri için.
Diziye dair görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşmayı unutmayın.
Bu diziyi tanımlamak ve övmek için doğru kelimeleri bulamıyorum. Diziden bir tanecik ve minicik bir ayrıntıyla güzelliğini ve temellendiği felsefesini anlatmaya çabalayacağım:
Dizinin bir sezonunda İtalyan asıllı bir şef var. Endişelenmeyin spoiler vermiyorum, kendisi bir iki bölüm gözüken esprilik bir karakter. Neyse, devam edeyim. Şimdi bu şefimiz İtalyanların yanlış tanıtılmasına ve bununla alakalı klişelerin dillendirilmesine çok kızıyor. Öyle böyle değil, çıldırıyor, çıldırıyor. İnandığı ideal ve uygun İtalyan tanımına o kadar takık ki, açtığı restoranın bir köşesindeki Pisa Kulesi tablosunu aşağıdaki gibi asıyor:
Evet, eğriliğiyle ünlü kuleyi, düz duracak biçimde asmıştır; aslı yani gerçeği öyle olmadığı halde. Muhtemelen şef, “İtalyan olan herşey sanılanın aksine doğru düzgündür,” tanımına uyacak biçimde dekore etmeyi uygun görmüştür.
Bu absürd ayrıntı, dizinin de temellendiği Absürdizmin dışavurumlarından ve hayata duruşumuz hakkındaki yanlışlarımıza getirdiği eleştirinin çok ama çok küçük bir kesiti.
Kişisel veya genel olsun, kalıplaşmış yargılara ve ideallere uyarak doğru olanı yapacağımız ve dolayısıyla mutlu olacağımız algısının ne kadar hatalı olabileceğini devamlı yüzümüze vuruyor dizi. Aslında duruma göre yapılması gereken en uygun ya da uyguna yakın şeyin, o ideallerle pekte örtüşmediğini vurguluyor. Hayal ettiğimiz yaşam ile karşı karşıya kaldığımız gerçeklerin uyuşmaması devamlı hatırlatılıyor. Gerçek hayatta mutluluğu tatmak için yarattığımız kurmacaların yaşamı nasıl yönlendirdiği aktarılıyor.
Arada veciz sözler söyleniyor ama bunlar asla altı boş tiratlar gibi sunulmuyor. Olayların akışı ve karakterlerin deneyimleriyle ilişkilenmiş doğal konuşmalar esnasında sarf ediliyor.
Bu dizide, mutlu olmak için role bürünmek ama girilen rolün içinde de o çok özlenen sonsuz mutluluğa erişememek var. Bu dizide, gerçek kırıntısı taşıyan yalanları yaşamak ile yalandan başka bir şey olmayan başka yalanlar arasında tercih yapmak zorunda kalanlar var. Bu dizide tüm hayal kırıklıklarımızın ve saçma sapan şeylerin nasıl ortaya çıktığı var. Bu dizide hayatın bizleri nasıl ummadık biçimde mutlu veya mutsuz edebildiği var. Bu dizide tüm bunlara rağmen nasıl yaşayabildiğimiz var.
Bojack, Diane, Prenses Carolyn, Todd, Mr. Peanutbutter ve dizinin diğer karakterleri hepsi de kendi küçük hikâyeleriyle dizinin vazgeçilmezleri.
Bir saniye! 7.maddeye bir itirazım var.
3.sezonda Diane hamile olduğunu öğrendiğinde ‘motheeeer - fucker’ demiyor muydu? Hatta bölüm ‘mother’ derken bitiyor, ‘fucker’ derken başlıyordu.
Her bölümü birbiriyle bağlantılı mı?
Her sezon Bojack ve etrafındakilerin o sezona özel ana dertleri işleniyor. Sezonlar ilerledikçe de karakterler yavaş yavaş hayatlarında belli adımlar atıyorlar. İlişkileri buna göre değişiklik göstermeye başlıyor. Bir bölümde gerçekleşen olay ileriki bölümlerde hatta sezonları etkileyebiliyor. Bu türden bir bağlantı var.
Gönderme yakalamakta kötüyüm. Neyse ki herkes benim gibi değil: