Ray Bradbury’nin distopya edebiyatına armağanı Fahrenheit 451 türünün en enteresan örneklerinden biri. Ateşleri söndürmekten ziyade yakmakla sorumlu olan itfaiye erleri, bütün kitapların yasaklı olduğu bir dünya… Kulağa çok aşırı geliyor, değil mi? Nazi İmparatorluğu’nun çöküşünden hemen sonra yazılan eserin kimi anımsattığı aşikar; kültürü yok etmeye yeminli, bu yüzden hem kitapları hem de insanları ateşe vermekten çekinmeyen Naziler. Ama Naziler bile tüm kitapları yasaklamamıştı. Onların suyuna giderek kızağa çekilmekten yırtan yazarlar vardı.
Kitabın anımsattığı baskıcı tek rejim Naziler değil, Sovyetler de var. Komünist Parti yayıncılık dünyasını demir yumrukla yönetiyordu. Yine de onların sansürünün gücü varsa, yasaklı kitapların gücü de vardı. Kitaplarını yok olmaktan kurtarmak için ezberleyen, kendi imkanlarıyla yayımlatan yazarlar da vardı. Bulgakov’un Usta ile Margarita’da dediği gibi: “Müsveddeler yanmaz.”
Bulgakov, “Büyük edebiyat… ateş geçirmez. Eleştirilere, sansürlere, zamanın akışına bile göğüs gerer.” der. Bulgakov için tecrübeyle sabit tabii. Kendisi de günlüğünü, hatta müsveddelerini yakıp tekrar yazmış anımsadığı kadarıyla.
Bunları görünce insanın aklına Bradbury’nin romanındaki sürgün aydınlar geliyor. Onlar da bir gün yeniden edebiyatı canlandırmak umuduyla kitap ezberlemişlerdi. Bradbury, 1956’da bir radyo programında, Avrupa’nın baskıcı rejimleri romanın dünyası hakkında fikir verse de asıl ilham kaynağının Amerika’da 1950’li yıllardaki anti-Komünist paranoya olduğunu söylemişti.
“İnsanlar gölgesinden korkuyordu. Kitapların yakılma tehlikesi vardı. İnsanlar raflardan bir sürü kitabı indiriyordu.”
Herhalde yazarı Fahrenheit 451 gibi kitapların yasaklandığı ve yakıldığı bir dünyayı anlattığı eserini ateşe dayanıklı asbestle ciltleme düşüncesini veren de bu oldu.
1953’te 200 imzalı kopya, “krizolit asbest” bir madde ile ciltlenmiş. “Pirolize olağanüstü dayanıklı” yanmaz kapaklarıyla koleksiyoncuların gözdesi 20,000 $ değerinde. Kapaklar yanmasa da sayfalar yanıyor tabii. Sözün özü, yine de dikkatli olmak gerek.
Kitapların ne yasaklandığı ne de yakıldığı bir dünya düşlesek de Bradbury’nin sözünü unutmamalı:
“Bir kültürü yok etmek için illa kitapları yakmanız gerekmez; insanların okumayı bırakmasını sağlayın yeter.”
Bu özel cilt hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Kaynak: Open Culture
Sahip olmak isterdim. Çok güzel bir kitaba çok anlamlı bir özel baskı olmuş.
451bin dolardan 451 adet satsalar daha anlamlı olurmuş…
Cok anlamli olmus ama sadece kapak yanmayacak
Maddi açıdan düşünürsem bu kadar pahalı eserlerin yapılması bana samimi gelmiyor. Basılıp da birilerine, bir yerlere bağışlansa ya da kitapla ilgili bir yarışma sonucu kazananlara hediye edilse daha anlamlı olurdu benim için.