in ,

Neil Gaiman’dan Ursula K. Le Guin Anısına: Nazik Tebessümlü Muharrik

Geçtiğimiz haftalarda kaybettiğimiz, edebiyatın birçok alanında ustaca işler çıkartmış sevgili Ursula K. Le Guin anısına Neil Gaiman’ın The Paris Review’e yazdığı anma yazısını sizler için çevirdik.

ursula le guin neil gaiman
- Reklam -
- Reklam -

Ursula K. Le Guin ile ilgili şey şu ki kendisi aslında kışkırtıcı, ortalığı karıştıran, tehlikeli bir kadına benzemiyordu. Sanki kendinden ya da etrafındaki insanların yaptığı işlerden hoşnutmuşçasına nazik bir gülümsemesi vardı. Kibar ama sağlamdı. Narindi, gri saçları vardı ve görünüşte, en azından ilk bakışta, zararsızdı.

Bu zararsızlık yanılsaması onun yazdıklarını okumaya başladığınız an, veya çok şanslıysanız konuşmasını dinlediğiniz an, sona ererdi.

Düşüncelerine sıkı sıkıya bağlıydı ancak bu düşünceler bilgiden ve eğitimden geliyordu. Aptallarla veya dolandırıcılarla vaktini harcamadı. Neyi sevdiğini ve ne istediğini biliyordu ve bunların değişmesine izin vermedi. Sona kadar keskindi. Bir seferinde benim bir kitabımı inceledi ve kitabın tamamına karşı nazik olduğu söylenemezdi, ve incelemeyi okudukça fark ettim de yaşayan başka herhangi bir yazarın beni coşkuyla övmesindense Ursula K. Le Guin tarafından azarlanmayı tercih ederdim.

- Reklam -

Bir oğlan çocuğuyken bana ilham verdi, genç bir adamken ve yetişkin bir yazarken de. Hayatın her evresinde onun kitapları diğer bütün yazarlardan daha çok şey öğretti bana: yeniden okumaya değiyordu.

Kitapları bilgeydi. Bilimkurgu yazdığı zaman politik ve sosyal bilimlerin de kurgudaki bilimin bir parçası olduğunu ve farzımuhallerin gerçekleştiği bilimsel yerin antropoloji olduğunu biliyordu. Fantastik kurgu yazdığı zaman gerçeği temel aldı, insanların kim olduğunun, önemli olanın, dilin büyüsünün derin gerçeğini. Alegori yazdığı zaman okuyanı daha iyi birine dönüştüren hikayeler yarattı. Omelas’ı Bırakıp Gidenler’i son beş yıldır her yıl öğrencilere anlattım ve fark ettim ki  onlarla beraber okuduğum her seferinde daha derin ve daha çok rahatsız edici bir şey keşfediyorum, hikayenin onların içinde yolunu bulmasını izliyorum.

2014 Ulusal Edebiyat Ödülleri’nde onu takdim edecek ve ona Onur Madalyası’nı sunacak kadar şanslıydım. Ödül töreninden önce Ursula’ya yazdım ve e-postada benim için ne kadar önemli biri olduğunu anlattım:
Sana yazıyor olma fikrinin beni ne kadar gerdiğini tahmin edemezsin. 11 yaşında cep harçlığımla Yerdeniz Büyücüsü’nü aldığımdan beri kahramanlarımdan birisin. Yazdığın bilimkurgu bir gençken kafamı şekillendirdi ve bana her şeyin mümkün olduğunu, olayların bağlam içinde gerçekleştiğini söyledi. Yazarlık üzerine denemelerin bir yazar olarak bana şekil verdi (ev treni Poughkeepsie’den geçerken hep oluyor bu) ve daha sonraki denemelerin de kendimi bir feminist olarak değerlendirmeye başlamamı ve erkekler hakkında düşünme şeklimi değiştirmemi sağladı, ve kadınlar hakkında, dil hakkında, hikayeler hakkında, kürtaj hakkında.
Onu takdim ederken söylememi istediği herhangi bir şey olup olmadığını sordum.

Cevabı ona özgüydü:
3 saat sürmüş gibi hissettiren 5 dakikalık teşekkür ederim konuşmalarında bulunmuş biri olarak, düşündüm de büyük yayıncıların e-kitaplar için kamu kütüphanelerine ağır şekilde fahiş fiyatlar verme huyları, erişimi kısıtlamaları vb. şeyler hakkında çok kısaca düşüncelerimi belirterek şükranlarımı sunacağım. Gerçek bir kütüphane aslanı olduğunu biliyorum. Yani bunu hoş karşılayıp karşılamayacağını kontrol etmek istedim, eğer karşılıyorsan belki aynı noktaya parmak basabiliriz -veya en azından sana söylemiş olayım da eğer yayıncılarımızın nankörce, rahatsız edici, bir hanımefendiye yakışmayan vb. olduğunu düşüneceği şeyler söylersem seni de gafil avlamasın.
ursula k le guin ozel

O gece Ulusal Edebiyat Ödülleri’ndeki madalyasını kabul ederken yaptığı konuşma tehlikeli bir kadının konuşmasıydı -Amazon’a, yayıncılık yollarına bir saldırıydı, kütüphaneler ve akıl için bir savunmaydı ve en önemlisi, yazının ve yazarların geleceği için bir cepheye çağrıydı.
Sanırım şu anda yaşadığımız dünyanın alternatifini görebilen, korku içindeki toplumumuzun ve varolmanın farklı yollarını sunan saplantılı teknolojilerimizin ötesine bakabilen, hatta umut için gerçek temeller hayal edebilen yazarların sesini duymak isteyeceğimiz zor zamanlar geliyor. Özgürlüğün ne demek olduğunu hatırlayabilen yazarlara ihtiyacımız olacak. Şairlere, hayalperestlere… daha engin bir gerçekliği görebilen gerçekçilere… Sizin de bildiğiniz gibi, kitaplar sadece ticari bir mal değildir. Kâr dürtüsü çoğu zaman sanatsal hedefleriyle ters düşer. Kapitalist bir dünyada yaşıyoruz; kudreti karşı konulmaz görünüyor. Ama kralların gücü de öyle görünürdü. İnsanlar tarafından dayatılan herhangi bir kuvvete direnip onu değiştirecek olanlar yine insanlardır. Direniş ve değişim ise sıklıkla sanatla, daha da sıklıkla bizim sanatımızla, kelimelerin sanatıyla yapılır.
Orada olduğum için mutluyum. Daha da ötesi, Ursula K. Le Guin yazarken ve konuşurken ve dünyayı dolaşırken ve kelimelerini bizimle paylaşırken hayatta olup eserlerini okuyabildiğim için kendimi şanslı sayıyorum.

Neil Gaiman

Çevirmen Notu:

- Reklam -

1- Üstte de küçük bir alıntı yapılan, 2014 Ulusal Edebiyat Ödülü’nde Onur Madalyası alan Ursula K. Le Guin’in gerçekleştirdiği konuşmanın tamamını M. İhsan TATARİ çevirisi ile buradan okuyabilirsiniz.

2- Gaiman’ın bahsettiği inceleme yazısı Norse Mythology kitabı için The Guardian’da yayınlanan Le Guin incelemesi olsa gerek. Le Guin bu incelemede özetle Gaiman’ın İskandinav efsanelerini uyarlarken fazla iyi huylu bir hale getirdiğini, efsanelerin kalbi olan vahşi trajediyi kaybettiğini söylemişti.

3- Omelas’ı Bırakıp Gidenler öyküsü Ayrıntı Yayınları’nın yayınladığı “Rüzgarın On İki Köşesi” isimli Ursula K. Le Guin kitabında yer alıyor.

4- Gaiman “ev treni Poughkeepsie’den geçerken hep oluyor bu” derken Ursula  K. Le Guin’in 1972’de Bilimkurgu Yazarları Atölyesi’nde yazarlık üzerine yaptığı bir konuşmaya atıfta bulunuyor. Bu konuşma daha sonra “From Elfland to Poughkeepsie” (Elf Diyarı’ndan Poughkeepsie’ye) adıyla kitaplaştırıldı.

Kaynak: The Paris Review
Çeviri: Burak Mermer

Burak Mermer

1993’te Sivas'ta doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu, ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışmaları'nda yüksek lisans öğrencisi. Edebiyatı, sinemayı ve bilgisayar oyunlarını çok sever. Hayatın anlamının Radiohead şarkılarında gizli olduğuna inanmakta, başka dünyalara duyduğu tutku sayesinde yaşamayı sürdürmektedir.

1 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for EmrecanDogan EmrecanDogan dedi ki:

    “kütüphane aslanı” güzel mecazmış :buyucu: Tomris Uyar’ın Amerika şubesi gibi :smiley:

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

turklerin seytani masallari ust

Çekiliş: Seçkin Sarpkaya’dan “Türklerin Şeytani Masalları”

cam buyucusu ust

Kâğıt Büyücüsü Serisinin İkinci Kitabı Raflarda